Rebâbname Mesnevisi
Rebâbnameyi anlamak için ilk önce rebâb hakkında bilgi vermek, rebabın Türk ve Tasavvuf müziği ile Mevleviler nezdinde önemine değinmek gerekecektir.
Rebâb, Arapça kökenli “yayla çalınan çalgıların ortak adı " anlamında kullanılan bir sözcüktür. Farsça rubāb رباب ise "mızrapla çalınan bir çalgı" anlamına gelir. Çalgı tarihçilerine göre Rebab türündeki çalgılşarın kökeni eski Türklerin icat ettiği Uygurların da kullandıkları, kopuzun diğer adı veya atası olan “Iklık” adlı yelli ve ayaklı çalgıya dayanmaktadır. ( BKZ REBÂB NEDIR KÖKENI TARIHÇESI ÖZELLIKLERI )
Rebâb 18. Asrın sonlarına kadar Türk müziğin en mükim musiki aleti olmaya devam etmiştir. Ancak 18. Asırdan sonra çeşitli müzik aletleri kullanıma girmiş ve rebabın önemi azalmıştır. Sonuç olarak rebab sema yainleri yapan ve müziğe özel önem atfeden Mevlevilerin ney’’den sonra en çok lıymet verdikleri müzik aleti olmuştur.
Öyleki Mevleviler rebaba kutsallık da atfetmiş [1]rebabı kutsal bir musiki aleti olarak görmüşlerdir. Mevlevîlerde rebab ney kadar önemlidir. Nitekim “Mevlânâ’nın eserlerinde yetmişin üstünde beyitte adi geçmiştir. Ahmed Eflakî Dede Menâkibu’l-Ârifîn’de, on ayrı konuda rebabdan bahsetmiştir.” [2]
Mevlana’nın büyük oğlu Mevlevi Tarikatının teşkilatlanmasını temin eden ikinci piri Sultan Veled (24 Nisan 1226, Larende- Karaman - 11 Kasım 1312, Konya) bizzat rebab çalan biridir. ( bkz SULTAN VELED HAYATI VE ŞIIRLERI 13. YY )
Türk edebiyatında rebabname adındaki tek eser ve tek mesnevi Sultan Bahaeddin Veled’e aittir. ( Bkz: SULTAN VELED HAYATI VE ŞIIRLERI 13. YY ) Sultân Bahâeddîn Muhammed Veled by eseri Farsça olarak kaleme almıştır. Ancak eserde 162 adet de Türkçe beyit bulunur. “Eser, “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla manzum-mensur karışımı bir tertiple yazılmıştır. Yazımına 1 Şaban 700/11 Nisan 1301’de başlanan ve beş ay içerisinde tamamlanmıştır. “[3]
“ Rebâb-nâme’deki mensur kısımlar 1 dibace ve 106 başlıktan oluşur. 8124 beyitlik bir eser olan mesnevîde 162 Türkçe, 36 Arapça ve 22 Rumca beyit vardır.”[4] ( bkz REBABNÂME’DEN )
By eserin yazılmasında en önemli etkenler rebâbın, Hz. Mevlâna ve Mevlevilerin nezdinde önemli hatta kutsiyeti olan bir çalgı olarak görülmesidir. Diğer bir nedeni ise ney gibi bir tek feryâdı değil, deri, kıl, demir, tahta gibi birçok garipliklerin feryadına şamil bulunması olarak ifade edilebilir.
“Rebâb-nâme’de; bütün eşyanın ve dolayısıyla rebabın da Allah’ı tespih etmesi, aşkın bir yanının şükrü, bir yanının şikayeti gerektirmesi, insanın yokluk âleminden varlık âlemine gelinceye kadar geçirdiği menziller, rüzgar ve sözün aslının su oluşu, asıl farklılığın ruhlarda olup cisimlerde olmayışı, fikrin amelden üstün oluşu, dünyanın kimine harami, kimine kılavuz kesilmesi, evliyanın isyanının halkın itaatinden üstünlüğü, her harfin ayrı bir manasının olması gibi muhtelif bahisler üzerinde durulur.”[5]
KAYNAKÇA
0
0
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın