Fukara Sinesi Nedir Fakir Fakr

24.01.2016



 Fakir  Fakr Fukara  Sinesi

 

 

Osmanlıca yazılışı: Fakir: فقير

Fakir ve fukara sözcükleri Arapçadaki “fakr “  sözcüğünden türemiş sözcüklerdir.

Fakr, Fukara ve fakir sözcüklerinin Osmanlıca sözlüklerde fakir sözcüğünün anlamları:   “ Zengin olmayan, yoksul, parasız, züğürt. Dilenci,) zavallı, bîçare, âciz. “ şekillerindedir. Fakr sözcüğünün mecazi ve tasavvufi manaları ise “

Alçak gönüllülük gösteren, Allah’a adanmış kul, dünyevi ihtiraslar vaz geçmiş tok gönüllü gibi manalar taşımaktadır.

Fakir sözcüğü, Arapça asıllı “Fakr”  sözcüğünden gelir.  Fakr, ihtiyaç, yoksulluk, muhtaçlık anlamındadır.  Fakat sözcük tasavvufta  kişinin dervişin, kendisinde bulunan her şeyin Allah’tan geldiğini bilmesi,  her an Allah'a muhtaç olduğunu bilmesi  manasına da kavuşmuştur.

‘Fakr’ denilince genellikle servetten mahrum  olmak durumu anlaşılır.   Fakat tasavvufta kendilerin fakr görenler  maddi açıdan yoksulluğu değil manevi açıdan  Allaha muhtaç oldukların ifadem etmiş olurlar. Kuran’a göre manevi açıdan “zengin olan yalnızca  Allah'tır ve bütün insanlar fakir olup o'na muhtaçtır “ (fâtır, 35/15). Yani, insan manevi açıdan  sonsuz  derecede fakir ve  Allah’a muhtaçtır. Manevi açıdan  Ganî (zengin) ve sonsuz  zenginliğe sahip olan tek varlık Allah’tır.  İşte insan, bu sonsuz ihtiyacından dolayı fakr içindedir.  Dervişlerdeki  “Ganiy-yi Mutlak' olan Allah'a karşı  sürekli olarak fakr u ihtiyaç şuuru, gınânın ta kendisidir. Tasavvuftaki gına zenginlik ise maddi zenginliği değil manevi yönden Allah’a ihtiyaç duymaktaki aczi ve  fakirliği ifade eder.  Kendini  ihtiyaç duyduğu bu manevi fakr içinde bir nokta kadar  küçük gören derviş,  Allah’a yöneldiği sürece başka bir zenginliğe veya varlığa ihtiyaç duymayacağını düşünür. [1] Böyle birisi maddiyata önem vermez ve tam olarak da fakirdir.  Bu fakir haline  rağmen hiç kimseye ve hiçbir şeye karşı ihtiyaç hissetmeyecektir.

Nokta-i istimdat: “ihtiyaç, talep ve arzuların giderilmesinde medet istenecek nokta” demektir.  Nokta-ı istimdadı içinde duyan derviş  duyup, hissedip O'na yöneldiği nisbette 'başka şeylere muhtaç olmadığı' şuur ve idrâkine ulaşır.  Nokta-i istinat,  ise “Her şeyin dizgini onun elinde her şeyin hazinesi onun yanındadır.”  düşüncesidir.

Bu düşünme biçimi özellikle Melâmilik ve Kalenderiiler, arasında bir yaşama biçimine dönüşmüş, “Ganiy-yi Mutlak”a yönelen dervişler dünyevi zenginliği hiçe saymış, “ Üryan gelir üryan giderim “ ilkesiyle maddi anlamda  fakr-u zaruret içinde yaşamayı yaşama biçimi  olarak seçmişlerdir.[2]

Maddî   yönden  fakirlik ise Allah'ın kullarını imtihan için vasıta kıldığı bir yoldur ve sabredenler bu imtihanı başarmış olurlar (bakara, 2/155

Divan  ve tasavvuf edebiyatındaki Fakr, fakir, fukara sözcükleri   “  Her şeyi ile  O’na ihtiyaç duyan aciz ben “ anlamındadır. Dervişler veya şeyhler, kendilerini “ ben “ diye ifade etmek yerine fakir,  fukara, fakr olarak ifade ederler.  A.T.Onay’ın bildirdiğine göre   tarikat şeyhleri  imzalarının üzerine  “hadim’ül fukara” yazarlarmış,   Bektaşiler ve Mevleviler arasında Fukara-ı Bektaşiye, Fukara-ı Mevleviye tabiri çok yaygınmış. [3]

Bu nedenle fakr, fakir, fukara sözcükleri divan şiirimizde  yukarıda izah edilen manalarıyla çok sık kullanılmıştır.

Hayâlî fakr şalına çekmek cism-i üryânı, 
Ânınla fahrederler, atlas ü dîbâyı bilmezler.     Hayali

Çıplak bedenlerini fakr şalı ile örtenler, onunla övünürler, atlas ve zibayı bilmez ve onlarla  övünmezler.

Eyleme fakra hakaretle nazar ey Nâbî, 
Fakr, âyinesidir suret-i istiğnânın.          Nabi

Şarab-ı bezm-i gam zevkin ne mîr ü ne vezir etti.
Anın keyfiyetin benden sual eylen fakir etti.           Baki

Ey felek yohdur pelâs-i fakrdan ârum menüm
Atlasundan bilmişem üstün muhakkar şâlümi         Fuzûlî

 “Ey felek! Fakirlik çulundan utandığım yoktur. Ben, değersiz şalımı senin atlasından üstün bilmişimdir

Fukara kalbine her kim dokuna,
Dokuna yüreği Allah okuna.                 Yunus Emre

Vîrâne-i cihânda ne şâhız ne bendeyiz
Rind-i âbâ-be-dûş fakîr-i revendeyiz

Pîr ü civân bahâr bahâr eyleriz sefer
Her dem otâğ-ı Cem’le diyâr-ı çemendeyiz     Yahya Kemal

Kimi beyitlerde fakr sözcüğü geçmese bile işlenen gizli mana olarak karşımıza çıkar.

Derun erbabı almaz bir pula zerbeft-i dibayı
Hakikat düşüni tezyin edüp sade abalara        Naşid

İLGİLİ BAŞLIKLAR VE  LİNKLERİMİZ

Türklerde Kalenderilik ve Tarihçesi

Kalenderilikte İslamiyet Dışı Etkiler

Kalenderilik Felsefesi Fikriyatı ve Yaşama Biçimleri

Tarihte Abdal ve Kalenderi Zümreler

Mana Nedir Zahiri ve Bâtıni Mânâ

Melâmilik Nedir Melami Düşünce Tarihçesi Beyit Örnekleri

Tekke ve Tasavvuf Şiiri Türleri

Tasavvufta Deniz Damla ve Vahdet

Kelâm İlmi Nedir İslami veTasavvufi

Külhani-i Layhar Kıssaları Şiirlerde Layhar ve Senai

Hâkim Senâî Kimdir Senai ve Layhar Kıssaları

 

KAYNAKÇA  

[1]  https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/melamilik-nedir-melami-dusunce-tarihcesi-beyit/105077

[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/kulhani-i-layhar-kissalari-siirlerde-layhar-ve-senai/92403

[3] A. Talat Onay, Eski Edebiyatımızda Mazmunlar,  MEB, Shf.226

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da