Âşık Şiirinde Atışma Deyişme Karşılaşma Meydanlaşma

18.05.2013

 


 

 

Âşık Şiirinde Atışma, Deyişme  Karşılaşma veya Meydanlaşma

Halk edebiyatında âşıkların karşılıklı olarak şiir söylemesine denir. Daha çok atışma olarak adlandırılsa bile bu karşılaşmaya "deyişme" ve " meydanlaşma" da denmektedir. Deyişme veya atışmanın gerçekleşmesi için en az iki aşığın bilirkişiler ve dinleyiciler karşısında belli kurallar çerçevesinde belli kaideler içeresinde yaptıkları şiir söyleme ve birbirlerini yoklayarak atışması gerekir. 

“Türkiye’de âşıklık geleneğinde belli yörelerde “karşılama”, “deyişme”, “atışma” veya “karşıberi” gibi adlar altında toplanan sistemli deyişmeler; en az iki âşığın dinleyici huzurunda veya herhangi bir yerde karşı karşıya gelerek, birbirlerini sazda ve sözde belli prensipler içinde denemeleri esasına dayanmaktadır “ [1]

“Türkiye âşıklık geleneğinde âşık karşılaşmaları, atışmaları âşıkların birbirlerini sazda ve sözde yenmeye çalışması, yarışmadır. Seyirci önünde yapılır “[2]

 “Âşık karşılaşmalarını içerik yönünden üç grupta ele almak mümkündür. Âşıklar arasında yapılan şiir yarışmalarında birinin okuduğu dörtlüğe veya beyite bir diğeri tarafından aynı vezin ve ayakla cevap verilmesi, âşık edebiyatının en zor ve halk tarafından en çok ilgi gören yarışmalarından biridir. Âşıklık mesleğinin önemli aşamalarından biri de âşığın bulunduğu yerde veya seyahate çıkarak gittiği yörenin tanınmış âşıkları ile atışmasıdır. Atışmaların en belirgin özelliği âşıkların soru cevap niteliğinde devam eden şiirlerle birbirlerini yoklamalarıdır. “[3]

 Âşıklar böylelikle birbirlerini denerler, ustalıklarıyla rakiplerinden öne çıkarak rakiplerinden baskın gelmeye çalışırlar.   İrticalen ve karşılıklı olarak şiirlerle söyleşme müsabakası halinde oluşan bu gelenekte, âşıklar birbirlerini söz hünerleri ile yenmeye bazen de muammalar ile bir birlerini mat etmeye çalışırlar. Bu tartışmalar genellikle organizasyonların bir parçası olarak düzenlenirken bazen de âşıkların ustalıklarını kanıtlamak için başvurdukları bir karşılaşma şeklinde de olabilmektedir.

 Bu törenler Genellikle sazlı sözlü eğlencelerde meclislerde veya şölenlerde ozanların karşılaşması için düzenlenen bir âşıklık geleneği olmuştur. Atışma için yapılmış olan farklı tarifleri örneklendirmek istersek karşılıklı şiir söylemek ve okumak. Müşaare.  [4] Âşıkların saz eşliğinde karşılıklı şiir söylemesi. [5]Türk halk edebiyatında, âşıkların verilen bir ayağa uygun olarak aralarında yaptıkları sazlı-sözlü yarışma. [6]Âşıkların dinleyenler karşısında, deyişme sırasında birbirini iğneleyici fakat mizah çerçevesi içinde söyleşmeleri. [7] Şeklinde tarifleri vardır.

Âşıklar, karşılaşmalarını belli bir sistem içinde gerçekleştirirler. Bunlar Umay Günay tarafından şöyle tasnif edilmiştir:

  1. Hoşlama-merhabalaşma
  2. Hatırlatma- canlandırma
  3. Tekellüm

a Serbest konulu tekellüm

  1. Öğütleme
  2. Bağlama-muamma
  3. Sicilleme
  4. Yalanlama
  5. Taşlama-takılma
  6. Tüketmece-daraltma
  7. Uğurlama-medhiye [8]

“Herhangi bir karşılaşmanın bu silsile içinde cereyan etmesi mecburiyeti yoktur. Kaldı ki, bunların içinde sicilleme ve yalanlama örnekleri pek az âşık tarafından ortaya konulmuştur.” [9]

Dr. Doğan Kaya, atışma, deyişme ve karşılaşmaların aynı şey olmadığı aralarında bazı farklar bulunduğu savını ileri sürmektedir. “ Âşıkların soru-cevap usulüyle, dar ayakla yahut çift kafiyeli ayakla birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışmaları ise karşılaşmanın bir başka cephesini gösterir. Âşıklar, böylelikle, bir bakıma rakiplerini imtihan ederler. İşte bu yönüyle karşılaşma daha özel bir durum arz eder ve atışma ile deyişmeden  ayrılır.” [10] Atışma, deyişme, karşılaşma veya Meydanlaşmanın bazı açılardan birbirlerinden farklı olduğunu kabul etmemize rağmen aynı başlık altında ve birilerinin aysı imiş gibi göstermeyi uygun bulursak bu törenlerin  yapılma şekilleri şu sıraları izlemektedir.

Değişme şu sırayla yapılır: Merhabalaşma, giriş bölümüdür. Âşıklar, birbirlerini ve dinleyicileri "Hoşgeldiniz", "Sefa geldiniz", "Merhaba" gibi sözcüklerle rediflerine bağlanan kafiyelerle dörtlükler kurarak manzum bir şekilde selamlamış olurlar.  Selam faslında toplantıya katılan önemli kişilerin isimleri de zikredilmesi âşıklık geleneğinin adaplarından biridir.  Bu isimler tören komitesi tarafından aşığa bildirilir. Âşıklar toplantıya meclise, törene katılan önemli insanların isimlerini hoş geldiniz veya selamlama faslı denilen bölümde şiirlerin içinde zikreder.  Böylece toplantıya katılan önemli kişiler taltif edilmiş olur.

İkinci bölümde âşıklar kendi ustalarının şiirlerinden örnekler söyler.

Tekerleme bölümü denilen üçüncü bölüm asıl deyişme bölümüdür. Atışmaların ilki esasında köy odalarında kahvehanelerde yapılan bir törendir. Bu törenlerden kalan adetler günümüzde de aynen devam etmektedir.  Ev sahibi ya da yaşlı bir kişi düz ya da geniş ayakla deyişmeyi açar. Âşıklar konu ve bend sınırlaması olmaksızın verilen ayak veya kafiye üzerinden atışmaya başlarlar. [11]

Âşıklar asıl ustalıklarını ve sanatçılıklarını burada göstermeye çalışır. İlk ayak bitince diğer âşık yeni bir ayak açar. Deyişme sürdükçe ayaklar darayak halini alır. [12] Deyişme karşılıklı soru-yanıt şekline döner. Âşıklar böylece birbirlerinin bilgi ve sanatlarını ölçer. [13]Bir şekilde karşısındakini söz söylemez haline getiren âşık deyişmeyi kazanır. Bu fasılda âşıklar birbirlerine nesir olarak bile cevaplanması çok zor olan muammalar da sorabilirler. Bu muammalara verilen cevaplar da manzum ve aynı ayakla olmak zorundadır. Muammadan üstün çıkan şair diğerini mat etmiş olur.

Âşıkların birbirlerini mat etme geleneği pek çok halk hikâyemizde işlenmiş bir konudur. Hikâye kahramanı olan âşıklar defalarca ve farklı yerlerde bu tip atışmalara girip rakiplerini mat ederler. [14] [15]Bu bakımdan muamma sorma geleneği atışma türünde çok sık karşımıza çıkan bir halk edebiyatı nazım şeklidir. Bu toplantıların bazılarında âşıklara bir muamma sorulur ve toplantının sonunda cevapları istenilir. Âşık karşılaşmalarının en önemli bölümlerinden biridir. İki âşık birbirlerini dini-tasavvufî ve menkıbeler konusunda sınarlar. Bu bölümde çok kere zor ayaklara başvurulur. Âşıklar birbirlerini hem bilgi hem de sanat yönünden zorlarlar. [16]

 Daha ziyade atışma ve deyişme esnalarında kullanılan diğer bir âşık edebiyatı ürünü de lebdeğmezdir. Dudakların birbirine değmesiyle çıkan harfleri kullanmadan yapılan atışmaya "lebdeğmez" veya "dudakdeğmez" denir. Âşıklar dudaklarının arasına, dik pozisyonda bir iğne yerleştirip "doğaçlama" olarak, içinde b, f, p, m, v harfleri bulunmayan sözcükler kullanarak hem çalarlar hem de atışırlar.

Arslanı görsek ininde
Yelesine ne söyleriz
Yiğit gelse dar gününde
Çilesine ne söyleriz.   Öksüz Ozan ( Eleşkirt)


 Sesli harflerden sonra dudakların birbirine değmesiyle çıkabilecek olan b, f, p, m, v harfleri kullanılmayarak lebdeğmez sanatı yapılmıştır.

Lebdeğmez Türüne divan şairlerimiz de örnekler vermek istemişlerdir.

Tarik-ı aşka gir ehl-i huda ol
Gönül gel layık-ı her i'tila ol
Dilersen dehrde azade-serlik
Gurur-ı cahı terk eyle geda ol         Remzi Dede

Deyişmenin sonunda da âşıklar birbirlerini rahatlatmak, gönül almak için karşılıklı koşmalar söyler. Birbirlerini överek hoşgörü örneğiyle deyişmeyi bitirirler.

 



DEYİŞME ÖRNEKLERİ

Aşık Şenlik ile âşık Feryadî’nin deyişmesi:

Şenlik:
Şöhretin vezir payında
Rütbesiyle şana layık
Oturuşun o duruşun
Hem sultana hana layık

Feryadî:
Sefa geldin gözüm üzre
Olsam mihmana layık
Şeyhülislam, sadrazam
Doğru Al’Osman’a layık

Şenlik:
Seninle oldum taaşşuk
Gözlerime geldi ışık
Duymadım sen kime aşık
Dillerin Kur’an’a layık


Feryadî:
Bu düşkün gönlüm açarsın
Selim Sırat’ı geçersin
Kevser ırmaktan içersin
Olasan cihana layık

Şenlik:
Kul şenliği eder hürmet
Rikabın kıldım ziyaret
Sana nasip olsun cennet
Huriye gılmana layık


Feryadî:
Sefil Feryadî göresen
Meram maksûda eresen
Sancak altında durusan
Habîb-i Rahman’a layık.[14]


FEYMANİ İLE ÂŞIK MURAT DEYİŞMESİ 

Murat (Murat Yıldız, 1921, Karahanlı köyü-Arpaçay / Kars) - Feymanî – Hasretî (Sadi Değer, 1929, İncesu köyü/ Kars) Atışmanın yapıldığı yer. Kars Tarih: 26.8.1991

Murat
Aziz konaklarım meslekdaşlarım
Hoş kelam eyliyek muhabbet olsun
Hasretin çektiğim can kardaşlarım
Bu gece sizinle söz sohbet olsun

Feymanî
Kısmet bizi bu diyara getirdi
Canım cananıma emanet olsun
Gurbet de sıla da âşıklara bir
Yeter ki gönülde sahavet olsun

Murat
Meclis kurup gönül eğlemek lâzım
Misafire hürmet eylemek lâzım
Hadisten vaizden söylemek lâzım
Söz mecazi değil hakikat olsun

Feymani
Kemalat göstermez bizim demimiz
Aşkın belâsıdır derde emimiz
Sevda ummanında battı gemimiz
Kem talihim dosta şikâyet olsun [15]


ATIŞMA ÖRNEKLERİ

Fidanî
Şaşkın düşünceli gezer bu âşık
Delilerle sıkı arası vardır
Baz ıyiğit olur bazı dolaşık
Bunun eğlencede firesi vardır


Feymanî
Sen bizi mestane diye kınama
Gülüp oynamanın sırası vardır
Aşk beni âleme etti sinema
Elimin yüzümün karası vardır

