Sone
İlk kez İtalyan edebiyatında ortaya çıkmış olan Türk Edebiyatında ise Servet-i Funun Döneminde Cenap Şahabettin tarafından edebiyatımıza sokulan bir nazım şeklidir.
Sone, iki dörtlük ve iki üçlükten oluşan 14 dizelik bir nazım şeklidir. Batı edebiyatında ilk önce İtalya’da ortaya çıkmış, daha sonra Fransız edebiyatına girmiştir. Sone nazım şeklinin Avrupa’nın diğer edebiyatlarına ve Türk edebiyatına da giriş kapısı Fransız Edebiyatıdır. Servet-i Fünun ve Cenap Şahabettin soneyi Fransız edebiyatından edebiyatımıza sokmuşlardır. Bu bakımdan edebiyatımızdaki ilk sone örnekleri Fransız tarzı sonelerin etkisi altındadır.
Sonelerin dörtlükleri genellikle sarmal kafiye ile yazılır. Batı şiirinde sonelerin konuları sınırlı konular değildir. Sone hemen her konuda yazılabilir ve Sonede her türlü konu işlenebilir. Buna rağmen sonelerde aşk ve tabiat konularının en sık rastlanılan konular olduğu da söylenebilir. Soneler lirik şiirlerdir ve son üçlüklerinde lirizm kuvvetle hissedilir. Son dize ise sonelerin duygu yönünden en baskın dizesidir. Türk edebiyatındaki sonelerde genellikle lirik aşk konuları ele alınmıştır
Sone’nin Edebiyatımızdaki ilk örneği Cenap Şahabettin'in, "Şi'r-i Na-Nüvişte (Yazılmamış Şiir) adlı şiiridir. Bazı araştırmacılar ilk sone örneğinin Süleyman Nesip’in yazdığı bir sone olduğu görüşündedir. Servet-i Fünun şairlerinin hemen hepsi bu nazım şeklini benimsemişse deTevfik Fikret , Cenap Şahabeddin ve Süleyman Nesip bu türde daha çok başarılı olmuş şairlerdir.
İlk iki bendi dörtlük, son iki bendi üçlük on dört mısradan oluşan nazım şekli. Önce İtalyan edebiyatında kullanılmış, sonra Fransız edebiyatına, oradan da diğer Avrupa edebiyatlarına geçmiştir.[1]
Bu bakımdan Soneler üç şekle ayrılır.
1. İtalyan tipi sone
2. Fransız tip sone
3. İngiliz Tipi sone
İtalyan ve Fransız tip sonelerin kafiye şekilleri bir diğerinden farklıdır. Kafiyeleşme sisteminde görülen bu farklılık sonelerin tiplerini oluşturur.
1. İtalyan tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, ede
2. Fransız tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, eed (İtalyan ve Fransız tipi sone arasındaki tek fark son üçlüğün düzenindedir.)
3. İngiliz tipi: Mısra sayısı değişmemekle beraber ilk on iki mısra tek bir bend, son iki mısra da ayrı bir bend halinde yazılırlar.[2]
Sone'nin Özellikleri:
1 Batı edebiyatında kısa şiir, uyaklı şarkı sözü, türkü anlamlarında kullanılmaktadır.
2. Daha çok lirik konuların işlendiği bir nazım şeklidir.
3. İlk iki bent dörder, son iki bent üçer mısra toplam 14 dizedir
4. Kafiye örgüsü şöyledir. abba abba ccd ede, veya son üçlük kafiyesi eed olarak ta bitebilir.
5. Türk şairleri sonenin kafiye örgüsünde serbest hareket etmişlerdir.
6. Edebiyatımıza Servet-i Fünun döneminde Fransız Edebiyatı etkisiyle geçmiştir.
Türk edebiyatında birçok şair sone tarzı şiirler yazmıştır. Türk şairlerinin daha çok İtalyan ve Fransız tipi soneleri kullandıkları görülmüştür. Buna rağmen Türk şairlerinin sonelerin klasik kafiye örgülerine pek aldırış etmedikleri sonelerin son üçlüğündeki kafiye şemalarını değiştirdikleri dikkatlerden kaçmaz.
Sonelerin asıl maksatları üçlüklerinde ortaya çıkar, dörtlükler bu üçlüklerdeki sonenin asıl maksatlarına veya asıl vurgularına hazırlıklar şeklindedir. Sonelerin anlamca asıl vurucu bölümleri üçlüklerdir. Sonelerin en son mısraları en vurucu, en kuvvetli mısradır asıl maksat en özlü ifade veya düşünce son mısrada vurgulanır.
Ayrıca pek çok tanınmış Batılı şairlerin seçkin şiir örneklerinden çok sayıda sone çevirileri de yapılmıştır.
İngiliz Tipi Sone Örneği
Shakspeare’in 18. Sonesi (Talat Sait Halman çevirisi):
« Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir. » [3]
İTALYAN TİPİ SONE ÖRNEĞİ
Derdim, yeter, sâkin ol, dinlen biraz artık!
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,
Siyah örtülerle sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.
Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte
Toplasın acı meyvesini nedâmetin
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.
Bak göğün balkonlarından geçmiş seneler
Eski zaman esvaplarıyla eğilmişler;
Hüzün yükseliyor, güler yüzle, sulardan.
Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi.
(Charles Baudelaire’den çeviren: Sabahattin Eyuboğlu)
FRANSIZ TİPİ Sone Örneği:
Dağılır yele karşı altın saçları
Uçuşurdu bin bir büklüm içinde.
Bir hoş ışık vardı gözlerinde
Pırıl pırıl, sönmüş o zamandan beri.
Bir iyilik sarardı yüzünü bazan
Bilmem, belki bana öyle gelirdi.
Ben, o sevdadan can atan deli
Nasıl yanıp tutuşmazdım o zaman.
Yürüdü mü yerden kurtulurdu sanki
Melekler öyle yürüse gerek. Sözleri
Bir başka türlüydü insan sözlerinden.
Gökte bir ruhtu o,bir canlı güneşti.
Öyle gördüm ben; öyle değilmiş şimdi.
Yay gevşemiş, ne çıkar, yara gitmez gönülden. [4] Francesco PETRARCA
TÜRK ŞAİRLERİNDEN SONE ÖRNEKLERİ
KUŞLAR
Bütün yaz bahçelerde ötüşen minimini
Kuşların o sevdalı sesleri işitilir
Onların Allah yollar sularını yemini
Onlar yalnız uçmayı ve ötmesini bilir.
Biri bir dalda yorgun bir çılgın havada
Biri daha ötede öter durmadan öter
Akşam olunca döner birleşirler yuvada
Melekler bu yuvayı kanatlarıyla örter
Gönül sen de kaygısız bu kuşlara benzersin
Dilerim Allah’ımın rahmeti eksilmesin
Baharın bu zavallı kuşları üzerinden
Onlar baharın ruhu kırların neşesidir
O sevdalı kuşların musikisi sesidir
Bana şiirlerimin ahengini öğreten A.Kutsi Tecer
HAYATA KARŞI BEŞER
— Lanet bize ey hayat; sen masum ve mübeccelsin!
Gür saçlarında hep şu baharın güneşleri,
Şefkatli gözlerinde bütün gök, bütün deniz.
Bir ebr-i gonce-hize bürünmüş ve muhteriz,
Lâkin her iştiyaka gülen nazlı bir peri.
— Tâ Rabbımızla gökteki hengâmeden beri
Biz daima güneşte siyah bir göz, en temiz
Vicdanda gizli bir leke farketmek isteriz;
Âsi biziz, biziz yine şâk-i müfteri.
Ey hüsn-i mültefit, bize aldanma, biz denî
Bir aşk-ı bî-sebat ile iğfal eder seni
İğfal eder, mülevves eder, sonra neş'esiz
Bir ânı mahvın oldu mu, levm eyleriz... Sakın
İncinme kendi kendine, içlenme ey kadın,
Mel'ûn eden de biz, seni tel'in eden de biz. .. TEVFİK FİKRET
KAYNAKÇA
[1] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda Terimler, Elips Yayınları, Ankara , 2006, shf326
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Sone
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Sone
[4] https://www.siirleraslabitmemeli.com/?p=4930