Divan Edebiyatında Bülbül Andelip Hezârdan

14.12.2015



Divan Edebiyatında Bülbül Andelip Hezârdan

 

Osmanlıca yazılışı بلبل

Bülbül Nedir ve Sözlük Anlamları:  güzel öten mâruf kuş

Farsça asıllı olan Bülbül kelimesi Arapçaya ve Türkçeye de geçmiştir.  Bülbül bizim edebiyatımızda sesinin güzelliği, güle olan aşkı, aşığı temsil etmesi, gül ile bülbül arasındaki birçok tasavvuru anlatıp hatırlatması yönlerinden adı en çok geçen kuştur.

Divan ve halk şiirinde bülbül ve gül konulu çok sayıda şiir yazılmış, bülbül redifli çok sayıda gazel ve kaside yazılmıştır.  Türk halk şiirinde ise pek çok mâni, türkü, destan ve koşma da bülbül konusu işlenmiştir.  Divan edebiyatında ortaya çıkıp halk şiirine de geçen Bülbül ve gülle alakalı çok sayıda remiz ve mazmun vardır.

Bülbülün seslerinin çok çeşitli olması bin sesli olarak ifade edilmiş, hezar kelimesi ile bülbül arasında alakalar kurulmuş, bu alaka nedeni ile bin sesli, bin bir türlü hikâye söyleyen anlamları üretilmiştir. Güle olan aşkı göğsünün dikene batması nedeniyle kanından güle renk vermesi, goncanın açılışını görmek için sabaha kadar ötmesi, akşama kadar da göremedim diye ağlayıp inlemesi, vb bülbül ve gül aşkını ifade eden tasavvurların başlıcalarıdır.

Bülbül ile Hz Muhammet ve Hz Süleyman arasında da alakalar kurulmuştur. “Hz. Muhammed’in Miraç gecesi Tanrı’nın huzurunda Cebrail ve Burak’la terler döktüğü, Burak’ın terinden sarı gül, Cebrail’in terinden beyaz gül ve Hz. Muhammed’in terinden de kırmızı gülün meydana geldiği “ [1] rivayeti bu alakaların başında gelmektedir.  Mevlitlerde gül suyu dağıtılması bu nedenledir.  Hz Muhammed’in gül olarak kabul edilmesi, Hz Muhammed’e âşık olanların bülbül olarak anılması alakasını kurmaktadır. Yazılmış olan Na’tlerde Hz. Muhammet’in saçı, yanağı; ağzı; güle goncaya ve gülfidanlarına benzetilir.

Güzel sesi ve ötüşünden dolayı şairler de kendilerini bülbüle benzetirler. Hz Süleyman ve Bülbül arasında geçmiş olarak anlatılan pek çok efsane vardır.

Bülbül tasavvufi edebiyatta alegorik bir unsur olarak görülmüş,  tasavvufçulara göre bülbül “ ilâhî aşkla yanan can ve ruhun timsali” olarak düşünülmüştür.

Bülbül için Arapça’da ve Farsça da andelîb ve hezârdan  gibi kelimler de kullanılır.  Bu kelimlerle birlikte bülbülü ifade etmek için  ““hezâr-destân (bin bir türlü hikâye söyleyen), hoş-hân (güzel okuyan), hoşgû (güzel söyleyen), hoş-âheng (güzel sesli) kelimeleri de kullanılır. Bunların yanında zend-hân (güzel sesli kuş), zendvâf, zendbâf, zendlâf (bülbül), mürg-i bâğ (bahçe kuşu), mürg-i çemen (çimen kuşu), şeb-hân (gece öten kuş), mürg-i şeb-hîz (gece uyanık duran kuş), hezâr-âvâz (bin bir sesli) “ [2]gibi kelime ve terkipler de üretilmiştir.

Türk şivelerinde bülbül kelimesini karşılayan pek çok kelime vardır.  Bunlardan bazıları: böberdek, bübürdek, keleçek, kujulak, ötlügen, öteleğen,  sandugaç vb dir. 

Bülbül ü gül sohbetiydi didügüm işitdügüm
Geh terennüm geh tebessüm gâh geh eşâr idi                       Üsküplü İshak Çelebi

“Bazen şarkı, bazen gülümseme, zaman zaman da şiirler okuyarak dediğim işittiğim hep gül ve bülbül sohbetiydi.

Gerçi kim bülbül bana virür seba-u feryâddan
Yeg olur şâkird-i kâmil dostlar üstâddan                     Zâtî

“Ey dostlar! Her ne kadar bülbül ettiği feryatlarla bana çok ders vermişse de yetenekli öğrenci hocasını geçmiştir

İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİMİZ

BÜLBÜLNAMELER

KAYNAKÇA 

 

  • [1] Nilüfer TANÇ, RİFÂÎ’DEN OSCAR WILDE’A GÜL VE BÜLBÜL, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009 Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı       
  • [2] Cemal Kurnaz, Bülbül, DİA,  cilt: 06; sayfa: 485- 486

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar