Harabat ve Harabat Ehli Nedir.

30.06.2016

 

Harabat ve Harabat Ehli

Osmanlıca yazışlı: harâbat : خرابات

 

Harabat kelimesinin sözlüklerdeki anlamları: yıkılmış yerler, yıkıntılar, harabeler, viraneler anlamlarındadır. Fakat bu sözcük divan edebiyatında mecazi  anlamda içkili eğlence mekanı, içki içilen yer, meyhane anlamlarında kullanılmıştır.

Harabat kelimesi tekil anlamı olan harab’tan gelir. Harap ise yıkılmış, uçmuş,  virane olmuş yer anlamındadır. Harab’ın çoğulu olan harabat ise gerçek anlamı ile yıkıntılar, harabeler, viraneler manalarına gelir.  Kelime: Meyhane müdavimi, hara’ba’ti  gönül ehli anlamlarında da kullanılır.

 

Muhabbet küpünün olsam şarabı
Yar beni doldurup içer mi bilmem
Mamur olmak için gönül harabı
Bir mimar eline geçer mi bilmem          Everekli Seyrani

 

Fakat bu kelime divan edebiyatında mecazi manada içki içilen, içki içerek eğlence yapılan meyhane, hatta büyük meyhane anlamına gelecek şekilde kullanılmıştır. Aynı anlama gelen harabat ehli, ehl- i harabat Ehlikeyf ve keyf ehli   ise bu meyhanede içki içenler anlamını taşır.

Rindâna böyle göz mü karartırdı ehl-i keyf
Her yıl geleydi kahve Yemenden ziyâdece           Enderunlu Vâsıf

 

Öğme şarâbı zemmidüp afyonu sâkiyâ
Açdırma ehl-i keyfe kutunun kapağını           Fennî

Harabat veya Keyf ehli kelimeleri ver terkipleri gerçekten şarap, Afyon , Esrar  içenler manasında kullanıldığında karşımıza sarhoşların, esrarkeşlerin ayyaşların dünyası çıkmaktadır.

 

Ehli keyfe keyif verir kahvenin kaynaması
Eşşegi yoldan çıkarır sıpanın oynaması               Anonim

Sorma keyf ehlinüñ ahvâlini ey rind-i cihân
Bir bölük cânı cebinde zu’afâ-yı devrân              Naili Kadim

 

Yiyüp afyonını nûş itse müreffeh gahve
Açılur  hâtırı güller gibi şâd u handân            

Gel gör ol sa’ati kim olmaya berş ü afyon
Teng olur başa yine cümle bu çerh-i gerdân     Naili Kadim

 

Erenler! Tâlib-i esrâra bizden çok niyâz eylen
Şarâb-ı aşkın a’lâsın içen abdâla aşk olsun               Âgehi

 

Hayreti’nin dahi arttırmak için hayretini
Cüradanı getir abdal yine hayran olalım      Hayreti 

 

Bu nedenle, harabat kelimesi, mey, hammar, saki, kadeh, ayak, ayak çekmek, pir-i mugan, şarap, Cem kelimeleri ve  renklerinden ve diğer çeşitli yönlerinden dolayı,  la’l,  halka,  devr, meclis,  cam, zahid, rint,  vb kelimeleri ile birlikte görülür.

Divan şiirinde harabat, içki içilen, içki meclisleri kurulan içinde güzel ve genç sakilerin şarap dağıttığı, içki içenlerin halka kurarak kadehleri elden ele dolaştırdığı, her kesin şaraptan bir yudum alarak yanındakine uzattığı, rakkasların ve rakkaselerin raks ettiği,    aşırı içerek kendilerini kaybeden civanların gömlek yaktıkları ( bkz Gömlek / Pirahen Yakmak ( Raks Edip Soyunmak )   donlarına kadar soyundukları, diğerlerinin de bunu seyrettikleri  ve nümayişlerde bulundukları, kadehte kalan son yudumları Cem’in aşkına yer döktükleri, kısaca cam-ı safa eyledikleri bir yer olarak anlatılır.

Eyâ pîr-i harâbâtî humârum var deli göŋlüm
Mahabbet bezm-gâhında içilen bâdeden ister         Bursalı Rahmi 

 

Dilerem cân oynayup  ışkunda cânâ ten yakam
Raksa girem germ olup meclisde pîrahen yakam   Hayreti

 

Bir dolu nûş et, şarab-ı nab gelsün çeşmine
Mest olursan nâza başla hab gelsün çeşmine.          Nefi 

 

Ey sâkinân-ı mey-gede tutman gönülde gam
Bezm-i safâda câm-ı mey-i ergavan tutun                (Bâkî, G-281/1)

Mey-hâne mukassi görünür taşradan ammâ
Bir başka ferah başka letâfet var içinde                 Nedim

 

Hârâbatı görenler her biri bir haletin söyler
Safasın nakleder rindân u zahid sıkletin söyler         Koca Ragıp Paşa

Meyhaneyi görenlerin her biri onun başka bir özelliğini söyler. Rindler safasını ham sofular ise ağır ve sıkıcı olduğunu anlatır

Yine mestâne gelüñ ‘azm-i harâbât idelüm
Hizmet-i pîr-i mugân ile mübâhât idelüm             Avni Fatih Sultan Mehmet

 

TASAVVUFİ MANADA HARABAT VE HARABAT EHLİ

Tasavvufi şairler ise Harabat-ı bir tekke,  meyhanenin sahibi olan Hammar’ı  (  ise şeyh olarak düşünürler [1]( bkz Hammar ( Meyhaneci ile Mürşit , Ayyaş ile Derviş İlişkisi) Tasavvufi mandadaki harabat ehli rintleri gönül adamlarını, ilahi cezbeye tutulmuş olgun dervişleri  ifade eder. “Rint, geniş görüşlü bir kimsedir. Birçoklarının ömürleri boyunca peşinden koştukları mal, şöhret, mevki gibi şeyleri umursamaz. Din karşısında hoşgörülü, yaşam ve geçim kurallarına boş vericidir. Kimsenin kınamasına aldırmayarak riyasız ve yalansız olmaya çalışır. Hikmete, hakikate düşkündür.”[2]

Tasavvufi manada harabat bir tekke, içilen şarap ise şeyhin dedikleri sözler ve tekkede bulunan manevi huzurdur. Harabat ehli gerçek manası ile üstüne başına dikkat edemeyen, içip içip, sızan, kendini kaybeden, sarhoş sarhoş dolaşan,  kıyıda köşede kalmış, , tekrar içmeye başlamaktan başka bir şeyi düşünemeyen, sorumluluklarından vb vazgeçmiş ayyaşları, sarhoşları… Kısaca alkolikleri ifade eder.

Tasavvufi manada ise harabat ehli her şeye boyun eğmiş,  dünya malına tamah etmeyen, dünyanın varına,  mala, mülke, servete değer vermeyen,  kanaatkâr, itaatkâr, şeyhine ve tekkesine bağlı, ilahi cezbeye kapılmış,   buna rağmen filozofça kelamlar eden, gönlü gani,  ilahi aşka kapılmış, Mecnun tabiatlı âşıkları ve dervişleri ifade eder.   Harabat ehli tabiri genellikle ilahi cezbeye tutulmuş dervişleri ifa de edecek şekilde kullanılır. Bu durumda mey, meyhane, cam, saki, kadeh,  safa cur’a vb  mecazi manada kullanılan unsurlar haline gelir.

Sakiya bir cur'a sun cam-ı safanın aşkına
Sakı-i kevser Aliyy'el Murtazanın aşkına      KUL NESİMİ 

Hakkı gel sırrını eyleme zahir,
Olmak ister isen bu yolda mahir,
Harabat ehlini hor görme şakirt,
Defineye malik viraneler var.                 Erzurumlu İbrahim Hakkı

Müslümanem, ben kalender ve harabat,
Yerim meyhanedir, işim melamat.          Mevlana

Aşkın şarabın içeli kandalığım bilmezem
Şöyle yavu kıldım beni, isteyuben bulumazam

Derya-vü umman olmuşam, gevherlere kan olmuşam
Hüsnünde hayran olmuşam, kendüzüme gelimezem        Yunus Emre

Kimi zaman tasavvufi manadaki harabat ehli aynı zamanda içki, şarap afyon içen bir harabat ehli ile birleşir. Kalenderi Melami, Bektaşi tarikatlarındaki dervişlerin, kişilerin veya taliplerinin de şarap, afyon esrar içtikleri her kes tarafından bilinmektedir.  Örneğin, Hayreti, Hayali, Bosnalı Sabit, gibi şairler  içki, şarap, harabat kelimelerini her iki manada da kullanabilen şairlerdir.  Nedim, Enderunlu Vâsıf, Fenni, Sünbülzade Vehbi gibi şairler  bu kavramları ilk akla gelen anlamları ile kullanan şairlerdir.

Harâbât ehline dûzah azâbın anma ey zâhid
Ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-ı ferdâyı bilmezler Hayali

İlgili  Başlıklarımız

KAYNAKÇA 

[1] Şahamettin Kuzucular, Hammar ( Meyhaneci ile Mürşit , Ayyaş ile Derviş İlişkisi),

[2] Gülay DURMAZ, “DÎVÂN ŞİİRİNDE RİND”, U.Ü. FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl: 6, Sayı: 8, 2005/1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar