09.07.2015
Bahar Cinnet ve Cünunluk Alakaları
Bahar mevsimi gerek kasidelerde, nesip bölümlerinde gerekse diğer şiir türlerinde şiirin bütününde veya bazı beyitlerde karşımıza çok sık çıkan bir unsurdur. Bahar ve baharla ilgi temalar divan, halk, ozan ve çağdaş şiirimizde çok sık kullanılmıştır.
Baharın hangi yönlerinden söz edildiği üzerinde durmak elbette ki gereksizdir. Şiirimizde baharla ilgili ne varsa hemen her şey tema olarak karşımıza çıkar. Bu tema, Bahar eyyamı, cünunluk zamanı, ayın Hamel, Sevr ve Cevzâ burçlarındaki seyri veya ilk anlamı olan mevsim manalarında vb kullanılmıştır.
Fakat Divan şairleri baharı sadece doğal nitelikleri ile değil bir takım tasavvurlara, astrolojiye, esatirlere, inançlara, dini tasavvufi mecazlara, benzetmelere vb dayandırarak da ifade etmişler ve kullanmışlardır. Baharı konu edinen şiirlerde, baharın coşkunluğu, gelenek ve görenekleri insan psikolojisi üzerindeki etkilerini vb de yansıtmışlardır. [1] Etrafın gül, lâle, sümbül, nergis çiçekleriyle süslenmesi, suların coşkun akması, sabâ rüzgârının can bağışlaması, yeryüzüne letâfet gelmesi; yeme, içme, gezmenin vakti olması vs ilgili temalar olarak kullanılmışlardır.
Bahar ve Cinnet
Divan şiirinde baharın gelişi ile cinnet getirmek arasında bir bağ kurulmuştur. “ Bahar, divan şiirinde deliliğin arttığı mevsim olarak söz konusu edilir. baharla birlikte insan vücudunda meydana gelen değişikliklere bağlı olarak bu mevsiminde sevdânın, divaneliğin, deliliğin artmasıdır. Bu sebeple şâirler, bahar mevsimini aynı zamanda delilik mevsimi olarak görmüşler, tabiata ait unsurlarla insan ruhunun hallerini ifade etmişlerdir”Cinnet ve cünun baharla ilgili beyitlerde sık sık karşımıza çıkar. ( BKZ : Şiirimizde Deli Delirmek Mecnunluk ve Cünunluk )
Devr·i güldür gelüñüz cām içelüm ʿayş idelüm
Nice bir ehl·i riyānuñ sözini işidelüm Necati
Görüldüğü gibi konu çok derin ve detaylı olduğu için konuyu anlamak neredeyse divan şiirinin tüm mazmunlarını öğrenmekle veya anlatmakla mümkün olacaktır. O yüzden baharla ilgi örnekler verilirken her şeyi anlatmak değil bazı önemli yönlere işaret edilecektir.
Bahar ve Cinnet: Divan şiirinde baharın gelişi ile cinnet getirmek arasında bir bağ kurulmuştur. Cinnet ve cünun baharla ilgili beyitlerde sık sık karşımıza çıkar. Eski devrilerde delilik gösterenlerin zincirle bağlanmış olması, onları halka beguşlara takılması da cünunluk ile ilgili unsurlar olarak belirir.
Yāra deñ bī-çāreler ḥaḳḳında tedbīr eylesün
Baş açuḳ abdālıyuz tedbīr·i zencīr eylesün Necati
Ben söyledikçe aşkımı Mecnûn hamûş olur
Râz-ı cünûna halka-i zencîri gûş olur Şeyh Galip
Gün yüzü dağıttı sabrım nakdini bülbül gibi
Nev- bahar erişti hengâmı cünunumdur benim Necati
Nev – bahar eyyamı elbette cünun efzun olur Nazim
Nev bahar oldu yine geldi cünun eyyamı
Takdı zincirlerin bad- ı baharın enhar [2] Baki
Zülf-i siyâh kaydına düşmek cünûn imiş
Hâl-i ruhu derûnlara dâğ-ı derûn imiş Şeyh Galip [3]
Kâküllerine ol mehin ey şâne dokunma
Zencîri kırar bu dil-i divâne dokunma .Esrâr Dede ( Şiirin tamamı //www.edebiyatvesanatakademisi.com/Siirler/Detay/k-kullerin0657.aspx
Bend-i cünûn-ı ‘ışka dolaşduñ delü göñül
Uslu déyemezem hele saña uyana ben Ahi Benli Hasan,
Bahar ve Nevruz
Nevruz güneşin koç yani hamel burcuna girdiği 21 Mart günüdür. Bu gün baharın başlangıcı ve şarabın mucidi olan Cem’in tahta çıktığı, gündür. Bu tasavvurlar divan şiirinde çok kullanılır ( Bkz, Nevruz Bayramının Kökeni - Cem - Cemşid-i Hurşit ( Divan Şiirinde Cem ve Tüm Özellikleri - Hamel – Koç - Burcunun Divan Şiirindeki Yeri ı)
Güneş, uğursuz gezegenlerden sayılan Mars’ın temsil ettiği koç burcuna girdiğinde bahar başlamış oluyor, Güneşin bu burca girmesi ise uğurlu sayılıyordu. Güneş’in koç burcunun evine girdiği tarih her sene 22 Marta denk geliyordu ve eski devrin insanları her yılın başlangıcını 21 Mart kabul ediyordu. Bu bakımdan Güneş koç burcuna girdiğinde doğanlara Koç burcu deniliyor, 22 Mart-20 Nisan tarihleri arasında doğanlar koç burcundan sayılıyordu
KAYNAKÇA
[1] Zehra GÖRE, DİVAN ŞİİRİNDE “CÜNÛN EYYÂMI” OLARAK BAHAR, https://www.turkishstudies.net/Makaleler/6455154
[2] A. Talat Onay, Eski Edebiyatta Mazmunlar, MEB Yayınları, İst. 1996. Shf 128
[3]
0
0
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın