Sensiz

22.03.2016

 

Sensiz

Annemle karanlık geceler ba’zı çıkardık;

Boşlukta denizler gibi yokluk ve karanlık

Sessiz uzatır tâ ebediyetlere kollar…

Gûyâ o zaman, bildiğimiz yerdeki yollar

Birden silinir, korkulu bir hisle adımlar,

Tenhâ gecenin vehm-i muhâlâtını dinler…

Yüksekte semâ haşr-i kevâkible dağılmış,

Yoktur o sükûtunda ne rü’yâ, nevâziş;

Bir sâ’ir<4>-i mechûl-i leyâlî gibi rüzgâr,

Hep sisli temâsiyle yanan hislere çarpar.

 

Göklerde ararken o kadın çehreni, ey mah!

Bilsen o çocuk, bilsen o mahlûk-ı ziyâ-hâh,

Zulmette neler hissederek korku duyardı:

Gûyâ ki hafî bir nefesin nefha-i serdi,

Rûhanda bu ferdâ-yi siyeh-rengi fısıldar,

Sâkin geceler şefkat olan encüm-i bîdâr,

Titrer o karanlıkların evc-î kederinde,

Hüsrân ü tehâssür gibi mâtem nazarında;

Gûyâ ki o dargın geceler rûhu boğardı:

Her şey bizi bir korkulu rüý âla sarardı:

Zulmet ki müebbed, mütehâcim, mütemâdi:

Eşkâle verir ayrı birer şekl-î münâdi,

Dallar kuru eller gibi mebhût ü duâkâr,

Zânû-zede dullar gibi hep tûde-i eşcâr…

Çılgın dolaşan bâd-ı leyâlî ki serâîr,

Pîş ü pey-i seyrinde koşar muzlim ü dâir

En sonda nigâh-î ebediyet gibi titrer,

Tâ ufka asılmış sarı bir lem’a-i muğber…

Bir kafile-î rûh-ı kevâkib gibi mâhmur,

Zulmette çizer Dicle uzun bir reh-i pür-nur

Ondan yalnız rûha gelir bir gam-ı mûnis;

Yalnız o, karanlıklara rağmen yine pür-his,

Yalnız… Bu kamersiz gecenin zîr-i perinde,

Bir feyz-i ziyâ haşrederek âb-ı zerinde,

 

Bir kafile-î rûh-ı kevâkib gibi mâhmur,

Zulmette çizer Dicle uzun bir reh-i pür-nur

Dinlerdik uzun şi’rini ben lâl, o hayâlî,

Lâkin ne kadar hüzn ile tev’emdi meâli,

Gûyâ, o zaman, nûrunu ey mâh-ı mükedder

Eylerdi semâ lü’lü’-i hüzniyle telâfî:

Yıldızları göklerden alıp bir yed-i mahfî,

Bir bir o donuk gözlerin a’mâkına îsâr

Eylerdi ve zulmette koşarken yine rüzgâr,

Rûhumda benim korku, ölüm, leyle-i târîk,

Çeşminde onun aks-i kevâkible dönerdik.

(Piyale, 1926)

 

Ahmet Haşim Hayatı

Bize Göre 

Sembolizim Ahmet Haşim

 

 

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da