AHENK
Sözlukler ahenk nedir sorusunun cevabını "uyum, uyuşma ve eğlence " olarak tarif eder. Edebiyatta ahenk ise sözün kulağa hoş, pürüzsüz, gelmesi , “musiki etkisi yaratması, [1]kelimelerin birbiriyle ses ve anlam bakımından etkileyici bir bütün oluşturması, şiiri oluşturan dizelerdeki seslerin uyumu, ustaca kullanılan ses akışı, söyleyiş, ritim, ölçü ve ses benzerlikleriyle kurulan mısradaki veya cümledeki uyum şekillerinde tarif edebilmek mümkündür. Ahenk; şiirde sesler, kelimeler dizelerle şiirin bütününe yayılan, melodik yapıdaki uyum; armonik seslerle sağlanan müzikalite olarak da tarif edilebilir.[2]
Ahenk, şiirde armoni ve melodi ile birlikte ve onlarla ilgili düşünülen, Haşim’in tabiriyle “ Sözden ziyade melodiye yakın” bir müzikal uyumdur.
Bir şiirin dize beyit veya kıtaları içinde hatta bir nesir cümlesinin hecelerinin çeşitli sesleri arasında seslerin kulağa hoş gelecek şekilde yarattığı uyum da ahenk olarak kabul edilir. (-armoni= harmonie)
Şiirde ahenk; akıcılık, dinleyenlerde tatlı ve hoş duygular uyandıran, melodik etki yaratan ve şiirin hafızada kalması sağlayan bir unsurdur. ( bkZ. Şiirde Ahenk Nedir ve Ahenk Oluşturma Teknikleri)
Ahenk ve armoni birlikte düşünülmüş, birisi diğerinin anlamını karşılayacak şekilde de ifade edilmiştir. Armoni birbirine yakın ünlü ve ünsüz seslerin tekrar edilmesiyle sağlanır.
Dolayısı ile armoni sağlamak aliterasyon ve asonansla ilgilidir. Aliterasyon ünsüz seslerin ard arda tekrar edilmesiyle, asonans ise ünlülerin tekrarı ile sağlanır. Dolayısı ile bunlarsa ahengi oluşturur.
Ahenk sağlayan usurları biçimsel ve melodik unsurlar diye ikiye ayırmak mümkündür.
Ahengi sağlamak için şiirde bazı teknikler ortaya çıkarılmış, ölçü, durak, kafiye ve redif; ahengi sağlayan dış veya şekil unsurları olarak kullanılmıştır. Aliterasyon seci, iç kafiye, sesler, kelimeler, benzeştirmeler, ikilemeler kullanılarak oluşturulanlar ise melodik unsurlar ile sağlanan ahenklerdir.
Üslûptaki ahenk üç şekilde olmaktadır.
1. Kelimeler arasındaki ahenk: sesli ve sessiz harflerin iyi kaynaşması, hecelerin bu uyum içinde ardı ardına iyi sıralanması ile oluşan ahenktir.
2. Cümlede ahenk: cümle içindeki kelimelerin ses ve armoni açısından müzikalite ve ritm sağlayacak şekilde doğru yerleştirilmesiyle oluşan ahenktir.
3. Taklid ahengi, bir hareketin çıkardığı sesi taklit eden sözler kullanmaktır.
Divan şairleri taklidi ile olan ahenge önem vermişlerdir. (aheng-i taklidi) Eski edebiyatta ahenk fikrinin karşlığı olarak “ fasahat “ tabirini kullanmışlardır. ( bkzFesâhat Nedir. Edebiyatta Fesahat ve Fasih ) Ahenksizlik ise rekake tabiri ile ifade edilir. ( bkz Rekâket Nedir Zayıf Ve Ahenksiz Şiir)
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü
Canımdan canına nice can aksın ey can
Dizelerinde ( b) ve ( c ) sesleri dikkat çekecek kadar fazladır ve aliterasyon örneğidir
Ayağın sakınarak basma aman sultanım
Dökülen mey kırılan şişe-i rindân olsun ( Nedim )
Beytinde ise ( a) ( e) hatta ( i) seslileri dikkat çekecek derecede asonans yaratmıştır.
Eskiler ahengi, umumi veya taklidi olarak ikiye ayırırlarken bunları kast etmişlerdir.
Eski şiire göre umumi ahenk: Sözde, tenafür, tekrar, yersiz ve kasrın bulunmaması, ibarenin açık ve anlaşılır olmasıdır. Taklidi ahenği ise kelimelerin manasından ziyade çıkardıkları seslerle oluşan ahenklerdir [3] Taklidi ahengi sağlayan unsurlar; yansımalar, ikilemeler, ses tekrarları olarak anlaşılmıştır. Eskiler taklidi ahengi; basit taklidi ahenk, asıl taklidi ahenk olarak ikiye ayırmışlardır. Sadece yansıma ve ikilemelerden kurulu olan mana ve sanatkâranelik içermeyen taklidi ahengi düşük görüp, kapalı ve sanatkârane yapılmış olanlarını üstün tutmuşlardır.
Örneğin “ şıp şıp diye indi merdivenlerden” veya Fış fış kayıkçı, kayıkçının küreği “ gibi ahenk oluşturma yöntemleri basit ve düşük evsaftaki taklidi ahenktir.
Güm güm öter asman sadadan
Güm geşte zemnin bu maceradan ( Şeyh Galip ) örneğindeki gibi taklidi ahenk üstün kabul edilir.
Evc-i havâda sıyt-ı çakâçâk-ı tîğden
Âvâz-ı ra'd saika reh-gün-künân olur.
Nefi' bu beytinde savaşı anlatırken, kılıç şakırtılarını da duyurmayı başarmıştır.
Sedâsız poyrazım; ıssız, yarsızım
Siyeden siyeden sızar; kar, sızım
Buz sızar, mor sızar, ölmem arsızım,
Bu yüzden bahtıma tuttuğum alkış. ( Şahamettin Kuzucular )
Kışı ve poyrazı betimleyen bu dörtlükte poyrazın sesi kelimelerden duyula bilmektedir. Ahenk oluşturulurken ölçü, kafiye, aliterasyon hatta asonans tan da yararlanılmıştır.
Ancak ,ahenge eriştiren diğer unsurlar şairin yetenekleri ve ahenk inşasında gösterdiği diğer çabalar ve yetenekleri ile zenginleşmektedir.
Aradılar bir tenhada buldular
Yaslandılar şivgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim ala dağlı kar iken ( Karacoğlan)
Ok atılır kalasından
Hak saklasın belasından
Köroğlu'nun narasından
Her yan gümbür gümbürlenir
Köroğlu’nun bu şiirinde - dan, eki redifleri oluştururken çarpışma sesleri ni de duyurmaktadır.
Âheng, cümle ve kelime âhengi olarak da ikiye ayrılır. Cümle âhengi, kelimelerin ses akışı yönünden kulağa hoş gelecek şekilde sıralanmasıdır. Kelime âhengi ise kelimelerdeki ünlü ve ünsüzlerin ahenk sağlayacak düzende sıralanmış olmasından doğar
Kaynakça
[1] Tahir ül Mevlevi Edebiyat Lüğati Enderun Kiiiiitapev, İst. 1973 shf 17
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/siirde-ahenk-nedir-ve-ahenk-olusturma-teknikleri/75888
[3] Tahir ül Mevlevi Edebiyat Lüğati Enderun Kiiiiitapev, İst. 1973 shf 17