22.01.2022
Karahanlı Sahası İlk İslami Eserler Genel Bilgi
Has Hâcib Yusuf ve Kutadgu Bilig
Kutadgu Bilig ,İslami Dönem edebiyatımızın başlangıcını oluşturan ilk eser olmakladır Balasagunlu bir Türk şairi olan Yusuf Has Hâcib bu eserini 1069–1070 arasında Doğu Karahanlı Hükümdarı Tabgaç Buğra Kara Han’a takdim etmiştir. Bu eseri sayesinde Tabgaç Buğra Karahan mükâfat olarak ona Kaşgar sarayında Has Hâciblik rütbesi verilmiştir.[1] Kutadgu Bilig’in anlamı kutsal bilgi, “kutlu olma bilgisi” şeklindedir. Eser İslamiyet’in Türklerce kabul edilmesinden sonra yazılmış olan ilk eser olarak bilinir.
Eser Şehname vezni olan feûlün feûlün feûlün feul vezniyle yazılmış alegori ve didaktik özellikler taşıyan siyasetname konulu bir eserdir.[2] 6500 beyitten fazla olup 73 bölüme ayrılmıştır. Eser, dört sembolik şahsın konuşmalarından ibaret olup bu şahıslar şunlardır.
Adalet : 'Kün Toğdı' adında bir padişah;
Devlet : 'Ay Toldı' adında bir vezir;
Akıl : 'Ögdülmiş' adında, vezirin oğlu;
Kanaat : 'Udgurmış' adında, vezirin kardeşidir.
'Has Hâcib Yusuf' bu dört kişiyi konuşturarak hükümdara devletin nasıl yönetileceğine dair öğütler vermektedir. Bu öğütler genellikle İbn-i Sina’dan alınmış olan fikirlerden vb çıkarılmıştır. Yusuf, felsefi ve içtimai düşüncelerini 1038'te ölen büyük İslâm mütefekkiri ve bilgini İbni Sina’dan almıştır.
İbni Sinâ bir cemiyeti beğler, çiftçiler, askerler olmak üzere üç tabakaya ayırmış, Yusuf Has Hacip ise hükümdar, memurlar ve halk olmak üzere üçe ayırarak sınıflar arasında adaleti sağlamanın yollarını önermiştir. Devletin önce yoksulları koruması gerektiğini savunur.
Eser, Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır. Bu lehçe Gök Türkçe ve Uygurcanın devamıdır. Eserde İslami tesir olmakla birlikte eserin dili sadedir. Eserde az sayıda Arapça ve Acemce kelime vardır. Aruz vezni ile yazılan ilk Türkçe eserlerden birisi olduğu için eserde birçok aruz vezni kusuru bulunur.
Kutadgu Bilig mesnevi tarzında yazılmıştır ama eserde 173 tane dörtlük bulunur. Bu dörtlükler mani tarzındaki kafiye şeması ile yazılmışlardır.
Kutadgu Biligin ü yazma nüshası malûmdur. Bunlardan biri Uygur harfleriyle, ikisi Arap harfleriyledir. Uygur harfleriyle olan nüsha, Heratta, Arap harfleriyle olanlardan biri Kahire’de, biri de Türkistan’ın Nemengân şehrinde bulunmuştur. Kahire’deki nüsha her halde Kıpçak’tan gelmiş olacaktır. Bu üç nüshanın, Türklerin hâkim bulunduğu muhtelif ülkelerde bulunması Kutadgu Biligin vaktiyle bütün Türk dünyasına yayılmış olduğunu göstermektedir. Bundan başka Yayık ırmağının Hazara döküldüğü yere yakın olan Saraycık adlı yerde 13'üncü asra ait topraktan bir çömlek bulunmuştur ki üzerinde Kutagdu Biligden alınmış bir beyit vardır. Bu da eserin Türkler arasında ün kazandığını göstermektedir.
Eserde Kün Togdı, Aytoldı, Odgurmış ,Ödgürmüş dört soyut kavramı ifade eden eserin kahramanlarıdır. Kün Togdı (hükümdar, kanun, adalet); Ay Toldı (mutluluk, saadet); Odgurmış (akıbet, hayatın sonu); Ögdülmiş (Akıl, zekâ) yı temsil etmektedir. ( bkzKUTADGU BİLİG NÜSHALARI VE SEÇMELER )
Eserin Herat Nüshası, 6645 beyit, 85 bâbdan oluşur. Eserin Fergana, Herat ve Mısır olmak üzere üç nüshası bulunmaktadır. Fergana Nüshası 1943 yılında, Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım halinde yayınlanmıştır.[3]
Aşağıdaki parçalar Kutadgu Bilig iki ayrı yerinden alınmıştır:
Asıl metin
İki türlü at oldu bu tilde yürür:
Bir edgü, bir ısız ajunda kalır
Isızga söğüş, edgü ögdi bolur.
Özünge baka-kör, kayusun kolur?
Özin edgü bolsa, atın ögdilig;
Kalı bolsa ısız sögüş ey silig
Tercüme
İki türlü ad bu dilde yürür;
Bir iyi,bir kötü dünyada kalır.
Kötüye sövüş, iyi(ye) övüş olur.
Kendine bakagör, hangisini ister?
Özün iyi ol(ur)sa adın övmeğe değer.
Eğer ol(ur)sa kötü, hakaret (bulur) ey namuslu (adam)
Asıl Metin
Bu bir edgü erdi,anı ögdiler.
Biri ısız erdi,anı sögdiler.
Sögüşlüg nelüg boldı Zohhak utun
Nelüg edgü boldu Feridun kutun?
Tercüme
Bu bir iyi idi, onu övdüler.
Biri kötü idi, onu sövdüler.
Hakarete lâyık (olan) nasıl oldu Dahhâk aybı ile?
Nasıl iyi oldu Feridun şerefi ile?
Asıl metin
Körü-berse emdi bu Türk beğleri,
Ajun beğlerinde bular yegleri.
Bedük bilgi birle öküş edremi,
Olar boldı körgin kişi ödrümi
Bu Türk begleride atı belgülüg
Tunga Alp Er erdi, atı belgülüg
Tejikler ayur anı Afrasiyab
Bu Afrasiyab .
Tercüme
Görüverse şimdi bu Türk beğleri,
Dünya beğlerinden bunlar(dır dır) en iyileri.
Büyük bilgi ile çok(tur) fazileti,
Onlar oldu güzellikle kişi(lerin) seçkini.
Bu Türk beğlerinde adı belli (meşhur)
Tunga Alp Er idi, adı belli (idi).
Tacikler (Acemler) der onu Afrasiyab,
Bu Afrasiyab . .
Asıl metin
Edi artuk erdem, kerek ög,bilig,
Ajun tutkuga yetse utru elig.
Tejikler bitigde bitimiş munı
Bitigde yok erse kim okkay anı?
Tercüme
Çok fazlasıyla fazilet (ve) gerek(se) akıl, bilgi
Dünya(yı) tutmaya (idare etmeye) yetse bundan dolayı eli,
Tacikler kitapta yazmış bunu,
Kitapta yok ise (olsa) kim zikreder onu?
Yügnekli Edip Ahmed ve Atabet'ül Hakayık
Atabetü'l-Hakayık, Edip Ahmet Yükneki tarafından 12. Yüzyılda yazılmıştır. Eser Karahanlı Sahasında yazılmış ve ilk İslami eserler arasındadır. Atabetü'l-Hakayık, kelime olarak “Hakikatlerin eşiği “ anlamına gelmektedir. ( bkz Atabetü'l-Hakayık Konusu Dili İçeriği Nüshaları Alıntılar)
Yügnek, Semerkand yakınındadır. Ahmed ve babası Mahmud burada doğmuşlardır. Yügnekli Edip Ahmet hakkındaki bilgiler menkıbe mahiyetindedir. Menkıbelere göre anadan doğma kör, fakat çok akıllı ve dindar biridir. Bağdat’tan dört fersah uzakta oturur, her gün bu yolu yürüyerek imamı Azamın dersini dinlemeye gelirmiş. En geride otururmuş. Bir gün İmamı Azam’a en çok hangi talebesinden memnun olduğunu sormuşlar. O da hepsinin iyi olduğunu, fakat dört fersahlık yolundan gelen kör Türk'ün bütün talebelere örnek olduğunu söylemiş.
Ancak bu rivayetlerin doğru olma ihtimali hiç yoktur. İmam-ı Azam’ın yaşadığı çağ ile Atabet’l Hakayık’ın yazıldığı tarih arasında iki üç asırlık zaman farklı bulunur. Ancak, Edip Ahmet’in iyi bir medrese tahsili görmüş olduğu Arapçayı ve İslâmi bilgileri iyi bildiği de muhakkaktır.[4]
Eserdeki dil hususiyetlerine bakılarak eserin Kutadgu Bilig’den biraz daha sonra yazıldığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu eserdeki Arapça- Acemce sözler Kutadgu Bilig’e nazaran daha fazla sayıdadır.
Eser 'Dâd Sipehsâlâr Mehmed Bek' adında bir Türk beyinin adına yazılmış ve tahminen de ona takdim edilmiştir. Eser,bir vaaz ve nasihat kitabıdır. Eserde dindarlığın faziletleri, ilmin mutluluğa götüren bir yol olduğu, cömertliğin bütün ayıpları, kirleri yıkayan bir davranış olduğu anlatılır. Cömertliğin insana şan ve şeref kazandırdığı, şeref, , cimrilik, iyi ve kötü huylar, tevazu sahibi olmanın faziletleri, kibirden kaçınmak gerektiği, iyi bir insan ve Müslüman olabilmenin yolları, ihtirasın kötülüğü, dünyanın gelip geçici olduğu ahrete hazırlanmak gerektiği diğer konuları arasındadır.
Eser işlediği konuları hadis ve ayetlere dayandırarak kanıtlamaya çalışmış, ahlaklı insan olmanın yollarını açıklamış ve ahlaki öğütler vermiştir. İslami düşünce ve görüşlere dayanarak yazılan eser; bilginin faydası ve bilgisizliğin zararı hakkında da görüşler sunmaktadır.
Eserin birisi İstanbul'da Ayasofya kütüphanesinde diğeri de Semerkand’da yazılmış iki nüshası vardır. Semerkand’da olan 14552’te, İstanbul’da yazılanı ise 1480’de yazılmıştır. Ankara da hâkim İbrahim Efendi adında birisinde bulunan bir yazma eserde ise Aybet ül - Hakayike ait bazı parçalar vardır. Semerkand nüshası daha orijinaldir. Öteki nüshadaki birçok yabancı kelimelerin yerine burada Türkçeleri vardır.
Atabet'ül Hakayık feûlün feûlün feul vezninde yazılmıştır. Eserdeki bölümler ise şunlardır.
1- Münacat yani Tanrıya yakarış 10 beyit gazel tarzında 10 beyit gazel tarzında(Bu ikisi bir tek manzumedir.)
2- Na't yani peygamber için öğici bir parça ve dört halife methi
3- Dâd İspehsalâr Mehmed Bek hakkında öğücü bir şiir 14 beyit gazel tarzında
4- Kitabın yazılmasının sebebi hakkında 6 beyit gazel tarzında
5- Bilginin faydası ve bilgisizliğin zararı hakkında 24 beyit dörtlüklerde
6- Dilini tutmak ve bununla yolları hakkında 24 beyit dörtlüklerle
7- Dünyanın değişkenliği hakkında 24 beyit dörtlüklerle
8- Cömertlik ve pintilik hakkında 48 beyit dörtlüklerle
9- Ahlâk yücelikleri hakkında 19 beyit dörtlüklerle
10- Muhtelif beyitler 54 beyit dörtlüklerle
11- İtizar ve sonuç 10 beyit dörtlüklerle
Atabet'ül Hakayık önemli derecede hece vezni ve dörtlüklerle yazılmıştır. Fikir bakımından karamsar olan bu eser konu bakımında Kutadgu Bilig’deki felsefeden de kısmen faydalanmıştır. Daha sonraki asırlarda 'Edipler edibi' sayılmasına rağmen Edip Ahmet iyi bir şair değildir. Edip Ahmet de aruz veznini iyi kullanamamış, bir gazelde aynı kafiyeleri tekrar etmek zorunda kalmış eserini lirizmden tamamen mahrum şekilde yazmıştır.
Eser tıpkı Kutadgu Bilig gibi Hakaniye lehçesi ile yazılmıştır.
Edip Ahmet, Türkler arasında evliya sayılmış hakkında menkıbeler oluşmuştur.
.
Divan-ı Hikmet AHMET YESEVİ
Divan-ı Hikmet ,Kutadgu Bilig ’den sonraki İslami Dönem Türk edebiyatının da ilk eseri olduğu gibi tasavvuf edebiyatının bilinen en eski eseridir. Hakaniye lehçesiyle yazılmış olan eserin ilk nüshasının Karahanlı Türkçesi ile yazılmış olup olmadığı kesin değildir. Dîvân-ı Hikmet nüshaları Kazak, Türkmen, Tatar dil özellikleri yanında büyük ölçüde Özbek Türkçesi özelliklerini taşır. Sonradan çoğaltılan birçok nüshasında Karahanlı Türkçesinin dil özellikleri bulunmaz. Buna rağmen yazıldığı döneme bakılarak eserin Karahanlı sahasında yazıldığını ve Karahanlı sahası eseri kabul edilmektedir.
Eser, dervişlik hakkında övgülerden, bu dünyanın gelip geçici olduğundan, ahrete hazırlanmak gerektiğinden, hayata dair çeşitli şikâyetlerden, cennet ve cehennem tasvirlerinden, peygamberin hayatından ve mucizelerinden bahseder. Dini ve ahlaki öğütler veren şiirlere yer vermiştir. Dîvân-ı Hikmet'te şiirlerin hepsi Ahmed Yesevî ye ait değildir. Eserdeki birçok şiir halifeleri tarafından yazılmış ve ona mal edilmiştir.
Eserde, tuyug ve manilerdeki kafiye sistemi, 4+3 ve 4+4+4 duraklı hece vezni kullanılmıştır. Yesevi bu şiirlerine Hikmet adını vermiştir. Kitaptaki hikmetlerin bir kısmı ise aruz vezni ile gazel tarzında, “fâilâtün fâilâtün fâilün/ mefâîlün mefâîlün feûlün, / mefâîlün ve mef'ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün" vezinleriyle yazılmıştır.[5]
Ahmed Yesevî’'nin görüşleri Anadolu gizemciliğinin (Tekke ve Tasavvuf ) temelini oluşturur. Tasavvuf kültürünün temeli bu yapıttadır. Yunus Emre 'nin, Hacı Bektaşi Veli , Hacı Bayram Veli gibi düşüncelerinin kaynağı bu yapıttır. [6]
Son tespitler ile birlikte eserde 217 hikmet ve 1 münacat gazel tarzında yazılmış şiirler de bulunur. Dörtlüklerle yazılmış hikmetlerde kıta sayısı 5 ilâ 28 arasında çoğunlukla 10-12 kıtalık hikmetler şeklindedir. Gazellerdeki beyit sayısı 5-15 arasındadır. 7 beyitlik gazeller çoğunluktadır.[7]
Dr. Hayatı Bice tarafından hazırlanan 5. baskıda yeni hikmetler günümüz Türkçesi ile de yayınlanmıştır.[4]
Karahanlı Türkçesi – hakaniye- ile yzılmış olan eserde sık sık istifham (soru sorma) ve tecahül-i arif (bilmezlikten gelme) sanatları kullanılmıştır.
Eserde dil daha ziyade sadedir ancak yer yer Arapça ve Farsça kelimeler de bulunur. Dil açısından Kutadgu Bilig ve Atabet’l Hakayık’tan daha fazla Arapça ve Farsça kelimeye sahiptir.
Divan-ı Hikmet’din diline din ve tasavvuf konulu Arapça ve Farsça kelimelerin yerleştiği dikkati çeker. Bu nedenle Divan Edebiyatının dilinin ortaya çıkmasına da habercisi olmaktadır.
Divan-ı Hikmet’teki fikirler ile Ahmet Yesevi’in fikirleri Yesevi Tarikatının oluşmasını sağlar. Nitekim bu tarikatın üyelerinden birisi olan Şaban Durmuş, Ahmet Yesevi'nin görüşlerini ve düşüncelerini kitap haline getirmiştir.
Ahmet Yesevî 63 yaşından sonra bir çilehane yaptırmış ve kendini ibadete vermiş İslam peygamberi Muhammed gibi 63'ünde ölmek için; toprak altında kalan çilehanesinde hayatını devam ettirmiştir ancak 73 yaşında ölmüştür. Ahmet Yesevi’nin Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1093 yılında doğduğu, 73 yıl yaşadığı ve 1166 yılında vefat ettiği kabul edilmektedir. ( bkz Divan-ı Hikmet'in Dil Şekil Konu Özellikleri ve Hakkında Tüm Bilgiler)
Divan-ı Lügat-it-Türk
Divan-ı Lügat-it-Türk ‘nin anlamı "Türk Sözlüğünün Divanı" anlamına gelir. Eser, yalnız bir sözlük değil; İslamiyet öncesinin, tarihini, coğrafyasını, folklorunu, mitolojisini aydınlatan ansiklopedik bir kaynaktır. ( bkz Divan-ı Lügat-it-Türk Yazımı Basımı Bulunuşu Önemi)
Eser, Karahanlılar devletinin, özellikle Büyük Selçuklu, İmparatorluğu’nun askerlikçe ve uygarlık açısından en parlak dönemi içerisinde yazılmıştır. Bu parlak dönemde Arapların Türkçe öğrenmek ihtiyaçları oldukça artmış, Arap ülkeleri teker teker Türk hâkimiyeti altına girmişti. Üstelik Akdeniz ve Ön Asya’ya giden tüm ipek yollarına Türkler hâkim olmuşlardı. . Divan ı Lügat üt Türkî, işte bu maksatla, yani Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla 1073 -1077 tarihleri arasında ta yazılmıştır. O yıllar içinde Selçuklu devletinin başında Melikşah vardır. Bağdat ise Melikşah’ın kışlık bir başkentidir.[8]
Eser, Türk dilini Araplara tanıtmak maksadıyla yazıldığından, Arapça olarak kaleme alınmıştır. İçinde pek çok Türkçe deyim, şiir atasözü yer almaktadır. Sözcüklerle ilgili bol bol seci, mesel, hikmet, şiir, efsane; tarih, coğrafya; Türk halk edebiyatı, folklor bilgi ve örnekleri verilmiş; dilbilgisi kuralları ortaya konulmuş; Türkoloji'nin sağlam temelleri atılmıştır. ( bkz
Türkçe Tefsir
Tefsir, Kur'anı açıklayıp anlatıp manasını ortaya koyan eserlere denir. Tefsir İslami ilimlerin en belli başlı bilimlerinden birisi olmuştur.
Karahanlılar zamanında yazılmış olan bir tefsir kitabının varlığı bilinmektedir. Karahanlı Türkçesi ile yazılmış ilk Türkçe tefsirin bir tek yazma nüshası ele geçmiş ancak bu eser Prof. Zeki Velidi Togan tarafından Leningrad’a götürülmüştür.
Bu Tefsir tam bir değildir. Eserin başından ve ortasından eksik yerleri vardır. Eser 18'inci surenin 4'üncü ayetinden başlar. Eser asıl Arapça yazılarak satırları arasına Türkçe olarak peygamberin hayatına ve din tarihin ait hikâyeler konulmuştur.[9]
Karahanlılar zamanında ve sahasında yazılmış olan bu tefsir kitabı Türklerin yazdığı bilinen ilk Türkçe Ku‘ran tefsiridir. ( Prof. Dr. Hasibe Mazıoğlu, Ders Notları, AÜ DTCF)
Tefsirin kimin tarafından, hangi tarihte ve nerede yazıldığı belli değildir. Eserin içinden çıkarılabilen manaya göre tefsir on birinci asrın başlarında Maveraünnehir’de yazılmıştır.
KAYNAKÇA
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/yasname-ornekleri-kutadgu-bilgi-yusuf-has-hacib/104175
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/yasname-ornekleri-kutadgu-bilgi-yusuf-has-hacib/104175
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/kutadgu-bilig-nushalari-ve-secmeler/76865
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/atabetu-l-hakayik-konusu-dili-icerigi-nushalari-alintilar/76170
[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/divan-i-hikmet-dil-sekil-konu-ozellikleri-ve-hakkinda-tum-bilgiler/76171
[6] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/ahmed-yesevi-nin-turk-kulturunun-yayilmasindaki/118075
[7] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/divan-i-hikmet-in-dil-sekil-konu-ozellikleri-ve/76171
[8] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/bagdat-siir-dunyamizda-daru-s-selam/86058
[9] Cengiz Aslan, Ahmet Yesevi Üniversitesi Araştırma Merkezi.hurgokbayrak.com/yeni_sayfa_203.htm
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın