Ahmet Paşa Divanı Seçilmiş Şiirleri

18.06.2011

Resim alıntı: TDİA Bursalı Ahmed Paşa Divan’ının ilk sayfası (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 3947)

AHMET PAŞA DİVANI

Zamanında Sultânü’ş-şuarâ (şairlerin sultânı) ünvanını almış olmAhmed Paşa, gazel ve  kaside türünde öne çıkmış, üslubu, lisanı, zengin hayali sayesinde XV. yüzyılda Şeyhî’den sonra Türk şiirinin en büyük şairi sayılmıştır (Köprülü 2009: 379). Ahmedî, Şeyhî, Atâî ve Melihî gibi kendinden önceki şairlerin tesiri altında kalmakla beraber gazel ve kasideleri ile onları geride bırakmıştır. [1]Kendinden önceki şairlere söylediği nazirelerle edebiyatımızda nazirecilik geleneği başlatan büyük bir şair olmuştur. [2]

Ahmed Paşa, kendinden önceki  şairlerin bir şiirini daha güzel söylemek hevesiyle nazirecilik çığırı açan  bir şairdir. Pek çok şair de onun şiirne nazireler yazmışlardır. Cem Sultan, Mihri Hâtûn, Sa’dî-i Cem, Nizâmî, Necati, Âhî, Lâmiî, Zâti ve  Bâkî onun şiirlerine nazireler  yazmışlardır. (Banarlı 2001: 465).

Divanında nazirelere ve çok başarılı tarih düşürmelere  yer vermiştir. Sehî Tezkeresi’nde Leylâ vü Mecnûn adlı bir mesnevî yazdığı da rivayet edilmekle beraber, Ahmed Paşa’nın elimizde bulunan yegâne eseri, mürettep Divan’ıdır. Bu divanın Sultan ikinci Bâyezid’in emriyle tertip  etmiştir.[3]

Ahmed Paşa’nın tek eseri hacimli Divanıdır. Divanı, 40 kaside, 351 gazel, 2 tercî-i bend, 1 terkîb-i bend, 1 murabba, 48 kıt’a, 47 müfred, Arapça, Farsça, Türkçe bazen karışık, çoğunlukla ayrı yazılmış 28 tarih manzumelerin den oluşur. Mesnevî tarzında yazılmış toplamı 154 beyti geçmeyen üç şiir vardır. Bunlardan 120 beyitlik olanı dibacedir. Eserde muhtelif şekillerde 9 Arapça, 28 Farsça; kasîde ve gazel kısımlarının başında yine Arapça olmak üzere ikişer beyitlik iki şiir bulunur.[4]

Ahmed Paşa Dîvân’ı Ali Nihad Tarlan tarafından yeni harflerle yayımlanmıştır (Ahmed Paşa Divanı, İstanbul 1966, Ankara 1992). Harun Tolasa, divanın tahlilini neşretmiştir (Ahmet Paşa ‘nın Şiir Dünyası, Ankara 2001)

Ahmet Paşa Hayatı ve Edebi Kişiliği 15. yy

 Ahmet Paşa Necati Şeyhî Şiirlerinden Örnekler

Ahmet Paşa Hayatı ve Edebi Kişiliği 15. yy

 Ahmet PaşaTÜM ŞİİRLERİ İÇİN TIKLAYINIZ  

 

KAYNAKÇA 



ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER 

Ahde vefâ eylemedün öyle mi
Terk-i cefâ eylemedün öyle mi

Bir dem ayağun tozını gözüme
Kuhl-i cilâ eylemedün öyle mi

Gül yüzüne karşı gönül bülbülin
Perde-serâ eylemedün öyle mi

Şemme-i zülfünle meşâmın dilün
Gaaliye-sâ eylemedün öyle mi

Ahmed'i öldüriserin der idün
Ahde vefâ eylemedün öyle mi

 Müfteilün müfteilün fâilün

 

Bî-dilem dilsitândan ayrıldum (gazel)

Bî-dilem dilsitândan ayrıldum
Âh ki ârâm-ı cândan ayrıldum

Eşiği hasretinde hâk olsam
Yiridür ki âsumândan ayrıldum

Ne tan Ülker gibi inerse yaşum
Meh-i nâ-mihribândan ayrıldum

N’ola micmer gibi yanarsa içüm
Bezm-i şâh-ı cihândan ayrıldum

Gemi gibi denizde sergerdân
Yürürem bâd-bândan ayrıldum

Şeb-i mihnetde telh-îş oluban
Şem-i şîrîn-zebândan ayrıldum

Sındı seng-i cefâda sabr ayağı
Düşdüm uş kârbândan ayrıldum

Bende Ahmed gibi garîbem kim
Cândan ü hânümândan ayrıldum
ezni: fâilâtün mefâilün feilün

Bir dil mi kalmışdur bu tîr-i gamzeden kan olmamış (Gazel)

Bir dil mi kalmışdur bu tîr-i gamzeden kan olmamış
Bir cân mı vardur ol keman ebruya kurbân olmamış

Şol ömr kim sensüz geçer ol ömr zâyi ömr imiş
Bir cân k'anun cânânı yok ol cân dahi cân olmamış

Ne fitnedür yâ Rab bu kim bir dil-berün her gamzesi
Bir demde bin cân almasa dirler bu fettan olmamış

Zülfin gidermiş ol sanem kâfirliğin komaz henûz
Zünnârıflı kesmiş velî dahi Müselmân olmamış

Şehründe lâ'lün şevkine şol denlü kan ağlamışam
Kim bir der ü divâr yok yâkuut ü mercan olmamış
.........................
Mecmû'-ı diller mecmaı zülfündür anı çözse bâd
Cem'iyet-i hatır m'olur andan perîşân olmamış

Gülden kohun alub seher âh itse Ahmed derd ile
Bülbül bulınmaz bağda kim bağrı biryân olmamış

Müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün müstef'ilün

 

Cân bana bâr-ı girân olurdı cânân olmasa (Gazel)

Cân bana bâr-ı girân olurdı cânân olmasa
Cân olurdı derd ü gam cismümde ger cân olmasa


Ârzû-yi halka-i Beyt-ül-harâm olsun harâm
Ger hayâl-i halka-i zülf-i perîşân olmasa

Cennet-i kûyında kalurdum ger olmasa rakîb
Ravzadan Âdem kaçan çıkardı şeytân olmasa

Derd-i cânân ile dil şol denlü ülfet tutdı kim
Kâş ki cümle cihân derd olsa dermân olmasa

Kirpiğün zahm urıcak bağrumı gamzendür delen
Tîr igende kâr-ger olmazdı peykân olmasa

Cân ü dilde tîr-i gamzen üzre bir ceng oldu kim
Kan olurdu arada sinemde pinhân olmasa

Gam yimezdüm dil sarayın yıkduğıyçün rûzigâr
Hayl-ı sultân-ı hayâlün anda mihmân olmasa

Hattunun hükmin dutardım câna tezvîr olmasa
Zülfünün çevrin çekerdüm nâ-Müselmân olmasa

Didüm ağlarken başum top eyle çevgân zülfüne
Didi çevgân gösterürdüm sana bârân olmasa

Bâğ-bân zülfün harîf olmazdı hüsnün bezmine
Mâ-hazar avcında şol sîb-i zenahdân olmasa

Sen giderken sûzumı f-il-cümle teskîn itdi eşk
Bana âhır demde rahm itmezdi insan olmasa

Ahmed'ün aşkı zebûrın ezber it k'olmaz beyân
Ma'nişi gül hüsninün bülbül gazel-hân olmasa
 Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün



Der Medh-i Sultan Mehmed Hân (Kerem Kasidesi) (kaside)

Ey muhît-i keremün katresi ummân-ı kerem
Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden tolu bârân-ı kerem

Matla-ı subh-ı zafer mihr-i zekâ ebr-i hayâ
Felek izz ü alâ dâver-i devrân-ı kerem

Tâc bahş-ı ser-i sultân-ı salâtin-i cihân
Zînet-i taht u nigîn Hazret-i sultân-ı kerem

Zıll-ı Hakk Şâh Muhammed ki işiği gökinün
Kem-terin ılduzı olur meh-i tâbân-ı kerem

Açılur hulk-ı nesîmiyle gül-i gülşen-i cûd
Bezenür lutfi zülâliyle gülistân-ı kerem

Bahr-ı ahzar ne durur kulzüm-i cûdında habâb
Katre-i feyzi nedür ebr-i dür-efşân-ı kerem

Bî-kıyâs olalı ihsânlarun ey hüccet-i cûd
Kâtı oldı cedel-i haşmunı bürhân-ı kerem

Kefi bir demde nisâr itdüği gencin oşrin
Haşre dek vezni demez kefe-i mizân-ı kerem

Ne melek hûy meliksin ki dem-i lutfun ile
Kevser-i cûd akıdur ravza-i Rıdvân-ı kerem

Ne kerâmet kodı Hakk zât-ı kerîmünde k’olur
Ayağun basduğı yir çeşme-i hayvân-ı kerem

Bulmasa nâm-ı şerîfünle şeref-nâme-i cûd
Ebter olaydı kamu defter ü dîvân-ı kerem

Gün gibi saltanatun topı göğe ağsa ne tan
Sana buldı bu meydânda çü çevgân-ı kerem

Saltanat hil’atini kaddüne hayât-ı felek
Râst biçmese açılmazdı girîbân-ı kerem

Ne kadar zer var ise dest-i zer-efşânun ile
Harf-i zer gibi perâkendedür ey kân-ı kerem

Sîm sûretde sitem şekline yazıldığıçün
Tağıdursın anı düşman gibi ey hân-ı kerem

Gök tenûrında kurı kurs okınur mihr ile mâh
Hân-ı lutfunla firâvân olalı nân-ı kerem

Mihr-i cûdun çemen-i lutfa zer-efşân olalı
Gülşen-i dehri bezer nergis-i bûstân-ı kerem

Bûy-ı hulkundan urur müşk gibi dem ki tutar
Hoş revâyihle cihân bâğını reyhân-ı kerem

Ahmed’ün gam makası kesdi dilin şem gibi
Sana Rûşen diyemez hâlini sultân-ı kerem

Sen Süleymânı ne dille öğe bir mûr-ı zaîf
Getüre nutka meger lutfun ile anı kerem

Husrevâ pâreledi cevr eli sabrum yakasın
Dest-gîr olsa demidür bana dâmân-ı kerem

Midhatün bülbülini gam kafesine koma kim
Hayfdur tûtiye zehr ey şeker-istân-ı kerem

Kul hatâ kılsa n’ola afv-i şehenşâh kanı
Tutalım iki elüm kanda imiş kanı kerem

Umaram cürmümi gark itmeğe rahmet suyına
Mevc-i ihsânun ile cûş ide ummân-ı kerem

Nice kiklîm-i mürüvvetde geçe hükm-i vefâ
Nice keyvân-ı atâda tura dîvân-ı kerem

Nice kinsân ola âlemde abîdül-ihsân
Nice kim ola cihân tâbi-i fermân-ı kerem

Dest-i ihsânun ile yapıla bünyâd-ı sehâ
Pâye-i kadrün ile yucala eyvân-ı kerem

Ömr-i hasmun ire târih gibi pâyâna
Nâmunı nâme-i ikbâl ide unvân-ı kerem

 vezni: feilâtün feilâtün feilâtün feilün
 

Dil ki gözün sihrine meftûn değil (Gazel)

Dil ki gözün sihrine meftûn değil
Sengdür ol kaabil-i efsûn değil

Didi görüb Leyli'yi bir müddeî
Bu hod igen çâpük ü mevzûn değil

Leyli gülüb sözine anun didi
Ben ne diyem buna ki Mecnûn değil

Yoluna ey Husrev-i Şîrîn-dehen
Dîde mi var kim yaşı Gül-gûn değil

Lâ'lün içün dem mi olur k'Ahmed'ün
Gonca gibi yüreği pür-hûn değil

Açıklama: Fâilâtün fâilâtün fâilün



Ey fitnesi çok kavli yalan yandum elünden (Gazel)

Ey fitnesi çok kavli yalan yandum elünden
fifr nâz ile bin gonül alan yandum elünden

Sen şem' gibi gayr ile meclisde gülersin
Ben akıduram yaş ile kan yandum elünden

Ney gibi delindi ciğerüm ışkun elinden
Her dem iderem âh ü figaan yandum elünden

Yandı dü cihân âteş-i ahumla ve lîkin
Ben senün eyâ şâh-ı cihân yandum elünden

Şol sunduğun âteş midür ey sâki bana kim
Sen aldun ele cam hemân yandum elünden

Her hâr ile sen sohbet idersin dün ü gün ben
Derdün iderem mûnis-i cân yandum elünden

Ahmed çeke cevrüni ve lûtfun göre agyâr
Ey şefkati az şâh-ı cihân yandum elünden

 Mef'ûlü mefâîlü mefâîlü faûlün



Eyâ peri nicesin hoş musun safâca mısın (Gazel)

Eyâ peri nicesin hoş musun safâca mısın
Gele beri nicesin hoş musun safâca mısın

Şeker dudaklı kamer yüzlü serv boyluların
Semen-beri nicesin hoş musun safâca mısın

Bahâr-ı hüsn ü behada belalı bülbülünün
Gül-i teri nicesin hoş musun safâca mısın

Bizimle bir nefes insanlık eyle soruşalım
Gel ey peri nicesin hoş musun safâca mısın

Sefer kılıp gelir Ahmet ki deye şehrimizin
Güzelleri nicesin hoş musun safâca mısın?


Gözüni süzme bîmâr öldürürsin (Gazel)

Gözüni süzme bîmâr öldürürsin
Saçın çözme giriftar öldürürsin

Begüm bir bûseyi bin câna satma
Ko bâzârı harîdâr öldürürsin

Demişsin ki yolumda ölmez Ahmed
Bir öldüm bir de tekrâr öldürürsin

 Mefâîlün mefâîlün faûlün


Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül (Murabba)

Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül
Kara sevdaya yiler bî-ser ü bî-pây gönül
Dimedüm mi sana dolaşma ana hay gönül
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

Bizi hâk itdi hevâ yolına sevdâ nidelüm
Pây-mâl eyledi bu zülf-i semen-sâ nidelüm
Kul idinmezdi güzeller bizi illâ nidelüm
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

Felekün nûş iderem nîşini sâğarlar ile
Doğradı hâr-ı cefâ bağrumı hançerler ile
Baş koşam dimez idüm ben dahi dil-berler ile
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

Yarun itden çog uyar ardına ağyâr diriğ
Bize yâr olmadı ol şuh-ı sitem-gâr diriğ
Kıldı bir dil-ber-i hercâîyi dil-dâr diriğ
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

Ben dimezdüm ki hevâ yolına ser-bâz gelem
Ney-i ışkunla gamun çengine dem-sâz gelem
Dir idüm ışk kopuzun uşadam vâz gelem
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

Dil dilerken yüzinin vaslını cândan dahi yiğ
Bir demin görür iken iki cihândan dahi yiğ
Akdı bir serve dahi âb-ı revândan dahi yiğ
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

Ahmed’em kim okınur nâmum ile nâme-i ışk
Germdür sözlerümün sûzile hengâme-i ışk
Dil elinden biçilübdür boyuma câme-i ışk
Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül
Vezin: Feilâtün feilâtün feilâtün feilün


Hikâyet-i gam-ı hicrân-ı yârı mı diyelüm (Gazel)

Hikâyet-i gam-ı hicrân-ı yârı mı diyelüm
Şikâyet-i sitem-i rûzigârı mı diyelüm

Ya hod bu şîşe-i nâzük-mizâc gönlümüze
O seng-dilden iren inkisârı mı diyelüm

Edeb değül gile cevr ü cefâ-yi canandan
Ne hûb özr diler rûy-i yârı mı diyelüm

Yazub letâif-i hüsnin beyân varaklana
Benefşe berg-i gülün perde-dârı mı diyelüm

Girilı girih resen-i müşg-bârı mı analum
Dizin dizin güher-i âb-dârı mı diyelüm

Ya âb-ı lûtf-ı izârın mı yâ kenârında
Letafet ile biten sebze-zârı mı diyelüm

Visale va'de virür gamzen ana biz inanub
Kabûl-i mesttin olur i'tibârı mı diyelüm

Gönülde sûzen-i gam var usanmadan biz ana
Hayâlün ayağınun reh-güzârı mı diyelüm

Belâlu bülbülin anub sorarsa Ahmed dost
Gülün firaakını yâ zahm-ı hârı mı diyelüm

: Mefâilün feilâtün mefâilün feilün 

Karar u sabrum alan zülf-i bî-karârundur (Gazel)

Karar u sabrum alan zülf-i bî-karârundur
Harâb iden beni şol çeşm-i pür-humârundur

Hadeng-i gamzeni peyveste ey kemân-ebrû
Ciğerde sakladuğum bu ki yâdigârundur

Cihan şikârına şeh-bâz-ı zülfüni salagör
Kebûter-i dil ü cân hod senün şikârundur

Harâret-i teb-i hicranı def iden dilden
Bu boynumuzdaki meftûl-i tâb-dârundur

Aceb mi bağ kenarında dursa lâle hacîl
Ki lâle-zâr-ı cemâlünde hâr ü zârundur

Nazar gedâna kıl ey pâdişâh-ı hüsn ü cemâl
Ki devleti ezelî hüsn-i i'tibârundur

Dem-i bahârun ile dü cihanı hoş-dem iden
Nesîm-i gaaliye-i zülf-i müşg-bârundur

Hilâl halkasını gûş-i asumâna takan
Kamer yüzündeki Pervîn gûş-vârundur

Çemende reng viren lâleye yanağundur
Dilinde dâğ koyan âteş-i izârundur

Sürûr-i va'de-i yâra inanma sen Ahmed
Gama inan inanursan ki eski yârundur

Mefâilün feilâtün mefâilün feilün

 

Subh-dem her gice ağyar ile ol yâr oturur (Gazel)

Subh-dem her gice ağyar ile ol yâr oturur
Dest-bâzî kılub ağyâr ile oynar oturur

Âh kim ol câme-i hâb içre düşmânlar ile
Gör ki ben miskîn her gice ki bî-yâr oturur

Her kaçan gül gibi ol hâr ile handân yürüse
Ehl-i dil bağrını lâle gibi dağlar oturur

Ahmed'i gör ki saçun fikr ile uzun giceler
Kimseye hâlini dimez hemen ağlar oturur
fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

 

Yine bu cevr ü cefâlar bize cânâ neyiki (Gazel)

Yine bu cevr ü cefâlar bize cânâ neyiki
Bu kadar hışm ü belâlar dil ü cana neyiki

Biliriz düşman el uzatduğunu sünbülüne
Bilmezüz dahi başumuzdaki sevdâ neyiki

İtlerün kıldı alâle işiğüne varıcak
Seni sevdüğüm için bana bu gavgaa neyiki

Gice zülfün görüben düşde perîşân oldum
Dostlar hayr ola din bize bu rü'yâ neyiki

Ser-i kûyunda figaan ile gören Ahmed'i dir
Yürür âvâre olub yine bu şeydâ neyiki

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün


BİLMEDÜM -GAZEL

Çin-i zülfün miske benzettüm hatasın bilmedüm
key perişan söyledüm bu yüz karasun bilmedüm.

Ben kara toprağ idim can verdi buyundan saba,
hey ne can-perver kıyamet dil-rubasın bilmedüm.

Kad kıyamet,gamze afet,zülf fitne, hat bela, 
ah kim ben hüsnünün bunca belasun bilmedüm.

Dün tabibe derd-i dilden bir deva sordum dedi:
gam yemeden özge bu derdin devasın bilmedüm.

Canıma bir merhaba sundı ezelde çeşm-i yar 
şöyle mest oldum ki gayrun merhabasun bilmedüm. 

Kaddi-dil-darın heva-darı değilse zülf-i yar
her kademde n'için öper hak-i pasın bilmedüm.

Kasdı hak etmek değilse ömrünü aşıkların,
ayağa n'için salar zülf-idü-tasın bilmedüm.

Ben keman-ı vaslını çekmek dilerdim dil-berin,
hecr hükm-endaz imiş tir-i kazasın bilmedüm.

Sidreye benzettiğim ayb etme cana kaddini,
k'anı benzetmekde bundan müntehasın bilmedüm.

Çün cihandan yeg bilir ma'şuk sırrın aşıkın,
pes neden dinler rakibin iftirasın bilmedüm.

Hak-i payın açtı dil çeşmim ki gördüm hüsnünü,
nice cevherdendir anun tutiyasın bilmedim.


Ahmet Paşa Şiirleri

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya [email protected]

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar