Ferman Nedir ve Şiirimizde Ferman

05.02.2016

 

Ferman  ve Ferman Türleri

 

Osmanlıca yazılışı ferman :  فرمان

Sözcüğün Osmanlıca lügatlerdeki anlamları : “ Kesin emir, hüküm, bildiri, buyruk, padişah tarafından verilen yazılı emir.” Şekillerindedir.

Ferman Farsça kökenli bir kelimedir ve buyurmak anlamına gelen farmân (kelimesinden  dilimize girmiştir. , Ferman, yazılı emir, buyruk, buyrultu anlamında dilimize girmiş, hükümdarın tuğrasını taşıyan yazılı emirlere, berat ve menşurlara da ferman denmiştir.

Eski Türk devletleri   ferman yerine   (  Karakoyunlu, Akkoyunlu devletleri, Altınordu ve Kırım Hanlıkları)  “yarlığ “ kelimesini kullanırlarken; Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları  Yarlık veya Ferman yerine  “pervane” kelimesini kullanmışlar, İlhanlı devletinden sonra  Osmanlılar da ferman kelimesini, menşur ve berat anlamları ile birlikte kullanmaya başlamışlardır.   

Osmanlılarda ilk ferman Orhan Gazi’ye ait,  1324 tarihli vakfiyedir. Son Osmanlı fermanı ise  son Osmanlı padişahı olan Sultan  Vahdettin’in  1922 tarihli fermanı olmuştur. [1]

Osmanlılarda iki çeşit ferman vardır. İlki divanda, yazılarak üzerine hükümdarın tuğrası çekilerek, gönderilen emr-i şerif; diğeri ise tuğralı bir fermanın  baş tarafına padişahın kendi el yazısıyla “Hatt-ı Hümayûnla Muvaşşah, “ yani padişahın el yazısıyla  başlamış olan fermandır. ”  Üzerinde padişahın kendi el yazisi ile bir ibare  bulunan fermanlara "Ferman-i Hümayun" denmiştir.

Fermanlar divani hat denilen bir yazıyla yazılmışlar;  üst kısmı  dua, altında tuğra,  onun altında ise esas metin kısmı  yazılmıştır. Esas kısımda  gönderilen kişinin isim ve sıfatları, fermanın sebebi, yapılması  istenen şeye dair emir, ihtar ve israr  sözleri ve tarih  bulunurdu.

Fermanlar: Sefer açılması, asker sevki, vergi vb. devlet işlerine dair olan fermanlar  ilgili kişilere bildirmek için gönderilirdi. Fâtih Kanunnamesine göre “tuğrâ-yı şerîf ile ahkâm buyurulma”nın mülkî işler için sadrazam, malî işler için defterdar, şer’-i şerîf üzere görülen davalarda ise kazasker buyrultusu ile yazılacağına işaret edilmişti. [2]

Fermanların daha bir özenle yazılmış olanlarına ise menşur denir. Menşurlar diğer beratlara ve  fermanlara kıyasla daha değerli kâğıtlara altın suyuna batırılmış kalemlerle yazılmıştır. Menşur beratlarının  özenle tezhip edilmesi ve süslenmesi, üzerine çekilen divani hattın normal beratlara göre daha da bir özenle yazılması, tuğralı olmaları vb   şairlerimizin  bu konularda çeşitli benzetmeler ve anlam oyunları yapmalarına vesile olmuştur. Şiir dünyamızda menşur verme  işine Allah, Peygamber ve sevgili de dâhil edilmiştir. [3]

Kaldı ardınca gözü  hakın değil  zahrında nur
Bende-i âsîye Hak’tan afv için menşursun             Ahmet Daniş

Ferman divan  halk ve çağdaş şiirimizde çeşitli özellikleri ile çok sık karşımıza çıkar. Hüsn-i Hat sanatının bir kolu olan ferman, menşur, tevki , tevk-i yazı ve  tuğra,  klâsik Türk şiirinin konularından biridir. [4]

 Şiir dünyamızda ferman Allah'tan, Peygamberden, padişahtan ve sevgiliden gelen fermanlar  şekillerinde anlaşılır. 

Surete can girmeğe ferman olur.
Padişah emri ana derman olur               Yunus Emre

Ferman şiir dünyamızda   gerçek manasında da kullanıldığı gibi mecazi anlamlarda, sevgiliden gelen emir, sevgilinin imalarını ferman olarak kabul etme, nazlarını, şikayetlerini olumsuz olarak algılama, bakışlarını öldürmeye kast eden bir ferman  vb şekilleri ile  anlaşılır ve  bu anlamları ile karşımıza çıkar. Âşık sevgilinin tavırlarını ölüm emri veya fermanı olarak algılar.  Sevgilin kaşlarını çatması, bir istekte bulunur gibi olması,  âşık için  bir fermandır.  Bu durumda sevgili Şah ve Padişah, âşık ise, bende ve köledir.  Âşık, sevgiliden gelen can vermek de dâhil her isteği ferman kabul etse de, sevgiliyi terk etmek hususunda isyankârdır. Her şeye razı olsa bile “ aşığın gönlü “ sevgisinden ayrılma fermanını dinlemez. Bu nedenle halk ve divan şiirimizde ferman kelimesi genel olarak gönül kelimesi ile karşımıza sık sık çıkar. 

Cana meylin var ise  hükm eyle teslim eyleyem
Şah sensin ben senin bir bende-i fermanınam           Fuzuli

Ferman-ı aşka can iledür inkiyadumuz.
Hükm-i kazaya zerre kadar yok inadumuz             Baki

Bende-i fermân olup gîsû-yı kâfir-kîşüne.
Hidmete bil baglayupdur ey sanem zünnârlar       Baki

Ol perî-veş kim melâhat milkinin sultânıdır
Hükm onun hükmü bana ferman onun fermanıdır.    Fuzûlî

Kimsenenün hükmine çün olmadun fermân gönül.
Sen ki manzûrun felekdür niçe olursın helâk.

Fermanların   tuğralı olması nedeni ile tuğra sözcüğü  fermanın yerine de  kullanılır. Divan şairleri ferman ve tuğra kelimelerinden hareketle çeşitli anlam oyunları  ve benzetmeler kurmuşlardır.

Kaşlarun tugrası cânâ âfitâp üstündedir.
Şekli bismilllah’a benzer kim kitâp üstündedir.    Fiğani

Hakkımızda devlet etmiş fermanı.
Ferman padişahın dağlar bizimdir. Dadaloğlu

 Ferman ve Berat

Ferman ve Menşur

Ferman Tevki Tugra

Tuğralar ve Osmanlı Padişah Tuğraları- Yazar: Dr. Ercan Mensiz,

Tuğra Öyküsü Konusu Metni ve Ömer Seyfettin

Tüm Yönleriyle Tuğra Yazımı Yapımı Bölümü Türleri



KAYNAKÇA

 

[1] NTV Tarih Dergisi ,  Nisan 2010 Sayı:15 Sayfa:96

[2] Mübahat S. Kütükoğlu, “Fermen”, TDVİA,     cilt: 12; sayfa: 401

[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ferman-ve-mensur/100657

[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ferman-tevki-tugra/100658

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar