SON SAAT
Akşam, ufukta beldeler eylerken iştiâl
Örter cebîn-i neş’eyi bir hüzn-i bî- sebep;
Sesler durur, hayâl uyuşur dilde, beste-leb,
Yüksekte nefha nefha eser bâd- infiâl.
Bülbül şikâr-ı sâye, sular şimdi pür-zılâl,
Sîmâ-yı âbı ra’şeler âheste meşy-i şeb;
Eşcâr dinlenir gibi, bir mûsikî-i kalb
Yorgun gezer havâları hicrân ü hüzne dâl.
Bî- rengî-i semâya döner, çehre-i hayât,
Pûşîdelerle rûha girer haşr-ı hâtırat,
Ağlar şebâb-ı münkesir âtî-i hâile...
Bir şehka-i hafî eder eşyâda ittisâ
İndikçe şimdi, hüzn-i garîb-i sevâhile
Âlâyiş-i nücûm ile bir leyle-i vedâ’.
(Bütün Şiirleri, 188)
SON SAAT
Akşam, ufukta kentler yanıp parlarken,
Sevincin alnını sebepsiz bir üzüntü örter;
Sesler durur, hayal uyuşur gönülde, dudaklar kapalı,
Yüksekte dargın rüzgâr güzel kokularıyla eser.
Bülbül gölgeye gizlenir, sular gölgelerle doludur şimdi,
Suyun yüzünü gecenin yürüyüşü yavaşca titretir;
Ağaçlar dinlenir gibi, bir yürek ezgisi
Yorgun gezer havaları, ayrılık ve sıkıntıyı belirtir.
Hayatın yüzü göğün renksizliğine dönüşür,
Ruha girer anıların mahşeri örtülerle,
Ağlar kırgın korkulu geleceğe.
Bir gizli hıçkırık eşyada genişleyip çoğalır,
İndikçe şimdi kıyıların garip üzüntüsüne
Bir ayrılık gecesi yıldızların gösterişiyle.
(Bütün Şiirleri, 189)
HATİCE KOCABAY , AHMET HÂŞİM ŞİİRLERİNDE ZAMAN , Yüksek Lisans Tezi , Bilkent Üniversitesi, Ankara Aralık, 2010 ,https://www.thesis.bilkent.edu.tr/0006344.pdf