KategorilerYabancı Roman Özetleri RomancılarYıldız Gezgini Hakkında Konu Özet İnceleme Jack London

Yıldız Gezgini Hakkında Konu Özet İnceleme Jack London

08.07.2019

ROMANIN YAZIMI BASIMI KONUSU TÜRÜ HAKKINDA

Özgün İngilizce adı "The Star Rover" olan ve Türkçeye Yıldız Gezgini veya Yıldız Korsanı adı ile tercüme edilen roman Amerikalı yazar Jack London’un  ilk basımı  1915 yılında yapılmış olan en başarılı hatta en ilginç romanlarından biridir.  Roman “The Jacket”  adı ile de yayınlanmış, pek çok dile çevrilmiş ilginç konusu sayesinde oldukça ilgi görmüştür.

Bir meslektaşını öldürdüğü için ömür boyu hapis cezası  alarak  San Quentin  hapishanesine düşen Darrell Standing adlı bir profesörün hapislerde geçirdiği yılları anlatan roman,  yozlaşmış Amerikan hapis ve ceza sistemi ile işkenceleri, zorbalıkları ve insanlık dışı uygulamaları ortaya koymak amacıyla yazılmıştır.  

Bu roman ömür boyu hapis cezası alan Darrell Standing adlı profesörün gözünden bir yandan Amerikan hukuk sistemini ve cezaevlerini eleştirirken, diğer yandan da astral seyahat ve ruh göçüşmesi yolu ile Darrell Standing’in geçmişe ve geleceğe yaptığı hayali yolculukların hikâyelerini anlatmaktadır. Bu nedenle roman bir yandan derin ve doğal gözlemlerle Amerikan hapis ve ceza sistemini tenkit etmekte, diğer yandan ise okurlarına gerçeküstü yolculuklar da sunmaktadır.

Yazar  San Ouentin hapishanesindeki gaddar ve insanlık dışı koşullara benzer koşulları bizzat gözlemleme şansı bulmuş ve bu romanını arkadaşı olan bir mahkûmun anlattıklarını hapislerde geçirdiği günlerdeki deneyimleri ile birleştirerek yazmıştı. Jack London   Demiryolu Serserileri  adlı romanında da anlattığı, kaçak ve serseri bir tren yolcusu Hobo olarak Amerika’yı baştanbaşa kat etmiş en sonunda toplumun huzurunu bozmak suçundan bir ay kadar   New York, Erie Country hapishanesinde kalmıştı.   [1]

 

"The Star Rover" Yıldız Gezgini adlı roman bir meslektaşını öldürdüğü için beş yıl hapislerde kalan yazarın arkadaşı Prof. Ed Morrell’in yaşantısından derin izler ve esintiler taşımaktadır.   Edward Morrell, işlediği cinayet nedeni ile ilk önce Folsom  ardından San Quentin hapishanelerinde beş yıl hücre ceazsı çekmiş , 1908 senesinde afla tahliye olmuş,  Jack London’da  mahkûm Prof. Ed Morrell’in anlattıkları ve kendi gözlemlerinden yola çıkarak bu romanı yazmıştı. [2]

"The Star Rover" Yıldız Gezgini adlı romanda öne çıkan diğer bir önemli unsur hücreye tıkılan mahkûmlara giydirilen kanvas ceketleridir.  Mahkumların bedenine sıkıca sarılan bu ceketler romanın The  Jacket adı ile basılmasına neden olabilecek kadar önemli bir husustur.  Hücreye tıkılan mahkûmlar kan dolaşımlarını dahi engelleyen bu sıkı ceketlerle sarılmakta, aç ve susuz da bırakılarak suçlarını itiraf etmeleri için işkenceye tabi bırakılmaktadırlar.  Bu ceketle beş yıl sarıp sarmalanan Edward Morrell,   maruz kaldığı bu işkencelere dayanabilmek ive hayatta kalabilmek için ruhunu bedenden bedene dolaştırmak oyununu icat etmiş,  bu yolla asırlardan asırlara dolaşıp pek çok hayali hikaye de yaşayarak yazara bu romanı yazma ilhamı sunmuştur.

Morrell hapisten afla çıktıktan sonra Jack London tarafından misafir edilmiş, Jack London,  Morrel’in anlattıklarından yola çıkarak 1914 yılında The Incorrigible (Islah Olmaz) adında tek perdelik bir oyun ile işte bu romanını yazmıştır.

Çapkınlık ve gemilerde seyahat günlerini Martın Eden adlı eserinde; trenlerde kaçak seyahat ve serserilik yıllarını Demiryolu Serserileri adlı romanında anlatan yazar, altın arayıcıları ile yaşadığı Alasaka’daki maceralarını kızak köpeklerinin dilinden  Vahşetin Çağrısı ve Beyaz Diş adlı eserlerinde anlatan  yazarın bu romanı da Amerikan Gerçekciliği denilen realist  anlayışa sahiptir.

ÖZETİ

Prof. Darrell Standing  bir akademisyen meslektaşını öldürerek San Quentin Hapishanesi’ne düşer. Cezası müebbettir ve karıştığı bir çok olay sonrasında  sırtına bir kanvas ceketi sarılarak hücreye atılmıştır. Bu ceket onu sımsıkı sarmakta rahat hareket etmesini engellemekte,  bu ceket yüzünden nerede ise kanı bile donacak düzeye gelmektedir.   Günleri gecesi gündüzü belli olmayan bu karanlık hücrede geçmektedir. "Gündüz dediğiniz, bir parça ışıktan ibaretti, ama gecenin kopkoyu karanlığından iyiydi."

Darrell Standing ‘e ancak ölmeyeceği kadar yiyecek ve içecek verilmektedir.Muhafızlar, zararlı gördükleri mahkumları öldüresiye dövebiliyor,  pek çok mahkum sakat bile kalıyordu. Darrell Standing   bu korkunç işkence ile aklını kaçırmamak ve hayatta kalabilmek için çareler aramaya başlamıştır.  Yaşadıkları zorluklara katlanabilmek için arayışlar arasında giren Standing hayal gücünü kullanarak zihninden satranç oyunu kurmaya başlar. Hayalindeki satranç tahtası ve satranç taşları ile hayali  satranç oyunları oynamaya başlamıştır.

Bir gün yandaki tecrit odalarında kalan mahkûmların duvarlara vurarak iletişim kurduklarını fark eder.   Yan hücrelerde yatan Jake Oppenheimer ve Ed Morrell’ın kurdukları bu iletişimi çözerek kendisi de bu oyuna dâhil olur.  

 

"Biz diri diri gömülenlerdik, yaşayan ölülerdik. Tecrit bizim mezarımızdı ve orada bir seans sırasında tıkırdayan ruhlar gibi fırsat bulduğumuzda yumruklarımızla konuşuyorduk."

Bir gün Ed Morrell ona “küçük ölüm” oyununu oynamasını tavsiye eder. Bu oyun bedenini ayak parmaklarından kafasına kadar uyuşturup ruhunu bedeninden ayırıp,  geçmişteki asırlara gidip gelme, ruhunu diğer bedenlere göçürüp geçmiş asırlardaki kişilerin veya hayvanların bedenleri ile geçmişteki olayları yaşamak oyunudur. Böylece Darrell Standing, zihninde oluşturduğu satranç oyunlarından hariç bir başka oyun daha geliştirmiştir.

'Gerçek bir yoldaş olan Merrell da muhteşem bir beyne sahipti. Aslında, ölmek üzere olan benim de; alçakgönüllülüğe hiç girmeden müdüründen başlayarak San Quentin'deki en iyi üç zekânın tecritte birlikte çürüdüklerini söylemeye hakkım vardır. Ve burada geçirdiğim son günlerde yaşama dair tüm bildiklerimi gözden geçirirken, güçlü beyinlere asla söz geçirilemeyeceğini kavradım. Aptal insanlar, korkak insanlar, tutkulu doğruculuk ve korkusuz üstünlükten nasibini almamış insanlar; işte bu insanlar örnek mahkûmları oluşturuyorlar. Tüm tanrılara şükürler olsun ki Jake Oppenheimer, Ed Morrell ve ben örnek mahkûmlar değiliz.''

“ Uzun çağlar boyunca pek çok yaşam sürdüm. İnsan, birey son on bin yılda hiçbir ahlaki ilerleme göstermedi. Bunu kesinlikle doğrularım. Evcilleşmemiş bir tayla bir koşum atı arasındaki tek fark tümüyle bir eğitim farkıdır. Eğitim, günümüzün insanıyla on bin yıl önceki insan arasındaki tek ahlaki farktır. Üstüne cila niyetine kapladığı ince ahlaki derisinin altında, on bin yıl önceki aynı yabanıldır. Ahlakilik bir sosyal fon, zahmetli çağların bir birikimidir. Yeni doğmuş bir çocuk, uzun zamandır biriken soyut ahlak tarafından eğitilip cilalanmazsa tam bir yabanıl olup çıkar."

Böylece ölecek derecede kendisini sımsıkı saran bu ceketin içinde yaşamaya dayanmayı da öğrenen Darrell Standing  maruz kaldığı diğer işkencelere, açlık ve susuzluğa  dahi katlanmayı başarır.Böylece  hapiste ve hücrede yaşadığı korkunç olayların verdiği sıkıntılardan kurtulmak ve  onlara katlanabilmek için geçmiş yaşamların  hayallerine sığınır.  Darrell Standing, bu oyun yolu ile başka yüzyıllarda yaşayan başka insanların bedenine giren ruhu ile onların hayatlarını hayal etmeye başlar.  Ruhunu göçürme yolu ile tarihin farklı dönemlerinde, farklı coğrafyalara ve önceki yaşamlarına gidip gelen yolculuklara çıkmıştır. Darrell Standing, hayal gücü yoluyla geçmiş yaşamlara doğru gidip gelme ötesinde ruhunu sineklerin bedenine dahi sokmaya başaracaktır.

Bedeninden ayrılarak ilk önce yıldızlar arasında süren serüvenler hayal eder. Sonrasında bu derin uykularından uyanıp, Hz İsa’nın zamanına, Roma çağlarına, tarihteki türlü çeşit medeniyetlere gidip gelmeye, o medeniyetlerdeki tanınmış kişilerin bedenlerine girip çıkmaya başlar.  

Bu öyküler, yeniden doğma, yeniden dirilme, ruh göçü  yolları ile anlatılan ama  tarihte de gerçekleşmiş   öykülerdir."Ben can vermem. Yalnızca beden can verir ve beden ben demek değildir." (Syf. 131)

Standing,  bu öykülerinde  bazen bir  Viking,  bazen Uzak Doğu’da saray entrikalarına karışan  bir İngiliz, bazen Ortacağda yaşayan bir Fransız soylusu , bazen  gemi kazasından  kurtulup ıssız bir adaya düşen ve bir kayanın başında yaşamaya çalışan bir Amerikalı, bazen imparatorun güvenini kazanan Korede'ki bir asil, bazen  de  tarihte yaşayan ünlü bir insan olmuştur.

TÜM ESERLERİ SAYFASI İÇİN TIKLAYIN

https://edebiyatvesanatakademisi.com/writer/jack-london

 KAYNAKÇA


[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/demiryolu-serserileri-romani-ve-ozeti-jack-london/84626

[2]https://www.booklore.co.uk/PastReviews/LondonJack/TheStarRover/TheStarRoverReview.htm

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da