Divan-ı Lügat-it Türk'ten Örnekler

31.07.2015

 

ESİRGEYEN, KORUYAN TANRININ ADIYLA

Şimdi, bundan sonra Muhammed oğlu Hüseyin, Hüseyn oğlu Mahmud der ki: "Tanrının devlet güneşini Türk burçlarında doğdurmuş olduğunu ve onların ülkeleri üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş bulunduğunu gördüm. Tanrı onlara Türk adını verdi ve onları yeryüzüne yönetici yaptı. Zamanımızın hakanlarını onlardan çıkardı; dünya milletlerinin idaresini onların ellerine verdi; onları herkese üstün eyledi; kendilerini hak üzere kuvvetlendirdi. Onlarla birlikte çalışanı, onlardan yana olanı aziz kıldı ve Türkler yüzünden onları her dileklerine eriştirdi; bu kimseleri kötülerin -ayak takımının- şerrinden korudu. Onların oklarından korunabilmek için, aklı olana düşen şey, bu adamların tuttuğu yolu tutmak oldu. Derdini dinletebilmek ve Türklerin gönlünü almak için onların dilleriyle konuşmaktan başka yol yoktur. Bir kimse kendi takımından ayrılıp da onlara sığınacak olursa o takımın korkuşundun kurtulur; bu adamla birlikte başkaları da sığınabilir.

Ben onların en uz dillisi, en açık anlatanı, akılca en incesi, soyca en köklüsü, en iyi silah kullananı olduğum halde onların şehirlerini, çöllerini baştanbaşa dolaştım. Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma, Kırgız boylarının dillerini, kafiyelerini belleyerek faydalandım; öyle ki, bende onlardan her boyun dili, en iyi yolda yerleşmiştir. Ben onları en iyi surette sıralamış, en iyi bir düzenle düzenlemişimdir.

 

( Eserdeki sözcükler ve Günümüz Türkçesi )

Alıq/er alıqtı: Adam alçaldı. Baş alıqtı: Yara azdı, bozuldu. Cünup aybaşı, loğusa olan kimselerin bakmasından bozulan her şeye de böyle denir. Alıqar, alıqmaq. Şu kesitte de geçer:

 

Başı anıñ alıqtı                   Yarası onun azdı
qanı  yozup turuqtı             Kanı çok akıp durdu
balıg bolup tagıqtı              Yaralanıp dağa çıktı
emdi anı kim yeter              Şimdi ona kim yetişir

 

alış: Su ağzı ve buyun havuza döküldüğü yer.

Alış: Borçluyu borcu yüzünden sorguya çekme.

Alış bériş: Bir hakkı alma, bir hakkı verme.         

Alışdı/ ol maña alım alışdı: O, bana alacağını almakta yardım etti. Başkası da böyledir. Alışur, alışmaq.

Almıla: Elma.

Alp: Yiğit. Alp yagıda alçak çogıda ‘yiğit düşman karşısında, yumuşak huylu adam savaşta belli olur.’ Şu kesitte kullanılmıştır:

Uruşdı: "Anınğ birle uruşdı. = Onunla vuruştu." Beyler ve beylerden başkası vuruştuğu zaman da böyle denir: uruşur-uruşmak.

Şu atasözünde de geçmiştir: "Alplar birle uruşma, begler birle turuşma. = Yiğitlerle vuruşma, beylerle duruşma."

Akışdı: "Suwlar akışdı. = Sular akıştı."

Kar buz kamuğ erüşdi
Taglar suıvı akışdı
Kökşin bulıt örüşdi
Kayguk bolup egrişür
(Kar, buz eridi; dağların suyu aktı; göğümsü bulut belirdi, kayık gibi dolanır)

Alp er toñga öldü mü         Alper Tunga öldü mü
Êsiz ajun qaldı mu              Kötü dünya kaldı mı
Öðlek öçin aldı mu             Felek öcün aldı mı
Amdı yürek yırtılur             Şimdi yürek yırtılır

 

(Afrasiyap Han öldü mü? Kahpe dünya kurtuldu mu?Zaman ondan öcünü aldı mı? Şimdi onun ülkesi üzerine –zamaneye kızarak- yürek parçalanır.)

 

alpagut: Tek başına düşmana saldıran, hiçbir yandan yakalanmayan yiğit. Şu kesitte de geçer:

buðraç yeme qudurdı          Budhraç yine kudurdu
alpagutın aðırdı                    Yiğitlerini ayırdı
süsin yana qadırdı                Askerini yine döndürdü
kelgelimet irkişür                  Gelmek için toplaşıyorlar

(Yabaku oymağının beyi Budhraç yine askerleriyle döndü, yiğitlerini seçti, gelmek için toplandı.)

 

alqaldı/begke alqış alpaldı: Bey öğüldü, alkışlandı./ alqalur, alqalmaq.

Alqaşdı/ ol menig birle alqış alqaşdı: O, benimle alkış alkışladı. Öğmekle alkışta yarış yapmak da böyledir. Alqaşur, alqaşmaq. Şu kesitte de geçer:

 

Alplar arıg alqışur               Yiğitler temiz öldürüşür
Küç bir qılıp arqaşur           Güç birleştirip arka verir
Bir bir üze alqaşur               Birbirini övüşür
Eðgermedhip oq atar         Düşünmeksizin ok atar.

 

Alqındı/ alqındı neñ: bir şey tümden bitti, tükendi./ er alqındı: Adam öldü./ alqınur, alqınmaq.

Alqış: Dua etme, övme, birinin iyiliklerini sayma. Ol bagke alqış bérdi: o beyi övdü. Yalavaçqa alqış bérgil Yalvaç Muhammet’e salavat getir.

Alqıştı/boy êkki bile alqıştı: İki boy birbiriniyok etti. Herhangi bir şeyi yok etmek için,yarışmak da böyledir. Alqışur,alqışmaq.

Alptı/ol tavarın alqtı: O malının bitirdi./ Başkası da böyledir. Alqar, alpmap

Alsadı/ol at alsadı: O, at almak istedi./ Başkası da böyledir. Aslar, alsamaq.

Alsıqtı/ol tawarın alsıqtı: Onun malı alındı, soyundu./ alsıqar, alsıqmaq.

Altın: Aşağı, alt.

Altun tarım: Büyük kadınlara verilen bir san.

Alturdum/men andan yarmaq alturdum: Ben ondanpara aldırdım. Altururmen alturmaq.

Aluç: Soğutulmuş nesne.

Aluçın: Yenilen, boğumlu ot.

Aluş: Kaşgar’da bir köy adı.

Altun: Altın.

Tüşdi: "Er attın tüşdi. = Adam attan indi."; "Er tamdın tüşdi. = Adam damdan düştü." Attan düşmek de böyledir. Yerinden düşen herhangi bir şey için de böyle denir. Şu parçada da geçmektedir:

Tegre alıp egrelim
Attın tüşüp yügrelim
Arslanlayu kökrelim
Küçi anın kevvilsün

(Düşmanı çevirelim, kuşatalım; attan inerek gayretle saldıralım; arslan kükreyişiyle kükreyelim; ta ki, bundan düşman zayıflasın.)

Üleşdi: Olar ikki tawarın üleşdi. = Onlar ikisi mallarını üleştiler.", (üleşür-üleşmek).

Ulaşdı: "Bir nenğ birge ulaşdı. = Bir nesne bir nesneye ulaştı.", (ulaşur-ulaşmak).

Ölişdi: "Ölişdi nenğ. = Nesne nemlendi, nem o şeyin bütün parçalarına işledi 

 

MANİLER 
“Körklüg tonug özünge “
Talıg aşıg adhınka
Tutgil konuk ağırlıg
Yodhsun konuk budhunka
 
Görklü elbiseyi özüne
Tatlı aşı başkasına
Yedir de konuğu ağırla
Ününü yaysın buduna”
 

Besim Atalay, Divanü Lügati’t Türk Tercümesi, C. I, Ankara, 1998, s. 45, 89, 92, 114, 344, 363, 376, 380, 434, 472. C.II, s. 172, 264. C.III, s. 235, 258, 361.

 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar