Hızıroğlu Yakup, Cevahir’ül maâni
Cevâhirü’l-maânî adlı eser Ahmed-i Dai’ ye ait olduğu zannedilmiştir. Zeki Kaymaz, “Ahmed-i Dai ’nin Bilinmeyen Bir Eseri: Cevâhirü’l-Maânî”, VII. Milletler Arası Türkoloji Kongresine sunulmuş bildiri. (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü 8-12 Kasım 1999); [1]
Kâzım Köktekin, “Ahmed-i Dâ’î’nin Cevâhirü’l-Maânî Adlı Eserinin Yeni Bir Yazması Üzerine”, İlmî Araştırmalar, İstanbul 2001, S. 12, s. 143-152. ( BKZ AHMED-İ DAİ TÜRKÇE VE FARSÇA DİVANLARI)
Hatta Bu eser Ahmed-i Dai’nin eseri zannedilerek Zeki Kaymaz tarafından “ Ahmed-i Dâ‘î: Cevâhirü’l-Ma‘ânî (İnceleme-Metin-Sözlük), (Yayımlanmamış Doçentlik Tezi), Malatya. Adlı çalışma ile bir doçentlik tezi hazırlamıştır.
Fakat Ahmed-i Dâî’ye atfedilen Cevâhirü’l-maânî adındaki iki yazmanın da Hızır b. Yakub’un aynı adlı eserinin nüshaları olduğu anlaşılmıştır. [2]Abdülbaki Çetin, “Ahmed-i Dâî’ye Atfedilen Bir Eser: Cevâhirü’l-Maânî” adlı makalesinde bu eserin Yakup Bin Hızır’a ait olduğunu kanıtlamış olur. [3]
Yani kısaca bu eser Ahmed-i Dai ’nin değil, 15 yy da yaşamış olan Yıldırım Bayezit ve Süleyman Çelebi devirlerinde yaşamış olan Hızıroğlu Yakup’un 1406 yılında yazmış olduğu bir eserdir. Bu eser aynı zamanda e edebiyatımızda manzum olarak kaleme alınan esmaü’l-hüsna şerhleri arasında sayılır. [4]
Cumhuriyet döneminde bu eserden etraflıca söz eden ilk kişi Vasfi Mahir Kocatürk olmuştur. Vasfi Mahir Kocatürk ilgili yazısında bu eserin Yakup Bin Hızır ‘a ait olduğunu ifade ederek başlar. Yazar hakkında verdiği bilgi sadece Yıldırım Beyazıt ve Süleyman Çelebi devrinde yaşamış olduğunu belirtmekten ibarettir. V. Mahir, eserin nüshaları ve yerleri hakkında bir bilgi vermemiş ama eserin 1406 yılında yazıldığını yazarının Hızıroğlu Yakup (Yakup Bin Hızır ) olduğunu, Yakup Bin Hızır ‘ın Yıldırım Bayazıd ve Süleyman Çelebi devirlerinde yaşamış bir müellif olduğunu bu eserini 1406 yılında yazdığını belirtmiştir. V. Mahir’in incelediği nüshada müellif eserini Süleyman Çelebi’ye ithaf ettiğini de belirtir.[5]
Müellif hakkında pek bilgi vermese de eser hakkında detaylı bilgiler vermiştir. Bu bilgilere göre eser: beş bölümden oluşur. 1) Nefsi bilmek 2) Mükellefe vacip olan ilk şüphe 3) Ruhların Mahiyeti, 4) İnsanın yaratılışı 5 ) Komutanlık ve Vezirlik adabı.[6]
Eserde Kurandan ayetler açıklanmış, hadislerden, İslam âlimlerinden hükümler nakledilmiş, kıssalar ve hikâyeler anlatılmış, H. Muhammet ve onun mucizelerinden söz edilmiş, devrin dini, felsefi ve ahlaki kültürünü bir bütün içinde ele almıştır. “Beşinci kısım ise hayati ve içtimai bir mahiyet almakta daha sonraki dönemlerde yazılacak olan terbiye ve ahlak kitaplarının müjdecisi görünmektedir. “[7]
Vasfi Mahir Kocatürksöz konusu eseri devrin önemli eserlerinden bir olarak görmektedir. Bu eseri “ fikir ve ahlak edebiyatı bakımından devrin en önemli eseri “ olarak görmekte, bu eseri o devirde “ Kuvvetli bir fikir ve ahlak edebiyatının yaşadığının “ kanıtı olarak göstermektedir.
Eserden oldukça etkilendiği anlaşılan Vasfi Mahir bu eseri “ üslupta asla ifrata gitmeyen, şuurlu sanatkârlık görülmekle beraber, sadelik ve tabilik hâkimdir “ şeklinde değerlendirmiş, “ Eser devrinin edebi nesrini temsil etmek bakımından mükemmel, Sinan Paşa’nın nesrini hazırlayan eserler arasında” görmüştür.
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın