Empresyonizm ( İzlenimcilik)
Empresyonizim 19. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkarak tüm dünyaya ve diğer sanat dallarına da yansıyan özellikle resim sanatında yankı uyandıran, edebiyatta da kendini gösteren bir sanat akımıdır. ( bkz Empresyonizim N)
Realist anlayışın farklı bir yönü olarak şekillenen Empresyonizm dünyadaki canlı veya cansız nesneler ve manzaraları olduğu ve yalın gerçekliği ile değil sanatçıda uyandırdığı hayaller ve izlenimlerle anlatma yoluna giden bir sanat akımı olarak belirginleşmiştir. Sembolizmin uzantısı olan bu akım sanat için sanat anlayışına yönelmiş, gerçeği kişisel izlenimlerine göre yorumlayan sanatçılar olarak tanınmışlardır. ( bkz Empresyonizim Nedir Resimde ve Edebiyatta İzlenimcilik)
Empresyonizim, doğadaki unsurların sanatçıda uyandırdığı izlenimleri, duygusal bir yaklaşımla yansıtmayı hedefleyen bir akımdır. Bu akımın sanatçıları doğayı objektif bir gerçek olarak değil, objelerin zihin hayal ve duygu dünyalarında uyandırdığı izlenimleri ve algıladıkları şekli ile ürünlerine aktaran sanatçılar olmuşlardır.
İzlenimcilere göre “sanatçı doğrudan doğruya gerçeği değil, gördüklerinin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceleri esas almalı, gerçekçiliği ve nesnelliği ikinci plana atarak, kişisel yorumu ön plana çıkarmalıdır.” ( bkz Empresyonizm İzlenimcilik Nedir )
Resimde İzlenimcilik:
Resimde izlenimcilik, özellikle ışık ve renkten kaynaklanan görsel izlenimleri yansıtmayı hedeflemiş, nesneler veya olaylardan çok günün belirli bir zamanına özgü ışığın sanatçı üzerinde yarattığı izlenimlere önem veren resimler yapmışlardır. Resimdekki öncüleri Claude Monet , Pierre Auguste Renoir, Van Gogh , Cezanne, Sisley ve Camille Pissarro'dur. Türk resim sanatında ise Çallı Kuşağı ve ressamları izlenimci ressamlarımız olmaktadır. (Çallı Kuşağı Resmi ve Türk İzlenimcileri )
Edebiyatta İzlenimcilik
Empresyonist edebiyatçılara dünya objeleri manzaraları ve mekânları “sanatçılara heyecan ve ruhi dalgalanmalar veren bir uyarıcıdır. Sanatçının görevi de, duyduğu heyecanı, ruhi dalgalanmaları dile getirmektir. “ Bu sanatçılara göre edebî eser, yazarın veya şairin kişiliğine izler taşımalı, sanatçılarının hayallerinin ve öznel betimlemelerinin ürünü olmalıdır. Sanatçılar dış dünyada olanları değil olanların içlerinde uyandırdığı, hayal ve duyguları dile getirmelidir. Onlara göre dış âlemdeki nesneler, hayal güçlerinde canlandırdıkları gibi betimlenmelidir.
Empresyonist sanatçılar tabiatı şahsi olarak idrak edip öznel izlenimleri ile betimlemeye önem vermişler, eserlerini belli bir şekil veya ahlaki kaygılar taşımadan özgürce oluşturmuşlardır. Onlara göre sanat, ahlakın, dinin, yönetimlerin vb amacına hizmet etmemelidir. Her hangi bir gayeye hizmet eden eser sanat eseri değildir. Sanatın amacı sadece sanat olmalıdır.
Empresyonizmin edebiyatta geliştiği başlıca türler Şiir ve tiyatrodur. Şiirlerde sembolist şairlere yakın durmuşlar, tiyatro eserlerinde ise tek perdelik oyunlara yönelmişlerdir.
Batı edebiyatında Marie Rilke { Önemli yapıtları: Christop Rilke’nin Aşk ve Ölüm Şarkısı. Duino Mersiyeri..,) ve James Joyce (. Önemli yapıtları: Sürgünler. Bir Delikanlının Sanatçı olarak portresi ) empresyonizm temsilcileridir. Rimbaut ve Varleıne önemli sanatçılarıdır.
Empresyonist şairler, şiirde biçime, kafiyeye önem vermemişler “Sanat için sanat” anlayışını benimseyerek, edebiyatın toplumsal bir görevi üstlenmesine karşı çıkarak sanatın güzellik için var olduğunu sanatın avamın anlaması için olamayacağını savunmuşlardır. Analımda kapalı kalmayı tercih etmelerine rağmen anlam da yorumlanabilir olmak kaygısından da uzakta durmamışlardır.
Empresyonizm, bir ölçüde Sembolizm akımının özelliklerini taşıyan bir akım olarak bilinir. Bu nedenle Sembolizm akımı içinde yer alan bazı şairler, Emprosyonizmin de temsilcileri olmuşlardır.
Empresyonizmin Türk Edebiyatındaki Temsilcileri: Türk edebiyatında bütün şiirleriyle izlenimci diyebileceğimiz şairler yok sayılır. Ahmet Muhip Dıranas , Cahit Sıtkı Tarancı gibi sanatçıların kimi şiirlerinde bu akımın etkileri görülür. Sembolizim etkisinde kalan, Ahmet Haşim , Cenap Şahabettin’i de empresyonist şairler arasında değerlendirmek mümkündür.
Güz Günü
Tanrım, tam zamanı. Ne görkemliydi yaz.
Düşsün günışığına gölgen
ve rüzgâr okşasın çayırları.
Yetişsin buyruğunla güz meyveleri de;
eriştir erginliğe, bağışla,
birkaç sıcak gün daha; ve son tadı
akışsın keskin şaraba.
Yuva kurmaz artık, yurtsuz olan.
Yalnızdır, yalnız kalır uzun zaman:
uykusu kaçar, okur, sarılır mektuplara ve yeniden
dolaşır durmadan tedirgin
dökülürken yapraklar yollara.
Rainer Maria RİLKE, Çeviri: M. Mahzun DOĞAN
"Seyreyledim eşkâl-i hayâtı
Ben havz-ı hayâlin sularında,
Bir aks-i mülevvendir onun'çün
Arzın bana ahcâr ü nebâtı" Ahmet Haşim (Mukaddim