Divan-ı Lügat-it-Türk ve Kaşgarlı Mahmud Hakkında Bilgiler Tespitler Örnekler

19.06.2011
Divan-ı Lügat-it-Türk ve Kaşgarlı Mahmud Hakkında Bilgiler Tespitler Örnekler

DİVAN- I LÜĞAT ÜT TÜRKİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER

Divan ı Lügat üt Türkî’nin Yazım Süreci ve Hakkında Genel Bilgiler

Divan ı Lügat üt Türkî ‘nin anlamı "Türk Sözlüğünün Divanı" anlamına gelir.  Eser, yalnız bir sözlük değil; İslamiyet öncesinin, tarihini, coğrafyasını, folklorunu, mitolojisini aydınlatan ansiklopedik bir kaynaktır. Bilindiği üzere, XI. yüzyıl hemen bütün İslâm ülkelerinde Türklerin egemen olduğu bir dönemdir. 

 Eser, Karahanlılar devletinin, özellikle Büyük  Selçuklu, İmparatorluğu’nun askerlikçe ve uygarlık açısından en parlak dönemi içerisinde yazılmıştır. Bu parlak dönemde Arapların Türkçe öğrenmek ihtiyaçları oldukça artmış, Arap ülkeleri teker teker Türk hâkimiyeti altına girmişti. Üstelik Akdeniz ve Ön Asya’ya giden tüm ipek yollarına Türkler hâkim olmuşlardı.  . Divan ı Lügat üt Türkî, işte bu maksatla, yani Araplara  Türkçeyi öğretmek amacıyla 1073 -1077 tarihleri arasında  Bağdat ta yazılmıştır. O yıllar içinde Selçuklu devletinin başında Melikşah vardır.  Bağdat ise Melikşah’ın kışlık bir başkentidir.

 Eser, Türk dilini Araplara tanıtmak maksadıyla yazıldığından, Arapça olarak kaleme alınmıştır. İçinde pek çok Türkçe deyim, şiir  atasözü yer almaktadır. Sözcüklerle ilgili bol bol seci, mesel, hikmet, şiir, efsane; tarih, coğrafya; Türk halk edebiyatı, folklor bilgi ve örnekleri verilmiş; dilbilgisi kuralları ortaya konulmuş; Türkoloji'nin sağlam temelleri atılmıştır. Türkologların görüşü : " Göktürk Yazıtları ile Divan-ı Lügat-it-Türk'ün bulunuşu Türklük için tasavvur edilemeyecek kadar büyük kazanç olmuştur." [1]
Türk Dilinin en eski ve en değerli sözlüğünün, elde bulunan tek yazma nüshası, 1266 yılında Şam'da yaşayan müstensih Muhammed bin Ebû Bekir ibn Ebi'l-Feth es-Sâvî ed-Dimaşki tarafından temize çekilip 1 Ağustos 1266 (Hicri 27 Şevval 664) Pazar günü tamamlanmıştır.  Eserin yazımının 1072  yılında başlandığı dört defa düzelttikten sonra 1074 yılında tamamladığı kaydı eserde bulunmaktadır. [2] Eserin müstensih Muhammed bin ebî Bekr ibn ebi’l-Feth, Kâşgarlı’nın kendi el yazısıyla yazdığı asıl kitabı şu sözlerle bitirdiğini belirtir: “ Kitap dört yüz altmış dört yılının Cümad-el-ula ayının ilk günü (25 Ocak 1072) yazılmaya başlanıp dört defa düzeltildikten sonra dört yüz altmış altı yılının Cümad-el-ahire ayının onuncu günü olan (10 Şubat 1074) Pazartesi bitirilmiştir. “

Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün Yazım Süreci Söz Varlığı 

Kaşgarlı Mahmut, 1057’de kırk dokuz yaşında ailesinin Kaşgar’da suikastlere uğraması sonrası Kâşgar’dan ayrılmış, Batı Karahanlılar ülkesine ve Mâverâünnehir’de 25 yıl boyunca Türk boylarının yaşadığı bölgelerde yaşamak ve gezmek zorunda kalmıştı. Bu zorunlu ve bilinçli gezileri sırasında yazacağı eseri için malzeme toplamış, gezdiği yerlerdeki tüm Türk boylarının dil, edebiyat, kültür, yer, dağ, göl, ırmak, yer adlarını özel adları, deyimleri, atasözleri, vb derleyerek kayıt altına almıştı. En sonunda Bağdat’a gelerek  1057-1072 yılları arasında yaptığı derlemeleri  Kâşgar’da yazmaya başladığı eserini Bağdat’ta tamamlamıştı.   1074 yılında kitabını tamamalayan Kaşgarlı Mahmut, kitabını Abbâsî halifesi Muktedî-Biemrillâh’ın oğlu Ebü’l-Kāsım Abdullah’a takdim etti.

Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün Özbekistan’daki yayımında ise 9.222 sözcük bulunmaktadır.  Eserde Uygur, OğuzTürkmenleri, Kırgız, Çiğil, Yağma, Argu ve diğer Türk topluluklarına ait sözcükler tespit edilmiştir. Kâşgarlı Mahmud çeşitli Türk lehçelerine ait sözcükleri derlediği gibi lehçelere ait şive ve ağızlarda bulunan sözcükleri de eserine ilave etmiştir.  Kaşgarlı Mahmud, anlattıklarını atasözleriyle, manzum parçalarla, destekleyerek eserine çok sayıda, sav, sağu, koşuk örneklerini de ilave etmiş olur. Bu sayede de bin yıl evvel yazılmış olan  koşuk ve sağu örnekleri günümüze taşınmış eski Türk şiir, edebiyatı mısra başı kafiyeleri, hece ölçüsü ve durak sistemi hakkında aydınlatıcı çok sayıda bilgiyi bizlere ulaştırmış olur. Bir anlamda Türk şiir ve edebiyatının geçmiş onun sayesinde bilinebilir hale gelmiştir.

 Kâşgarlı Mahmud, eserinde bu Türk toplulukları arasında derlediği, şiir, atasözü, deyim, , göl, dağ, ırmak, ova, yerleşim yerlerinin adlarını da kayıt altına almıştır. Hatta özel adları da kayd etmiş,  tespit ettiği kelimler hakkında bilgiler vermiştir.  Bu nedenle eseri bir tür ansiklopedik sözlük niteliği taşımaktadır.


Önemi Ortaya Çıkması Basımı

Dîvânü lugāti’t-Türk, Türk boylarında konuşulan Türkçenin  11. Yy da derlenmiş ağızlar sözlüğü Türkçe’nin XI. yüzyıldaki ses ve yapı bilgisine dair yazılmış gramer kitabı özelliği taşımaktadır.  Eser 11. Asırdaki kişi, boy ve yer adları açısından da çok zengin bir materyale sahiptir.  Bunların yanında eser, Türk tarihi, kültürü, edebiyatı, sav sağu, koşuk mani örnekleri , 11. Asır Türk coğrafyası, mitolojisi, ve folkloruna dair son derce detaylı bilgiler içermektedir. Ayrıca verdiği, bitki adları eski Türklerdeki ilaç adları tedavi yöntemleri gündelik hayatta kullanılan araç ve gereç adları, kuş, hayvan bitki adları vb ile çok zengin dokümanlar sunmaktadır.  

El yazma nüshası 638 sayfadır ve yaklaşık 9000 Türkçe kelimenin ve cümlenin oldukça ayrıntılı Arapça ve başka dillerde açıklamasını içerir. [3] Türklerin tarihine, coğrafi yayılımına, boylarına, lehçelerine ve yaşam tarzlarına ilişkin kısa bir önsöz ve metin içine serpiştirilmiş bilgiler vermektedir. Kâşgarlı Mahmud ‘ un kendisine sonsuz bir ün, bitmez tükenmez bir kaynak sağlaması “ maksadı ile yazdığı bu eser Türk Dili için gelmiş geçmiş en değerli söz ve kültür hazinesi olmaktadır. Eser bin yıl öncesinde yazılmış ama Türkçenin en az iki bin yıllık hafızası olmaktadır.  

Eserin 1915 yılında İstanbul’da ortaya çıkması ise şu şekilde olmuştur. 1915 yılında İstanbul’da tesadüfen Ali Emiri Efendi (1857–1923) tarafından bulunmuştur. Kitap, eski Maliye Nazırlarından Nafiz Beyin akrabası yaşlı bir hanım tarafından Sahaflar Çarşısı’nda satılması için Burhan Bey’ adlı bir sahafın dükkânına bırakılmıştır.  Kitabı burada gören Ali Emiri Bey, kitabın değerini anlayınca sahaf dükkânına bırakılan Divan ı Lügat üt Türk'i, ’ün birinci nüshasını üç lira da bahşiş vererek toplam otuz üç liraya satın almıştır.  [4] Ali Emiri Efendi, kitabı satın aldığında duyduğu sevincini şu şekilde dile getirir: ‘Bu kitabı aldım; eve geldim. Yemeği içmeği unuttum… Bu kitabı sahaf Burhan 33 liraya sattı. Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığındaki elmaslara, zümrütlere değişmem. [5] [6]Demiştir.

Bir söylentiye göre de, yanında para olmadığı için eve gidip parayı alana kadar kitabın başkasına satılmaması için, dükkân sahibini dükkâna kilitlemiştir. Ancak eserin öncenden de bilindiği lakin yeteri kadar önemsenmediğine dair kayıtlar da vardır. Nitekim daha önceki yüzyıllarda Antepli Aynî ve  Katip Çelebi  de bu eserden söz etmişlerdir.  Divan-ı Lügat-it-Türk ’yi bulan  Ali Emiri  keşfettiği bu eseri emanet edecek  liyakat sahibi yeğane insan olarak ancak  Kilisli Rif'at Bilge’yi bulabilmişti. Ali Emiri yazması, Sadrazam Talat Paşa'nın (1874–1921) araya girmesi ile Kilisli Rıfat Bilge Bey'in (1873–1953) denetimi altında tercüme edilmesi için 1915 – 1917  Kilisli Rif'at Bilge’ye emanet edildi.  Kilisli Rıfat Efendi, iki ay müddetle kitabı üç kere okumuş, karışmış sayfaları yerli yerine koymuş ve numaralandırmıştı. Rıfat Bilge1915 – 1917 yılları arasında Konyalı Atıf Tüzüner ile birlikte gece gündüz çalışarak bu eseri Türkçeye çevirmiş,  sonuçta bu kitap Matbaa-i Amire’de üç yıl süren bir maceranın ardından basılabilmişti.  Eserin basılması dünyadaki tüm Türkologlarda heyecan uyandırmıştı.

Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün Millet Kütüphanesindeki tek nüshası  Sava’dan gelerek Şam’a yerleşen Muhammed bin ebî Bekr ibn ebi’l-Feth tarafından Kâşgarlı’dan yaklaşık iki yüz yıl sonra, 1 Ağustos 1266’da el yazısıyla yazılmış olan nüshası olmaktadır. [7]

Eser daha sonra Besim Atalay tarafından yeniden elden geçirilmiş, Besim Atalay ile  tercümesi son şeklini almıştır. 


Divan ı Lügat üt Türkî’nin Türk Dünyasına Taşınması ve İdamlar

Divan ı Lügat üt Türkî’nin Azerbaycan ve Doğu Türkistan’da çevrilmesi pek çok Türk bilim adamının idam edilmesine sebep olmuştur. Divan ı Lügat üt Türkî’yi  Azerbaycan ve Doğu Türkistan dillerine çeviren Azeri ve Uygur asıllı pek çok bilim adamı Ruslar ve Çinliler tarafından idam edilmiştir.  Eserin Türk Dünyasında basımı ise  ancak 1984 yılında gerçekleşir. Divan ü Lügati’t Türk İbrahim Muti’in yönetiminde Abdusselam Abbas, Abdurrahim Ötkür, Abdurra¬him Habibulla, Abdulreşit Kerim Sait, Abdulhamit Yusufi, Halim Salih, Hacı Nur Hacı, Osman Muhammed Niyaz, Emin Tursun, Sabit Ruzi, Muhammet Emin ve Mirsultan Osmanov’dan oluşan 12 kişilik komisyon tarafından tercüme edilmişti. Bu tercüme ile Divan, 1981–84 yıllarında Urimçi’de 3 cilt halinde ve 10 bin nüsha basılmıştır.[8]

Breslav Üniversitesi Samî dilleri Profesörü Carl Brockelmann 1928 yılında, atasözlerini, halk edebiyatı örneklerini ve Türk edebiyatı ve dili ile ilgili bulunan bütün kısımları ayrıntılı notlarla sözlüğün Almanca çevirisini yayımlamıştır. Besim Atalay'ın modern Türkçe çevirisi 1940 yılında Türk Dil Kurumu tarafından basılmıştır.

1982 – 1985 yılları arasında Robert Dankoff ve James Kelly tarafından yayına hazırlanan ve çevirisi yapılan önsüz ve fihrist (gösterge) içerikli İngilizce çevirisi, Harvard Üniversitesi basımevi tarafından yayınlanmıştır. Kaşgarlı Mahmut’un eserinin keşfedilmesi ve yayımlanması Türkoloji tarihinde yeni bir devir açan olağanüstü bir olaydır. Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lügati’t Türk kitabı döneminde yazdığı ve o döneme ışık tutan başka bir (Kitabu Cevahirü’n-Nahv fi Lugati’t-Türk) kitabı kayıptır.

Divan’ında Türk dilinin grameri yanında, TÜRK yer adları, Türk damgaları ve Türk topluluklarını da etraflı şekilde anlatan Kaşgarlı Mahmut, ömrünün sonlarına doğru tekrar memleketi Kaşgar’a dönerek, tahminen 1090’da burada vefat etti. Doğu Türkistan’da bulunan Kaşgar şehrine 35 kilometre uzaklıktaki Azak köyünde olan kabri, 1983 yılı Temmuz ayında bulundu. Türk illerini, obalarını ve bozkırlarını birer birer dolaşan ve Türk dili ve kültürüne ait topladığı malzemeyi titizlikle inceleyerek eserlerine alan Kaşgarlı Mahmut; Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma ve Kırgız boylarının ağız ve lehçelerini karşılaştırmalı olarak işledi. Ona göre;Türk Lehçeleri nin en kolayı Oğuz lehçesi, en dürüst ve kullanışlısı Yağma ve Tuhsi şivesi, en edebisi ise Kaşgar Türkçesidir. 

Türk dilinin tarifini, Lehçelerinin özelliklerini sayar ve dilbilgisi kurallarını, Arapçadakilere kıyasla gösterip tespit eder. Ana dilinin Arapçadan çok üstün olduğunu söyler ve örnekler verir. Bu arada, o bilgileri nasıl elde ettiğini, nasıl bütün memleketleri gezip dolaştığını da anlatır. İkinci, yani sözlük bölümü, Türkçe kelimelerin Arapça izahlarını kapsar. Bu nedenle, eser, Arapça yazılmış bir Türkçe sözlüktür. Ya da Türkçeden Arapçaya sözlüktür. Arapça dilbilgisindeki şekillerine göre sıralanmış 7500'den fazla kelime hakkında açıklama yapılmıştır.

Türk edebiyatı tarihine ait sözlü edebiyat örneklerini Kaşgarî'nin kitabından öğrenmekteyiz. Sagu denilen ağıtlar, koşuk dediği koşmalar, sav dediği atasözleri ve nazım şekillerinden başka verdiği dersten örneklerine bakarak meselâ Alp Er Tunga adındaki destanlaşmış kahramanın varlığını da yine Divan ı Lügat üt Türk'iden öğrenmiş bulunuyoruz. Bu sebeplerden dolayı Kaşgarlı Mahmut'un Divan ı Lügat üt Türk'i hem dil, hem edebiyat, hem toplum ve sosyoloji tarihimiz bakımından çok önemli belgeleri toplayan bir kaynaktır.

Kelimelerin anlamlarının iyi anlaşılması için deyimlerden, atasözlerinden ve şiirlerden, hatta bazı Âyet ve Hadis-i Şerif’lerden örnekler verilmiştir. Bu yönüyle eser, bir kültür hazinesi değerine kavuşturulmuştur. Eserde yer alan harita ise, Türk Dünyası ile ilgili olarak yayınlanan ilk haritadır. Haritada; dağlar kırmızı, denizler yeşil, ırmaklar mavi, kumluk alanlar sarı renkle gösterilmiştir. Türklerin oturdukları bölgeler ve komşularının isimleri özenle belirtilmiştir. Eser, güneşle birlikte, kültürün de doğudan dünyayı sardığının önemli bir göstergesidir.

 



Kaşgarlı Mahmud, Divân-ı Lügati't-Türk'e şöyle başlar;

Esirgeyen, koruyan Allah'ın adıyla: 
"Allah'ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Allah onlara Türk adını verdi. Ve yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi. Türkler Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu. Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya naili olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir." [9]

Türk adı altında da şu bilgileri verir:
:"Bir ad olarak Türk adını Tanrı vermiştir, dedik. Çünkü bize Kaşgarlı Halefoğlu Şeyh Hüseyin ona da İbn ül-Gurkî denilen kimse İbn üd-Dünya demekle tanılan Şeyh Ebû Bekr il-Müfid ül-Cürcanî'nin Ahır zaman üzerine yazmış olduğu kitabında Ulu Yalvac'a tanık varan bir hadis yazmıştır. Hadis şöyledir, ' Yüce Tanrı' -Benim bir ordum vardır. Ona Türk adını verdim. Onları Doğuda yerleştirdim. Bir ulusa kızarsam Türkleri o ulus üzerine musallat kılarım, diyor. İşte bu, Türkler için bütün insanlara karşı bir üstünlüktür. Çünkü Tanrı onlara ad vermeyi kendi üzerine almıştır. Onları yeryüzünün en yüksek yerinde, havası en temiz ülkelerine yerleştirmiş ve onlara 'Kendi ordum demiştir. Bununla beraber Türkler güzellik, sevimlilik, tatlılık, edep, büyükleri ağırlamak, sözünü yerine getirmek, sadelik, övünmemek, yiğitlik, mertlik gibi övülmeye değer sayısız iyiliklerle görülmektedirler."[10]

Kitabın içinde daire şeklinde çizilmiş olan harita Türk tarihinde Türkler tarafından çizilmiş olan ilk haritadır. Haritada Türk dünyasının sınırları hakkında şöyle der: “Rum ülkesinden Maçine dek Türk illerinin hepsinin boyu beşbin, eni sekizbin fersah eder. İyice bilinmek için bunların hepsi, yeryüzü biçiminde daire şeklinde gösterilmiştir." [11]

"Yağma, Toxsı (Tukhs) Kıpçak, Yabaku, Tatar, Kay Çomul ve Oğuzlar, birbirlerine uygun olarak, ( D?l; dh) harfini her zaman (Y?; y) ye çevirirler ve hiçbir zaman ( ye) li söylemezler. "Kayınağacı"na bunlardan başkası "kadhınğ", bunlar "kayınğ" derler."[12] ve "Aramut" "Uygur illerine yakın oturan bir Türk bölüğü." ve "Bir yer adı."ve "Rum ülkesine en yakın olan boy Beçenek'tir; sonra Kıpçak, Oğuz, Yemek[kıpçakların bir oymagıdır], Başgırt, Basmıl, Kay (Kayı), Yabaku, Tatar, Kırkız (Kırgız) gelir. Kırgızlar Çin ülkesine yakındırlar."  Ayrıca "Çomul boyunun kendilerinden bulunduğu çöl halkı ayrı bir dile sahiptir, Türkçeyi iyi bilirler. Kay, Yabaku, Tatar, Basmıl boyları da böyledir. Her boyun ayrı bir ağzı vardır; bununla beraber Türkçeyi de iyi konuşurlar. Kırgız, Kıpçak, Oğuz, Toxsı (Tukhs), Yağma, Çiğil, Oğrak, Çaruk boylarının öz Türkçe olarak yalnız bir dilleri vardır. Yemeklerle Başgırtların dilleri bunlara yakındır. .... Dillerin en yeğnisi Oğuzların, en doğrusu da Toxsı ile Yağmaların dilidir." [13] Şeklinde Türk boylarının yerlerini ve ağızlarını tanımlamıştır. Soğdak, Kençek, Argu, Xotan, Tübüt ve Tenğüt halkları hakkında da bilgiler verir.



Divân-ı Lügati't-Türk’deki Dünya Haritası.

Divân-ı Lügati't-Türk’deki Dünya Haritası Türklerin bulunduğu bölgeleri göstermek amacıyla çizilmiştir. Daire şeklinde olan haritanın çevresinde Doğu, Batı, Kuzey, Güney yönleri belirtilmiş, bazı deniz ve ırmaklar gösterilmiştir. Batıda işaret edilen yerler İtil boylarına, yani Kıpçakların ve Frenklerin oturdukları bölgelere kadar uzanır. Güney-Batıda Habeşistan’a, Güneyde Hint , Sint, Doğuda Çin ve Japonya'ya işaret edilmiştir. Ortada Yarkent, Kaşgar, Barsgan, Balasagun, Yifruç, Yafınç,İkiöküz, Asbuâli, Kumri, Talas(Tıraz veya Taraz), Sitgün(Sitkün),Yangikent, Kençek Señir, Cend ( Arapça:), Koçnğar başı, Barman, Özçent (Özçend), Özkend, Xoçand, Katun sını, Karaçuk(Fârap), Sayram (Sairam) ve diğerleri gibi daha birçok Türk kentleri yer almıştır.[14]

Doğu bölgelerine ilişkin verdiği bilgiler gerçeğe uymaktadır. Haritasında Çin Seddi'ni göstermiş, bu seddin ayrıca yüksek dağların ve denizin Ye'cüc ve Me'cüc (Arapça: ; Ya'j?ja Wa Ma'j?ja)lerin dillerinin öğrenilmesini engellediğini bildirmiştir. Japonya’ya gelince; onu haritasının doğusunda bir ada olarak göstermiş ve denizin onların dillerini öğrenilmesine olanak vermediğine işaret etmiştir.

İlk Japon haritası bir Japon tarafından 14. Yüzyılda çizilmiş, bir Dünya haritasında yer alması ise15. Yüzyıl da olmuştur. Bütün bu bilgilerin ışığı altında, bir plan biçiminde olsa da, yanlışlarla dolu da olsa ilk Japon haritası 11.yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından çizilmiştir.[15]

DİVAN-I LÜĞAT ÜT TÜRKİ'NİN BÖLÜMLERİ


"Ben bu kitabı hikmet, seci', atalar sözü, şiir, recez, nesir gibi şeylerle süsleyerek hece harfleri sırasında tertip ettim. ... Bu lûgat kitabını baştan sonuna dek sekiz ayırımda topladım." [16]

Hemze kitabı,
Salim kitabı,
Muzaaf kitabı,
Misalkitabı,
Üçlüler kitabı,
Dörtlüler kitabı,
Gunne[kitabı,
İki harekesiz harfin birleşmesi kitabı

Divân-ı Lügati't-Türk’de Türk boyları

" Oğuz : Bir  TÜRK boyudur. Oğuzlar Türkmendirler. Bunlar yirmi iki bölüktür; her bölüğün ayrı bir belgesi ve hayvanlarına vurulan bir alameti (tamgası) vardır. Birbirlerini bu belgelerle tanırlar. Birincisi ve başları:  Kınık "lardır. Zamanımızın Hakanları bunlardandır. Hayvanlarına vurdukları işaret şudur:  Bu saydığım bölükler köktür. Bu kökten bir takım oymaklar çıkmıştır; onları söylemedim, sözü kısa kestim. Bu bölüklerin adları onları kurmuş olan eski dedelerin adlarından alınmıştır. Araplarda dahi böyledir." Oguzları tanımladıktan sonra;"Yağma, Toxsı (TukhsKıpçak, Yabaku, Tatar, Kay Çomul ve Oğuzlar, birbirlerine uygun olarak, ( Dal; dh) harfini her zaman (Ya; y) ye çevirirler ve hiçbir zaman (ya)li söylemezler. "Kayınağacı na bunlardan başkası "kadhınğ", bunlar "kayınğ" derler."]ve  Aramut" "Uygur illerine yakın oturan bir TÜRK bölüğü." ve "Bir yer adı." ve "Rum ülkesine en yakın olan boy Beçenek'tir; sonra Kıpçak, Oğuz, Yemek, Başgırt, Basmıl, Kay (Kayı), Yabaku, Tatar, Kırkız (Kırgız) gelir. Kırgızlar Çin ülkesine yakındırlar.". Ayrıca "Çomul boyunun kendilerinden bulunduğu çöl halkı ayrı bir dile sahiptir, Türkçeyi iyi bilirler. Kay, Yabaku, Tatar, Basmıl boyları da böyledir. Her boyun ayrı bir ağzı vardır; bununla beraber Türkçeyi de iyi konuşurlar. Kırgız, Kıpçak, Oğuz, Toxsı (Tukhs), Yağma, Çiğil, Oğrak, Çaruk boylarının öz Türkçe olarak yalnız bir dilleri vardır. Yemeklerle Başgırtların dilleri bunlara yakındır. .... Dillerin en yeğnisi Oğuzların, en doğrusu da Toxsı ile Yağmaların dilidir."şeklinde Türk boylarının yerlerini ve ağızlarını tanımlamıştır. [17]
Kaşgarlı Mahmud’un Divan’ının Besim Atalay tarafından yapılan ve Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan çevirisi Türkologların eline düşünceleri bakımından derin, malzemesi bakımından ise önemli bir eser vererek Türkolojinin gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. Divân Batıda ilgi uyandırmış, 1928 yılında C. Brochkelmann Kaşgarlı üzerinde araştırmalar yapmıştır. Dankoff 'un Divânü Lugât-it Türk çevirisi ile James Kelly'nin makaleleri de son çalışmalar olarak söz konusu edilmesi gerekir. [18]

Sitemizdeki Baz  Mesneviler ve Linkleri

Kâşgarlı Mahmud Divân-ı Lügati't-Türkî Girişi İçeriği Bilgiler Bölümleri

Divan-ı Lügat-it-Türk ve Kaşgarlı Mahmud Hakkında Bilgiler Tespitler Örnekler

Divan-ı Lügat-it-Türk Yazımı Basımı Bulunuşu Önemi

Divan-ı Lügat-it Türk'ten Örnekler

Kaşgarlı Mahmud Divan-ı Lügat-üt Türk Deyim Atasözü Şiir Örnekleri


KAYNAKÇA

  • [1]  Cengiz Aslan, Ahmet Yesevi Üniversitesi Araştırma Merkezi.hurgokbayrak.com/yeni_sayfa_203.htm

  • [2] https://www.tdk.gov.tr/divanu-lugatit-turk/kasgarli-mahmud-ve-divanu-lugatit-turk/

  • [3]  https://tr.wikipedia.org/wiki/Divan-ı Lüğat- üt Türk

  • [4] M. Şakir Ülkütaşır: Büyük Türk dilcisi Kâşgarlı Mahmut, 2. baskı Ankara 1972.)

  • [5] Dr. Fahri SOLAK, www.yenidenergenekon.com/322-divan-i-lugatit-turk-icin-oldurulen-bilim-adamlari

  • [6] https://edebiyatvesanatakademisi.com/oyku-tiyatro-deneme-yazarlarimiz/kilisli-rif-at-bilge-hayati-ve-hizmetleri/1896

  • [7] https://www.tdk.gov.tr/divanu-lugatit-turk/kasgarli-mahmud-ve-divanu-lugatit-turk/

  • [8]  Dr. Fahri SOLAK,www.yenidenergenekon.com/322-divan-i-lugatit-turk-icin-oldurulen-bilim-adamlari )

  • [9]  Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.  Cilt I,

  • [10] Prof.Dr. Zühal ÖLMEZ, VIII-XIII. Yüzyıllar Türk Edebiyatı

  • [11] Prof.Dr. Zühal ÖLMEZ, VIII-XIII. Yüzyıllar Türk Edebiyatı

  • [12] Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 32.)

  • [13] Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 32.)

  • [14] Prof.Dr. Zühal ÖLMEZ, VIII-XIII. Yüzyıllar Türk Edebiyatı

  • [15]  https://tr.wikipedia.org/wiki/Divan-ı Lüğat üt-türk]

  • [16] Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.  Cilt I,

  • [17] Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.  Cilt I,

  • [18] Cengiz Aslan, Ahmet Yesevi Üniversitesi Araştırma Merkezi.hurgokbayrak.com/yeni_sayfa_203.htm



Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar