Yusuf Atılgan Anayurt Oteli Hakkında Konu Özet İnceleme

11.04.2019
 
 
 
Yazıda “Yusuf Atılgan, Anayurt Oteli ”   romanı hakkında bilgiler, romanının özeti,  romanın konusu, ana fikri,  romanın kahramanları, romanın olay örgüsü,  romanın yazarı,  “Yusuf Atılgan, Anayurt Oteli”    hakkında bilgiler “Yusuf Atılgan, Anayurt Oteli ”    romanın şahıs kadrosu  yazarın diğer romanları,  “Yusuf Atılgan, Anayurt Oteli”    adlı eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,  romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, romanın tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
 
ESERİN YAZIMI BASIMI İÇERİĞİ KONUSU YAZARI HAKKINDA
 
Anayurt Oteli adlı roman Manisa doğumlu Türk yazarı Yusuf Atılgan’ın (1921- İstanbul, 1989) yazmış olduğu bir romanıdır. Yusuf Atılgan ilk romanı olan  Aylak Adam , 1959 yılında yayımlamış,  ikinci romanı olan Anayurt Oteli adlı romanı uzun bir aradan sonra yazdığı ikinci romanı olmuştur.  Yazarın son ve üçüncü romanı ise “ Cinistan” adında ve 2000 yılında basılan romanı olmaktadır.  
 
İlk kez 1973 yılında yayımlanmış olan Anayurt Oteli yazarın en önemli eserlerinden birisidir. Anayurt Oteli 1973 yılında Bilgi Yayınları arasında çıkmıştı. Özellikle yabancılaşma ve yalnızlık temalarını işleyen roman ve öyküleri ile tanınan Yusuf Atılgan,”Anayurt Oteli” adlı eserinde de “ iletişimsizlik, yaşamın anlamsızlığı, olayların rasyonel bir biçimde açıklanamayacağı, davranışların nedeninin bilinemeyeceği tezi işlemiştir.” Y. Atılgan ilk romanı Aylak Adam ’da klasik anlatı yöntemlerinden yararlanırken Anayurt Oteli’ni daha değişik bir yöntemle “saçma kavramının göstergesi olarak “ kurmaya çalışmıştır.[1]
Roman birçok yönden Stefan Zweıg ‘in öykülerindeki mantığa ve konulara yaklaşan özellikler taşımaktadır. Bilindiği gibi Stefan Zweıg bir günde hatta tek bir olay sonrasında hayatını tümden değiştiren veya intihara doğru giden sapmalara yönelen insanların dramlarını işlemeyi çok tercih eden ve seven bir romancı ve öykücüdür.  
 
Yusuf Atılgan  “Anayurt Oteli” adlı eserinde Aylak Adam  adlı romanından daha farklı bir teknik ortaya koymuş,  Aylak Adam romanından farklı olarak da iç çözümlemelere yönelme yerine, vaka düzenini ve ifade yöntemlerini karşıtlıklardan yararlanma şeklinde oluşturmuştur.
Aylak Adam   romanı bir anlamda 14 sene sonra yazacağı “Anayurt Oteli”  adlı romanının da yazılmasına vesile olmuştu. Kendisini Aylak Adam adlı romandaki B.  karakterine çok benzeten bir kadın olan Serpil Gence adlı tiyatro oyuncusu bir hanım Yusuf Atılgan ile mektuplaşmaya başlamış, bu mektuplaşmalar Serpil Gence ile Yusuf Atılgan arasında duygusal bir bağ da oluşturmuştu.  Yazar, Anayurt Oteli adlı eserini büyük ölçüde Serpil Gence’nin anlayabileceği şifreler ile yazmış,  Anayurt Oteli yayımlandıktan üç sene sonra da bu bayanla evlenmişti. Bu nedenle Yusuf Atılgan, bu romanını yalnızca kendisi ve Serpil Gence’nin çözebileceği şifrelerle yazmış ve bu romanını da Serpil Gence’ye ithaf etmişti.[2] Bir çok iddiaya göre de  Yusuf Atılgan , Anayurt oTeli adlı romanındaki “Zebercet” karakteriyle bir nevi kendisini yansıtmıştır. [3]
Roman,  adını bilmediğimiz bir kasabada, adını bilmediğimiz bir kadının bir gece kaldığı otelde hayatını tümü ile değiştirmeye kalkışmasını konu edinmektedir. Romandaki ana mekân Kasabadaki Anayurt Oteli’dir.
Roman özellikle Zebercet, karakterinin buhranlarını, iç monologlarını, dengesiz ruh hallerini ve psişik arızalar taşıyan karakter çözümlemelerini yapmakta gösterdiği başarı ile dikkatleri çekmektedir.
1955 Tercüman Gazetesi Öykü Yarışması'nda Evdeki öyküsü ile birincilik ve Kümesin Ötesinde öyküsü ile dokuzunculuk ödülü alan yazar; Aylak Adam romanı ile 1957-1958 Yunus Nadi Roman Armağanı'nda ikincilik kazanmış ;  “Bodur Minareden Öte”  adlı eseri ile de Sait Faik Öykü Ödülünü[4] almış, şiirler ve oyunlar da yazmış olmasına rağmen romancı ve öykücü olarak daha çok tanınmıştır.
Anayurt Oteli, 1987'de yönetmen Ömer Kavur tarafından aynı adla filme de uyarlanmış, bu film tüm zamanların en iyi 3. Türk filmi seçilmiştir.
 
KONUSU
 Roman sözü edilen otele gelene kadar hep tekdüze, günleri gelip geçici ilişkiler ile geçen  yalnız yaşayan,  hayatta hep tek başına kalan hayatı değişen küçük ayrıntılardan ibaret olan bir kadının , sadece bir gece kaldığı otelde aniden değişmesi  bu değişimin sonuçları konusunu işlemektedir.
 
ROMANIN KARAKTERLERİ
 
Zebercet:   Anayurt Otelinin kâtibidir. Otuz üç yaşında;  kısa boylu, “ne ölü, ne sağ” sıradan bir insandır.  Bazen hizmetçi kadına tecavüz eden, horoz döğüşü izlerken tanıştığı Ekrem isimli gence eşcinsel duygular besleyen, sağlam bir karakteri de olamayan, hastalıklı bir ruha sahip , mutsuz bir çocukluk geçirmiş biridir.
Ortalıkçı Kadın:  Otelin Otuz beş yaşlarındaki uzun yüzlü kalkık burunlu,  köyden gelerek otelde çalışmaya başlayan çatı katındaki Zebercet'in odasının yanındaki odada yaşayan bir kadındır.  Uykusu çok ağır olduğu için bazı geceler Zebercet gelip ona tecavüz etmektedir. Vakanın sonunda Zebercet onu boğarak öldürmüştür.
Ankara treniyle gelen kadın: Gecikmeli bir trenle Ankara’dan gelmiş, otelde bir gece kalmıştır.  . Daha sonra civar köylerden birine gider. Zebercet,  ondan çok etkilenmiştir. Zebercet yirmi altı yaşlarındaki bu kadını sürekli düşünmektedir.
Emekli subay: Orta boylu, tıknaz bir otel müşterisidir.   Otelden ayrıldıktan sonra kızını boğduğu ve cinayetten arandığı anlaşılır.
 
ÖZETİ
 
Anayurt Oteli'nin kâtibi Zebercet,  bunalımı bir kişiliğe sahip a sosyal bir insandır. Bu karakteri yüzünden kimse ile dostluk ve arkadaşlık ilişkileri kuramamakta ve yalnızlık çekmektedir.
Gecikmeli bir Ankara treninden inip otele gelen bir kadın bir gece kalacağını söyleyerek Zebercet’ten oda ister. Ertesi sabah bu kadın tekrar geleceğini söyleyerek otelden çıkıp gider.  Kadın gittikten sonra Zebercet kadının kaldığı odayı kontrol için gider ve kadının havlusunun odada kaldığını fark etmiştir. Zebercet odayı iyice inceler ve kadının bıraktığı şekilde odayı muhafaza eder. Çünkü kadın tekrar geleceğini söylemiş ve Zebercet kadından çok etkilenmiştir.  
Kadın çıkış yaptıktan  sonra otele  bir adam gelmiş,  nüfus cüzdanında Mahmut Görgün yazan bu adam kendisini subay emeklisi bir adam olarak tanıtmıştır. 
Fakat az önce çıkıp giden o kadın Zebercet ‘in aklından çıkmamaktadır.  O günden sonra o odayı hiç kimseye kiralamaz. Oda her haliyle kadın için bekletilir.
Emekli subay her sabah Zebercet’in yanına inmekte ve Zebercet ile Gecikmeli Ankara treniyle gelen kadın hakkında konuşmaya çalışmaktadır. Emekli Subay sürekli olarak o kadın hakkında Zebercet’e sorular sormakta koltuğa geçerek bütün gün gazetelere bakarak zamanını geçirmektedir.
Ankara treni ile glip otelde bir gece kalan o kadın Zebercet’in tüm hayatını değişime uğratmıştır. Zebercet, o kadından çok etkilenmiş ve tüm hayatını da sorgulamaya başlamıştır. Tüm vaktini kadının gelmesi umuduna adayan Zebercet, diğer yandan da tüm yaşamını, bastırdığı duyguları ve sorunlarını gözden geçirmeye başlar.
Zebercet’in odası, ortalıkçı kadının odasıyla yan yanadır. Zebercet canı istedikçe kadının odasına girmekte,  uykusu çok ağır olan bu kadına tecavüz etmektedir. Fakat garip bir durum daha vardır. Zebercet kadına dokunduğunda  derin uykuda  olan kadın her defasında “ Geldin mi dayı “ diye seslenmektedir. Belli ki kadın çok daha önceleri dayısı tarafından istismar edilmiştir.
Zebercet,  artık her gece gündüz kadını beklemeye başlamıştır. Sakallarını her gün tıraş etmekte, artık bıyıklarını da kesmekte, sigara da içmeye başlamakta, daha iyi kıyafetler giymekte her gün başka bir umutla yolları gözlemektedir.  Otele dişçi ile eşi taşınmış, Zebercet anahtar deliğinden dişçi ile karısını sevişirlerken izlemeye başlamıştır. İzlediği o sahneler ile fanteziler de düşler.
Ama artık uzun süre beklediği kadın gelmeyince umudu da kalmamıştır. En sonunda odasından ayrılıp gizemli kadının kaldığı o odaya taşınır,  Gizemli kadının havlusu,  dokunduğu bardak Zebercet’in cinsel ihtiyaçlarını karşılayan objeler haline gelir. Bu odada her gece o kadını düşlemekte o kadınla birlikte olmayı hayal ederek uyumaktadır. Geçeleri, içinde o kadının da olduğu düşler kurmaya başlar.
En sonunda otele gelen müşterileri de kabul etmemeye başlamıştır.  Otelin kapısında kapalı yazmaktadır.  Bir gün, Zebercet bir hayli içtikten sonra, döğüşüne gider. Burada Ekrem isimli genç ile sinemaya gitmiş, film esnasında o genç ile eşcinsel düşler kurmuştur.
Fakat otel kapanınca ortalıkçı kadın da köyüne dönmek istemektedir. O gece, ortalıkçı kadın'ın yanına gider.  Bu defa kadın ile uyanık iken ve dişçi ile karısının seviştiği gibi sevişmek istemektedir.  Fakat bu emeline ulaşmak isterken kadını boğup öldürür.
Kadını öldürdükten sonra olaya şahit olan kediyi de öldürmüş,  pencereden atmıştır. Ertesi gün otele iki adam gelmiş,  kadının unuttuğu havluyu istemişlerdir. Zebercet kadının odası yerine o adamları emekli subayın odasına götürmüştür.  Adamlar o kadının çoktan gittiğini de Zebercet’e söylemiştir.  Zebercet hayret içindeyken adamlar emekli subayın havlusunu alıp gider. Kadının havlusu ile emekli subayın havlusu tıpkısının aynısıdır. Odadaki eşyalardan emekli subay ile Ankara treni ile gelen kadının bir ilgisi olduğunu anlar.  Bir polis de gelerek Emekli Subay’ın kızının katili olduğunu ona söyler.
Zebercet amçsız amaçsız dolaşırken yolu bir duruşmaya düşer. Kasaba adliyesindeki bu duruşmada karısını öldüren bir sanığın davası vardır. Zebercet, duruşmadan çıkıp bir parka gide ve bir ihtiyarla konuştuktan sonra yabancılaşmasına, yalnızlığına, cinayet işlemesine rağmen hala özgür ve hayatta olmasına dayanamaz ve intihar eder.
 
 
[2] Ali Külek, Yusuf Atılgan ve Anayurt Oteli Romanının Özeti, https://www.makaleler.com/yusuf-atilgan-ve-anayurt-oteli-romaninin-ozeti
[3]  Rukiye YOLALAN,Yusuf Atılgan Biyografisi, yusufatilgan.com/biyografisi.html

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar