Zulmet

22.03.2016

 

Zulmet

 

Ey sen

Ki şimdi şüpheli bir şekl-i pür-hayâl oldun

Bu semâ-yı mesânın altında!

Gecenin mevti ufku bağlamadan

Susmadan her teneffüs-i zinde.

 

Ey sen

Ki sönmemiş zer-i zülfünde son ziyâ-yı nehâr,

Bu genç elinle bu yorgun cebîn-i lâlimi sar,

Ve sonra git. Bana bî-va’d olan bu yollar hep

Adımlarınçün açılmış pür-incilâ vü zeheb…

 

Bırak leyâle bu cism-i garîb ü merdûdu,

Dizim eğildi; soğuk bir deniz gibi zulmet

Ağır ağır boğuyor bende ömr-i bî-sûdu.

 

Diken ve taşları üstünde bir çetin râhın

Dağıldı nesc-i harîr-i ümîd-i mahrûmum

Ve mutlaka gelecek gölgelerle şimdi ölüm…

 

Lâkin sen

Ki gözlerinde güler nûru bir gümüş mâhın

Eğilme, git

Ve eyle gölgede pâ-yı şebâbını tesbît…

 

Beni bir tûde eyleyen zulmet

Sana hüsn-i hayâli nakşedecek:

Oldu çeşmin nücûm ile mâlî,

Onların iştiâl-i seyyâli

Seni gûyâ karanlık üstünde

Etti bir heykel-i ziyâ gibi hâk.

 

Sen git

Ve eyle da’vet-i iklîm-i rûhuna rağbet.

 

Bu yol, bu yol, bu derin yol ki dâimâ mümted

Bu yol uzun ve benim dizlerim eğildi; gözüm

Kapandı. Da’vet-i yeldâla titriyor rûhum;

Bırak ve git, beni mevt-i leyâle tevdî et.

 

Büyük, derin ve soğuk bir deniz gibi zulmet

Etti eşkâl-i arzı bî-hareket,

Ve döktü rûhuma rü’yâya benzeyen bir mevt

Büyük, derin ve soğuk bir deniz gibi zulmet:

 

Lâkin sen

Dudakların yine pür-hande, gözlerin pür-zer

Saçın nücûm ile meşbû’ u müştail, yine ter

Bırakma rûhunu düşsün bu öldüren hisse,

Ve git

Ve eyle gölgede pây-ı ümîdini tesbît…

 

O belde-i zer ü hülyâda bekleyen gözler

“Nerde? ” derlerse,

“Ne oldu, nerde o? ” derlerse, âh o gözler eğer,

Miyâh-ı sâyede mevt-i fecî’imi anlat.

 

 Ahmet Haşim Hayatı

Bize Göre 

Sembolizim Ahmet Haşim

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da