Su vermek Çeliğe Çifte Su Göze Yaş

30.11.2022

 

Çelikten yapılan kılıçlara, bıçaklara vb sertlik vermek veya sertliğini ayarlamak için yapılan hassas işleme su vermek denmiştir.  Eski devrilerde keskin ve kırılmaz bıçaklar ve kılıçlar yapabilmek çok önemli demircilik sanatıydı ve bu işi yapan ustalar çeliğe su verme işini ustalarından öğrenirler ama kimseye göstermezlerdi. ( Bkz  KILIÇ EDEBIYATTA TÎĞ DIMIŞK ŞEMŞIR )

Çeliğe çifte su verebilecek kıvama getirmek, ateşte eritilen demirin çelik haline gelmesini sağlayacak ısıyı ayarlamak o ısı derecelerini bilebilmek ve zamanı gelince su vermek, sonra da sertliğini ayarlamak için menevişlemek işlemlerini yapabilmek demirci ustalarının başkalarından gizlediği sırlardı.

Demire sertlik kazandırmak için su veriliyor, paslanmaması için de meneviş vuruluyordu. Dövülen ve kor ateşte eritilen demir beyaza bürünecek kadar yeterli derecede ısıtılınca potası eğilir sonra da üzerine sabunlu su dökülürdü. Üzerine sabunlu su dökülen yerler sulanmış çelik haline gelirdi.

Bu işlemin iki kere yapılmasına ise çifte su verilmiş denirdi.

Türkler demircilik sanatı çok eskiden beri kılıç yapımında bir hayli ustalaşmıştı.  Türkler Hunlardan ( belki de Saka Türklerinden ) beri gerek kılıç, hançer ve bıçak yapımında çelik işleme ve demir dövmeciliğinde kanatılanmış bir üstünlüğe sahipti. Bu sustalık ve üstünlük i Osmanlılar zamanında da devam etti.  ( bkz OSMANLI KILIÇLARI, )

Türk kılıçları çifte su verilmiş paslanmaz çelikten yapılıyor çağına göre ileri bir teknikle üzerinde süsleme, bezeme ve hat sanatı uygulanıyordu.  Demire sertlik kazandırmak için su veriliyor, paslanmaması için de meneviş vuruluyordu. Türk kılıçları şekil, görünüş ve hafiflik yönlerinden diğer ülkelerin kılıçlarından üstündü. Avrupa da yapılan kılıçlar uzun ve ağır oluyordu. Osmanlı Kılıçları su verme işinde görülen teknik üstünlük nedeni daha hafif ama diğer kılıçları ikiye bölecek kadar da sağlamdı. ( bkz DAL KILIÇ- DAL TABAN- DAL- I ARAK ÇIN-, DAL- TAÇ )

Divan şairleri demire su verilmesi konusunu farklı düşünceler, hayaller içinde kullanmışlardır. Bu konuyu aşık ve sevgili, sevgilin kılıça benzetilen bakışları,  sevgilinin göze yaş vermesi, gözden yaş dökülmesi bağlamlarında düşünmüşlerdir.  Divan şairleri bazı durumlarda su vermek olayını muziplik yapmak çerçevesinde düşünmüşlerdir.

Âşığa rahmından ağlar sanma o sermest nâz

Sa’nat ile su verip tîr-i niğâhın tazeler    Arzi Dede.

O nazlı sevgilinin aşığa acıyarak ağladığını zannetme  Oysaki sevgilinin amacı bakışlarındaki keskinliği arttırmak için sanatla çeliğe su veriyor.

Su verir her subh-dem gözyaşı tiğ-i ahıma

Kim dökem kan sipihrin sala mihrin mâhıma   Fuzuli

Her sabah gözlerim kor ateşteki ahımın kılıcına su veriyor. Ki gökyüzü sevgilimim üzerine güneşi salmasın diye semanın kanını dökmem için

Âteş-i sine-i âşıkla mülâyim olmaz

Serttir tiğ-i nigâhının efendi suyu   Sabit

O güzelin bakış kılıcının suyu çok sert verilmiştir. Efendi aşığın sinesindeki ateşle o kılıcın çeliği yumuşamaz.

Su verenler nâz ile o gükbün-i nâzendeye

Âteş etmiştir niyâz-ı bülbül-ü şermendeye   Nedim

Nola ger mest açılsa gomcası oş güibin- i nâzın

Ona ben su yerine hûn-ı dilden bade verdim  hep   Vecdi.

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar