Tevârüd Nedir
Osmanlıca yazılışı: Tevârüd : التوارد
Tevârüd, Arapça kökenlidir ve gelmek anlamlarında sözcükler üretilen “ vrd “ üçlü- sülasi- kökünden gelir. “ Su kaynağına ulaşmak, varmak” anlamındaki vürûd kökünden türeyen tevârüd sözlüklerde : “aynı kaynağa veya aynı yere beraber gelmek” anlamı ile açıklanır
Edebiyat Terimi Olarak Tevârüd
Tevârüd bir den fazla şairin -birbirlerinden habersiz olmaları kaydıyla- aynı dizeyi veya beyti tamamen tesadüf eseri olarak yazmasına denmektedir. Bu durumdaki dizelerin tevârüd sayılabilmeleri için aynı beyti, veya dizeyi söyleyen şairlerin kesinlikle birbirlerinden habersiz olarak ve tesadüfen yazmış olmaları gerekir. Bu yönü ile tevârüd “İntihal,İlmam, Nazire , Menhul Selh ve Sirkat ten ayrılır. Çünkü İntihal,İlmam, Nazire , Menhul Selh ve Sirkatte bilinçli olarak etkilenmek, çalmak veya benzer fikri başka şekilde ifade etmek gibi durumlar olmaktadır.
Şiirin tümünde tevârüde rastlanılması zaten imkânsız olsa da dize ve beyitlerde tevârüde düşülmesi özellikle ebced hesabı ile tarih düşürme dizelerinde ve beyitlerinde bu mümkün olabilmiştir. Tahir’ül Mevlevi bu duruma şöyle örnekler verir. “ Hicri 1030 ‘da denizin donması üzerine birkaç şair yek diğerinden habersiz “ Yol oldu Üsküdar’a bin otuzda Akdeniz dondu “ mısrasını tarih olarak düşürmüşlerdir. Bu dizenin harfleri ebced hesabı ile hicri 1030 göstermektedir. “[1]
Tevârüde düşmek veya tevarüde düşerek mısra, beyit yazmak çok düşük bir ihtimaldir. Ancak bazı şairlerin bunu istismar ettikleri beyit veya dize çaldıkları anlaşılınca” tevarüd vaki olmuş” diyerek işin içinden çıkmaya çalıştıkları da tahmin edilebilinir.
[1] Tahir’ül Mevlevi, Edebiyat Lüğati , Enderun , 1973, s. 173