Meyhane Nedir Osmanlıda Meyhane Adabı ve Eğlenceleri

06.04.2019
 
 

MEYHANE NEDİR VE OSMANLIDA MEYHANE ADAPLARI VE EĞLENCELERİ

Meyhâne Osmanlıca yazılışı :  میخانه 
Kökeni: meyhane sözcüğü Farsça kökenlidir

Meyhane Nedir? Sözlüklerdeki anlamı:  İçki satılan, Şarap içilen yer, içki evi. (Farsça)

Meyhane, şarap anlamına gelen mey ile  ev, yer  anlamlarına gelen hane kelimesi ile kurulmuş  ve kalıplaşmış iki kelimeden oluşan bir birleşik kelimedir.

Eski dilde meyhane kelimesinin pek çok eş anlamlısı da kullanılmıştır. Bu nedenle meygede, harâbât, humhane, hâne-i hammâr,  der-i mugan, sahn-ı harâbât, bezm-i harâbat, sözcükleri de meyhane sözcüğünün yerine geçer ve meyhane ile eş anlamlı kelimeler olarak kullanılmışlardır.  ( Bkz: Harâbâti ( Mestâne- Ser- hoş)Sarhoş-- Harabat ve Harabat Ehli )
 
Şiir ve edebiyat dünyamızda meyhane, tasavvufi manalarda da kullanılmıştır. Meyhane tasavvufi manada şeyhin makamıdır. Şarap ise aşk şerbeti olarak tasavvur edilmiştir.  Din dışı edebiyatta ise meyhane gerçek anlamı ile rintlerin, ser-hoşların , içki ve şarap içenlerin oturup içki içtikleri hoş sohbet ettikleri, içiki meclisi kurdukları bezm-i alem yaptıkları, içki içmek için daire kurup cem ettikleri yani toplandıkları bir yerdir.

Eski metinlerde ve şiirlerde meyhanede içki içmek adabı ve adetleri ile ilgili sayısız bilgi vardır.  Meyhanede kabak kadehle, altın gümüş veya metal kadehler ile – sagar,  cam veya billur kadehlerle içki içmek ile ilgili pek çok veri bulunur. ( Bkz Kabak Kadeh - Kabak Hedef - Kabak Asmak ve Gedu) Halkın gittiği meyhanelerde şarapların irili ufaklı su kabaklarına veya hum denilen küplere konulduğu ufak kabakların kadeh niyetine kullanıldığı,  o nedenle eski devrin meyhanelerinin hum denilen küpler, fıçılar, sagarlar ve kabaklar ile dolu olduğu anlaşılır.


Mey değil meyhâneye varmak merâkımdır benim
Meclis-i mestânı görmek pek merâkımdır benim     Ezurumlu Emrah Şiirleri

Meyhane sözcüğü divan şiirinde Pir-i mugan, hammar, saki, mey , ser- hoş,  şarap, Harâbât ehli rint, bezm,  meclis-i mey, mey gede,  germ, germ olmak, hoş baş, saki , mug- beçe (meyhaneci çırağı) ,hatta çengi kelimeleri ile birlikte kullanılır. Nitekim eski devirlere ait metinler ve dilimizde halen yaşamaya devam eden deyimlerden hareketle meyhanenin dışında küfelik olanları bekleyen küfeci hamalların da oldukları anlaşılır. Çok sarhoş olanlar küfeci hamalları tarafından küfelere konularak taşındıkları ortaya çıkmaktadır. Aşırı içmek sonrasında çekilen baş ağrısı humar hakkında da çok sayıda şiir yazılmıştır. 

İçki âlemlerinin sadece meyhanelerde değil kırlarda ve bahçelerde de yapıldığı, meyhanelerde neler yapılmış ise  kır ve bahçe eğlencelerinde de aynı şekilde yapıldığına dair çok sayıda malumat bulunmaktadır. 

Yeni bir muğ-beçe gelmiş yine meyhanemize
Yeni bir zülf takılmış hele bak şânemize        Ali Canip Yöntem Şiirleri

Meyhanelerde içki içme düzeninin genellikle oturarak ve daire şeklinde bir meclis kurularak yapıldığı, içkilerin topluca içildiği,  kadehin elden ele verilerek daireyi oluşturan herkesin bir kaç yudum içeceği şekilde daireyi dolaşarak tüketildiği anlaşılır. Kadehte kalan son tortuya ise cura denir. Cura’nın ise şarabın mucidi ve sarhoşların piri Cem’in ruhuna gitsin diye yere dökülmesi âdetinin de olduğu anlaşılır.

Hammar, şarapların parasını alan meyhanenin sahibi olan kişidir. Hammar, paraları bittiği halde içki içmeye devam etmek isteyen sarhoşlardan değerli eşyalarını rehin alan kişi olarak da görülür.  ( BKZ Hammâr ( Meyhaneci ile Mürşit , Ayyaş ile Derviş ilişkisi ) Pir-i Mugan ihtiyar ve erkek bir meyhaneci, saki ise içki dağıtan güzel anlamındadır. Pir-i mugan, hem meyhaneci, hem de ihtiyar erkek saki anlamına da gelir. Şarap dağıtan genç ise saki olarak adlandırılır. Saki, içki dağıtan güzel, genç bir delikanlı veya kadınsı birisidir.  

Meyhâne sadrına geç otur kâm-rân isen
Sâkînin al ayağını ger pehlevân isen   Şeyh Galip Şiirleri

Meyhanlerde iyice coşunca hem oynayan hem de soyunan gençlerin gömlek yakmak olarak tarif edilen ( Bkz Gömlek Pirahen Yakmak  Raks Edip Soyunmak ) bir eğlence yaptıkları da söz konusudur.  İçki içen gençlerin ve külhanbeylerinin iyice sarhoş olduktan sonra donlarına kadar soyundukları, diğerlerinin de bunu seyrettikleri ve seyredenlerin de nümayişlerde bulundukları anlaşılmaktadır.[1]

Yandırır pervane perri  şem’e hiç pervâ  yemez
Germ olur  mey meclisinde  sanki pirahen yakar.    Hayreti


 Osmanlıların meyhane kültüründe çeng çalıp çengi oynatmak âdetine de rastlanılır.  Çengilerin yaptığı oyunun adı ise çengi oyunu veya çengi raksıdır.  

Bir eli devri kadehte bir eli çar- parede
Yani hem sakilik eyler, hem eder her yane raks    Fazıl


Çehar pare-i rakkas çık çık eyliyecek
Çıkardı nice oyun çengiyan –ı şevk icad    Seyyid Vehbi

Şiirden de anlaşıldığı gibi sakilerin çengilik de yapabildikleri görülmektedir.  Çengi kadın giysileri giyerek raks eden genç demektir. Bu oyunun çengin çapara denilen dört parçalı zille oynandığı, rakkasların ve rakkaselerin parmaklarına çapara takarak  çeng  eşliğinde raks ettikleri minyatürlerden de anlaşılmaktadır.  Edebiyatımızda çeng-ü çengane tabiri de bu aletten gelmektedir. Çeng ve Çengi ( Divan Şiirinde Çeng ve Çengi)[2]

Başkadır bezm-i harâbatın  safâ-yı işreti
Kasr-ı şâhîye değişmez rindler meyhaneyi           Şair Eşref

Zâhidâ  adı harâbatın  cihân âbattır
Gör esâsı mey-gede  bir kâfir-i bünyâttır.    Necati Bey 

Mescidde riyâ-pîşeler itsün ko riyâyı
Mey-hâneye gel kim ne riyâ var ne mürâyi       Şeyhülislam Yahya 

Meded meyhaneye sofiyi koyman bir nifâk eyler
Elinde sübhâ cam-ı meclisi ta’dâda gelmiştir.             Ali Rıza Paşa [3]

Zâhidi gör ki gezer ‘aşk ile meyhâneleri
Göreli sendeki ol nergis-i mestâneleri        Şeyhi Şiirleri

Meyhâne-yi bâlada zarım ziyade saki
Her kimseden ziyade ver bana bade saki   
  Tokatlı Nuri Şiirleri

İlgili  Başlıklarımız
 KAYNAKÇA 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar