Teşbih Kökeni Anlamı Teşbih Sanatı Türleri Unsurları Örnekler

11.04.2025

Erkan-ı İstiare Erkan-ı Teşbih Nedir

Şir Nedir Şiirlerimizde Aslan ve Teşbihleri

 

Teşbih Nedir Kökeni Anlamları

Teşbih Arapça kökenlidir ve Arapçada “benzer, benzetmek, benzetme”  anlamında sözcükler türetilen “ şbh “ sülasi- üçlü – kökünden gelmektedir ve şebeh, müşebbeh, müteşebbih kelimeleri ile aynı kökene dayanır.  Teşbih kelimesi sözlüklerde “benzeti, benzetme, “, “aralarında hakikaten veya mecazen benzerlik bulunan iki şeyden zayıf olanı güçlüye benzetmek” anlamları ile tarif edilir.

Teşbih Sanatı

Teşbih mecazla birlikte ele alınan bir söz sanatı olmaktadır.  Teşbih “aralarında hakikat veya mecazi yönlerden benzerlik bulunan veya benzerlik üretilen iki kavramdan zayıf olanı güçlü olana benzetmek” sanatıdır. Teşbih aralarında alaka olan veya alaka kurulan gerçek anlamlı iki kavramdan birisini diğerine benzetmek sanatıdır. Mecazda ise benzetme amacı olmadığı gibi gerçek anlam ı ile benzetme söz konusu değildir. Teşbihte kavramlar ve ifadeler gerçek anlamları ile kullanıldıkları gibi, zayıf olanı güçlü olana benzetmek amacı vardır.

Teşbihin Unsurları

Teşbihin dört unsuru şunlardır:

a: Benzetilen (müşebbehün-bih): Kendisine benzetilen, birbirine benzetilen iki şey veya kavram arasında daha güçlü veya üstün olana denir.  Örneğin: “Kaplan gibi hızlı bir sporcu”  teşbihinde güçlü olan Kaplan, müşebbehün-bih iken zayıf olan sporcu benzeyen yani müşebbehtir.

b. Benzeyen (müşebbeh): Birbirine benzetilen nesne ya da kavramlardan nitelikçe daha güçsüz, zayıf olan.

c. Benzetme yönü (vech-i şebeh): Benzetilen şeyler kavramlar arasındaki ortak niteliklere denir

d. Benzetme ilgeci (edat-ı teşbih- vasıta*ı teşbih ): Nesne ve kavramlar arasında benzetme ilgisi kuran , ilgeç ya da ilgeç görevli sözcüklerdir.

Türkçe’deki teşbih edatı “gibi” edatıdır. “tek, sanki, nitekim, çün, güya, gûne, mânend, kadar, sıfat, misal” kelimeleriyle “-casına, -cılayın, -âsâ, -veş, -vâr” eklerini alan kelimler de ilgeç olarak kullanılabilir.  (Tâhirülmevlevî, s. 169).[1]

 

Örneğin:

Bu çocuk fil gibi kuvvetlidir.

Cümlesinde” çocuk “ benzediği için benzeyen (müşebbeh) ; fil benzetildiği ve üstün olduğu için benzetilen (müşebbehün-bih), kuvvet ikisi arasındaki münasebet benzetme yönü (vech-i şebeh) gibi ise benzetme ilgeci (edat-ı teşbih- vasıta*ı teşbih

Teknemiz martı gibi dalıyor dalgalara

Benzeyen: tekne

Kendisine benzetilen: martı

Benzetme yönü: dalgalara dalması

Benzetme edatı: gibi

 

Teşbih Türleri

1.Tam Mufassal teşbih:  Dört unsuru da  -benzeyen,  benzetilen, benzeme yönü, -benzetme edatı- bulunan tam teşekküllü teşbihtir. Örneğin: Bu kızın dudakları kiraz gibi kırmızıdır.

Açılma ey yüzü gül, şahsı nâdâna kitâp âsâ

Gül yüzlü müşebbeh ; kitap müşebbeh’ün bih, açılmak vecih-i şebeh, gibi ise benzetme edatıdır.

2. Mücmel teşbih. (Muhtasar- Kısaltılmış teşbih )  benzeme yönü olmayan teşbihtir. Mücmel tafsilâtlı olarak açıklanmamış söz, müphem, kapalı anlamlarına gelir.  Tam teşbihe nisbetle daha makbul görülen bir teşbihtir. “Rûyâ gibi bir yazdı yarattın hevesinle” mısraında yaz benzeyen, rüya benzetilen, gibi benzeme edatıdır ama bu dizede benzetme yönü yoktur.

Teşbihin dört unsurundan benzetme yönünün söylenmediği benzetme.
Âb-gîne içinde mey gibidir
Leb-i la'lin hayâli dilde müdâm  Bâkî
(Devamlı olarak gönülde kırmızı dudağının hayali billûr kadeh içindeki şarap gibidir.)
Benzetilen : leb-i la'l
Kendisine benzetilen : mey
Benzetme edatı : gibi

O adam Ahmet’ten bile domuzdur.

3. Müekked Mücez teşbih:  Benzetme edatının bulunmadığı teşbihtir.  Eğer bir teşbihte benzetme edatı özellikle zikredilirse buna “mürsel teşbih “ denmektedir. (Bilgegil, s. 145). ÖrneK.

“Lebin letâfeti söylense goncanın sözü yok

 Sözün halâveti anılsa şekkerin tuzu yok”      Necati

4. Beliğ teşbih. Güzel Benzetme: Sadece benzeyen ve benzetilen ile yapılan ve en makbulü olarak kabul edilen teşbihtir.  Bu teşbihe bizim edebiyatımızda istiare, batı edebiyatında ise “metafor” denmektedir. . Yahya Kemal’in, “Bu dil ağzımda annemin sütüdür” mısraı  teşbîh-i belîğ örneği olmaktadır.

Kad kıyâmet gamze âfet zülf fitne hat belâ

Âh kim ben hüsnünün bunca belâsın bilmedim Ahmed Paşa,

Ahmed Paşa bu beytinde benzeme yönü ve benzetme edatını kullanmadan sevgilinin boyunu kıyamete, bakışı felâkete, perçemi fitneye, ayva tüyleri belâya benzetmiştir.

Bir şu‘lesi var ki şem’i cânın

 Fânûsuna sığmaz âsumânın   Şeyh Galip

Şeyh Galip bu beytinde benzeme yönü ve benzetme edatını kullanmadan gökyüüznü  fanusa, canı ise muma benzeterek teşbih-i beliği yapmıştır.

Gülüm beni terk edecek

Hasretiyle öldürecek    

Gül sevgiliye benzetilmiş, benzeyen sevgili söylenmemiş teşbih-i beliği yapılmıştır.

Teşbih-i Cem

Bazı teşbihlerde benzeyen bir, benzetilen iki şeye; benzetilen bir benzeyen iki şeye benzetiler bu tip teşbihlere teşbih-i cem’ yani teşbih topluluğu denir.

Rehâ bulmak ne mümkün sûziş-i mihnetten uşşaka

Visâl ateş, firâk ateş, belâ-yı intizâr ateş                        Re’fet

Beytinde ateş; Visâl , firâk ve belâ-yı intizâra benzetilmiştir. Bu beyitte bir benzeyen , üç benzetilen ile teşbih-i cem yapılmıştır.

Bazı teşbihlerin benzetme yönleri fazla benze

Serde dūd ü dilde āteş, eşk yemm, dū-dı̇de çarḫ

Şekl-i ʿāşıḳ ṣūretā vapur şeklin gösterir


[1] Tâhir’ül Mevlevî, Edebiyat Lügati, Enderun s. 169

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar