Muhammet Zaman, "Behram Gür Ejderhayı olduruyor", Nizami’nin Heft Peyker Mesnevisinde bir minyatür, 1675, İngiliz Kütüphanesi
Behram-ı Gur ya da Behram Gor olarak da bilinen Efsanevi bir Sasani hükümdarıdır. Gur veya Gor ise Farsçada eşek anlamına gelir. Behram –ı Gur, Divan ve Fars şiirinde adı çok sık geçen, elde ettiği zaferleri, avcılık ve aşk maceraları ile anılan bir isimdir. Edebiyatta altın çağın zirvesinde bir kralı sembolize etmektedir. Behram-ı Gur’un kelime anlamı ise yaban eşeğidir.
Hakkında oluşan efsanelere göre yedi iklimin hükümdarı olmuş, yedi iklimdeki yedi hükümdarı kendisine tabi edip kızlarını da kendine eş almıştır. Behram yedi iklimde (Heft Peyker ) yedi ayrı ülkede, yedi ayrı renkte yedi saray yaptırmış ,[1] her birinin içine yedi hükümdarın bir kızını alarak içine hatunlarını koymuştur. Haftanın her gününün her bir ayrı gecesinde bu hatunlarından biri ile vakit geçirip, yer içer ve eğlenirmiş. [2] ( bkz : Heft Peyker Mesnevisi Genceli Nizami)
Fırat nehri kenarında Mimar Sinimmar'ın yaptığı Havernak Kasrındai yaşayan Behram, sabah, öğlen ve akşam saatlerinde farklı farklı renklerde gözken bu kasr da vakit geçirir. ( bkz HAVERNAK KASRI ( Sinimmar Cezası) )
Behram çok bahtı açıl bir prenstir. En byk zevklerinden birisi de avcılıktır. Yaban eşeği avlamakta ustadır. Bir gn bir mızrak fırlatmış, mızrağı eşleğpin içinden geçmiştir. Yine bir gn bir yaban eşeği kovalarken eşek bir mağaraya girer. Mağarada bir canavar vardır ve bu canavar eğei yutar. Behram da bu canavarı öldürür. Üstelik bu mağarada devasa bir define de bulmuştur. Böylece Behram çok zengin olur. ( bkz HEFT PEYKER MESNEVİLERİNİN ÖZETİ)
Fakat bu köşk çabuk yıkılı ev Babası ölünce ülkesine kral olur. Yedi iklimin hkmdarı olduktan sonra kendisi de Havernak Kasrı gibi yedi kubbeli bir saray inşa ettirir. Bu saraya hkmdarı olduğu yedi iklimin ve lkenin kraallarının kzılarını alarak oturtur.
Behram bu her künbedin içine o renge uygun ülkelerin prensesi kalmaktadır. Kara künbet Keyvan'a (Zühal, Satürn), sarı Güneş'e, beyaz Zühre'ye, (Venüs), mavi Utarid'e (Merkür), yeşil Ay'a, sandal rengi Müşteri'ye (Jüpiter) ve kırmızı da Mirrih'e (Merih, Mars) ait olacak şekilde yerleştirir.
Böylece her an aşka ve meşke dalan Behram'ın halkı da işret ve eğlenceye dalar. Ama sonunda kıtlık çıkar. Behram sarayın kilerlerini açarak halkı kıtlıktan kurtarır. Behram aynı zamanda yaban eşeği avlamaya da çok meraklı birisidir. Behram bir gün yine bir yaban eşeğinin peşinden gider. Yaban eşeği bir mağraya girer. Behram da peşinden gider. Ama Behram eşeğinin peşinden bir mağaraya girmiş ve kaybolmuştur. [3]
Onu birdaha da bulamnazlar. Bu hususlar divan şiirimizde malzeme olmuş ve bu öykülere çok sık telmihler yapılmıştır. Behram Gur ile ilgili yazılmış çok sayıda müstakil mesneviler de vardır.( bkz Heft Peyker Nedir Mesnevileri Yedi Güzel ve Behram-ı Gur)
Behram şiirlerde ayş, işret, eğlence yedi, iklim, yedi güzel, yedi saray, gor – yani yaban eşeği, av şikar, mağara-ı isal, Behram- ı asr, Behram ı felek kelimeleri ile geçer. "Ayrıca gûr kelimesinin mezar anlamına gelmesinden de istifâde edilerek bu mazmuna dünyanın geçiciliği, zevk u safânın sona ermesi gibi anlamlar da yüklenmiştir"
Nedür bu himmet-i Gûr-efgenî-i Behrâmî
Nedür bu heybet-i Fârûk u satvet-i Haydar NEV’İZÂDE ATÂYÎ
( Onun himmeti, çukura düşüren Behrâm'ın himmeti gibidir.)
Cihâne Behmen-i Rûyîn-ten-i şitâ gelicek
Görüp mehâbetini gökde ditredi Behrâm NEV’İZÂDE ATÂYÎ
( Cihâna o tunç vücutlu Behmen gelince O’nun azametini gören Behrâm tir tir titremektedir )
Görse ol tığ-ı kaza – cevher-i Behram felek
Dehşetinden olur üftade be hâk-i minkar Sami
Dedi Behram-ı harb- efgen görelden harb-i şemşirin
Koluna kuvvet ey ruz-ı teberin şahh-ı merdanı Baki
Bir olsa Zühre mirrihle dil-i Behram
Yine görmeyeler br niğaha tab sana Naili Kadim
Behramın gönlü Zühre – merihin ateşiyle birleşse bile yine de senin güneşe benzeyen güzelliğine bakmaya takat bulamazlar.
Mah- ı nev sanma elinde göricek peykarın
Titredi Behram elinden düştü zerrin hancerin Nefi
Gökte gördüğün yeni ayı hilal zannetme, seni gören Behram korkudan titrediği için elindeki altın yaldızlı hançeri yere düştü.
Vasl-ı yâre irdi dil hicrândan bîm eylemez
Şîr öŋinden nitekim Behrâm tâc-ı Cem kapar [4] Bursalı Rahmi
Tâc ü taht ü zûr-ı bâzûya Muhibbi bakma gel
Hîç bilür misün ki şimdi kandedür Behrâm-ı Gûr Kanûnî Sultan Süleyman ( Muhibbi )
Fir’on’u Firdövsi Nemrud u Şeddad
Onlar da dünyada goydular bir ad
Yusifle Züleyha Şirinle Ferhad
Behram ile Gülendam’ı görmüşem Tufarganlı Aşık Abbas
İLGİLİ LİNKLERİMİZ
KAYNAKÇA
[1] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/heft-peyker-mesnevisi-genceli-nizami/76594
[2] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/heft-peyker-mesnevilerinin-ozeti/105106
[3] Şahamettin Kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/heft-peyker-nedir-mesnevileri-yedi-guzel-ve-behram-i-gur/105123
[4] Siirler/Detay/dilleri-ki-n-geh-n-ol-k-kul-i-pur-ham-kapar-18631.aspx