Drina'da Son Gün Hakkında ve Özeti Faik Baysal

10.04.2015
Drina'da Son Gün Hakkında ve Özeti Faik Baysal

 

 

ESER HAKKINDA İLGİNÇ NOTLAR

 

Drina’da Son Gün Faik Baysal’ın 1972 de yayımlanan romanıdır.  Kendisi de göçmen bir ailenin çocuğu olan Romanya’dan göç eden Faik Baysal’ın ailesi  Romanya’dan göçerek [1] Türkiye’ye gelmiştir. Bu roman  ise Yugoslavya’dan  Türkiye’ye göçmek zorunda kalan Yugoslavya iç savaşı sırasında Türkiye’ye göç etmeye çalışan bir aileyi anlatmaktadır.

Kitap Milli Eğitim Bakanlığının 100 Temel Eser listesinde yer almış, okur öğrenci ve öğretmenlere tavsiye edilen Yüz Temel Eser arasında kabul edilmiştir.

Faik Baysal‘ın belgesel niteliğinde bir savaş romanı olan bu  romanın en önemli özelliği, ilk kez bir Türk yazarının yurt dışında ge­çen yaşanmış olayları, evrensel bir düzeyde anlatmasıdır.” Roman yazarın  yaşadığı dönemdeki toplumsal değişimleri irdelediği bizzat tanıklık ettiği  eden dönemsel eserlerinden biridir. [2]

Eser romanın da başkahramanı olan  Rıza Selmanoviç’in anılarından yola çıkılarak yazılmış olduğundan belgesel bir savaş romanı şeklindedir.  1971 de 76 yaşında bulunan Rıza Selmanoviç, 1958 de Anavatana dönmüştür. [3] Romandaki olaylar İkinci Dünya Savaşı yıllarında eski bir Türk ailesi olan Selmanoviçler’in çiftliğinde geçen gerçekte yaşanmış olaylara dayanmaktadır.  Romandaki olaylar Sırp ve Hırvatlarla Türkler, Boşnaklar ve Arnavutlar arasındaki iç savaşları anlatmaktadır.

Baysal bu romanında  İkinci Dünya Savaşı yıllarında Yugoslavya Türklerinin yaşadığı insanlık dramını farklı bir açıdan ele almış, tarihi gerçeklere bağlı kalarak, barışın önemini, insanların insanlara neler yapabileceğini, savaşın neden olduğu yıkımları dramları işkenceleri, ayrıntılı bir şekilde ele almıştır.

Roman barışın önemini ve barışın sağlanması için önerdiği “ çözümler bakımından da  oldukça sıra dışı ve ilginç bir romandır.

İLGİLİ LİNKLER 

Faik Baysal Hayatı ve Romancılığı

Drina'da Son Gün Hakkında ve Özeti Faik Baysal

KÖY ROMANCILIĞI

Edebiyatımızda Köy Romancılığı

ROMANIN KONUSU

Yugoslavya göçmeni Rıza Selmanoviç’in (Yenerer) yaşamış olduğu belgesel nitelikli  olaylara ve anılara dayanır Roman Yugoslavya Türklerinin İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşadığı sıkıntıları, Yugoslavya’daki Türklere uygulanan işkence ve zulmü eleştirel bir tutumla ele almış, onların var olma ve hayata tutunma mücadeleleri ile sonunda Türkiye’ye göç etmelerini belgesel bir kurgu şeklinde ele almıştır.

Drinada Son Gün Kahramanları 

  • Rıza Selmanoviç: Drina’da  köklü bir Türk ailesine mensuptur. Selmanoviç, çevresinde çok  itibar gören, saygılı,  ve vatansever bir kişidir.

  • Mehdi Azamoviç: Hukuk mezunu olan ve Selmanoviç ailesinin çiftliğinde çalışan biridir.

  • Mordaç: Eşi Almanlar tarafından öldürülünce Alman düşmanı olmuştur. Aynı zamanda Türklerden de nefret eden ve ahlaksız bir sırp eşkiyasıdır.

  • Neniç ve Mihailoviç: Sırplar tarafından kahraman sanılan iki eşkıyadır. Savaştan yararlanarak her türlü zulmü ve ahlaksızlığı yapan iki Sırp lideridir.

  • Alfons Karr: Zalim Alman komutanıdır. Ahlaksız, vicdansız biridir.

  • Mirza: Belgrad Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirmiş, saygıdeğer, kültürlü, çocukları için yaşayan bir kadındır. Alfons Karr’ın kötü emellerine karşılık vermediği için öldürülür.

 

Drinada Son Gün’ün  Özeti:

Almanların saldırısından sonra  General Mihailoviç, Hersek’te komuta ettiği sahil muhafaza kıtasının başına geçip Bosna dağları Ravna Gora bölgesinde Çetnik örgütünü kurarak  Türklerle savaşmaya başlamıştır. Çetnikler, Müslümanları ve Türkleri öldürmeye yönelmiş Sırp çetelerinin adıdır.

Çeotina Suyu boyun­ca Fiat marka eski bir otobüs Taşlıca, Priboy, Vişigrad yolcularını bindirerek batıya yol almaktadır. Fakat Hitler’in askerleri otobüse doğru yaklaşmaktadır.

Yolcular çok  tedirgindir çünkü  Alman askerleri Yugoslavya’da pek çok suçsuz  insanı katletmiştir. Askerler otobusu durdurmuş,  sakallı bir adama silahlarını doğrultmuşlar, adamın her yerini kontrol edip, botlarını dahi çıkartmışlardır.  Hiçbir şey bulamayınca adamı yanlarına alırlar. Bazı  Alman askerleri de otobüsün üstündeki tavukların  kafasını koparmıştır. Götürülen adamın adı Popoviç’tir.

Otobüsteki Sırp, Hırvat, Türk, her milletten insanlar  Alman askerlerine lanet etmektedirler. Bir Türk olan Mehdi Azamoviç,   Sırp kahramanı olarak tanıtılan Neniç ve Mihailoviç’e de  lanet ederek, onların Türkleri  kovmak­tan başka bir şey istemediklerini söylemiştir. Çocuğu hasta olan bir Sırp kadın ise, Neniç’in kahraman olduğunu haykırır. Türk­ler ise kadını öldürecek hâle gelmişler ama  hasta çocuklu bir anne olduğu İçin affetmişlerdir.
Otobüsteki pipolu bir adam Mehdi ile görüşmek istediğini söylemiştir.. Mehdi, Selmonoviçlerin evinde kaldığını söy­leyince otobüsteki herkes susup kalmıştır. Eski ve çok köklü bir aile olan Selmonoviçlerin  o civarda yaşayan insanlar üzerinde büyük bir ağırlığı vardır.  Selmanoviçler o civardaki bütün Türklerin cesaret ve ümit kaynağı olan bir ailedir. Neniç ve Mihailoviç dahi  Almanlardan  daha çok bu aileden korkmaktadır.
Otobüs yoluna devam ederken Çentik­ler arabayı pusuya düşürmüştür. Çetnikler yaklaşınca affedilen Sırp kadın  Kahrolsun Türkler, Kahrolsun Almanlar!” diye haykırmaya başlamıştır.  Kapıları kırarak otobüse giren Çetnik haydutları herkesin üzerindeki  paraları zorla almaya başlar.  Aksine Çetnik haydutlar çocu­ğu ağladığı için en çok da Sırp kadına işkence yapmışlar, bütün değerli eşyaları topladıktan sonra çekip gitmişlerdir.
Mehdi Azamoviç ilk durakta inmiş ve evine gitmiştir.  Azamoviç,  yatağa yattığında karanlıktan gelen bir karaltının  kendisine doğru yaklaştığını hissedip çok korkmuştur.  Oysaki yanına yaklaşan on iki yıllık arkadaşı Sırp asıllı  Mordaç’tır.

Mordaç, beş ay önce aniden kaybolmuş, Türklere ait bir çiftlikte çalıştığı için Türkler tarafından öldürüldüğü zannedilen bir adamdır.  Oysaki bu Sırp ar­kadaşı onların yanlarından ölümle tehdit edildiği için ayrılmıştır. Şim­di ise   Sırpların ve diğer herkesin bir kahraman olarak kabul ettiği  Neniç’in yanında Almanlara karşı savaşmaktadır.

Azamoviç, arkadaşı Mordaj’a  Neniç’in bir kahraman olmadığını aksine hırsız haydut ve katilin teki olduğunu anlatmaya çalışır. Ama  Mordaç ona inanmamaktadır. Mordac,  Neniç’in Almanların işini bitirdikten sonra Türkleri de bu topraklardan atacağını, bir süre sonra çiftliği de basacaklarını  söylemiştir.  Neniç’in bu çiftliği basmamak için bir şartı vardır. Bu şart ise çiftliğin sahibi Rıza Selmanoviç’in kızı Elmasa’yı Neniç’e vermeleri şartıdır. Çünkü çetenin önde gelenlerinden biri olan azılı haydut  Gorli, bu  kıza göz koymuştur. Mordaç’ı Neniç’in sağ kolu olan Goril İpan yollamıştır. Goril İpan, Rıza Selmanoviç’in güzel kızı Elmasa’nın kendisine verilmesini  ve çetelerinin çiftlik tarafından beslenmesini istemektedir.

Neniç’in Selimovlardan bir isteği daha vardır. Selimoviçler, Almanlar yurttan atılana kadar çeteleri beslemek zorundadır.

Bunları duyan Azamoviç, Mordaç’in bu kadar nankör olabildiğine inanamaz. Halbuki,  Selmanoviçler yıllarca Mordaç’ı her kötülükten korumuş ve her türlü ihtiyaçlarını karşılamışlardır.  O yüzden, Azamoviç, eski dostu  Mordaç’ın sözlerine ve tekliflerine çok sinirlenir. Mordaç gider git­mez Alman askerleri kapıya dayanmıştır.  Azamoviç,  herşeye rağmen eski dostu Mordaç’ı ele vermez. Almanlar Mordac’ı bulamayınca dönüp gitmiş ama giderken de arabaları ile yüzlerce insanı besleyen tarlaları çiğneyerek dönmüşlerdir.  Azamoviç’in ektiği tarlalar harap olmuştur.  Azamoviç  aç kalacak çocukları düşünerek ağlamaya başlar.

Selmanoviçler  tarih boyunca eksile eksile ancak birkaç kişi kalmıştır. Ailenin başında, Almanya’da yükseköğrenim yapmış olan  Rıza Selmanoviç vardır. Mehdi Azamoviç  ise yirmi yıldır çiftlikte çalışmaktadır.  Mehdi Azamoviç  hukuk mezunudur. Bu çiftlikte  Taşlıca’lı, Miç lakabı ile  kâhyalık yapmaktadır.
Rıza Selmanoviç Türklerin hâlini ve3 Almanların sürekli olrak bombaladığı Londra’daki  olan oğlunu düşünmektedir. Mirza adındaki bir kadın Almanlar tarafından kurşuna dizilmiştir. Namuslu bir kadın olarak bildikleri Mirza, Neniç’in metresi olarak ilan edilmiş ve kurşuna dizilmiştir.   Aile dostları Osmaniç ise  Neniç’in adamları tarafından dövülmüş ve  ölmüştür.

Mehdi Azamoviç ve namuslu bir kadın olan Mirza Almanlara esir düşmüştür.   Al­man komutanı Mirza’ya kötü niyet beslemekte Mirza ise direnmektedir. Alfons Karr adındaki komutan, Mirza’ya emellerini açıkça söyler.  Mirza ise bunu kabul etmez. Bunun üzerine Mirza’nın Neniç’in metresi olduğu ilan edilerek  kurşuna dizilir.. Alfons Karr, bununla da yetinmeyerek çocuklarını getirtip Mirza’nın cesedini onlara göstertmiştir. Bu olaydan bir müddet sonra Neniç’in yerini söylemedi diye, Mehdi Azamoviç de aynı akıbete uğrar.


Türkler,Türk Divisia adlı bir örgüt kurmaya karar verirmiş örgütün başına başkan Hatipoviç gelmiş Rıza Selmanoviç de başkanın yardımcısı olmuştur.. Selmanoviç, Belgrad’a gi­dererek oradaki Türklerden yardım istemeye karar veriir. Belgrad yanmış  yıkılmış ve  her yeri mahvolmuş bir şekildedir. Selmanoviç  şehrin en zenginlerinden biri olan  Türk iş adamı İstanbuloviç’ten yardım ister. İstanbuloviç ve diğer iş adamları her türlü yardımı yapacaklarını  söyler. Selmanoviç burada iken  bombnalamalar sonucunda havaya uçan insan parçalarını görmek zorunda kalmıştır.

Dündar Selmanoviç, ailesinin yanına dönme­ye karar verdiği gün öldürülür. Türk Divisia örgütü Türk halkını korumaya çalışmaktadır. Selmanoviç, bir ara haydutların eline düşerse de kaçarak kurtulur.

Mordaç örgütün önde gelenlerinden bir olan  Çavuş’u öldü­rmüş ve Selmanoviç’in kızı Elmasa’yı kaçırır­ken yakalanmıştır. Mordaç, Neniç’in Alman uşağı olduğunu anlamış, artık Gorli için çalışmaktadır.  Mordac, Selmanoviç ve arka­daşlarının elinden kurtulur; onun çok sevdiği katil Gorli  öldürülür.

Drina’da Türklerin duurmu gittikçe kötü olmaya başlamıştır.  Her gün onlarca Türk öldü­rülmektedir. Hitler’in galip çı­kamayacağı belli olmaya başlayınca. Mihailoviç ve Türklere baskıyı oldukça artırmıştır. Osmaniç’ler  yurtlarından, kaçmaya başlamışlar, Peder Yuvan, ka­dın ve çocuklardan oluşan Türklere yardım etmeye çalışmaktadır. Fakat yolda Mihailoviç’in adam­ları pederi dahi öldürür. Türk askerlerinin yardımı ile kurtulan kadın ve çocuklar  ve papazı ağlayarak gömer. Başta Şevvale Ana olmak üzere hepsi  Fiat marka otobüse binerek Türkiye’ye gitmek üze­re yollara koyulurlar.
 

 KAYNAKÇA


[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/faik-baysal-hayati-ve-romanciligi/74877

[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/faik-baysal-hayati-ve-romanciligi/74877

[3]  https://www.kitapozetleri.gen.tr/196-drinada-son-gun.html

 

 

 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar