KategorilerKİTAP ÖZETLERİ VE ELEŞTİRİLERİ Masumiyet Müzesi Hakkında Konu Özet Orhan Pamuk

Masumiyet Müzesi Hakkında Konu Özet Orhan Pamuk

24.04.2019

 

ROMANIN YAZIMI BASIMI İÇERİĞİ KONUSU HAKKINDA

 Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk’un tanınmış bir romancı haline geldikten sonra yazdığı ilk basımı 2008 yılında İletişim Yayınları kitabevi tarafından yapılmış olan bir romanıdır.

Yazarın bu romanı  Yeni Hayat , Kara Kitap  hatta  Beyaz Kale adlı romanlarından farklı olarak klasik romanların tekniği yazılmış, gerçeklik duygusu öne çıkan mantıksal bağlamları olan, sebep sonuç, başlangıç bitiş çizgilerine dayalı bir romanıdır.

Romancının diğer birçok romanlarında olduğu gibi bu romanında da mekân İstanbul ve Nişantaşı olarak seçilmiştir. Orhan Pamuk, bir söyleşi de Masumiyet Müzesi kitabını yazmak için “ on yıl emek verdiğini on yıl boyunca müzecilik ve müzecilik tarihi hakkında derin araştırmalar yaptığını ülkemizde, Asya ve Avrupa’da birçok müzeyi gezmiş “ olduğunu ifade etmiştir.

Klasik Türk filmlerinin mantığına yakın romöantik bir aşka dayalı olan bu roman ülkemizde yazarın en çok sevilen romanlarından biridir. Hatta kimilerine göre Nazan Öncel “Canım Benim Nasılsın” adlı şarkısını bu romandan esinlenerek bestelemiştir. 

Romanın diğer bir yönü ise yazar Orhan Pamuk’un romanın ortasında ve sonunda bu romana dahil etmiş olmasıdır. Yazar romanın ortasındaki bir nişan kutlamasında Füsun ile dans etmiş olması ile ortaya çıkmış, romanın sonunda ise Kemal bu hikâyenin yazılması için Orhan Pamuk’tan ricada bulunmuştur.

Romandaki konuya uygun olarak Orhan Pamuk 2012' yılında romandaki Masumiyet Müzesini gerçek hayatta da hayata geçirmiş; Çukurcuma’da Masumiyet Müzesi adı altında romandaki gibi bir müze açılmıştır.

ROMANIN ŞAHIS KADROSU:

Kemal Basmacı:  Kemal, İstanbul Nişantaşı’nda yaşayan zengin bir tekstilcinin oğludur.  Aşkı yüzünden eşinden ayrılıp kafasından atamadığı Füsun’un peşinden gitmiş aşırı tutkulu bir adamdır.  

Füsun:  Bir Butikte satış elemanı olarak çalışırken akrabası Kemal ile ilişkiye girmiş, fakir olduğu halde kendine ihanet eden Kemal’den uzak durmaya çalışmış, kocasından ayrılana kadar da Kemal’e yüz vermemiş, iffetli bir kadındır.

Sibel: Kemal’in Füsun’dan önce tanıdığı ve nişanlandığı sevgilisidir. Kemal, Füsun’a aşık olduğunu anladığı halde Sibel ile nişanlanmış ama Füsun’u kaybedince Kemal nişanı bozmuştur.

ROMANIN ÖZETİ

Roman zaman olarak 1975’li yıllarda geçen bir aşk olayına dayanır ve roman “ hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum. ” cümlesi ile başlayıp;  “ romanın ana kahramanı olan Kemal’in  “ herkes bilsin çok mutlu bir hayat yaşadım. “ cümlesi ile bitmiştir.

Tekstil işleri ile uğraşan zengin bir ailenin çocuğu olan Kemal Basmacı, Sibel adlı bir kızla bir aşk yaşamaktadır. Sibel ile nişanlanma aşamasında olan Kemal, sevgilisi Sibel’e bir çanta almak için bir butiğe girmiştir. Bu butikte çalışan Füsun onu karşılar.

Füsun onun bir karabaşıdır ama Kemal onu yıllardır görmemiş şimdi ise hayal meyal hatırlamıştır. Kemal’in yıllar sonra gördüğü bu akraba kızına birden kanı kaynamış her iki akraba birbirlerine çok sıcak davranmışlardır. Böylece Kemal,  butikte satış elemanı olarak çalışan Füsun’a âşık olur. Lakin Kemal çok zengin bir ailenin oğlu iken, Füsun, fakir bir ailenin kızıdır.

Kemal, Sibel ile nişan hazırlıklarında iken sık sık Füsun’un yanına gelmeye başlar aralarındaki ilişki bir evde gizli gizli buluşmalara kadar ulaşmıştır. Ama Füsuna âşık olmasına rağmen Sibel ile nişanlanır. Bunu anlayan Füsun çalıştığı butikten de ayrılmış ortadan kaybolmuştur. Kemal çok arasa bile Füsun’u göremez.

Füsun’u kaybettikten sonra Kemal hayatının hatasını yaptığını anlamıştır. Her ne yaparsa yapsın ondan kopamamakta hiçbir an Füsun’u aklından atamamaktadır. Füsun’un yokluğuna dayanamayan Kemal, nişanlısı Sibel’e nişanı da atar ve tüm vaktini Füsun’un eşyaları üzerinde hayal kurarak geçirmeye başlamıştır.

En sonunda babasının ölümü üzerine Füsun’un ailesinden gelen taziye mektubu sayesinde Füsun ve ailesinin izini bulur. Bunun üzerine Kemal mektuptaki adrese gider, fakat Füsun bir başkası ile evlenmiş ve anne-babasıyla birlikte yaşamaya başlamıştır.

Füsun’dan vazgeçmeyen Kemal çeşitli bahaneler ile Füsun’un etrafından ayrılmamaya başlar.  Kemal artık Füsun ve ailesi ile çeşitli münasebetlere girişmiş, sık sık onları ziyaret t edecek çeşitli bahaneler üretmeye başlamıştır. Lakin Füsun ona pek yüz vermemekte, Kemal’in aşklından ve ilgisinden haberdar olmasına rağmen ilgisiz kalmaktadır.

Çeşitli bahaneler ile Füsunların evine gidip gelmeye başlayan Kemal her seferinde Füsun’a ait bir eşyayı çalarak Füsun ile güze anılar yaşadığı o eve getirmektedir. Bu ev artık Füsun’a ait eşyaların olduğu bir ev haline gelmiştir.  

Kemal’in hayattaki tek gayesi Füsun’a yakın olabilmekten ibaret kalmıştır.

Ancak yine de Kemal, hayatındaki her şeyden vazgeçmiş ve Füsun’a yakın olma gayreti tek gayesi olmuştur. Füsun ile yeniden yakınlaşmak için her şeyi yapan Kemal’in her teşebbüsü başarısız olmuştur ama Füsun’dan çalıp getirdiği eşyalar da artık binlerce olmuştur. Füsun’a ait olan gerekli gereksiz binlerce eşya olmuştur. Bunların içinde Füsun’un attığı izmaritler, çoraplar,  mendiller, peçeteler vb de bulunmaktadır. Öyle ki  Füsun’un içtiği sigaraların tam 4213 adet izmaritini toplayıp bu eve getirmiştir.

 Füsun’un kocası ile de dostluk kurmuş olan Kemal,  ona da çeşitli vesileler ile yardımcı olur. Örneğin Füsun’un kocasının kafasındaki film teşebbüsü için tüm imkânlarını dahi seferber etmekten çekinmemiştir.  Kocasının bu filminde Füsun başrolde oynamak istemiş ama Füsun’un eşi başrolü başka bir kadına vermiştir. Bunun üzerine kocasına içerleyen Füsun nerede ise kocası ile ayrılma noktasına gelmiştir.  

Bu durum Kemal için önemli bir fırsattır. Kemal bu fırsatı kullanır ve Füsun’a olan ilgisinin devam ettiğini daha da bir belli eder.   Füsun ile kocası boşanmış, Füsun bazı şartlar karşılığında Kemal  ile evlenmeyi kabul etmiştir. Bunun üzerine Kemal Füsun ve annesini tatile götürür. Mutluluktan uçmaktadır ama. Aceba her şey istediği gibi bitecek midir? ………..

Romanın finalinde Kemal Füsun’dan topladığı eşyalardan bir müze yapmış ve yazar Orhan Pamuk’a bir mektup yazarak hikâyesinin bir roman olarak yazılmasını istemiştir. 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da