Sezai Karakoç ve AKP iktidarı.

29.10.2013

Bu Eser 29.10.2013 Tarihinde Günün Yazısı Seçilmiştir

Sezai Karakoç ve AKP iktidarı.

 

Herkes edebiyatın önemini savunur ama önemli olduğundan söz edenler de azdır. Toplumları millet yapan, beraber tutan; toplumların dinleri değişse bile toplumları toplum yapan  edebiyatın gücüdür. Edebiyatın gücünü “ Devletler Kılıçla fethedilir ama ancak kalemle elde tutulabilir.” Sözü ile Yahya Kemal’in: “ Bir manzume, insan yığınlarından bir devlet çıkartır” sözü ile sürdürebiliriz. Nitekim, Kalavela destanı ortaya çıkınca, kaybolmuş Fin milleti ve Fince yeniden ortaya çıkmış ve de bir devlet kurdurmuştur.

Yazımızda bu düşünceden hareketle AKP yi iktidar ve muktedir yapan iki üç kuvvetten biri, bir yazardan söz edelim. AKP yi iktidar ve muktedir yapan ama bu kuvvetine karşılık çimlere bile basmaktan imtina eden, AKP li de olmayan, ödül de kabul etmeyen, yoksul bir mütefekkirden...


Sezai Karakoç, 22 Ocak 1933 Diyarbakır Ergani’de doğmuş. Şair, yazar, mütefekkirimizdir.  

Babası Yasin Efendi’nin koyduğu adı ile Muhammed Sezai’dir. Nüfusta ise Ahmet Sezai olarak geçer. Dedeleri, Ergani ve yöresinde oldukça etkin kişilerdendir. Ailesi Leventoğulları olarak anılan şairin çocukluk yılları Ergani, Maden ve Dicle’de geçmiştir.

İlkokulu 1944'de Ergani'de, Orta Okulu Maraş’ta bitirmiştir. İlk şiirini bu dönemde yazıp yırtacaktır.[1]

Gaziantep Lisesi'nden 1950'de mezun olur.  Okul yıllarında Necip Fazıl'ı ve  Büyük Doğu'sunun mensubu olmuştur.[2]

Felsefe okumak için İstanbul'a gider. Ama Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde tahsile başlar. Necip Fazıl'la tanışır. Büyük Doğu dergisinde de bir müddet çalışır.   Mülkiyedeki arkadaşlarından Cemal Süreya bir anısında şöyle diyecektir. "Benden daha yoksul bir tek Sezai var" [3]

Monna Rosa'yı ve Balkon'u işte bu dönemde yazar. Bu şiirler II Yeni’ akımının habercisidir. Cemal Süreya, yeni bir şiir akımının doğduğundan söz ederek  "Balkon" şiirini örnek gösterecektir.[4]

Mülkiyedeki iki kız öğrenciden birisi Muazzez Akaya’dır. Bir Göçmen kızı olan Muazzez, sarışın renkli gözlü güzel bir kızdır. Pinpon da oynamaktadır. Sezai Karakoç, bu kıza âşık olur ama aşkına cevap bulamamaktadır. Ona yazdığı şiirlerini Muzzez’in paltosunun cebine gizlice koymaktadır. Muazzez bu aşka karşılık vermez. Şair bunun üzerine Türk edebiyatının en mahrem akrostişli şiirlerinden biri olan "Mona Roza" yı yazar. 1950. Şiirin her kıtasının başındaki harfler "Muazzez Akkayam" çıkmaktadır.

Mona Rosa

Mona Rosa siyah güller, ak güller 
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak 
Kanadı kırık kuş merhamet ister 
Ah senin yüzünden kana batacak 
Mona Rosa siyah güller, ak güller 

Ulur aya karşı kirli çakallar 
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa 
Mona Rosa bugün ben de bir hal var 
Yağmur iğri iğri düşer toprağa 
Ulur aya karşı kirli çakallar 

Muazzez Akkayam bu şekilde devam eden şiirin her kıtasının ilk dizesindeki ilk seslerden ortaya çıkacaktır.

Muazzez Akkaya’ya 40 yıl süreden sonra şunları diyecektir. “Okul yıllarında da bana olan ilgisini fark etmiştim; bu şiiri yazdığını da biliyordum ama ben aynı yakınlığı duymamıştım. Belki bir yerde karşılaşırsak bir merhaba derim. Allah hepimize uzun ömür versin.”[5] Sezai Karakoç, biraz da o "imkânsız aşk"ın etkisiyle asla evlenmeyecektir. Mona Roza" Ankara'da, Hisar dergisinde yayımlanır.[6]

 Diriliş dergisini çıkarmaya başladığı yılarda otuz yaşları civarındadır. Diriliş Dergisi, onun hayatında önemli bir yer tutan Diriliş Düşüncesi ile ilgilidir..“Bu düşünce İslam’dan başka bir şey değildir çağını İslam’a göre yorumlamıştır. O dini varlığın temel kaynağı, varoluş sebebi, dünya görüşü ve metafizik bir sistem olarak anlamış, benimsemiş; bu şekilde anlaşılması için çaba sarf etmiş”  bu düşünce akımına Diriliş ismi vermiştir; O’nun adının zikredildiğinde“diriliş”, “ Diriliş’in söylendiği yerde onun ismi hatırlanır olmuştur".[8]

“30 yaşlarına girdiğinde ruhu iyice hassaslaşır. Çimenlere basmaya bile çekinen bir hassasiyete bürünür.”  İleriki yıllarda Diriliş dergisini yeniden ve daha kapsamlı olarak çıkarmaya başlar. Diriliş zamanla partiye de dönüşecek ve amacını şöyle açıklanacaktır: "Amaç, üç kelimeyle özetlenirse, hakikat, adalet ve fazilettir." [9] Fakat bu yıllarda görüşlerinden ötürü mahkemelere düşmeye başlayacaktır.


Ali Yıldız'ın tespitiyle Türk şiirini metafizik bir esasa oturtan şair Sezai Karakoç olmuş, üstelik bunu da modern şiirin diliyle yapmıştır.[14] Sezai Karakoç  Batı edebiyatını da iyi incelemiş bir şairdir. Modern sanattaki soyutlamanın ve sembolik ifadelerin İslam anlayışına uygun olduğu düşüncesindedir ve şiirlerini bu yönde geliştirmiştir.[15] Edebiyat Yazıları adlı eserindeki ilk yazısı da metafizik ile ilgilidir

Karakoç geleneksel şiire de yaklaşarak kendi tarzında ahenk ve ritim yaratan bir şairdir. II. Yeni şiirinin dili ile yazarken  Soyutlamalara ve sembollere başvururken şiirsellikten ödün vermeden farklı benzetmeler, bağdaştırmalar, yaparken de şairanelikten ve şiirsellikten kopmayan bir şairdir.

Sen gecenin gündüzün dışında
Sen kanım akışıonda kalbimin atışında
Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında
Bir ölüm kuşunun yalnızlığını duyarsın

Dizlerinde olduğu gibi sembollere başvurmayı sevmiş, ahenkli şiirler yazmış, çarpıcı benzetmeler ve hayaller oluşturmuştur.

Hiçbir ortaklığa girmeden, sermayesiz, parasız pulsuz dergi ve gazete çıkarmakta, eserlerini kendi yayınevinden başka bir yerde yayımlamamaktadır. Kimseden hiç bir şey istememeyi ilke edinmiş biridir. Hitap ettiği mukaddesatçı kesimden de uzak yalnızdır. Fakat yetişen genç kuşak üzerinde Necip Fazıl'ın Büyük Doğu'su kadar, Karakoç'un Diriliş'i de günümüzde iktidar olan kesimin yetişmesinde önemli bir görev üstlenmiştir.  Amacı olan "Diriliş Nesli"nin yetişmesi düşüncesi AKP ile iktidar olacaktır.[10]

Sezai Karakoç Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

Sezai Karakoç ve AKP iktidarı.

SEZAİ KARAKOÇ'UN "MEVLÂNA" ADLI ESERİNE DAİR DEĞERLENDİRME

ŞAİR SEZAİ KARAKOÇ’UN GÖZÜYLE YAHUDİLER VE FİLİSTİN

ORTADOĞU, İSLAM BİRLİĞİ VE SEZAİ KARAKOÇ

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar