Yedi Meşaleciler Sabri Esat Muammer Lütfi Cevdet Kudret Kenan Hulus

25.08.2016

 

Sabri Esat, Siyavuşgil

(d. 1907, İstanbul - ö. 6 Ekim 1968, İstanbul), şair, yazar, psikolog, çevirmen, ansiklopedici

1907’da İstanbul’da dünyaya geldi. Antalya 'da başlayan öğrenimine İSTANBUL Erkek Muallim Mektebi ve İstiklal Lisesi'nde devam etti. İ

Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıfta okurken Fransa'ya gönderildi ve Djon ve Lyon Üniversitelerinde felsefe eğitimi aldı. Yurda döndükten sonra Gazi Terbiye Enstitüsü'nde felsefe öğretmenliği yaptı. 1942 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde psikoloji profesörü oldu. Ömrünün sonuna dek öğretim üyeliğini sürdürdü. Türk Psikoloji Derneği, Pen Kulüp başkanlığında bulundu

Yedi Meşaleciler Topluluğu'nun kurucularındandır. Psikoloji alanında akademik kariyer yaptı ve 1942'de profesör olarak ömrünün sonuna kadar öğretim üyeliğini sürdürdü. Fransız şairlerin şiirlerini Türkçe'ye, Sait Faik hikâyelerini Fransızcaya çevirdi; Edmond Rostand'ın ünlü oyunu Cyrano de Bergerac'ın Türkçe çevirisiyle büyük ün yaptı.

İlk şiirlerini 1927'de Güneş ve Hayat dergilerinde yayımladı. 1928'de Yedi Meşaleciler(I)adlı şiir topluluğuna katıldı. Topluluğun çıkardığı Yedi Meşale adlı ortak kitaba 14 şiiriyle katıldı. Sekiz sayı çıkabilen Yedi Meşale Dergisi'nde şiirlerini yayımlamayı sürdürdü; dergi kapanınca şiirlerini Muhit ve Varlık dergilerinde yayımladı. Hece ölçüsüyle dışavurumcu şiirler yazmaktaydı. Şiir yazmayı 10 yıl sürdürdükten sonra bıraktı.

Ulus, Yeni Sabah, Haber gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Psikoloji, eğitim, folklor ve edebiyatla ilgili kültür yazıları birçok dergi ve gazetede yer aldı. Meydan Larousse'nin danışma kurulundaydı.

Köşe yazılarının yanı sıra çevirmenliğiyle de tanındı, Edmond Rostand'tan 1942'de çevirdiği Cyrano de Bergerac oyunu ona çevirmen olarak ün getirdi. Fransız şairlerin şiirlerini Türkçeye çevirdi. Sait Faik'in hikayelerini Fransızcaya çevirdi. Varlık Dergisi'nin 15 Ekim 1968 sayısı  Sabri Esat, Siyavuşgil, , özel sayısıdır.

Eserleri: Odalar ve Sofalar, 1933.İstanbul'da Karagöz ve Karagözde İstanbul, 1938.Karagöz, 1941. (Fransızcası 1951, İngilizce 1955)Psikoloji ve Terbiye Bahisleri, 1940.Roman ve Okuyucu, 1944.Folklor ve Milli Hayat, 194

Muammer Lütfi

İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandıktan sonra hece ölçüsüne yöneldi, sonra Serbest Şiirde karar kıldı. Şiirlerinde genellikle milli konuları işledi. Yedi Meşale Topluluğu'nun en az tanınan şairidir. 1928'de Meşale dergisinin kapanması üzerine topluluk da dağıldı; Yedi Meşaleciler 1933'te Varlık Dergisi'nde tekrar birleştiler. Ancak diğer üyelerin dünyalarının uzağında kalan Muammer Lutfi onlar arasında yer almamış; Yedi Meşalede çıkan şiirlerinden başka, dönemin tanınmış dergilerinde rastlanmamış ve şiirlerini kitaplaştırmamıştır.

Muammer Lutfi 1930'ların sonunda Antalya'da yayımlanan Türk Akdeniz dergisinin yazı kadrosunda bulunmuştur. Hakkında Hikmet Dizdaroğlu´nun Varlık dergisinde kapsamlı bir yazısı vardır. Yedi Meşale edebiyat topluluğunun kurucuları arasında bulunmuştur. Sonradan, Bahşi soyadını almıştır.1903'te Üsküp'te dünyaya geldi. Babası, Müderris Lûtfi Efendi'dir. Ödemiş Rüştiyesi (ortaokul) ve İdadisi'ni (lise) bitirdikten sonra yüksek öğrenimine İstanbulda devam etti. 1927'de İlahiyat Fakültesi'ni, 1929'da Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Hâkim olarak Antalya, Kuşadası, Bozdoğan, Nazilli, MUĞLA, Ürgüp, Demirci'de bulundu. Sürekli yer değişmekten usandığı için hâkimlikten istifa etti, Ödemiş'e yerleşti ve ölümüne dek avukatlık yaptı. 1947'de yaşamını yitirdi.

Cevdet Kudret

Cevdet Kudret, Solok (d. 7 Şubat 1907, İstanbul - ö. 10 Temmuz 1992, İstanbul) Yedi Meşale edebiyat topluluğunun kurucuları arasında yer alan Türk edebiyatçı ve edebiyat tarihçisi. Tam adı Cevdet Kudret Solok olan yazar,   Cevdet Kudret, adı ile tanınır.

Dünya Savaşı sırasında babası ölen Cevdet Kudret’i annesi büyüttü. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Kayseri ve Ankara’da edebiyat öğretmenliği yaptı. Türk Ansiklopedisi'nde, Türk Dil Kurumu'nda, Bilgi Yayınevi'nde çalıştı. 1952’den başlayarak önce takma adlarla (Abdurrahman Nisari, Suat Hisarcı gibi) sonra kendi adıyla edebiyat ders kitapları yazdı. Öğretim görevlisi olarak girdiği Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksek Okulu'ndan emekli oldu.

Yazın yaşamına 1927’de . Servet-i Fünun Dergisi’nde şiir ile başladı. Meşale Dergisi’nde toplanan Yedi Meşaleciler arasına katıldı. Yalnız bireyin dünyasındaki buruk, içedönük, karamsar ve kırgın duygularını yansıtan şiirler yazdı.

1928’de Birinci Perde adlı tek şiir kitabını yayınladı. Tiyatro , hikaye , roman türlerinde de eserler verdi. Oyunlarında bireylerin psikolojik saplantıların işledi. Daha sonraki yıllarda edebiyat ve , tiyatro tarihine ilişkin incelemeler yaptı, yazınsal sorunlara ilişkin eleştirel denemeler yazdı. 1945’de hazırladığı Türk Hikâye ve Roman Antolojisi’ni daha sonra Türk Edebiyatı’nda Hikâye ve Roman adıyla genişletti.

Karagöz adlı eserinde 35 Karagöz İoyununu tarihçeleri ve hikâyeleri ile beraber topladı.

1973’te çıkan Ortaoyunu ile Türk Dil Kurumu Ödülü’nü, son deneme kitabı Kalemin Ucu ile 1991 Sedat Simavi Edebiyat Büyük Ödülü’nü aldı.

DİLEK

Bir küçük, bir küçücük evim olsa;

İçinde bir küçük, bir küçücük halım olsa;

Bütün bunlar benim öz malım olsa

 

Masam, mürekkebim, etajerim,

Penceresinde benim perdelerim,

Etajerinde kitaplarım olsa.

 

Bir ufak, bir minicik evim olsa;

İçinde bir kadın, beni parasız pulsuz seven bir kadın

Bu kadın karım olsa!

 

Nerde, hangi şehirde olursa olsun,

Bir küçük, bir küçücük evim bulunsun,

Bir ufacık halım olsun yeter,

Yeter de artar bile!

 

Nerde, hangi şehirde olursa olsun,

Etajerim, kitaplarım olsun,

Beni parasız pulsuz seven karım olsun yeter,

 

Yeter de artar bile!

 

 

GECE YARISI

 

Dizilir ince ince, alnına bir soğuk ter!

Gâvur mahallesidir evimin yukarısı,

Rüzgârın salladığı bir çan durmadan öter.

 

Bu ses aynı şekilde uzayacak yarın da!

Bazan bir ışık gezer, tamam gece yarısı,

Karşıdaki bir evin pencere camlarında...

 

Şimdi gözyaşlarımla karanlığı delerim;

Bana hatırlatıyor uzun uzun her akşam

Simsiyah servileri bembeyaz perdelerim!

 

Korkudan büzülürüm usulca bir kenara;

Yatmak için yerimden azıcık kımıldasam,

Gölgem bir hırsız gibi tırmanır duvara.

 

ON ÖLÜM ŞARKISI

 

Rüzgar değmez oldu artık yüzüme,

Gün ışığı kapıma boş yere gelir;

Kötü bir düş gibi dolar gözüme,

Bu toprak bana dağ, size tepedir!

 

Toprak yukarda, gül, aşağıda yılan!

Elimde kelepçe, gözümde burgu!

Toprak, kemiğimden etimi soyan

Hırsız, kanlı katil, kefen soyucu!

Bütün uzuvlarım bana darılmış,

Kulağım unutmuş artık sesimi;

Hepsi ayrı ayrı hayale dalmış,

Bu omuz, bu ayak bu el benim mi?

Girdiğim çukurdan iki facia:

Burda karınca dev, insan noktadır;

Toprağın altında bir zaman daha,

Tırnaklar ve saçlar uzamaktadır!

Ölüler, ölüler, koşun imdada!

Ölüler, sizin en yoksulunuzum!

Ölüler, koşun ki öbür dünyada

Topraktan bir sema ile mahpusum!

Yağmur çisil çisil üstüme yağar.

Tabiat kardeşim yasıma ortak;

Şehrin üzerinde uçan bulutlar

Serviler ucunda sallanan bayrak!

Kenan Hulusi Koray

 

1906 - 1944) son devir hikâyecilerinden, 1906 İstanbul doğumludur. İstanbul Erkek Lisesini Edebiyat Fakültesi’nde yaptı yüksek öğrenimini. 1934’de, “Vakit”te gazeteciliğe başladı. Kısa zamanda yazı işleri müdürü oldu. Adapazarı’nda yedek subaylığını yaparken, bir tifüs salgınında öldüğünde 38 yaşındaydı.1928’de Yedi Meşaleciler arasında tek hikâye yazarıydı. 1934 yılında Vakit’te çalışmaya başladı ve gazetenin yazı işleri müdürü oldu. Yedi meşaleciler, milli edebiyatçıların gerçekten uzak, duygusal memleketçiliklerine karşı olarak doğarlar. Adapazarı’nda yedek subay olarak askerliğini yaparken tifüsten öldü (1943). Yazar, hikâyede Ömer Seyfettin’den başlayarak gelişen çizgisinde önceleri üslubu ve muhtevası ile Sait Faik ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ı hazırlayan fantastik bir yol tuttu. Sonraları daha gerçekçi konulara yöneldi.

Kenan Hulusi’nin edebiyat dünyasına adım atması öğrencilik yıllarına denk düşer. “. Servet-i Fünun ” dergisinde yayınlanan ilk hikâyelerinin ardından, aynı dergiye yazan diğer altı arkadaşı ile birlikte, edebiyatımızda “Yedi Meşaleciler” diye anılan topluluğu oluşturdular. İçlerindeki tek hikaye yazarıydı Kenan Hulusi. 1928’de, önce bir antoloji, ardından da bir dergi hazırlayarak manifest bir çıkış yapan ve  Sabri Esat, Siyavuşgil, Ziya Osman Saba,  Yaşar Nabi, Nayır,  Muammer Lutfi- ,  Vasfi Mahir Kocatürk,  Cevdet Kudret ve Kenan Hulusi’den oluşan topluluk, milli edebiyatçıların sığlıklarına, gerçekçilikten kopmuş ve içi boşalmış “milli”liklerine bir tepkiyi dillendiriyordu. Ancak uzun soluklu olmayan çıkışları, “Meşale” dergisine iltica etmeleriyle son buldu. Kenan Hulusi’nin “Vakit” gazetesine geçişi ve Sadri Ertem’in etkisiyle gerçekçiliğe yönelişi bundan sonradır.

Yaşadığı sürede beş hikaye kitabı yayınlamış, “Osman oflar” romanı ve kısa hikayelerinin bir çoğu gazete sayfalarında kaybolup gitmiştir. Gazeteciliğinin de etkisiyle küçük hikâye tarzını benimseyen Kenan Hulusi, Cumhuriyet döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. Yedi Meşaleciler”de, korkunun iki ustasını; Poe’yu ve Hofmann’ı Fransa’ya tanıtan Baudelaire’ın etkileri önemlidir. Kenan Hulusi, Baudelaire’a ek olarak, yerli edebiyattan Ömer Seyfettin, İngiliz Edebiyatından Hugh Walpole ve Aldous Huxley’i beğendiğini söylemiştir. Walpole, yani “Otoronto Şatosu”nun yazarı; Gotik’in yaratıcısı... Böylelikle Kenan Hulusi’nin üstlendiği miras belirlenmiş oluyor. “Belli bir düzen içinde gelişen, zengin ve zincirleme olayları, hikaye için şart gören, tipleri en göze batanlardan seçen, hikaye sonlarını daima şaşılacak olaylarla bitiren” hikayeler Kenan Hulusi’nin yazdıkları. Konu ve kurgu sağlamdır. Ona göre “hikaye, bize kısa ama dolambaçlı bir yolun sonunda heyecanlı süprizler vaadeden bir edebi” tarzdır. Ne var ki konuya ve kurguya verilen önem, zaman zaman hikayelerin işlenişini, ayrıntıların zenginliğini, diyalogların canlılığını zedeler. Bazı öykülerinde Anadolu insanının yaşama koşullarını gerçekçi biçimde ele alan Kenan Hulusi, erken yaşta gelen ölümü nedeniyle daha yetkin ürünler verememiştir.

Eserleri:

Bir Yudum Su (tek hikaye, 1929), Osmanoflar (roman tefrikası, 1938), Bahar Hikayeleri (hikaye, 1938), Son Öpüş (uzun hikaye, 1938), Bir Otelde Yedi Kişi (hikaye, 1940), RBK Pansiyonu (uzun hikaye tefrikası, 1942), Bir Yudum Su (hikaye, 1944), Hikayeler (seçmeler, 1973).

Yedi Meşaleciler ( I ) : Yaşar Nabi Vasfi Mahir Ziya Osman Hayatları Şiirleri.

Yedi Meşaleciler Yaşar Nabi Vasfi Mahir Ziya Osman...

Yedi Meşaleciler Topluğu ve Dağılması - 1928-1933

Yedi Meşaleciler Topluğun Kuruluşu İlkeleri ve Tenkidi

 Beş Hececiler)

 

 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar