Tavla sözcüğünün Farsçadaki anlamdaşları şeşder ششدر ve nerd : نرد sözcükleridir. Yani Farsçada tavla ve şeşderin eş anlamlısı nerd نرد dir. Şeşder sözcüğü Farsça da altı kapı, elde kırık pul var iken altı kapalı kapıya gele beklemek anlamlarında da kullanılır. ( bkz Şeşder Altı Kapıya Gele Atmak )
Tavla oyunu çok esliden beri var olan bir oyundur. Fars kültüründe ortaya çıktığı Nuşirevan Nûşirevân-ı Adil Anûşirvân I. Hüsrev zamanında ve Nuşirevân’ın veziri Nürdüçehri ( bazı kaynaklarda Buzur Mehir) tarafından icat edildiği rivayet edilmektedir.[1] Nerd ile Nürdüçehri arasındaki benzerlik de bu nedenle olmalıdır.Tavlayı ilk oynayan kişinin Keyaniyan sülalesinden Hükümdar Erdşîr olduğuan dair rivayetler de vardır. Bu rivayet ile tavlanın Nüşirevan’nın veziri Nürdüçehri tarafından icad edildiğine dair iddia ile çelişir. Bunun için tavlaya Nerd-şîr de denilir.
Tavlanın çok eskiden beri Hintliler tarafından da bilindiği, Romalıların da tavlaya benzer bir oyun oynadıkları [2]da kayıtlarda geçmektedir. Buna rağmen tavlanın varlığına dair ilk ve en eski bulgu Pers kültürüne ait Shahr-e Sokhteh (Yanmış Şehir) adlı bölgede ve sonradan Perslerin eğemenliğine geçen Sümerlilerin de medeniyet merkezlerinden birisi olan Ur şehrinde tespit edilir.
M.Ö. 3000 yılına ait oldugu tespit edilen, üzerinde yılan resmi bulunan, tavla tahtası olduğu düşünülen bir tahta ile 2 zar ve 60 taş ) bulunmuştur. [3] Bu bulgulara göre tavla oyununu Acemlerin bulduğuna dair bilgilerin doğru olma ihtimali yüksektir. Bu kaynaklara göre Nuşirevan Nûşirevân-ı Adil Anûşirvân I. Hüsrev veziri tavla oyununu Hintlilerin satranç oyununa nispetle icat etmiştir.
Bu vezir tavla oyununu zamanın dilimlerini dikkate alarak icat etmiştir. Bu görüşe göre tavla tahtasının yüzeyi arzın yüzeyine, dört yüzdeki 4 köşesi ve 6’şar hanenin dört kısma taksim edilmesi 4 mevsime, 12 hane ise 12 ayı temsil edermiş. 12’şer hane günün 24 saatini, 30 pul bir ay ve 30 günü temsil ederken, 15 beyaz pul günleri 15 siyah pul ise geceleri temsil edermiş. İki zarın birisi kazanca, diğeri ise zarara işaret edermiş.[4]
Bu oyunun Türkler tarafından çok sevildiği ve benimsendiği malumdur. Selçuklular ile Anadolu’ya getirilen tavla oyunu , 11. Yy dan itibaren başlayan Haçlı Seferleri ile Batı ve İngiliz kültürüne de taşınmış olur.
TAVLA ILE İLGİLİ TABİRLER
Zarların yüzlerindeki nokta sayılarına göre:
Yek: 1, dü : 2, se: 3, cihar: 4, penç: 5 , şeş : 6
Hep yek : 1-1, dü yek: 2- 1; se yek: 3-1 , cihar yek 4-1, penc- i yek 5-1, şeş yek 6-1
Du-bara. 2-2, seba ü dü 3-2, cihar ü dü 4-2, penç ü dü 5-2, şeş i dü 6-2
Dü se : 3-3, cihar ü dü 4-4, dü beş 5-5, dü şeş 6-6
Pul: Her oyuncunun 15 pulu vardır. Her oyuncu pullarını kendi evine taşıyıp rakipten evvel pullarını eline geçirebilmek için uğraşır.
Der: ( Kapı ) Pulların konulduğu kapı. Dört yüzde her biri 6 adet toplam 24 kapı vardır.
Nerd: Tavla oyunu
Nerrad: tavla oynayan anlamındadır. ( bkzNerd Nedir Tavlada Zar Atmak )
Nerttahta: Tavla tahtası
Keabteyn: birisi insanın talihini diğeri ise kötü kaderini temsil eden iki zar. Bir kâr, diğeri zarar.
Tasçe: Hileli zar atılmasına mani olmak için tavlar zarlarının atıldığı pirinç kadeh
Fincan: Zarların hilesiz atılması için kullanılan fincan. Eskiden tasçe kullanılırken günümüzde fincan kullanılır.
Tas: Hilesiz zar atmak için kullanılan tasçe, fincan veya kap
Hane – berduş ( Kırık Pul ) : Elde kalan vurulmuş- kırık- pul
Best: Kapalı kapı. Eldeki kırık pulu yerleştirme imkânı olmayan rakibin pulların işgal ettiği yer. Rakibin bir kapıda en az iki pulu varsa o kapı rakibe ait demektir.
Küşâd: Açık kapı. Rakibin iki taşının üst üste olmadığı veya tek bir pulunun olduğu kapı. O kapıda rakibin tek bir pulu varsa, atılan zar o kapıya pul koymaya izin vermiş ise rakibin taşı vurulmuş olur.
Baş açmak: Tavla oyununa başlama
Gele atmak: Eldeki kırık pulu yerleştirecek kapı bulamamak
Mars olmak: Hiçbir pul alamadan- kurtaramadan –yenilmek
Zar Tutmak: İstediği zarı getirebilmek için hileli zar atmak
Divan şiirinde tavla oyunu ve bu oyuna dair pek çok tabir değişik anlamları ve kullanım amaçları ile sık sık karşımıza çıkar. Nerd, şeşder, zar atmak, gele atmak, sözcükleri divan şiirinde daha ziyade kader, talih, şans anlamları ile alakalı kullanılmıştır. Zar atmak, zarların aksi yönde gelmesi, sürekli yenilmek, mars olmak, galip gelememek, sürekli mağlup olmak, rakiplerin hep kazanması, feleğin işlerine, talihin cilvelerine ve dünya hallerine benzetilmiştir. Zar atmak , zâr etmek inlemek anlamları ile birlikte tevriyeli kullanılır
Nerd-i gamda ola bir kimse ki döne döne zâr
Dem-be-dem devrde zârî ile olur nâçâr Edirneli Nazmi
Bilindiği gibi tavlada altı kapı vardır. Ve şeşder sözcüğünün”, üstünde tavla oynanan tavla tahtası anlamına da geldiği anlaşılmaktadır.
Ancak şeşder tabirinin divan şairlerinin tavla oyununda elinde kırık pulu olup altı kapının altısının da kapalı olması, elde kırık pul ile kala kalma ve zar atma hali olarak ifade edildiği anlaşılır. Demek ki tavla oyununda mars olmaya götüren bu vaziyete mecazi olarak dünya ve alem ahvali de denmiştir.
Kaldım gam ile zâr küşâd olmadı her giz
Bir kere muradımca der-i şeşder-i âlem Neşâti
Neşati, sürekli gam ve keder ile kaldığını, sürekli ağlayıp inlediğini – tevriyeli olarak: elinde kalan kırık pulu yerleştirmek için açık kapıya pul yerleştirebilecek zar atamadığını – bir kere dahi murat ettiği gibi âlemde gülemediğini, - kader ile oynadığı şeşderden hep mağlup çıktığını, istediği zarı atamadığını- sürekli kaybettiğini ifade ediyor.
Baş açıp kapına geldim küşad et hane-berduşum
Beni üç pulluk zar edip oynattı şeşder-i dünya ( Itrî )
Arifin baht girip gönlüne pul kondurmaz
Nerd-i ikbâlde ağyâra döner zâr ütülür Naili
Ey tas aşkında dil ü cân keabteyn olup
Nerd-ü gamında hasret ile zârınım senin Ahmet Paşa
Ne acep dâğların etselermiş ey dil zâr
Çürürmüş nerd-i muhabette bir iki pulun Baki
Şeşder-i gamda zâr kaldı gönül
Olmadı vuslatın kapısı kiışâd Bâkî
Âlim-i bergeşte-hâlem şeşder-i ikbâlde
Baht-ı zâr-ı hîle-bâzî bir düşeş göstermesin Şehrî
KAYNAKÇA -
[1] A.T. Onay, “ Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar “MEB, 1996 .s 459.
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Tavla
[3] https://www.halkbankkobi.com.tr/tr/esnaf/esnaf-mag/esnaf-oyunu-tavlann-duenden-buguene-hikayesi.html
[4] A.T. Onay, “ Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar “MEB, 1996 .s 459.