Gönlüm gibi ey nâme gidüb yârda kaldun
Baş üzre yerün var ham-ı destârda kaldun
Mest eyledi sâkî seni mey kaldı kadehde
Bî-çâre gönül sen de kadeh-kârda kaldun
Bend oldu ridâ pâyüne sûfî haberün yok
Dâme tutulub halka-i ezkârda kaldun
Arturdı cünûnun heves-i zülf-i siyeh-târ
Bir hastesün ey dil ki şeb-i târda kaldun
Biz etdüğüne kalmayalum gerçi işitdük
Mestâne varub hâne-i agyârda kaldun
Gitdin harem-i kûyunu deryûzeye ey dil
Sen de haber-i Nâ’ilî’yi zârda kaldun
Günümüz Türkçesi:
1- Ey mektup! Gönlüm gibi gittin ve sevgilide kaldın. Baş üstünde yerin var, sarığın kıvrımında kaldın.
2-Sâkî seni sarhoş etti, şarap kadehte kaldı. Zavallı gönül, sen de kadehsunan güzelde kaldın.
3-Ey Şufî! Senin hırkan sana ayak bağı oldu. Bundan haberin bile yok.Tuzağa tutulup zikir halkasında kaldın.
4-Siyah telli saçların arzusu senin çılgınlığını artırdı.Ey gönül, senhastasın ve karanlık gecede kaldın.
5-Gerçi, sarhoş halde başkalarının evinde kaldığını işittik ama biz yinede senin bu kusurunu görmeyelim.
6-Ey gönül! O sevgilinin bulunduğu yerde dilenmeye gittin. Fakat sen deağlayıp inleyen zavallı Nâilî’den bir haber alamadın.