Tehzil Nedir Tehzil Türü Nazire ve Örnekleri

03.02.2024
Tehzil Nedir Tehzil Türü Nazire ve Örnekleri


Osmanlıca yazılışı : tehzil : تهزيل

Tehzil  تهزيل sözcüğü Arapça kökenlidir ve “şaka, mizah, latife, alay ve eğlence” anlamlarında sözcüklwer üretilen “ Arapça “ hzl “ kökünden gelir. Bu nedenle, şaka, alay, ciddi olmayan söz anlamlarında da gelen  hezl هزل “ sözcüğü ile yanı kökene dayanır. Hatta “hezl” sözcüğü ile eş anlamlı olarak da kullanılır.  Tehzil sözcüğünün çoğulu tehzilâttır. Tehzil sözcüğü sözlüklerde : “ Zayıflatma. Alaya alış. Alaya alma. Alay şekline sokma. “ anlamlarındadır.

TehziL sözcüğü  edebiyatta hezl sözcüğü ile birlikte “ciddî bir esere lâtife tarzında nazîre yazma”[1] şeklinde terim bir anlamda da kullanılır.

Hezl - هزل - kelimesi”, “meşhur ve yaygın bir şiiri vezin ve kafiyesi ile taklîd ederek lâtife tarzında nazım yazma; bu tarzda yazılan şiir[2]“ cılızlık, ciddi olmayan söz. Saçma, uydurma, yalan konuşmak.” [3] Meşhur ciddî şiirleri mizahî hale getirmek anlamalarına gelir. Tâhir-ül Mevlevi hezl ve tehzil terimlerini eş anlamlı olarak kabul etmiştir. "Hezl meşhur bir nazmın vezni ve kafiyesi taklit edilmek suretiyle lâtife yollu şiir yazmak demektir, buna tehzil de denir." [4] ( BKZ Hezl Nedir Hezli Hezliye Hezliyat Tehzil Nedir ve Örnekleri )

Ancak, birçok şair ve edebiyatçı hezl, hezliyat ve tehzil sözcüklerini bire bir aynı anlamda kullanmamıştır. Küfür ve hakarete kadar ulaşan eserlere de hezl ve hezliyat denirken, tehzil “insanları güldüren, neşelendiren hoş ve güzel söz, özellikle şaka, nükte, espri, fıkra “ anlamı ile kullanılmıştır. Hezl ve hezliyat türü nazireler “ sadece oyun, eğlence ve şaka olarak söylemek" , "sözün hakikî veya mecazî anlamına delaletini kastetmeyip sahih olmayan bir şeyi kastetmek" manalarında anlaşılmış ve tarif edilmiştir. [5]

Tehzil, “bir şairin, bir başka şairin şiirine edep dairesinde, mizah maksadıyla yazdığı ” latife ve nükte yapmak amaçlı yazdığı şiirlerdir. Bir başka deyişle tehzil; nükteli latifeli, mizahî nazire olmaktadır.. Tehzil türü nazireler meşhur bir şairin meşhur bir şiirine aynı redif, kafiye,  ölçü, üslup ve ahenk biçimi ile şaka, nükte ve latife yapmak amacını taşır. Tehzillerde tanınmış şairlerin ciddi ve meşhur şiirlerini üslup ve redifleri ile taklit edilerek nükteler ve latifeler yolu ile mizahi bir şekle sokma gayesi vardır.

Tehziller ünlü gazel ve kasidelere yapılmış,  yazıldığı çağın şartlarına uygun olarak düzenlenmiş, çağına uygun mizahi eleştiri ve iğnelemelere de yer verilmiştir.  Tehzillerde nazire yazılan şiiri ve şairi mizahi bir şekilde taklit etmek söz konusudur.

Tehzillerdeki mizah ağır, kara ve kaba değildir. Tehziller, hezliyat türü nazirlerdekilerden daha nazik ve zarif nüktelere dayanır. Alaylı bir dile sahip olmalarına rağmen tehzillerde kaba, çirkin sözlere yer verilmez. Muhataplarını incitmemeye özen göstermesi yönü ile kara mizah ve hicivlerden ayrılır. [6] Zarif, latif ve nükteli alaylar ve mizah yer vermesi ile hezlden ve “ hicivden daha hafif bir türdür”. (Pala 1989: 224;[7]

Tehzil  “ bir sanatçının diğer sanatçıların çalışma stilini, üslubunu gülünç bir etki yaratacak şekilde taklit etmesi[8] yönü ile batı edebiyatındaki pastişlere benzetilir.

Tehzil, hiciv ve mizah divan edebiyatında 15. yüzyılda Şeyhî (ö. 1431 ?) ile başlamış olarak kabul edilir.  Zekâyî (15. yy.), Kabûlî (ö. 1478), Nahîfî gibi şairlerle birlikte ilk hiciv, tehzil ve mizah örnekleri görülür. Tehzil türünde  yazılmış müstakil eserler de vardır. Mürekkepçi Hevai ‘nin  Nabi'nin bazı gazellerine hiciv ve tehzil yolu ile yazdığı nazirelerden oluşan  Divan-ı Hicv-i Gazeliyyat-ı Nabi;  Güfti'nin Teşrifatü'ş-Şuara adlı hezliyat türü tezkiresi,  Nev’izade Atai’nin Bahayi-i Küfri adlı eserleri bu tür eserlere örnektir. Bayburtlu Zihni, Fazıl Ahmet Aykaç ile Halil Nihat Boztepe, Hüseyin Suat , Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel, Hüseyin Rıfat Işıl, Necdet Rüştü Efe, İbrahim Alaeddin Gövsa, Ümit Yaşar  Oğuzcan önde gelen tehzil yazarladır. [9]


TEHZİL ÖRNEKLERİ

 

Orhan Seyfi Orhon’dan Fuzuli’nin Su Kasidesine tehzil

  • Saçma ey Terkos gölünden tozlanan yollara su
  • Kim bu denlü tozlanan yollara kılmaz çâre su.

  • Âb-ı lûtfun çeşme-i vaslında ancak katredir
  • Çıkmıyor bir türlü zîrâ istenen mikdâra su.

  • Kimseler bilmez hakîkî menba’ın mâhiyetin
  • Gerçi birçok ism alıp gelmektedir bâzâra su.

  • Rahmet-i ilhama dâim muntazır Yahya Kemâl
  • Bağ-bân-ı tab’ı vermez yılda bir es’âra su.

  • Gâlibâ beynelmilel bir hayra vakfetsin diye
  • Lutf-ı tâli’ bahs kılmıştır Celâl Muhtar’a su. Orhan Seyfi

..

  • Şahsımız ma’ruz-ı düşmân olsa da mâni değil 
  • Fikrimiz mağlub-ı evhâm olsa da mâni değil

  • İntişâr etsin hemen cezri fikirler sû -be-sû 
  • Neşr eden Ati vü İkdam osa da mâni değil

  • Ger muharrir olmak istersen atıl sen ortaya 
  • Yazdığın ma’lum-ı ilam olsa da mâni değil   


  • Edrine şehri mi bu yâ gülşen-i Me’vâ mıdır
  • Anda kasr-ı padişâhî cennet-i A’lâ mıdıdır Nefi

Nef’î’nin yukarıdaki matla beytiyle başlayan kasidesine Fazıl Ahmet Aykaç’ın yazdığı tehzil

  • Bu Stanbul şehri mi yâ bir büyük tarla mıdır
  • Anda halkın kârı dâim boş yere kavga mıdır


  • Var mıdır tozla çamurla dolmamış hiç bir sokak
  • Yoksa bir yağmur yağınca hepsi nehr-âsâ mıdır

  • Bir ufak rahmet düşünce en küçük meydan bile
  • Kabil-i tayîn değil hiç göl mü ya deryâ mıdır.


Nâbî’nin “bāġ-ı dehrüŋ hem ḫazānın hem bahārın görmüşüz” mısrası ile başlayan gazeline yazılmış olan iki tehzil örneği [10]

  • Ehl-i sūḳuŋ hem ḫizānın hem kibārın görmüşüz
  • Biz iyinüŋ de kemüŋ de kesb ü kārın görmüşüz

  • Çoḳ da banballanma kim yol ortasında ḫar gibi
  • Biz nice biŋ yosma serḫoşuŋ ḳayarın görmüşüz

  • Edrine yolundaki çamura ṭayanmaz yine
  • Semt-i Eflāḳıŋ nice eşkin davarın görmüşüz

  • Çifteden alt etmege bir ḳamçıdur sermāyesi
  • Biz bu yazınuŋ nice ḳısraḳ-süvārın görmüşüz Hevâyî

  • “biz bu şehrüŋ ḳış günü yaġmurla ḳarın görmüşüz”
  • “cümle eṭfālüŋ ḳızaḳlarla ḳayarın görmüşüz”
  •  
  • “hı̇̄ç göz açdurmaz dibi kör odabaşıya müdām”
  • “çec gibi esüp ṣavurmanuŋ ne kāruŋ görmüşüz”
  •  
  • “açılup lāle gibi dāġ-ı derūn oldı baŋa”
  • “ḥāṣılı ṣoġuḳlaruŋ vāfir żırārın görmüşüz”
  •  
  • “isteseŋ bir yük kömür derler bu ne yüz ḳarası”
  • “buŋa ḳāni‘ olmayup evden ḳovarın görmüşüz”
  • Bezm-i safâya sâgar-ı sahbâ gelür gider
  • Gûyâ ki cezr ü medd ile deryâ gelür gider



Nabi’nin yukarıdaki matla beyti ile başlayan gazeline Hevai’nin yazdığı tehzil

  • Pı̇̄ş-i dükkāna muḥżır-ı ḫod-rā gelür gider
  • Gūyā ki ker ü ferr ile āġā gelür gider

  • Baṣıldıġın ḫaber verür eşrāra kūy gibi
  • Her kūh bize za‘ı̇̄m ü re‘āyā gelür gider

  • Olmaz yine ḥarı̇̄ṣ reẕālet yemekle sı̇̄r
  • Saḥn-ı simāṭa bir daḫi çorba gelür gider

  •  Cı̇̄rān-ı bāġ ayazma edelden pıŋarımı
  • Zı̇̄r-i yalaġa ḳarye-i saḳḳā gelür gider

  • Bir gün demez o ḳaḥbenüŋ işi nedür ‘aceb
  • Sıḳ ṣıḳ eve Hevāyı̇̄-i rüsvā gelür gider[11]

KAYNAKÇA

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar