Gülşehri Felekname Ve Diğer Eserleri

28.10.2014


EDEBİ KİŞİLİĞİ

Gülşehri,   Yunus Emre gibi, Anadolu tekke edebiyatının en önde gelen isimlerinden biridir. Gülşehrî, Yûnus Emre ’den sonra çağının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilmiş, Türkçenin  kültür dili hâline gelmesi için çabalamış lirik bir şairdir.[1] ( BKZ  Gülşehri Hayatı Edebi Yönü Eserleri )

İslam ilimleri ve İran edebiyatını oldukça iyi bilen bir sofi olduğu çevirdiği eserlerden de kolayca ortaya çıkmaktadır. Gülşehri, eserlerini titiz bir üslupla yazmış, didaktik ve kuru bir dil yerine şiirlerinde ve eserlerinde lirizme değer veren bir şair özelliği göstermiştir.  ( BKZ Gülşehri Şiirleri ) Onun şiirleri ve eserleri, sanat değeri bakımından bu yönüyle de dikkatleri çekmektedir. Tasavvufi konuları dahi böylesi bir lirizmle dile getirmeyi başaran çağının önde gelen ediplerindendir.  Tasavvuf konusunda hayli bilgili olan Gülşehri eserlerini usta bir ifadeyle yazmış, sade ve güzel bir dille yazmaya özen göstermiştir. [2]Şiirlerine bakıldığında aruza hâkim olduğu aruz kalıplarını ve vezinlerini doğru olarak kullandığı görülür.

Gülşehri, bir sofi olmasına rağmen, eserlerini sanat gayesi ile yazmış, kuru ve sıkıcı olmaktan kaçınmaya çalışmıştır. Eserlerinde kuru öğretilerden ziyade, sanat eseri yazmak amacı vardır. Türkçeyi işleyip geliştirmek düşüncesi ve sanat eseri oluşturmak kaygısı eserlerinde dikkat çeken özelliklerdir.

Gülşehri, Feridüddin-i  Attar,  Mevlânâ Celaleddin-i Rumİ,  Hâkim Senâî  , ( Sadi-i Şirazi ), Genceli Nizami  ve Sultan Veled’in tesiri altında kalmış eserlerinde bu ediplerin eserlerinden alıntılar yapmış, onlardan etkilendiğini belli eden izlenimler bırakmıştır. ( BKZ  Gülşehri Mantıku't Tayr Mesnevisi )

Gülşehrî’nin iyi bir şair ve edip olduğu   Mantıku't Tayr Mesnevisi  adlı eseri ile gazellerinden anlaşılmaktadır. [3] Gülşehrî’nin dili sade, üslubu akıcıdır. Şiirlerinde şairliği ile övünmüş olduğundan çağdaşı şair Ahmedî tarafından eleştirilmiştir.[4]

Feleknâme:

İlhanlı Hükümdar Gazan Han adına 1301’de Farsça yazılmış bir mesnevidir. Feleknâme`yi İlhanlı hükümdarlarından Gazan Han’a sunmuştur.

Eser, insanoğlunun nereden gelip, nereye döneceğini anlatır. Gülşehrî, bu eseri tercüme ederken, Mevlana’nın Mesnevî’sinden de geniş ölçüde faydalanmıştır. Eserde Kuran dan pek çok ayete telmihte bulunulmuştur. Eser içerdiği astronomi bilgileri ile de dikkat çeker.  Eser Mevlana’nın mesnevisinden oldukça etkilenmiş Kuran ı ve Mesneviyi örnek alarak yazılmıştır. Dini tasavvufi konular içeren Felekname “ Nereden geldik nereye gidiyoruz, Madem bu dünyaya geldik niçin gidiyoruz sorularına cevap arayan bir ser olarak dikkat çeker.  İnsanın başlangıcı nedir ve eşref-i mahlûkun gideceği yer neresidir. Soruların cevap vermeye çalışır. Ona göre insanlığın  gayesi, ilahi aşkı ve ilahi yüceliği devamlı olarak araması gerekmektedir.

Gülşehri kendinden önceki mutasavvıfların aşk akıldan önemlidir görüşünün tersi bir istikamette, “akıl aşktan önemlidir “ tezini işler. [5]İlahi aşka ve Hakka ulaşmak için aklın daha önemli olduğunu savunur. Bu bakımdan Gülşehri Edş’ari değil Maturildi görüş içinde olan bir şairdir.

Eserin tek nüshası Ankara İl Halk Kütüphanesi’nde 817 numarada kayıtlıdır. Sadettin Kocatürk eser üzerinde doçentlik çalışması yapmış, Farsça metni ve Türkçe tercümesiyle birlikte “Gülşehrî ve Feleknâme” adıyla yayımlanmıştır (Ankara 1982, 2000). [6]

Gülşehrî’nin tasavvuf konusunda Farsça olarak yazıdğı Felek-nâme (Sadettin Kocatürk, Ankara 1982) ile Kerâmât-ı Ahi Evren (Franz Taeschner, Wiesbaden 1955) yayımlanmıştır. Bu son eser Kerâmât-ı Ahi Evren’in Gülşehrî’ye ait  olduğu şüphelidir.

Gülşehri Hayatı Edebi Yönü Eserleri

Mantıku't Tayr Hakkında Alıntılar Attar ve Gülşehri

Gülşehri Felekname Ve Diğer Eserleri

Gülşehri Mantıku't Tayr Mesnevisi

Gülşehri- Kerâmât-ı Ahî Evran ve Aruz-ı Gülşeh

FELEKNAME’DEN

Biz ne cismimiz ne de canımızla yaşıyoruz,
Sevgilinin yüzünün güzelliği ile hayattayız.

Sevgilinin mahallesine yolu düşen herkes,
Ölümünden yıllarca önce öldü.

Ölümsüzlük âlemine koşturan kimse,
Oraya varınca, ölüm onu ölmüş buldu.

Bütün delillerde ve bütün mukayeselerde,
Ölüm uzuvlardadır ve duyuların yok olması içindir.

Uzuvların ölmesi kaçınılmaz olduğunda,
Hissi ile yaşayan herkese öl diye söyle.

İnsanın düşüncesi ile yaşadığını kabul et,
Çünkü canlı duyuları ile yaşar.

Canlı ruhunda his batıl olunca,
İnsanın düşüncesi kâmil olur.

Onun ölümsüz düşüncesi ıstıraptan kurtulur,
Onun fani düşüncesi ise azaba giriftar olur.

Ölüm, canı aslına götürünce,
Vücutça yaşayan herkes öldü.

Ancak sevgilinin kokusu ile yaşayanlar için,
Yaşantı külfetten başka bir şey değildir.

felek-nâme
114.b

 F.Attar ve Gülşehri'nin Mantıku't Tayr'ı Özetler Alıntılar
 Gülşehri Felekname Ve Diğer Eserleri
Şahamettin Kuzucular Gülşehri Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri ve Örnekler ( 14. yy )
Gülşehri Mantıku't Tayr Mesnevisi

Gülşehri  TÜM Şiirleri

KAYNAKÇA  

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar