Saltukname Saltuk Buğra Han Destanı Hayatı

16.06.2011

 

 

Saltukname ve Saltuk Buğra Han 

Hayatı destanlaşan Saltuk Buğra Han, Karahanlı Hükümdarıdır. Müslümanlığı kabul eden ilk Türk Hükümdarı olması sebebiyle İslamiyet öncesi destan geleneğimize uygun olarak Müslüman Türkler arasında onun hayatı ve tarihi kişiliği bir destan kahramanı haline getirilmiştir.

 

Destan kahramanı olan Saltuk Buğra Han’ İslamiyet’i kabul ettikten sonra ( ABDÜLKERİM ) adını da alan ABDÜLKERİM SATUK BUĞRA HAN’ın tarihi kimliği ve hayatı şu şekildedir.

 

Karahanlıların 920-958 yılları arasında ki hükümdarıdır. 932 yılında İslam'ı kabul ederek, tarihteki ilk Müslüman Türk Devletini kurmuştur.  Onun Müslüman olması ile Türk boyları süratle Müslüman olmaya başlamış böylece Türklerin İslamiyet’e geçmelerine vesile olduğu gibi tarihteki ilk Müslüman Türk Devletini kuran ve Müslüman olan ilk Türk Hükümdarı olarak tarihe geçmiştir. Bu yüzden Türk tarihi için önemli bir rol oynamış ve adıyla anılan destanın kahramanı da olmuştur.

Babası Karahanlı hükümdar ailesinden Bezir Han idi. Babasının ölümü üzerine annesi ile birlikte amcası ve üvey babası Oğulcak Kadir Hanın himayesine girmiş ve amcasının sayesinde iyi bir eğitim görerek büyümüştür. [1]

 

Satuk Buğra on iki yaşlarında iken Maveraünnehir ve Horasan bölgesine hâkim olan Müslüman Samanlı Devleti şehzadeleri arasında anlaşmazlık çıkmış, bunlardan Nasır bin Ahmed, kardeşleriyle giriştiği taht kavgasında mağlup olunca, Kaşgar’a gelerek Oğulcak Han’a sığındı. Oğulcak Kadir Han, bu şehzadeye Artuç nahiyesinin idaresini verince, Artuç Nasır bin Ahmed, bu nahiyeyi gelip-giden Müslüman tüccarlar sayesinde işlek bir ticaret merkezi haline getirmeyi başarmıştı. Semerkand ve Buhara’dan gelen kafileler, Artuc’da yiyecek ve çeşitli mallar satıyorlardı. Arap asıllı ve Müslüman bir şehzade olan Nasir bin Ahmed, Artuc’da Türk hakanı Oğulcak Kadir Han’a kıymetli hediyeler vererek, onun gönlünü kazanmıştı.

 

Artuç'un ziyaretçileri arasında olan Saltuk Buğra Buhara’dan gelen kafileleri görmek için Artuc’a gidip gelirken Nasır bin Ahmed'le tanışarak ondan İslamiyet’i öğrenmiş ve İslamiyet’i kabul etmişti.  Bu olay Hz. Muhammed’in ölümünden 333 yıl sonra gerçekleşmiş, Saltuk 12 yaşında 932 yılında iken Müslüman olduktan sonra Abdülkerim ismini alarak Abdülkerim Saltuk Buğra Han adıyla anılmaya başlanmıştı.[2] Fakat bu hadiseyi Oğulcak Kadir Han’dan gizlemiş ve Müslüman olduğunu saklamıştı. [3]

 

Bu tarihten sonra İslamiyet Türkler arasında hızla yayılmaya başlar. 10. yüzyılda yaşayan Arap gezginci ve bilgin İbn Fadlan Milâdi 960 yılında yaklaşık 200,000 çadırlı Türkler (Karahanlılar) İslâm dinini benimsemiştir diye aktarmıştır. [4] Bu tarihten sonra Bilge Kül Kadir Han adını da kullanmaya başlamıştı.

 

Yirmi beş yaşına gelince Müslüman olduğunu açıklayan Saltuk Bugra Han, amcası ile mücadeleye başladı. Kaynaklara göre bu mücadeleye başladıktan sonra Saltuk, amcası Oğulçak’a karşı Müslümanlardan da yardım aldığı açıkça ortadadır.

 

Satuk Buğra Han ilk önce Atbaşı kalesini zapt etmiş daha sonra Amcasının elindeki diğer kalelerle karşı saldırılara geçmiştir.  Müslüman gönüllülerden de faydalanan Satuk Buğra Han amcası ile yaptığı Fergana Savaşını kazanmış daha sonra Kaşgar üzerine yürüyüp Kaşgar’ı ele geçirdiği gibi amcası Oğulcak Kadır Hanı da öldürerek Karahanlı Devletinin birliğini sağlamaya başlamıştır. Böylece ilk Müslüman Türk Devletini de kurmuş olan Abdülkerim Satuk Buğra Han, nüfuzunu arttırmak ve İslamiyet’i yaymak için mücadelelere başlamıştır. Yağma, Çiğil, Oğuz boylarının yerleşmiş bulunduğu Türkistan şehirlerini birer birer ele geçirmeye başlamıştır. Bu başarısından sonra  Karahanlılar Devletinin doğusuna hâkim olan Büyük Kağan Bazır Arslan Han Çinlilerden de yardım alarak 924 yılında Abdülkerim Satuk Buğra Han’ın üzerine yürümüştür. Satuk Buğra Han Müslümanların yardım ve desteğiyle, Balasagun Savaşından galip çakmıştır. [5]

31 yıl hüküm süren Satuk Buğra Han, Saltanatının sonuna doğru, Satuk Buğra Han, Hıtay sınırına bir sefer yapmış ve Turfan'a kadar ülkesinin sınırların genişletmiş ve İslamiyet’i yaymıştır. [6]Bu sefer sonrasında hasta olan Satuk Buğra Han ve Kaşgar’a getirilir. Bir yıl hasta yatan Satuk Buğra Han, Hicrî 344 Milâdi 955 yılında hayata veda eder.

 

Abdülkerim Satuk Buğra Han’ın mezarı Müslümanlığı seçmiş olduğu Artuç kasabasına defnedilmiştir.  Onun mezarı bu gün için dahi Kaşgaar ve civarındaki Türkler için bir ziyaretgâh olarak kullanılmaktadır. [7]

 

SALTUK BUĞRA HAN DESTANININ TESPİTİ  EB'UL HAYR RUMİ İLE CEM SULTAN

 

Karahanlı Hükümdarı Saltuk Buğra Han'ın İslamiyet’i kabul eden ilk Türk Hükümdarı olması ve İslamiyet’i yaymak yolundaki mücadelesi, Müslüman Türkler tarafından  sonraları destan haline getirilmiş, Saltuk Buğra Han'ın hayatı ve kişiliği destanlaştırılmıştır.

 

İslami dönem diğer destanlarımızda da olduğu gibi Saltuk namede de Saltuk Müslümanlığı yayamaya çalışan bir alperen kimliğindedir. Bu kimlik hayatını bu yola adayan bir alperen kimliğidir. Aynı kimliği BATTALNAME , DANİŞMENTGAZ ve MANAS  Destanında da görürüz.

 

Müslüman olduktan sonra İslamlığı kabul etmeyen yakınlarını dahi öldürme teması İslami Oğuz destanında da gördüğümüz bir motiftir. Aynı motifin benzerleri diğer İslami dönem destanlarımızın pek çoğunda da vardır. Bu dönem destanlarımızın ortak yapısı ve konusu yolundaki çabalarıdır.[8]

Bu destanın derlenip yazıya geçirilmesi ise Fatih Sultan Mehmet zamanında olmuştur. Fatih Sultan Mehmet, Uzun Hasan üzerine sefere çıkarken şehzadesi Cem Sultanı Edirne’ye göndermiş,  Edirne’den Baba Dağına geçen Cem Sultan, burada Sarı Saltuk’un müritlerinden menkıbelerini dinlemiş bu menkıbeleri çok sevince menkıbeleri derleyerek bir kitap hâline getirmesi için maiyetindeki Ebü’l-Hayr-ı Rumî’yi vazifelendirmiştir. Ebü’l-Hayr-ı Rumî, Cem Sultanın emri üzerine Anadolu ve Rumeli’yi adım adım dolaşarak yaklaşık olarak yedi yılda Saltuknâme’yi meydana getirmiştir. Bu eserin bir başka ilginç özelliği de yazıya geçirilmiş ilk Nasreddin Hoca hikâyesini içermekte olmasıdır. [9]

 

Eserin bilinen üç nüshasından birinci nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi 1612 numarada kayıtlıdır. İkinci nüshası, Millî Kütüphanede Yazma Eserler, B 64 numarada kayıtlıdır. 283 yapraktır. Üçüncü nüsha Bor’daki Halil Bey Kütüphanesi 17292 numarada kayıtlıdır. 499 yaprak olan bu nüsha, eserin ikinci ve üçüncü cildini içine alır. [10]

 

Böylece bu eser Türk sözlü geleneğinden toplanarak 1480 yılında tamamlanmış ve derlenmiş olur. Saltukname yeni Türk harfleriyle tam metin olarak yayıma Şükrü Halûk Akalın tarafından hazırlanmıştır. Bu çalışma 1987-1990 yıllarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından üç cilt olarak yayımlanmıştır. [11]

 

SALTUK NAME DESTANININ ÖZETİ

Peygamberimiz Hazreti Muhammed, kanatlı atı Burak'ın sırtında göklere yükseldiği Miraç esnasında, diğer bütün peygamberleri de görür. Aralarından birini tanıyamaz ve Cebrail Aleyhisselelama o zatın kim olduğunu sorar. Cebrail de: 

-Bu zat Peygamber değildir, der. Bu zat, sizin ruhunuzu Ulu Tanrıya emanet ettiğiniz günden üç yıl sonra yeryüzüne inecek ve sizin dininizi Türkistan da yayacaktır. 

Cebrail Aleyhisselamın bu cevabı üzerine hazreti Muhammed çok sevinmiş, Miraçtan sonra, gece gündüz bu mübarek ruh için dua etmeğe başlamıştı. Tabi bu arada, bu mübarek zattan sahabelerine de bahsetmiş ve sahabelerinin bu zatın ruhunu görmeği istemeleri üzerine Hazreti Muhammed de dua ederek Miraç esnasında gördüğü zatın ruhunun görünmesini arzulamıştı. “"Hz. Muhammed yeryüzüne döndükten sonra her gün İslâmiyeti Türk ülkesine yayacak olan bu insan için dua etti. Hz. Muhammed'in arkadaşları da bu ruhu görmek istediler. Hz. Muhammed dua etti. Başlarında Türk başlıkları bulunan silâhlı, kırk atlı göründü. Satuk Buğra Han ve arkadaşları selâm verip uzaklaştılar. Bu olaydan üç asır sonra Satuk Buğra Han, Kaşgar Sultanının oğlu olarak dünyaya geldi.”

Hazreti Muhammed' in duası üzerine birden karşılarında kırk silahlı atlı belirdi. Selam verip yaklaştılar. Bu atlılar, başlarında Satuk Buğra Han' ın bulunduğu kırk arkadaşının ruhu idi. 

Yıllar geçtikten sonra, Türkistan'da İslâm Peygamberi Muhammed bin Abdullah'ın ölümünden 333 yıl sonra Kaşgar Hükümdarının bir oğlu dünyaya geldi. Adını (Abdülkerim Saltuk) Buğra Han koydular. Buğra Han' ın doğduğu gün büyük zelzele oldu. Su kaynakları kurudu.” Satuk Buğra Hanın doğduğu gün yer sarsılmış, mevsim kış olduğu halde bahçeler, çayırlar çiçeklerle örtülmüştü. “ Buğra Han' ın büyüdüğü zaman Müslüman olacağını falcılar anladılar. Bunun üzerine de onun öldürülmesini sağlık verdiler. Fakat annesi oğluna kol kanat gerdi; falcıların yalan söylediğini iddia etti. Şayet bir gün gelir falcıların dediği çıkar ve Buğra Han büyüdüğü zaman Müslüman olursa, onun o gün öldürülmesini istedi. Böylece de oğlunun öldürülmesini önlemiş oldu. 

Saltuk Buğra Han, on iki yaşına gelince kırk arkadaşı ile birlikte ava çıktı. Bir tavşanı kovalamağa başladı. tavşanı kovalamağa o kadar dalmıştı ki arkadaşlarından ayrıldığını fark etmedi. Tavşanı bir müddet kovalayan Saltuk Buğra Han, bir müddet sonra hayvanın şekil değiştirdiğini hayretle gördü. Gerçekten de kovaladığı tavşan bir ihtiyar adam kılığına girmişti. Saltuk Buğra Han bu zatın Hızır Aleyhisselam olduğunu anladı ve onun verdiği dini nasihatları ve öğütleri can kulağı ile dinledi


Bundan bir müddet sonra, zamanı gelince Satuk Buğra Han' ın babası öldü. O zamanki Türk adetlerine göre annesi de, Satuk Buğra Han' ın amcası ile evlendi. Fakat bir gece “ Saltuk Buğra, Kaşgar hükümdarı olan amcası Harun Buğra Han (Harún Bughra Khán)'dan islamiyeti kabul etmesini ister. amcası İslâmiyeti kabul etmesini ister. Kaşgar Hanı, Müslüman olmayacağını söyler. “

Bunun üzerine yer yarıldı ve yarılan yere Buğra Han' ın amcası gömülüp kayboldu. Amcasının bu şekilde ölmesi Satuk Buğra Han' ın hükümdar olması demekti çünkü tahta geçecek başka bir kimsesi yoktu. Ve Satuk Buğra Han hükümdar oldu. 

Hükümdar olur olmaz da Türk Ülkesinde İslamiyet’i yaymağa başladı. Bütün savaşları kazanıyordu. Savaşlarda ağzından çıkan ateşler bütün kâfirleri yakıyordu. Kılıcını düşmana çevirince kılıcı kırk adım birden uzuyordu. Bu yüzden bu kılıcın korkusu dört bir yanı doldurmuş, düşmanlarını sindirmişti. Öyleki, Saltuk Buğra Han doksan yaşına geldiği zaman ülkedeki bütün Türkler Müslüman olmuştu. Amuderya kıyılarından güneyde Kış Kezek taraflarına ve kuzeyde Karakum' a kadar yayılan olanlarda herkes İslam dinine girmişti. Bu da yetmeyince Çin ile savaşıp İslamiyet’i oraya kadar yaydı. 


Ondan sonra Satuk Buğra Han ilahi bir emir aldı. Bu emre uyarak Kaşgara döndü ve orada öldü. Dört kızı vardı. Bunlardan ikincisinin adı Alanur idi. Alanur bir gün evinin önünde gördüğü bir aslandan korkarak bayıldı. Ayıldığı zaman bir çocuğu olduğunu anladı. Doğan çocuğa Ali adını verdiler Hazreti Ali gibi Allah' ın Arslanı olduğundan bu adı verdiler. 

(Saltuk Buğra Han destanının, Buğra Han' ın kızı Alanur' un gebe kalması, değişik bir, el yazmasına göre de: Cebrail' in getirdiği bir ışığın Alanur' un ağzına akması sonucudur. Bu bir damla ışıktan doğan Alanur' un oğlu, Hazreti Ali gibi bir Allah' ın Arslanı olduğundan, Seyyid Ali Arslan Han adını almıştır.

 

 

İslami Dönem destanları İlgili Linkler

 

 

KAYNAKÇA

 

[1] Rehber Ansiklopedisi; cild-17, sh. 147, cild-9, sh. 249

[2] Mülhakat-üs-Surah (Cemal Karsî), (nşr. V. Bartold, st. Petersburg) sh. 130, 135

[3] Mülhakat-üs-Surah (Cemal Karsî), (nşr. V. Bartold, st. Petersburg) sh. 130, 135

[4] Mevlana Muhammed, İslam'ın Yayılış Tarihi, cilt 2, İstanbul, 1972, sayfa 985.

[5] Kaşgar Târihi (Mehmed Âtıf, İstanbul 1300); sh. 52

[6] https://tr.wikipedia.org/wiki/Satuk_Bu%C4%9Fra_Han

[7] Metin Turan Türk Destanları, https://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/2274/unite04.pdf

[8] KARAHANLI İSLAMİ DEVİR DESTANLARI HALK ŞİİRİNİN BAŞLANGICI, https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/Arama.aspx?id=31652

[9] Babinger, Sarı Saltuk Baba (Sarı Saltuk Baba/Dede), p. 17

[10] https://rehber.ihya.org/yenirehber/ebu-l-hayr-rumi.html

[11] https://tr.wikipedia.org/wiki/Sar%C4%B1_Saltuk

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar