Miftâhü’l-Cenne’den

06.04.2016
 
 
 

Miftâhü’l-Cenne’den

 “Hikâyetde gelür; Mûsâ Peygamber bir gün deniz yakasında gezeridi kim bir mü’min bir kâfir ikisi dahı baluk avlarlardı. Kâfir bütine secde kılur, ağ bıragur, toptolı baluk çıkar. Ol mü’min Tanrı’ya secde kılur, Bismillâh dir ağ bıragur, hiç nesne çıkmaz. Üç kez şöyle kıldılar. Kâfir bırakdugı ağda çok baluk çıkdı. Mü’min bırakdugı ağda hiç nesne çıkmadı. Mûsâ acebe kıldı. Üçünci kez mü’min bırakdugı ağda meger bir baluk çıkdı. Heman-dem ki ağdan çıkardılar, elinden uçkundı, ol dahı suya düşdi. Mûsâ Peygamber anı gördi agladı; eyitdi: “Yâ İlâhî! Sabrum kalmadı. Bana bu sırrı bildür” didi. Hak Te’âlâ eyitdi: “Yâ Mûsâ! Göge nazar it”. Mûsâ göge bakdı, gördi kim uçmak içinde bir köşk. Ululıgı yirden göge degin. Kapusı açuk. Kapusı üzre ol balıkcınun adı yazılmış. İçinden altundan gümişden havuzlar. Havuz içinde baluklar. Hesâbın Allah bilür. Hak Te’âlâ eyitdi: Yâ Mûsâ! Ol kuluma digil; bu gördügün uçmaga mı râzıdur, yoksa denizin balukların hey’etün ağına koyayum, kangısına râzıdur?” Mûsâ ol mü’mine bu kerâmeti arz eyledi. Mü’min eydür: Baluk hod ne nesnedür? Bana senün hoşnudluğun gerek” didi.

Ertaylan, İsmail Hikmet (1952). Ahmed-i Dâî, Hayatı ve Eserleri. İstanbul. 418-420.

 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar