Ferman Tevki Tugra
Tevki Nedir:
Osmanlıca yazılışı : tevki' توقيع
Tevki: Arapça kökenli “vuku” kelimesinden türeyen “tevki” işaret, emare anlamlarına gelen Farsça nişane kelimesi ile eş anlamlı olan bir kelimedir. Tevki kelimesinin sözlükteki anlamı Padişah fermanlarına çekilen tuğra, ferman ve fermanlarda kullanılan divani hat yazısı türü anlamını taşır. Yani tevki padişah fermanlarına, menşur ve mektuplara konulmuş olan Padişahın imzası yerini tutan alamet ve nişandır. Bu alamet ve nişaneye tuğra denir. Her padişah için özel bir tuğra yapılmış, imza görevi gören bu tuğralar taklit edilemeyecek bir biçimde ve özende yapılmışlardır.
Tevki Yazı Türü Tuğra ve Tuğrakeş
Osmanlıca yazılışı tuğra : طغرا
Tuğra , padişahın ismi ve lakabı bulunan alâmet veya imzaya denmektedir.
Tuğrâ-yi garrâ: parlak tuğra.
Tuğrâ-yi hümâyûn: padişah tuğrası.
Fermanları yazmak için kullanılan özel divani hat yazısı türüne de tevki denir. Divani hat yazısının türü olan tevki, sülüs yazısının küçük boyda olanı, birleşmeyen harflerinin de birleştirilerek yazıldığı bir hat yazısıdır. Bu yazı türü genellikle, fermanlarda menşurlarda, halife ve vezirlerin mektuplarında, vakıf işlerinde kullanılmıştır.
Bu nedenle tevki en geçerli ifadesi ile padişahın tuğrasını taşıyan ferman anlamına da gelmiş olur. Fermanlara tuğra çeken sanatçılara, tevki –i veya tuğrakeş denmiştir. Tevk-i humayun, Tevk-i efi, Şerif-i Âli şani- sultani, misâl-i meymûn, âlâmet-i şerife ,Tugra-yı garra-yi sami mekani ,Tevk-i ref-i humayun , Tugra-yı garra tabirlerinin hepsi tevkili ve tugralı ferman demektir. “Tuğralar padişahın emrini kapsayan fermanlar, padişah tarafından bir hak veya imtiyaz verilen beratlar, padişah tarafından en yüksek derecedeki memurlukları tevcih eden menşurlar, ahitnameler, arazi tahrir defterleri, vakfiyeler üzerine nişancı veya tevkii denen kişiler tarafından yazılır ve paralara da basılırdı. 19. yüzyıldan sonra ise bir arma olarak bayraklara, pullara, nüfus hüviyet cüzdanlarına ve hatta binalara da basılmıştır”[1]
Tuğraları çeken sanatçı memurlara Nişancı Tevki, Tugrai, Muvvaki, Tuğrakeş gibi adlar verilmiştir. Bu memurlar Nişancı ‘nın idaremsinde çalışan kimselerdir. Bilindiği gibi ferman, menşur, berat ve devlet işleri ile ilgili resmi yazıları yazmak Nişancı ve altındaki memuriyetlere verilmiş bir görevdi. 1836 da nişancılık kaldırılmış yerine defter eminliği tesis edilmiştir.
Şiirimizde Tevk-i Tugra ve Tugrakeş
Hüsn-i Hat sanatının bir kolu olan ferman, menşur, tevki, tevk-i yazı ve tuğra, klâsik Türk şiirinin konularından biridir. “Klâsik Türk şiirinde tuğra ve tuğra kısımları genel olarak şiirin konularından ve malzemelerinden olmakla birlikte doğrudan tuğra anlatımı etrafında yazılan şiirler de vardır. Tamamen devlet adamının tuğrası vasfında yazılan tuğra konulu şiirler de vardır. “Kimi akademisyenlere göre bu tip şiirler “ bir tür adını belirtecek şekilde tuğraiyye olarak adlandırılmalıdır”[2]
Tugra ve tevki ile alakalı olan, sere, beyze, tug ve zülfe , tugranın kolları olan hançere gibi unsurlar da şiirlerde karşımıza çıkar.
TUGRANIN BÖLÜMLERİ
Sere: Tuğranın dört bölümünden ilkini teşkil eden asıl metin kısmıdır.
Beyze: “Tuğranın sol tarafında bulunan ve genellikle “han” ve “bin” kelimelerindeki “nun” harflerinin, bazen de başka bir kelimedeki “dal” harflerinin teşkil ettiği kavislerin adıdır”[3]
Tuğ ve Zülfe: Tuğranın üst kısmında yer alan “elif” harfi şeklinde çizgilerin adı.
Tuğranın Kolları (Hançere): “Beyzelerin devamı niteliğindeki muzaffer kelimesinin üzerinden geçerek sağa doğru paralel bir şekilde uzanan kısımlara verilen isimdir”[4]
Şiir dünyamızda tevki ve tugra sevgilinin kaşları, kiprikleri gibi nişanelerini, nazlarını ve yüz ifadelerini ifade eden benzetmeler ve tabirler olarak da kullanılmıştır.
Kaşların tevki-i tugra-yı şehinşahname midir.
Ya sipihri-i vechin üzre gurre-i garra mıdır. Baki
Biri biri içinde beyzalardan anla kim eflâk
O tuğranın olur ser-geşte-i mazmûn-ı fermânı Vehbî
Kalem vaz eyleyenler nüsha-i tevki-i ikbale
Felekten iltimas-ı devleti mecruh yazmışlar. Naili
Halka halka edip ol kakül-i bu hüsnü beliğ
Yazdı menşur-ı cemal üzre tevk-i refi Necati
Çizerdi lâm-elif lâmiyyesin anmazdı şerminden
Olurdu kâmet-i Tuğrâyi ham çün elf-i dîvânı Vehbî
N’ola çıksa firâz-ı nerdübân-ı kasr-ı ikbâle
Elifler tuğlarıdur zülfeler gîsû-yı müstesnâ Sâbit
Tuğralar ve Osmanlı Padişah Tuğraları- Yazar: Dr. Ercan Mensiz,
Tuğra Öyküsü Konusu Metni ve Ömer Seyfettin
Tüm Yönleriyle Tuğra Yazımı Yapımı Bölümü Türleri
KAYNAKÇA
[1] SERTOĞLU, Midhat, Osmanlı Türklerinde Tuğra, istanbul, 1975.
[2] Ahmet TOPAL, Klasik Türk Şiirinde Tugra ve Bir Edebi Tür Olarak Tugraiyye, https://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi15/41to
[3] Ahmet TOPAL, Klasik Türk Şiirinde Tugra ve Bir Edebi Tür Olarak Tugraiyye, https://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi15/41to
[4] Ahmet TOPAL, Klasik Türk Şiirinde Tugra ve Bir Edebi Tür Olarak Tugraiyye, https://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi15/41to