Koca Ragıp Paşa Şiirleri Anekdotları

19.05.2012



KOCA RAGIP PAŞA , HAŞMET VE  FITNAT HANIM'LA İLGİLİ ANEKTODLAR

Şair Haşmet, Koca Ragıp Paşa ile birlikte gezinirlerken Şair Fitnat Hanımı hizmetçisiyle birlikte giderken görürler. O sırada kocakarı soğuğu( berdelacuz) olduğu için hava çok soğuktur. Şair Haşmet, Koca Ragıp Paşa'ya, önlerinde yürüyen Fitnat Hanım’ ı kastetmemiş gibi:

“Şu kocakarı yüzünden ortalık çok soğudu” der.

Fitnat Hanım bu lafın altında kalmaz. Kocakarı soğuğunun arkasından gelecek öküz fırtınasını kasteder gibi yaparak taşı gediğine kondurur:

“Merak etmeyin efendim arkasından öküz gelir” der. 

Ragıp Paşa ve Haşmet 
 

Koca Ragıp Paşa,bir temmuz günü öğle vakti,Üsküdar iskelesine çıkmış. Biraz gezinmek istemiş;ancak hararetinden aşırı derece susamış. Kendisi bir gölgeye oturup,oynamakta olan çocuklara seslenmiş:

-Çocuklar,kimin evi yakında ise bana bir bardak su getirsin.

Çocuklar arasında Haşmet de varmış..

-Ben getiririm demiş ve gidip toprak bir kase içinde buzlu turşu suyu getirmiş. Ragıp Paşa, bu hale pek memnun olmuş ve turşu suyunu kana kana içmiş. Sonra çocuğa teşekkür etmek için demiş ki:

-Yavrum ,ben su istemiştim,sen turşu suyu getirdin. Çok düşüncelisin,teşekkür ederim.

-Hiç gerek yok amca! Annem,turşu küpüne fare düştüğünden bu yana gelene geçene soğuk turşu suyu ikram ediyor.

Ragıp Paşa, fena halde öfkelenir ve oturduğu yerden fırlayıp elindeki turşu çanağını yere çarpar.

O zaman Haşmet dayanamaz:

-Eyvah, kedinin yal çanağını kırdınız şimdi annem benden hesap sorar.

Ragıp Paşa, birden duraklar ve çocuğun zeki olduğunu,hazır cevaplılığını ve bunları muziplik olsun diye yaptığını anlar. Sonra,Haşmet’i yanına evlatlık alır. Onu okutur,yetiştirir. Haşmet gençlik çağına gelince konağın halayıklarından birine tutulur ve köşe bucak,kızı nerede görürse sıkıştırır. Ragıp Paşa,durumu fark eder ve onu evden çıkarmak ister. Ancak, önce Haşmete’e bir oyun oynamayı düşünür. Halayığı çağırır ve ona tembih eder.:

-Kızım,Haşmet sana tekrar musallat olursa onu odana davet et. Ben kapının önünde olacağım. Ona razı olacakmış gibi yapıp elinde nesi var nesi yok , al.

Kız söyleneni yapar ve Haşmet’i odasına çağırır. Ona şartlarını söylemeye başlar:

-Bak Haşmetçiğim! Ben de sana tutkunum; ama ben zavallı, kimsesiz bir halayık kızım. Kimim kimsem yok. Bu buluşmayı paşa hazretleri duyarsa, beni konaktan kovar. Sonra dışarılarda aç bi-ilaç ne yaparım. Onun için önce kendimi garantiye almalıyım. Sözün kısası,bana şu kadar altın vermezsen bu iş olmaz. Haşmet,kesesindeki bütün altınları kıza uzatır:

-Al serv-i revanım. İstediğin altın olsun.

Kız bu minval üzere naz ve işveye devamla Haşmet’in nesi var nesi yok alır. Hatta malik olduğu tek gayrimenkul tarlanın da tapusunu ele geçirir. Haşmet verdikçe kız işveyi artırır ; kız cilvelendikçe Haşmet verir. Sonunda kız:

-Haşmetçiğim, der. Bu yapacak olduğumuz günah bizi iflah etmez. Ben,öte dünyada cehennme gidersem ,hiç gönlün razı olur mu? Onun için bana imanını da ver!

Haşmet çılgına dönmüş gözlerini kıza dikip ayağa fırlar:

-Vallahi de yok; billahi de yok!..

Kapıda onları dinlemekte olan Ragıp Paşa, gülmekten katılarak içeri girer:

-Ne yaptın Haşmet, iman elden gitti…

-Ne yapayım Paşa hazretleri,var desem onu da alacaktı!..

 (  İskender Pala-Güldeste ) 

 

ŞAİR HAŞMET ve KOCA RAGIP PAŞA

Şair Haşmet, 18. yüzyılın İstanbul’unda adından çok söz ettirmiştir. Onu bulan ve ünlü bir kişi olmasını sağlayan Koca Ragıp Paşa’dır. Bakın bu buluş nasıl olmuştur.

Koca Ragıp Paşa Boğaziçi’nde geziye çıkmış ve çok susamıştır. Bir taşın üstüne oturup dinlenirken orada oynamayan çocuklardan su ister. Haşmet adındaki çocuk hemen koşar ve evlerinden bir tas turşu suyu getirir. Paşa bir iki yudum alır: “Oğlum, neden turşu suyu getirdin?” diye sorar. Haşmet hiç kekelemeden şöyle der:

“Annemin yaptığı turşuya sıçan düştü. Biz de boşa gitmesin, hayır olsun diye dağıtıyoruz. İsterseniz bir tas daha getirivereyim.”

Koca Ragıp Paşa buna kızar ve tası yere atıp kırar. Haşmet ağlamaya başlar. Paşa dayanamaz, gönlünü almak ister, niye ağladığını sorar. Çocuk şu karşılığı verir:

“Nasıl ağlamam efendim... Köpeğimin tasını kırdınız, ben şimdi ona neyin içinde yemek vereceğim? Zavallının başka tası yoktu.”

Daha sonra çocuğun şaka yaptığı anlaşılır.

Paşa karşısındakinin cin gibi bir çocuk olduğunu anlar, ailesiyle konuşarak onu yalısına götürür, özel hocalar tutup eğitir, ünlü şair Haşmet haline getirir.

Haşmet’in hazırcevaplığı ve zeki sözleri her tarafta nam salar. İşte bunlardan bazılar:

Haşmet, yanında bir defter taşırmış. Bu deftere “Ahmaklar Defteri” adını vermiş. Hamisi Koca Ragıp Paşa bir gün Haşmet’i yanına çağırtıp, “Şu senin ahmaklar defterinde benim adım da var mı?” diye sorar. Haşmet: “Evet, paşam, var” der.

“Peki neden?”

“Dün pek güvenilmeyen birine borç verdiniz de ondan.”

“Ya adam borcunu öderse ne yapacaksın?”

“O zaman defterden sizinkini siler, onun adını yazarım paşam.”

***

Kurban bayramından birkaç gün önce Şair Haşmet, Fitnat Hanımı kurbanlık koyun seçerken görüp yanına yaklaşır; “Kurban için koyun aramaya ne hacet? Ben sizin kurbanınız olurum” diye konuşur.

Fitnat Hanım dudak bükerek:

“İyi ama ben boynuzlu koç arıyorum.” der.

Şair Haşmet bıyık altından gülerek:

“Kapınızda birkaç gün durayım. Boynuzlarım tez zamanda çıkar” der.

 

ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER


GAZEL 

Hârâbatı görenler her biri bir haletin söyler
Safasın nakleder rindân u zahid sıkletin söyler.

Ser-agaz eyledikçe bahse bülbül revnak-ı gülden
Bezmde kulkul-i mîna mülin keyfiyyetin söyler.

Tecellî nedesin ehli şikem idrâke kabil mi. 
Behişt andıkça zahid eki ü şürbün lezzetin söyler.

Ne zabtı hâkimi şer'i ne hükm-i zabiti aklı
Cünûn iklfmini seyr eyleyenler rahatın söyler.

Miyân-ı güf t ü gûda bed-meniş fham eder kubhun
Şecaat arzederken merd-i kıbtî sirkatin söyler.

Muvafıktır yine elbet mizaca şîve-i hikmet 
Tabîbin olsa da kizbl maıtzin sıhhatin söyler.

Perişan hatırımda nükte-i serbeste-veş kaldı.
Ne kimse hikmetin anlar ne Ragıp illetin söyler.


GAZEL

Dil-hastelerün bilmedi sıhhat neye derler
Dârû-yı ifâkatla inâyet neye derler

Ser-tâbe-kadem gül gibi ol gûş-i hakîkat
Bülbülden işit nâliş-i hasret neye derler

Hem sînesi pür-dâğ u hem âvâzesi muhrik
Neyden bilinir sûz-ı mahabbet neye derler


KASİDE 

O mâhın hatt-i rûyın dil görünce hâle zann eyler 
Ruh-i hoy-kerdesin görse gül-i pür-jâle zann eyler 

O mîr-i hüsne zahm-i dâğ-i sînem arz idersem ger 
Anı ol tıfl-i nev-restem ya gül ya lâle zann eyler 

Nigâh-i lûtfını agyâra eylerken o mest-i nâz 
Anı kec-bîn olanlar bu perîşan-hâle zann eyler 

Ruhin gül gül görüp meclisde yârın bu dil-i şeydâ 
Letâfet bâdeden gelmiş o rûy-i âle zann eyler 

Yeter bîhûde feryâd eyledin Râgıb ferâgat kıl 
Kıyâs o gül-ruhsârı anı nâle zann eyler.

(ŞEDIT YÜKSEL,KOCA RAGIP PAŞA'NIN SANATINDA ve YAŞANTISINDA HAŞMET'ÎN ve FİTNAT'IN YERLERİ,

https://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/12/

 

Koca Rağıp Paşa Şiirleri Anekdotları

Koca Rağıp Paşa Hayatı ve Edebi Kişiliği

Koca Rağıp Paşa Divanı ve Diğer Eserleri

 

bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya [email protected]

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Erhan Tığlı

Erhan Tığlı

8 years ago

Okunması gereken bir yazı. Fıkraları okuyunca işte edebiyatin ve nüktenin gücü, dedim.