EDEBİ KİŞİLİĞİ
Ahmedi’nin birçok şiiri devlet adamları adına ve onlara ithaf edilen şiirlerdir. “Devrinin şartları Ahmedî’nin değişik zamanlarda birden çok kişi hakkında farklı şiirler yazmasına sebep olmuştur. Bundan dolayı Orhan Gazi’ye, Sultan Murad’a ve Yıldırım Bayezid’e saygı için; Germiyanoğlu Süleyman Şah, Emir Süleyman Çelebi, Çelebi Sultan Mehmed, Subaşı Şücâeddin Süleyman, Ayaş Bey ve Timur’a da içinde bulunduğu şartlar ve görevi gereği şiirler yazdığı anlaşılmaktadır.” [1]Himayelerine girmek maksatlı yazılan bu şiirleri edebi açıdan pek değer taşımasa da Ahmedi Türk Divan şiirinin kuramcısı dahi kabul edilebilecek çok önemli bir şairdir.
Edebiyat tarihçileri onu Divan şirinin Kadı Burhaneddin ile birlikte ilk önemli şairi kabul etmekte hem fikirdir. Hem divanındaki şiirleri hem de mesnevilerindeki konular ile birlikte divan şiirinin kaynaklarını, söz sanatlarını, mazmunlarını, anlam ve söz oyunlarını ortaya koyarak divan edebiyatının temellerini oluşturan ilk önemli şair olarak gösterilmektedir. Şeyyat Hamza, Dehhani, ve Gülşehri’den sonra gelen Kadı Burhaneddin ile çağdaş olan Ahmedi özelikle Din Dışı divan şiirinin ve beşeri aşk ile tabiat konulu gazel, kaside, mesnevilerin ilk başarılı örneklerini sunan şair olarak dikkat çekmektedir. [2]İlk mevlit yazarı da olan Ahmedi, divan şiirinin diğer bazı türlerinde de başarı göstermiştir.
Ahmedi kendisinden önce yetişen birkaç Türk şairi dışında örnek alabileceği şair olmamasına rağmen Mısır’da şiir ve edebiyat dalında iyi bir tahsil görmüştü. Bu bakımdan İran şairlerini ve onların şiir zevkini iyi düzeyde öğrenmişti. Dehhani, Gülşehri ve Şeyyat Hamza’dan da istifade ederek İran şairlerinin sanatlarını Türk Şiirinde uygulamayı başarmıştı. Ahmedi, İran şiirinde olan özellikleri Türk Divan şiirine adapte etmeyi başaran yetenekli bir şairdir. Hoca Dehhânî’den de örnek alarak devrinin sosyal hayatından kesitler de sunmayı biliyordu. [3] Divan şiirinin kurucuları arasında en başta yer alan Ahmedi, çağdaşı Kadı Burhaneddin ile Türk Divan şiirinde lirizmi işleyebilen ilk şairlerden biri oldu.
Ahmedi tasavvuf kültüründen de faydalanarak günlük hayata dair sahnelere de yer vererek daha çok din dışı konularda şiirler yazmıştır. Tasavvuf onun şiirlerinde bir süs öğesi olarak kalmıştır. Kendisinden Önceki divan şairlerinden çok çok daha güçlü, sanatlı, şairane ve lirik bir söyleyişe sahiptir. Mesnevilerinde didaktik amaca önem vermesinden dolayı kuru kalmakla birlikte özellikle gazel ve kasidelerinde kendisinden sonra gelecek olan şairlere önemli çığırlar açmış, mazmunları kurmuş, söz sanatlarını ortaya koyan güzel örneklemeler sunmuştur. [4]Mesnevilerinde tarih, tıp, astronomi, destan esatir, hikâye, hatta devrinin ilimlerini öğreten ansiklopedik bilgiler içeren özellikler de katmıştır.
Ahmedi kendisinden sonra gelen şairlere çığır açan bir şairdir. Gazel, kaside, terkib-i bend ve mesnevî türlerinde başarılı örnekler vermiş, Şiirlerinde aşk ve tabiat temasını işlemiştir. Ayrıca İyi bir hattat olduğu da bilinmektedir.
“Hüsnü hat ve ve minyatürle de ilgilenmiş ve bu san’atkârlara şiirlerinde yer vermiştir.Ahmedî, tenkidci bir kişiliğe sâhib olduğundan, devri şâirleri arasında fazla sevilmemiştir. Şiirlerinde Gülşehri, Yûnus Emre ve Aşık Paşa’nın te’sirleri hissedilmekte, Nizamî, Kemâl Hocendî, Süleymân Sâvecî gibi şâirlerin te’sirinde kaldığını bizzat kendisi ifâde etmektedir.” [5]
Ahmedi’nin bazı şiirlerinde kendisinden önceki şairlere veya zamanındaki şairlere yer yer tenkitleri de bulunmaktadır. Şairlere ve padışahlara nasihat eden bir edası da bulunmaktadır. Kendisinden sonra yaşayan Şeyhî, Hatîboğlu, Hayatî, Münîrî, Fuzûlî, Kemâlpaşazâde ve Bakî gibi şâirler Ahmedi’nin etkisindekalan onun şiirlerindeki redifleri ve benzetmeleri kullanan şairlerdir. [6]
ESERLERİ
DİVANI
6 nüshaya sahip olan divan, Ahmedi’nin şairlik yeteneğini ortaya koyduğu önemli eserlerindendir. Yaklaşık dokuz bin beyitten oluşan Vatikan Kütüphanesi (Vat. Turco 196) deki nüshası ile Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki (Hamidiye, nr. 1082m.) nüshası en önemli önemli nüshalardır. [7]
Özellikle la-dini şiirlerde Hoca Dehhani’den etkilenmiş olduğu görülür. Dehhani dışında etkisinde kaldığı şairler Aşık Paşa, Gülşehri, Ahi Evran olarak sıralanabilir. Ahmedi’nin şiirlerinin bir kısmı nazire mecmualarında bulunmaktadır.
Aynı zamanda bir hekim olan Ahmedi’nin divanında çok sayıda tıpla ilgili bahisler de vardır. Ahmedi Divanı hakkında doktora tezi hazırlayan Melike Erdem Günyüz, bu husus üzerinde özellikle durmuştur. [8]
Divânı, 8 tevhid, 5 na’at, 2 tercî-i bend, 7 terkib-i bend, 2 muhammes, 75 kaside ve 772 gazel [9]ihtiva eden hacimli bir eserdir. Ahmedî’nin Divân’ında kasideler de kafiye sırasına göre alfabetik olarak dizilmiştir.[10]
Tunca Kortantamer, Ahmedî’nin Divânı’nın altı nüshasını da karşılaştırıp tanıtarak ve Almanca bir doktora çalışması yapmıştır. Yaşar Akdoğan tarafından Ahmedî Divânı’nın, tenkitli metni ve dil hususiyetleri konusunda bir doktora çalışması hazırlanmıştır. [11]Ahmedi Divanı hakkında Melike Erdem Günyüz, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı bünyesinde “Ahmedî Divanı’nın Tahlili”başlıklı doktora tezi hazırlamıştır. Yaşar Akdoğan Ahmedi Divan’ın dayer alan şiirlerden seçmeler de yayımlamıştır.
Divanındaki beyit sayısı Sekiz bin beyitten fazladır. [12]Ahmedi Divanının tamamına “Ahmedî Dîvânı – e-Kitapekitap.kulturturizm.gov.tr/TR,78357/ahmedi-divani.html “ adresinden de ulaşılabilir.
Gazel
Saçun durur kamu cânlar belâsı
Yalınuz ben degülem mübtelâsı
Eger nefs ü v’eger ‘akl u dil ü cân
Gözündür kamunun ‘ayn-ı ‘anâsı
Küsûf ile zevâle irmeyeydi
Yüzün nûrından olsa gün ziyâsı
Gele cân kokusı gülden meşâma
İrerse bâğa zülfünün hevâsı
Seni görüb nice kızarmasun gül
Yüzinde var durur âhir hayâsı
Olaydı nergisün gözleri Rûşen
Ayagun tozı olsa tûtiyâsı
Gerek kim sabr ide derde ‘âşık
Ki bî-şekk sabrdur ‘âşık devâsı
Seni diyen koya varlığın elden
Fenâdur ‘âşık olanun bekâsı
İdicek Ahmedî yüzün gülin vasf
Gerekmez bülbülün sâz ü nüvâsı
Gazel
Elüme bir kadeh sunarsa Dilşâd
Gide başdan humârum ola dil şad
Yıkuk gönlün yapılmak ister isen
Uralum ‘îşe girü tâze bünyâd
Nişe bir dem olalum bî-mey ü ney
Bilürken ‘ömr k’olur ney bigi bâd
Giceler itmişüz Sübbûha tesbîh
Sabûha virelüm bir subh-dem dâd
Ko evrâdı ki rahmet perdesinde
İnildüdür eser iden ne evrâd
İrem gülzârını yâd itme k’oldı
Cemâlünle cihânu uş cennet-âbâd
Ne cân kodı ne’akl u ne dil ü dîn
Gözün efsûnı zî câdû-yı üstâd
Yüzüni âyinede görmek içün
Eridi ‘aşkınun odında pûlâd
Gözünden Dicle akdı Ahmedî’nün
Yıkalı gönli Bağdâd’ını Dilşâd
Kaynakça