Türk minyatür sanatının İlk dönemi “Türklerin İslâmiyet’i kabul etmeden önceki devreye aittir. Bu minyatürler daha çok tapınak, saray ve görkemli mimari yapıların duvar süslemeleri için yapılmıştır. Bu minyatürlerde, Uygur prens ve prensesleri ile Mani ve Uygur rahiplerinin resimleri bulunur. Uygur Minyatürleri çeşitli kültür ve dinlerin etkisi altında özellikle Çin resim sanatının etkisi etrafında şekillenmiş olan minyatürlerdir. Bu minyatürlerin üslupları çok zengindir ve bu minyatürler çok farklı özellikler göstermektedir.
Kitapları resimle süsleme geleneği batı ve doğu kültüründe eskiden beri var olan bir süsleme anlayışıdır. Bu anlayış Türklere İranlılardan geçmiş, İslamiyet’i İranlılardan öğrenen Türkler pek çok şeyi İranlı münevverlerden almışlardır. Kitapları minyatürlerle süslemek geleneği de bize İranlılardan geçmiş, minyatürcülüğümüzün de kaynağını büyük ölçüde İran minyatürcüleri oluşturmuştur. Fakat bunları yazarken kastımızın İslami dönem olduğu İslamiyet öncesinde de resim sanatımızın olduğu Özelikle Uygur Türklerinin minyatür ve resim sanatında ne kadar ileri düzeyde olduğunu hatırlatmak da gerekir.
Uygur minyatür sanatından sonraki Türk minyatür sanatı Türklerin İslamiyet’i kabul etmesi ile birlikte farklı bir mecraya girmiş bu defa İran merkezli bir minyatür sanatının izleri ortaya çıkmıştır. Selçuklu ve İlhanlı minyatür sanatının şekillenmesi İran minyatür sanatının etkileri altında meydana çıkar.
Selçuklular döneminde yapılmış pek çok minyatür ve minyatürlerle süslenmiş birçok eser vardır. Bu dönemde Tıp, Botanik, Astronomi ve mekanik buluşları içeren bilimsel konulu eserler minyatürler ile süslenmiştir. Selçuklular döneminde yazılmış olan minyatürlerle süslenmiş eserlerin başlıcaları KİTAB AL-HAŞA’İŞ, MARİFAT AL-HIYAL AL-HANDASİYA, KİTAB EL, BAYTARA, Varka ve Gülşah, Kelile Dimneisimli yazma eserler vardır.
Anadolu’da üretilmiş XII.-XIII. yüzyıllara tarihlenen ilk minyatürler Meyyâfârikîn (Silvan), Diyarbekir, Mardin, Aksaray, Kayseri ve Konya gibi merkezlerde hazırlanmış eserlerde yer alır. İsmâil b. Rezzâz el Cezeri tarafından Diyarbakır ‘de Artuklu Emîri Nâsırüddin Mahmûd için hazırlanan Kitâb fi ma’rifeti’l-hiyeli’l-hendesiyye adlı eserin minyatürleri (TSMK. III.Ahmed.nr.3472) Anadolu dışındaki çağdaş Selçuklu resim üslûbuyla benzerlik taşır. Harîrî’nin el Makamât’ı ile Abdurrahman es-sufî’nin Suverü’l-kevâkibi’s-sâbite’sinin birer nüshası, Artuklu sarayı için yazılmış Selçuklu resim üslûbundaki diğer minyatürlü kitaplardır. Selçuklular zamanında Konya, Diyarbakır, Musul ve Bağdat gibi kentler bu dönem minyatür sanatının korunduğu önemli sanat merkezleri oldu.( İSLAM ANSİKLOPEDİSİ- TDV-Minyatür) [1]
Bunların içinde en dikkati çeken eserlerden birisi de Vaka –ı Gülşah adlı mesnevi ve içindeki minyatürlerdir. Bu eser, İran Azerbaycan’ı Hoy kentinden gelerek Konya’ya yerleşmiş bir aileden gelen Abdül Mümin adlı bir nakkaş tarafından minyatürlerle süslenmiştir. Bu eser 13- 14 Yy Selçuklu minyatür sanatının en güzel örneklerini sergileyen bir eser olarak da dikkat çeker. İslam sanatındaki resimli nadir aşk konulu eserlerden biri olan bu eserin Topkapı Sarayı Müzesindeki nüshası 70 yaprak olup 71 minyatür ihtiva etmektedir. [2]
Selçuklu döneminden günümüze gelmiş olan, 1271’de Aksaray’da yazılarak Sivaslı Nasreddin tarafından Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev’e sunulan bir Astroloji Kitabı’nın [3] bilinen bir yazma nüshası Paris, bib. Nat., P.174 de kayıtlıdır.
Sivaslı Nasreddin tarafından yazılan ve Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev’e sunulan Astroloji Kitabı ve içindeki minaytürler İran minyatür sanatının motiflerini ve etkilerini taşımakla beraber bu “minyatürlerdeki güçlü konturlar ve hafif gölgelendirme “ özelliklerinin Sivaslı Nasreddin’in Bizans minyatürlerini de incelemiş olduğu ve minyatürlerinde Bizans resimlerinin de etkisinde kalmış olduğunu da göstermektedir. [4]
Sivaslı Nasreddin’in bu eserini Aksaray da yazmış olması bu resimlerdeki Bizans etkisinin nerelerden geldiğine dair ipuçlarını da bizlere vermiş olur. Bilindiği bir Aksaray ili sınırları içinde veya komşusu Nevşehir sınırları içinde yer alan Ürgüp, Göreme, Uçhişar, Avanos, Ihlara Vadisi, Kaymaklı ve Derin kuyu’nun da dâhil olduğu Kapadokya Bölgesinde binlerce kilise ve erken Hıristiyanlık dönemine ait kiliseler, yapılar ve duvarlarını süsleyen on binlerce ikona ve duvar resmi vardır. Sivaslı Nasreddin’in Bizans döneminde ve Erken Hıristiyanlık döneminde yapılmış bu resimleri gözlemlediği ve incelediği böylece ortaya çıkar.
Bizans sanatındaki ikonaların ve duvar resimlerinin bu dönemde Selçuklu minyatürcülerini ve Selçuklu resim sanatını etkilemiş olması da gayet doğaldır.
KAYNAKÇA
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/selcuklu-minyatur-eserleri-ve-ozellikleri/80342
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/varka-ve-gulsah-hikayesi-ozeti-yusuf-i-meddah-nushasi/76867
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/minyatur-tarihcesi-osmanli-minyaturu/132535
[4] H. Mehmet EROL, MİNYATÜR SANATI, https://hmerol.blogcu.com/minyatur-sanati/6118825