Feymanî
Çile ile dert binasın öreriz
Biz bu sırra sabır ile ereriz
Cezbe-i Rahman’a aşkla gireriz
Âşıklığın bir de burası vardır

Fidanî

Bu gidişle bunun halleri harap
Sonunda örülür başına çorap
Sağ elinde rakı solunda şarap
Bir de ceplerinde birası vardır

Feymanî
Ben dersimi aldım pirden pederden
Özümü sakındım günahtan şerden
Biz şarabı içtik dest-i Hayder’den
O şarabın başka şiresi vardır

Fidanî
Âşıklar sık dokur ince eğirir
Bazı efkârlanır çalar çağırır
Bazı suskun gezer bazı bağırır
Bazı yiğitlenir narası vardır


MUAMMA ÖRNEKLERİ

Âşık Hacı Karakılçık- Âşık İmami Atışması

Âşık Hacı:
Bir sualim vardır Âşık İmamî
Kutsal kitabımın başını söyle
İnan ki sözlerim gayet samimî
Doluya dokunma boşuna söyle7

Âşık İmami:
Sualine cevap istersen benden
Besmele Kur’an’ın başı değil mi
Manasız mantıksız söz olmaz senden
Cahillerde sözün boşu değil mi

Âşık Hacı:
Hak emrini vahiy ile bildirdi
İsa’yı sağ iken göğe kaldırdı
Ol Gabil Habil’i niçin öldürdü
İsmi ne Gabil’in eşini söyle

Âşık İmami:
Gabil yaptı kör şeytanın işini
Taşla ezdi ol Habil’in başını
Gardaşına vermem dedi eşini
Aklima Gabil’in eşi değil mi

Âşık Hacı:
Önce parlak idi ziyası söndü
Hep müminler ona yüzünü döndü
Nerden geldi Kabetullah’a kendü

Hacer’ül esvedin taşını söyle [16

KAYNAKÇA 

 

[1] Günay; Umay (1992), Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, Akçağ Yay., Ankara, s. 47

[2] Albayrak; Nurettin(2004), Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, Leyla İle Mecnun Yayınları, İstanbul. S. 48

[3] Prof. Dr. Erman ARTUN, Çukurova Âşıklık Geleneğinde Atışma, turkoloji.cu.edu.tr/HALK%20EDEBIYATI/

[4] TDEA, C. I, İst., 1977, s. 224.

[5] Ana Britannica, C. III, s. 277.

[6] Dictionnaire Larousse-Ansiklopedik Sözlük, İst., 1994, s. 222.

[7] Mehmet YARDIMCI, Başlangıçtan Günümüze Halk Şiiri Âşık Şiiri Tekke Şiiri, Ank., 1999, s. 192.

[8] Dr. Doğan KAYA, KARŞILAŞMA, ATIŞMA VE DEYİŞME KAVRAMLARI ÜZERİNE

DÜŞÜNCELER VE FEYMANÎ’DEN ÖRNEKLER, https://dogankaya.com/fotograf/karsilasma

[9] Dr. Doğan KAYA, agy.

[10] Dr. Doğan KAYA, agy.

[11] https://tr.wikipedia.org/wiki/At%C4%B1%C5%9Fma_(edebiyat)

[12] Dr Aslan Tekin, Edebiyatımızda terimler, Elips Yaınları, Ankara, 2006, shf,86

[13] https://tr.wikipedia.org/wiki/At%C4%B1%C5%9Fma_(edebiyat)

[14] https://www.edebiyatvesanatakademisi.com//search?term=ERC%c4%b0%c5%9eL%c4%b0+EMRAH+%c4%b0LE+SELV%c4%b0HAN+H%c4%b0KAYES%c4%b0+VE++%c3%96ZET%c4%b0

[15] https://www.edebiyatvesanatakademisi.com//search?term=E%c5%9eREF+BEY+H%c4%b0KAYES%c4%b0+VARYANTLARI+VE+%c3%96ZETLER

[16] Günay; Umay (1992), Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi, Akçağ Yay., Ankara, s. 53

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar