AHMED-İ DAİ
Ahmed-i Dai iSehi Bey, Heşt Behişt adlı tezkiresinde onun için; “Ehl-i ilimden, her fenden haberdar, kadılık yapmış bir kişidir.” diye bahsetmektedir. Türkçenin sanat dili olarak gelişmesine hizmet etti. Eserlerinin bir kısmı manzum, bir kısmı mensurdur. Özellikle, İran şiirini örnek alan divan şiiri geleneğinin kurucularındandır.[1]
Yard. Doç. Dr, Abdurrahman Özkan, A. Dai’nin edebi yönü hakkında : “Dâî Türkçeyi başarı ile kullanmış, Türkçenin kaba ve ifadeye elverişsiz olduğunu söyleyenlere karşılık, meydana getirdiği pek çok eserle onun Arapça ve Farsça karşısındaki ifade kabiliyetini ispat etmiş ve Türkçenin bir edebiyat ve ilim dili olarak gelişmesinde büyük rol oynamıştır.” [2]
Ahmed-i Dai ‘nin Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-Leysi’s-Semerkandî isimli eseri, “Anadolu’da Türkçeye tercüme edilen ilk Kur’an tefsiri tercümesi olarak kabul edilmektedir. Emir Süleyman adına Timurtaş Paşaoğlu Umur Bey’in emir ve teşvikleriyle hazırlanmıştır. Dâî bu eserinde sadece tercüme ile yetinmemiş, yer yer kendisinden de bazı açıklamalar eklemiştir.
Bu eserin giriş kısmı olan mukaddime kısmı manzumdur ve olan tamamen Ahmed-i Dai’nin eseridir. Bu kısımda tevhid ve na’t bölümlerinden sonra eserin telif sebebi anlatılmaktadır. [3]
Ahmed-i Dâî dinî ve edebî eserlerin yanı sıra birkaç önemli ilmî eseri de Türkçeye tercüme etmiştir. Bunlardan birisi, Nasîrüddin-i Tûsînin (1201–1274) astronomi ve astroloji hakkında kısa ve özlü bilgiler veren ve Risale-i Sî Fasıl (Otuz Bölümlük Risale) adıyla meşhur olan el-Muhtasar fî İlmit-Tencîm ve Marifetit-Takvîm (Astronomi ve Takvim Bilgisi Hakkında Özet Kitap) adlı eseridir. Farsçadan tercüme edilen bu eserde, ebced rakamları (yani harf rakamları), Hicrî, Rumî, İranî ve Celâlî takvimleri, gezegenler, burçlar ve saat türleri gibi astronomi konularıyla bazı astroloji konularının oldukça yalın bir Türkçe ile aktarıldığı görülmektedir.( Günay Kut,AGY.)[4]
AHMEDİ DAİ’NİN TÜRKÇE VE FARSÇA NÜSHALAR
Ahmed-i Dai ’nin Türkçe Dîvân’mm bugün bilinen iki nüshası mevcuttur. Bunlardan biri Ahmet Ateş’in 1948 yılında, Burdur Vakıf ve Halkevi Kitaplığı nr. 735′te bulduğu nüshadır. Bu nüsha Ahmed-i Dâ’î külliyatı içindeki eksik bir divandır. Divan’ın diğer bir5 nüshası ise İsmail Hikmet Ertaylan’nın “Mutâyebât” adıyla ayrı bir eser olarak düşündüğü bie serdir. Bu eser ayrı bir eser olmayıp Ahmedi Dai’nin divanından alınmış şiirler ve şiir parçalarıdır. Divanın ikinci ve tam nüs¬hasını Tunca Kortantamer, Kahire’de Mısır Millî Kütüphanesi Dârü’l-kütüb ve’l-Vesâ’ik el-Kavmiyye’de 8658/23 numarada kayıtlı bulmuştur. [5][6]
Mehmet Özmen bu nüshaları incelemiş ve bu nüshalara bakarak Ahmedi’Dai’nin tam divanının bire bir araya getirmiştir. Ahmed-i Dai ’nin Türkçe Divanı Mehmet Özmen Tarfından yayımlanırken Farsça Divanı ise İsmail Hikmet Ertaylan tarafından tıpkıbasımı ve tenkitli metni ile yayımlanmıştır.
Ahmed-i Dâ’î’nin Divan’ı Mehmet Özmen tarafından incelenmiş ve şiirleri günümüz türkçesi ile TDK tarafından basılmıştır. Ahmed-i Dâ’î’nin Divan’ının tamamını içeren bu çalışmanın ikinci cildi, dizinden oluşmaktadır. “Dizin”de kelimelerin anlamları verilmiş ek ve kökleri belirtilmiştir.( Ahmed Dâi, Mehmet ÖzmenAnkara Üniversitesi Basımevi, 2001 )[7]
Ahmed-i Dâ’î’nin Farsça Dîvân‘ı, 816/1413 tarihinde telif edilmiştir. Ahmedi Dai, Farsca Divanını . Çelebi Mehmed’in tahta geçmesi münasebetiyle Sadrazam Hacı Halil Bey’e ithaf etmiştir. Ahamedi Dai’nin FarrscaDîvân‘ında 10 kasîde,24 gazel ve tamamlanmamış bazı şiirler vardır. Diva¬nın tıpkıbasımı İsmail Hikmet Ertaylan tarafından yayımlanmıştır. Tulga Ocak ise şaiirn Farsça divanı üzerinde bir doktora çalışması yapmıştır.[8]
Divan’ında çağdaşlarına göre daha akıcı bir şiir diliyle, aşkın anlamını kavramamış kaba sofuya çatan, sevgilinin güzelliklerini dile getiren, sevgilinin sunduğu içkinin ham insanları nasıl olgunlaştırdığını anlatan, okurlarını yaşamın tadını çıkarmaya çağıran şiirleri dikkati çeker. [9]
Ahmed-i Dâînin diğer bir tercümesi ise, Tercüme-i Tıbb-ı Nebevî (Peygamber Tıbbı Tercümesi) adını taşımaktadır. Timurtaş Paşaoğlu Umur Beyin isteği üzerine, Ebû Nuaym el-İsfahânînin Tıbb-ı Nebevî (Peygamber Tıbbı) adlı eserinin Ahmed ibn Yusuf el-Tifâşî tarafından yapılan bir özetinin tercümesi olan bu eser, Hazret-i Muhammed’in sağlık konusundaki deyişlerini içermektedir. ( Günay Kut,AGY.)
Ahmed-i Dâî gibi mütercimlerin ve bilginlerin, Arapça ve Farsça gibi diğer İslâm dillerinden yapmış oldukları bu tercümeler, kısa bir süre içinde Anadolu’da da bilimin yeşermesinde etkili olacaktır.
ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER
ETMİŞ SENİ
Hâlık-ı zü’l-men ezelde ihtiyâr itmiş seni
Tâli’-i hoş-fâl-i hurrem bahtiyâr itmiş seni
Devletünden fahr ider çok rüzigâr oldı eihân
Lâcerem devletde fahr-ı rüzigâr itmiş seni
Himmetün şâbit-kademdür Hak yolında toğrısın
İşbu manşıbda anunçun payidar itmiş seni
Şâh-ı ‘âlem Mîr Sülmân-ı Süleymân-rüzigâr
Bu kamu şehler içinde şehriyâr itmiş seni
Bahtile lıemden kılupdur nuşretile hem-nişfn
Fethile yoldaş idüb ikbâle yâr itmiş seni
Dost ger yardım kılur yâ mekr ider düşman ne ğam
Çunki manşür u muzaffer Kirdigâr itmiş seni
Düşmanun kumdan çoğise başına toprak anuîi
Hak ta’âlâ yir yüzinde ber-karâr itmiş seni
Gerçi kim acdâ-yı sebük yil gibi çok yiltenür
Kâf tağı tek halım ü bürd ü bâr itmiş seni
Her kim ol senden nazar bulmadı olmaz mucteber
Zîra bu caşr içre şâhib-ictibâr itmiş seni
Müdde’ı dillü şıfat ger mekr idüb kuyruk yalar
Avlağıl anı ki78 şır-i şikâr itmiş seni
Halk eger birbirne sığınursa sen Hakka sığın
Düşmanun ger şad olursa şad hezâr itmiş seni
GAZEL
Şâhı kim ol getürdi sacâdet livasını
Âlemde cadlile calem itdi hudâsını
Ol kim felekde rifcatini vaşf ider melek
Ger carz iderse saltanatı kibriyâsını
Ol kim kuşandı biline cür’et kuşağını
Ol kim tonandı eynine devlet kabasını
GAZEL
Şükrâne senin yoluna bin cân ola bir gün
Kim hazretine ermeğe imkân ola bir gün
Aşkın yoluna ok gibi can doğruluk eyler
Tâ kaşlarının yayına kurbân ola bir gün
Demez bana kim gönlü perîşân ola bir gün
Ağyârı sürüp gönlüm evin halvet edindim
Tâ kim gele ol yâr ana mihmân ola bir gün
Ey bülbül-i dilhaste melûl olma kafeste
Kim menzilin ol bağ ü gülistân ola bir gün
Hem bâd-ı sabâ ere beşâret vere gülden
ALİ PAŞA’YA MERSİYE
Ali Pâşâ cihânun cânı Pâşâ
Kamu pâşâlarun sultânı Pâşâ
Kemâl-i caklile câlemde meşhür
Zarâfet gevherinün kânı Pâşâ
Vizâret hılcatidi kâmetine
Beşâret defter ü divânı Pâşâ
Şu resme turmişidi saltanatda
Kamu tertıbile erkânı Pâşâ
Cemâli bedriçün gözden tolundı
Didiler iy dirıgâ kanı Pâşâ
Yerinde kalmadı bir yâdigârı
Diyeler mansıba erzâni Pâşâ
Revânına kılur Dâcı du’âlar
Ki gâyet hoş tutardı anı Pâşâ
Ey sayesi saadeti kendi hümacığım
Ermez elim ol yare veyli nideyim veyli
Kasîde Yine azm-i rezm kıldı server-i hâver güneş
Sâkiyâ ko zâhidün peymânın al peymâneyi
Beyitler
TUYUĞ Gönlüm oldu aşkının âvâresi
TUYUĞ Dil-berin haddi gül-i handan durur
Der mehd-i Sultan Muhammed Han’dan
Kaynakça
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ahmed-i-dai-hayati-eserleri/74270
[2] Mustafa Özkan, Türk Dilinin Yayýlma Alanlarý ve Eski Anadolu Türkçesi, Ýstanbul 1995, s. 204. )
[3] Günay Kut, “Ahmed-i Dâî”, DÝA, C. 2, İstanbul 1989, s. 56.)
[4] Günay Kut, “Ahmed-i Dâî”, DÝA, C. 2, İstanbul 1989, s. 56.)
[5] DOÇ. DR. RIDVAN Canım, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ahmedi-dai
[6] Tunca Kmortantamer, “mutâyebât” adıyla tanınan eseri üzerine – Ankara …dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/12/840/10639.pdf
[7] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ahmed-i-dai-hayati-eserleri/74270
[8] DOÇ. DR. RIDVAN Canım, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ahmedi-dai
[9]https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ahmed-i-dai-hayati-eserleri/74270