24.08.2016
SEMBOLİZM VE AHMET HAŞİM
“Her şey tüller ve buğular arkasından daha güzel görünür.
19. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkmış ve 20. yüzyıl edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir. Bireyin duygusal yaşantısını dolaysız bir anlatım yerine simgelerle yüklü ve örtük bir dille anlatmayı amaçlar.
Simgeciler, şiiri açıklayıcı işlevinden ve kalıplaşmış bir hitabetten kurtarmayı, insanın yaşantısındaki anlık ve geçici duyguları betimlemeyi amaçlar. Simgeciler, dile getirilmesi güç sezgi ve izlenimleri canlandırmaya, şairin ruhsal durumunu ve gerçekliğin belirsiz ve karmaşık birliğini dolaylı biçimde yansıtacak özgür ve kişisel öğretilme ve imgeler aracılığıyla var oluşun gizemini aktarmaya çalıştılar.
İnsanlar tarihinin hiçbir döneminde gerçekleri yalnızca olduğu gibi sunmaktan hoşlanmamışlardır. Kültür düzeyi ne olursa olsun her insan veya her sosyal topluluk düşüncelerini kendince geliştirdiği sembollerle anlatır ya da anlatmaktan hoşlanır, örn;
· İlkel insanların birbirleriyle dumanla işaretleşmeleri simgesel bir anlatımdır.
İnsanlar sevgilerini aşklarını, bağlılık duygularını sözlü ve olduğu gibi anlatabildikleri gibi bunu çiçeklerle, zaman zaman da gönderdikleri mektuplarla anlatırlar. Her bir çiçeğin farklı bir anlam taşıması, mektuba seçilen her bir zarfın renginin farklı bir anlam taşıması simgesel anlatma örnek olarak verilebilir. Buradaki çiçekler ve zarflar birer semboldür.
İçte sembolizm akımını savunanlar duygu ve düşüncelerin daha güzel ve daha etkili hale gelmesinde simgelerin kullanılmasına önem verirler.
Sembolizm akımını savunanlar gerçekçilik akımının öne sürdüğü gözlem ve bu gözlemin sanata yansıtılmasına karşı çıktılar. Onlara göre çıplak gözün gördüğü gerçekler insanın düş gücünü kısırlaştırıyor ve hayatın katı gerçekleri insanı kendi özüne yabancılaştırıyordu.
Sembolizm’in ünlü temsilcilerinden olan Fransız Stephane Mallerme bunu şu sözleriyle anlatmıştır.
Çıplak gözün gördüğü nesne ve varlıklar ruhsuz birer madde yığınıdır, oysa yorumlamaya ve hayal gücünü geliştirmeye yönelik olan yarı aydınlık ortamdaki nesnelerin oluşturduğu görünüş insanlığa daha farklı ve güzel şeyler çağrıştırır.”
Edebiyatımızda sembolizmin en önemli temsilcisi ise Ahmet Haşim’dir. Ahmet Haşim sembolik unsurları şiirlerine yansıtmıştır. Daha önceki dönemlerin şiirlerinde doğa hiç değiştirilmeden olduğu gibi verilmişti. Haşim ise bağlı bulunduğu akımın yöntemine uyarak, doğayı kendi izlenimlerine göre değiştirerek, yeniden yaratma yolunu seçti.
Sembolizmin müjdecisi sayılan Baudefaire’in Uyuşum (Carrespondance) adlı şiirinden esinlenerek, evrenin bir bütün olarak görüldüğü, bütün duyuların birbirleriyle bağlantılı olduğu insanla doğanın kaynaştığı görüşünün Haşim’in şiirlerinde de esintiler vardır.
Haşim, eserlerinde kendine özgü mecazlarla kurulmuş özel bir dünya (gök yeşil, yer sarı, mercan dallar) düşünür, günlük hayatın gürültüsü ve çiğ aydınlığı yerine, akşamı gece, mehtap, sessizlik, durgun göller, suyu yakuta döndüren sonbahar, ufukta kesik bir başı andıran güneşi yiyen karakuşlar, Mehtalı gecede su kenarında hayale dalan leylekler, ayın büyülü ülkesine gitmek için göklerin yolunu arayan kuğular onun şiirlerinin temel ögeleridir.
İLGİLİ LİNKLERİMİZ
Ahmet Haşim Hayatı ve Edebi Kişiliği
Sembolizim Ahmet Haşim ve Fecri Ati'ye Etkileri
Ahmet Haşim Şirileri ttps://edebiyatvesanatakademisi.com/category/ahmet-hasim-siirleri/403
FECR-İ ATİ EDEBİYATINDA ÖYKÜ VE ROMAN VE TİYATRO
FECRİ ATİ DÖNEMİ SİYASİ ORTAMI
Fecri Ati Topluluğunun Genel özellikleri
Sembolizim Ahmet Haşim ve Fecri Ati'ye Etkileri
Fecr i Ati Beyannamesi ve Tam Metni
FECRİ ATİ TOPLULUĞU VE KURULUŞU
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın