Medarı Maişet Motoru - ( Bir Takım İnsanlar )

07.08.2019
 
 
Medarı Maişet Motoru - (BİRTAKIM İNSANLAR)
 
 
ROMAN HAKKINDA BİLGİLER 
 
Medarı Maişet Motoru -  Sait Faik Abasıyanık‘ın ilk kez 4 Ekim 1940 ile 21 Şubat 1941 tarihleri arasında Yeni Mecmua dergisinde 19 bölüm halinde yayımlanan uzun bir öyküsüdür.
 
Bu uzun öykü bazı araştırmacılar tarafından roman olarak da kabul edilmiş,  bu eserini kitap halinde bastırmak istemişti.Fakat gezdiği tüm yayıncılar bu kitabı bastırmak istemedi. Bu sefer annesinden bir miktar para alarak bu kitabını   Medarı Maişet Motoru  adı altında ama  BİRTAKIM İNSANLAR alt başlığı ile 1944 yılında Yokuş Kitabevi kanalıyla yayımlattı. Fakat bu kitabı  ancak 99 adet satılmış ve çok kısa süre içinde asılsız bir ihbar nedeni  Bakanlar Kurulu kararı ile piyasadan toplatılmıştı. Yazarın bu eseri 1952 yılında Varlık yayınları tarafından  Medarı Maişet Motoru ismini ile değil  Ceylan-ı Bahri olarak değiştirilerek yeniden basılmıştı.
 
 
 Sait Faik'in bu eseri  Burgaz Adası ortak mekanı içinde   iki ortak kahramanın  ilintisi altında ayrı ayrı öykülülerden oluşan hikaye serilerinden meydana gelmiş bir roman şeklindedir. Birtakım İnsanlar belki bir roman sayılamaz, ama yaşama sıkı sıkıya bağlı, insan sevgisiyle dolu Sait Faik öyküsünün bütün belirgin özellik­lerini taşır.”
 
Eser  bu nedenle ayrı ayrı öykülerden oluşan ama bir iki tane ortak kahramanların hayatları ile kesişen veya birleşen birtakım insanların öyküleri şeklinde tertip edilmiş bir roman özelliği gösterir.  Aslında birkaç hikaye bir iki ortak kahramanın hayatına perçinlenerek ayrı öykülerden birleşmiş bir öyküler dizisi halindedir. 
 
Öykülerin bağlantısı aynı çevrenin seçilmesi ve kahramanlarının ortak kahramanlar ile karşılaşmalarıyla sağlanır. Ayrı öyküleri ve kahramanları kesiştiren mekân Burgaz adası iken ayrı öykülerin içine giren ortak kahramanlar ise Fahri ve Melek olmaktadır. Lakin merkezi mekanın Burgaz Adası her öyküye de Fahri ile Melek’in dahil olması bu eseri sağlam bir roman haline getirmemiş, ayrı hikayelerin iki kahraman ve tek mekanda birleştirildi ayrı hikâyelerden yapışmış bir roman olduğu hissisinden kurtaramamıştır.
 
Eserin merkezi mekânı olan Burgaz adası ve adadaki Medari Maiset motoru balıkçıların, berberlerin, esrar içenlerin, hırsızların, bir araya geldiği sıradan insanlarının yollarının ve öykülerinin kesiştiği bir mekan olarak seçilmiştir. Bu öyküler, erkek berberi Melek ve onun sevdiği genç olan üniversiteli Fahri’nin bir şekilde dahil olduğu  farklı öykülerden birleşen bir roman haline gelirler
 
ŞAHIS KADROSU
 
Fahri: Arifiye’ye gelerek Melek ile yakın arkadaşlık kuran bir adamdır. Romanın sonunda hastalıktan ölür.
 
Hikmet: Ali Rıza tarafından büyütülen bir çocuktur. Medar-ı Maişet Motoru’nda çalışır.
 
Melek: Ali Rıza’nın kızıdır. Fahri ile yakın arkadaş olur ancak onun ölümü ve Hikmet’in hapse düşmesinden sonra Ankara’ya giderek evlenir.
 
ÖZETİ
 
 
Burgazada’nın yoksul adamlarından birisi olan Ali Rıza, kızı Melek’i adanın Rum berberi Dimitro’nun yanına çırak olarak verir. Ali Rıza ya da diğer adıyla Kondos,  parasız ve hasta bir adamdır.
 
Ali Rıza’nın çocukken evlat edindiği Hikmet de, Medarı Maişet adını verdiği motoru ile balıkçılık yapmaktadır. Ali Rıza onu bir kış günü dışarıda bulmuş, kendine evlatlık almış, Medar-ı Maişet Motoru adlı motora balıkçı olarak vermiştir.
 
 Ali Rıza’nın Burgazada yakınlarındaki içinde kimsenin yaşamadığı Kaşık Adası’na yerleşme hayali vardır.  Bu yüzden Ali Rıza sürekli olarak evlatlığı Hikmet’e bu hayalinden söz etmektedir.
 
Üniversite öğrencisi olan İstanbul’daki Maçka semtinde oturan Fahri’nin zengin bir ailesi vardır. Fahri evlerindeki hizmetçi Zehra ile fazla yakınlaşmaya başlamış, ailesi de bu durumu fark etmiştir. Bunun üzerime ailesi Fahri’yi bir süre evden uzaklaştırmak için ablasının yanına gönderirler. Fahri trende giderken dalgıçlık yapan Ragıp adında birisi ile tanışıp onun hikâyelerini dinler. Bu öykü İstanbul Maçka’da oturan bir ailenin dalgıçlık maceralarıdır.
 
Trenden inen Fahri, yürüyerek amcasının yaşadığı eve kadar gelirken çocukluğunu geçirdiği bu yerlerle ilgili anılarını hatırlar.
 
Fahri, ablasının yaşadığı bu kasabaya sürekli olarak yerleşmeyi tasarlamış ancak hastalanınca, tekrar İstanbul’a ve ailesinin yanına dönmek zorunda kalır.
 
 
Rum Berberin yanında usta bir berber olan Melek kendisine Arifiye’de bir erkek berberi açmış dükkânına müşteri çekmeye çalışmaktadır.  Hastalığı nedeniyle, temiz hava almak için Arifiye’ye  gelen Fahri onun berber dükkânına gelir.  Bu vesile ile Melek ve Fahri tanışır. Melek genç adamın çok ateşli olduğunu fark edince geceyi Fahri’nin yanında Fahri’ye bakarak geçirir. Fakat adadakiler bu sebeple bir sürü dedikodu yaymışlardır.
 
Bu dedikodular Melek’in babası Ali Rıza ve kardeşliği Hikmet’in kulağına kadar gelir. Bunun üzerine Ali Rıza çok öfkelenip eşyaları tahrip eder ve Melek’e çok sinirlenir. Fahri ise Melek ile nişanlanacağını söyler. Bunun üzerine Hikmet ve Ali Rıza yatışır.
 
Ancak Hikmet evlatlık olarak geldiği bu evin kızı Melek’e gizliden gizliye âşıktır. Seferden dönen Hikmet, Melek’in Fahri ile yakınlık kurduğunu ve Melek’in nişanlanacağını öğrendikten sonra bu adadan ayrılır.
 
Fakat hasta olan Fahri, hayatını kaybeder ve Melek ile Fahri nişanlanamaz. “Namusunu temizleyemeyeceği” için üzülen Ali Rıza,  öfke ile gelip Melek’in dükkânını yerle bir eder. Bunun üzerine Melek evden kaçarak Beyoğlu’nda bir berberde çalışmaya başlar.
 
Hikmet, Melek’in izini sürer ve onu Beyoğlu’ndaki bir pasajda bulur. Ancak Melek’in bir şoförle nişanlandığını öğrenince duygularını ona açamadan oradan da ayrılır.
 
Evden de ayrılan Hikmet babalığı Ali Rıza’nın düşlerine uygun olarak kimsenin yaşamadığı Kaşıkadası’na gelip bekçilik yapmaya başlamıştır. Hatta Hikmet, motoru ile İstanbul’a gidip giderken kimsesiz, insanlardan oluşan dört kişilik bir garibanlar grubu da kurmuştur. Bu dört gariban balıkçılık yaparak geçinmeye başlamışladır. İlk günler açlık ve sefalaet içinde yaşayan bu gariban balıkçıların ve Hikmet’in işleri zamanla düzelmiş bu garibanlar her gece içkili, kebaplı eğlenceler de düzenlemeye başlamışlardır.
 
Ancak, Hikmet bu durumdan kuşkulanmaya başlar. Çünkü yakaladıkları balıklar ile harcadıkları bu paralar arasında garip bir çelişki vardır.  Hikmet kendisinin yanında yaşayan bu kişilerin hırsız olduğunu öğrenir. Hikmet’in yanındakiler civar adalarda hırsızlık yapmaktadır. Polisler gelerek Hikmet’i ve arkadaşlarını karakola götürür.  Hikmet ve arkadaşları hapse atılır.
 
Melek ise Ankara’ya yerleşmiştir. Orada evlenen Melek’in bir de çocuğu olur.
 
Ali Rıza da o gün sarhoş olmuş çıkardığı olaylar yüzünden hapse atılmıştır. Bu nedenle Ali Rıza evlatlığı Hikmet ile bu kodeste karşılaşır. İkisi de aynı koğuşta kalmakta, uyuşturucu alarak hayallere dalmaktadırlar. Hikmet hayallerinde hayallerini süsleyen Medar-ı Maişet motorunun battığını görmektedir.
 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar