Cemo Roman Özeti ve İnceleme Kemal Bilbaşar

15.11.2016

Cemo Roman  Özeti ve İnceleme Kemal Bilbaşar

  CEMO ROMANI VE YAZAR HAKKINDA

Cemo adlı roman sosyal gerçekçi ve  Köy Romancılığı yazarı olan 1910 Çanakkale doğumlu  Kemal Bilbaşar yazmış olduğu bir romandır.  

Cemo adlı roman, Kemal Bilbaşar'a 1967 yılında Türk Dil Kurumu ödülünü kazandıran mükemmel romanıdır. Roman cumhuriyetin ilk yıllarında Cemo isimli dağlarda yetişen asi bir köy kızının destansı hikâyesi ile Türk, Kürt, Zaza halklarının şıh, komutanlar ve ağalardan çektiği zorluklardan bahseder. Roman, Kürt halkının Mustafa Kemal'e olan bağlılığına vurgu yapması bakımından da dikkat çekicidir. Doğu Anadolu'daki feodal toplum yapısına ışık tutan bir roman olan Cemo birçok kez basılmış ve edebiyatımızın sevilen köy romanlarından birisi olmuştur.

Fakat Köylü devlet, köylü ağa çatışmalarını konu edinen bu roman, hem devletin empoze ettiği düşünceleri, hem de sosyalist kökenli köy romancılığının beklentilerini bir arada vermek istermiş gibi bir tezat içindedir. Roman bu haliyle, Kemal Bilbaşar tarafından her iki tarafa da hoş görünmek amacını taşıyan bir çelişki içinde yazılmıştır.

Üvey baba elinde büyüyen çocukluk yıllarını yaz aylarında simit, şeker, sigara kâğıdı, kibrit, gazete satarak aile bütçesine katkı sağlayarak geçiren ve emekli olana kadar da öğretmenlik yapan yazar, gerçek ününe 1961 de emekli olduktan ve Cemo adlı romanını bastırdıktan sonra ulaşmıştı. [1]

1937 yılında yedek subay iken katıldığı Dersim’ isyanı sırasında Doğu Anadolu ve halkını yakından tanıma şansını bulmuş olan romancı Dersim İsyanı sırasında sivil halka daha yumuşak davranılması gerektiği fikrinde olduğu için ceza alarak cephe gerisine sürülmüştü.[2]  

Marmara bölgesinde doğup büyüyen, Ege Bölgesi ve Marmara civarları ve İstanbul’da yaşayan yazar,  Köy konulu olan ve Doğu Anadolu’da geçen bu romanın şüphesiz ki askerlik yıllarında gördüğü ve yaşadığı izlenimlere dayanarak yazmıştı.

1966 yılında basıma girmiş olan Cemo, Doğu Anadolu'daki ağa, maraba, şeyh, köylü ilişkisini küçük yaşta annesini kaybeden güzel kız Cemo'nun yaşadıklarını anlatıyordu. Kitap gördüğü ilgi basımı üzerinden daha bir yıl geçemeden 1967’de Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü kazanmıştı.

Cemo büyük bir ilgi görmüş, yazar bu eserinin gördüğü ilgiyi şu şekilde ifade etmişti. “Cemo'nun gördüğü ilgiyi, ağa zulmü altında inleyenlerin uyanışına bir işaret sayarak daha da seviniyorum. En büyük sevinci, halkımın anayasal haklarına sahip çıktığını, yurdumuzda köklü reformların yapıldığını, Cemo'ların, Memo'ların, Fadik'lerin, Üsen'lerin layık oldukları özgür yaşayışa kavuştuklarını gördüğüm zaman duyacağım.”[3]

KONUSU

Kemal Bilbaşar, Doğu Anadolu insanının sorunlarını destan havasında ve ağa- marabalık, çatışması, devlet-ağa-topraksız köylü çatışması şeklinde aktarmıştır. Roman devlet yanlısı tutum ile sosyal gerçekçilik çizgisinden hangi tarafa kayacağını şaşıran bir tezat içinde yazılmış havası vermektedir.

Roman, Doğu Anadolu'daki ağalık sistemi, ağa maraba ve köylü, köylü ve devlet güçleri çatışmaları ve feodal yapı ile kültür ilişkileri yöresel bir üslup ile ortaya koymaya çalışmıştır

ROMANIN KİŞİLERİ

Cemo: Doğu Anadolu'da yaşayan bir Zaza kızıdır. Annesi küçükken öldüğü için babası yetiştirmiştir. Yabani şartlar ve doğa içinde babasının verdiği eğitim onun çelik gibi kuvvetli ve cesur olmasını sağlamıştır. Aynı zamanda çok güzel bir kızdır.

Cano: Cemo'nun babasıdır. Şeyh Sait isyanını bastırmada etkin bir rol oynayan, cesur, kuvvetli, sözü geçen bir köylüdür.

Kevi: Bir bey kızıdır. Cano'nun karısı olur. Fakat İkinci çocuğunu dünyaya getirirken ölür.

Memo: Cemo'nun kocasıdır. Çaycılık yapan bir halk âşığıdır. Çok cesur, güçlü bir kişidir.

Sorikoğlu: Şeyh Sait'in yandaşlarından birinin oğludur. Kötü, ahlaksız, zengin ağaları temsil eder.

 

 

Cemo Özeti:

Değirmenci Cano, bulunduğu yerde bir beyin yanında çalışmaktadır ve Cano, beyinin en iyi çalışan adamlarından biri olmuştur. Bey, ona çok güvenmekte, özel işlerini Cano’ya gördürtmektedir. Bey, bir başka beyin kızı Kevi’ye gönül ver­miş,  Fakat Kevi’yi babası daha zengin bir başka Bey’e sat­mıştır. Cano’nun Bey’i Cano’yu yanına çağırarak Kevi’nin gelin gideceği gün Kevi’yi kaçırıp kendisine getirme vazifesini verir.

Cano ile adamları Kamorit dağında pusuya yatar. Gelin alayı yaklaşınca, iki yönden saldırırlar. Gelinin atı ürkerek dağa doğru koşar. Cano hemen önünü keser. Kızı terkisine alıp kaçırır.  Fakat  Kevi’yi kaçıran Cano, dağda Kevi’ye âşık olur. Kevi de ona karşılık verince Cano ve Kevi kaçak yaşamaya çalışmaktadır. Bu arada Cano ile Kevi’nin bir kızı dünyaya gelir. Bu kızın adını Cemo koyarlar.

Aradan üç sene geçtikten sonra beyler Cano ile Kevi’nin peşlerini bırakmak zorunda kalmış kendi dertlerine düşmüşlerdir. Çünkü, “ Urum diyarında bir paşanın, Osmanlı’nın zalim padişahına baş kaldırmış, Bu paşa, şıhlara, ağalara ve beylere haber salmıştır. Artık, kimse kimseye zulmetmeyecektir. “bu yüzden bey ve ağalar menfaatlerini korumak için bir çıkar yol aramaya başlamışlardır. Bu Paşa ise Atatürk’tür.

Cano, Paşa yanlısı olan Şeyh Mahmut adındaki beyin yanına sığınmıştır. Cano ile Kevi Şıh Saitliler’e açılan savaş nedeniyle ayrılmak zorunda kalır. Cano,  yeniden hamile kalan ka­rısı Kevi ve ve kızı Cemo’yu onlara emanet ederek Şıh Saitlilerle olan savaşa gider. Bu savaş oldukça uzun sürer. Drahini, Hani, Palu, Pirani çevresinin şıhları, beyleri ve ağaları da Şıh Sait’i desteklerler. Buna rağmen Şıh Sait savaşı kaybeder ve öldürülür. Cano, savaşlarda elde ettiği ganimetlerle, ağa olmaya karar verir.

Ancak Hayaller ku­rararak geldiği köyde onu kötü bir sürpriz beklemekte­dir. Karısı ikinci çocuklarını doğurmak için uzaklaşmış, ondan bir daha haber alınamamıştır. Herkes onun öldüğünü söylemektedir. Cano bu haberle yıkılır. Bunun üzerine Cano, Şıh Mahmud’un yanından ayrılmak ister. Şıh Mahmud, Cano’nun ayrılmasına mani olmak için kızını ona vereceğini söylese de Cano bu teklifi kabul etmez. Kızı Cemo’yıı alarak bir değirmene gider ve orada değirmencilik yapmaya başlamıştır.

Cano’yu hayata bağlayan tek şey canından çok sevdiği güzel kızı Cemo’dur. Tüm gücüyle onu yetiştirmeye çalışmaktadır. Cano, kızı Cemo’yu tam bir savaşçı gibi yetiştirir. Cemo’yu kendi bilgileriyle yetiştirir ve Cemo, erkek gibi, güçlü kuvvetli atak, üstelik çok güzel bir kız olmuş ve artık büyümüştür.

Civardaki tüm zenginler, ağalar ve beyler Cemo’yu istemektedir. Fakat Cano, kızı Cemo’yu sevdiği veya seveceği birisi ile evlendirmeye kararlıdır. Cemo hiçbirine razı değildir. Cano’nun beyi dahi Cemo ya talip olur.

Bu arada, Şıh Sait’le birlik olan Sorikoğlu da Cemo’ya musallat olmuş Cemo’yu almak istemektedir. Cano ise; Sorikoğlu’nun ağalık gururunu zedelememek ve Sorikoğlu’nu köylüsüne küçük düşürmemek için, Cemo’nun para ile satılık olmadığını ve yiğitlere söz verdiğini söyler.  Bir süre son­ra Şeyh Mehmut’un şehirde avukat olan oğlu köyü başka bir ağaya satmaya karar vermiş, Sorikoğlu’da köye talip olmuştur. Sorikoğlu’nun her türlü kötülüğü yapacağını bilen Cano ve Cemo bunu hiç arzu etmemektedir.


Bir gün, Sorikoğlu, Cemo’yu kaçırmaya çalışır ama çok iyi dövüşçü olan Cemo ile başa çıkamaz. Sonunda baba kız bir karara varırılar. Karlar yağmaya başladığında dövüşte ba­şarılı olan kişiye kızını verecektir. Köyün delikanlıları o günü beklemeye başlar.

Memo, ise ailesi Şeyh Sait tarafından öldürülmüş, Da­yısı tarafından yetiştirilmiş ve çancılık sanatını öğrenmiş bir delikanlıdır. Memo, şah kızı olan Senem’i görüp aşık olmuş ama Memo bir bey olmadığı için şah onu kovmuş ve tutuklattırmıştır.  Memo, askere alınıp Diyarbakır’a gönderilmiştir. Senem’i göremeyeceği için çok üzgündür. Memo, önceleri Zaza olduğunu sanan bir komutandan sürekli dayak yer. Daha sonra bir başka komu­tan gelir ve ona çok yakınlık gösterir. Askerden döndüğünde Senem’in evlendiğini duyunca çok üzülmüş içine kapanmıştır. Yengesi sürekli onu bir kız ile evlendirmeye çalışmakta ama. Memo hiçbir kıza yüz vermemektedir.

Artık ilk kar düşmüştür, Yarışma günü gelir. Cemo’yu isteyenler Kargadüzü’nde önce birbirleriyle güreşirler. Sona kalan, Cemo’yla güreşecektir. Ne var ki, , güreşenler bir bir yere serilir. Cano sözünü tutar ve yapılan yiğitlik yarışında Cemo bütün yiğitlerle yaptığı dövüşleri kazanır. Cemo’yla güreşecek kimse kalmaz. Bu sırada uzaktan zil sesleri duyulur. Gelen Çancı Memo’dur. Cemo yarış sonunda gelen Memo’yu görür görmez ona âşık olur. Onunla dövüşmeden, onu kendisine eş olarak seçer. Memo köylülerin hayran bakışları arasında Cemo’yu terkisine alarak yola koyulur.

 Memo bu yabani ve güçlü kuvvetli kıza hayran kalır. Memo gidip Cemo’yu babası Cano’dan ister. Cemo da razı olunca Cano büyük bir mutlulukla kızını Memo’ya vermiştir.

Memo, karısı Camo’yu alarak dayısının evine götürür.  Fakat Memo’nun Yengesi kendi istediği kızı almadığı için Memo’ya çok kızıp evi terk eder. Cemo, annesiz büyüdüğü için ev İşlerinden hiç birisini bilmemektedir. Köydeki kadınlarla da sürekli kavga etmekte aile hayatına ve ev kadınlığına çok zor alşımaktadır.

 Bu arada Cano’nun kaldığı köyü Sorikoğlu en sonunda satın almayı başarmış, Cano’nun kaldığı köyün ağası olmuştur.  Kızını vermediği için diş bilediği Cano’ya eziyet edecektir. Ca­no, damadından yardım ister. Sorikoğlu toprakları köyün beyinden satın alır. Köylülere cefa etmeye başlar. Onlardan para ister, uydurma borç senetleri düzenler. Erkekler toplanarak şehre giderler. Memo orada bir tanıdık bulur, dertlerini anlatırlar. Ardından Vali’ye çıkarlar. Vali yapılan işlerin dosyasını inceler. Her şey kanuna uygundur.

Memo, Askerdeki iyi anlaştığı komutanından yardım istemeye gider. Toprak reformundan dolayı ve askerdeki Komutanının sayesinde Çatalgediği denilen, terk edilmiş bir köyü onarırlar. Köylünün yarısı Sorikoğlu’nda kalır, öbürleri oraya göçer.

Memo ve arkadaşları tarlaları birlikte ekip biçecek ve hiçbir ağaya vermeyeceklerdir. Köylüler, ağasız, beysiz düzeni ilkin yadırgarlar. Sonra yavaş yavaş alışırlar. Elbirliğiyle işleri yürütürler. Önce her şey yolunda gider. Fakat Sorikoğlu başlarına bela kesilecektir. Memo ile Sorikoğlu’nun arası açılmıştır. Sorikoğlu kaymakamla işbirliği yapar. Çeşitli iftiralarla Cono’yu ve köyün işe yarar öbür erkeklerini hapse attırır. Memo ile arkadaşı Cemşido öç almak üzere sözleşirler.


Cemo hamile kalmıştır. Memo, bir gün karısı hamile olduğundan çan satmaya gider. Yolda Sorikoğlu ona pusu kurdurmuştur. Memo pusudan kurtulur; fa­kat herkes onun öldüğünü sanmaktadır. Bunun üzerine Sorikoğlu ve adamları Memo’nun köyüne saldırır. Sorikoğlu ve adamları hamile Cemo’yu döverler. Cemo hastaneye kaldırılır ama çocuğunu düşürmüştür. Sorikoğlu ile kaymakam hastaneden taburcu edilen Cemo’yu da yanlarına alarak, yayla evine gider. Cemo  yayla evindeki içki meclisinde oynatılacaktır.

 Bu arada Memo eski sevdiği Senem İle yolda karşılaşır. Senem’in eşi ve babası da ölmüştür. Memo, Senemle gider ve Senemin boyunun beyi olur. Fakat aklı Cemo’dadır. Bir süre sonra köyüne geri döner. Köyde her şey darmadağın olmuş, devle­tin verdiği araziler Sorikoğlu tarafından yakılmıştır. Pek çok köylü öldürülmüştür.

Sorikoğlu Cemo’yu da kaçırmak isterken Cemo’yu tekmelediğini ve Cemo’nun hastaneye gittiğini öğrenir.  Memo hasta­neye koşar. Fakat karısının çocuğunu kaybettiğini ve Cemo’nun da kaymakam vekiline götürüldüğünü öğrenir. Köye döndüğünde Sorikoğlu’nun kay­makam vekili için şölen hazırladığını, Cemo’yu da o şölende oy­natacağını duyar. Memo, Sorikoğlu’nun evini basar ve Sorikoğlu’nu sopa ile döverek öldürür. Ardından evini ateşe verip Cemo’yu kur­tarır. Memo karısı Cemo ve kayınpederi Cano’yu da yanına alarak Dersim’e doğru yola çıkar.

İlgili linklerimiz

 Kemal Bilbaşar Hayatı ve Edebi Yönü

Cemo Roman Özeti ve İnceleme Kemal Bilbaşar

Cemo Hakkında Bilgiler Konusu ve Yorumlar Kemal Bilbaşar

Denizin Çağırışı Hakkında Konusu Özeti İnceleme Kemal Bilbaşar

KAYNAKÇA


[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/kemal-bilbasar-hayati-ve-edebi-yonu/74868

[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/kemal-bilbasar-hayati-ve-edebi-yonu/74868

[3] Kemal Bilbaşar, CEMO'nun öngirişi, 2. baskı 1967

 

 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar