08.02.2020
Muhib Nedir Tasavvuf ve Divan Şiirinde Muhip
Osmanlıca yazılışı: Muhîb: محب ((muhibb)
Muhib, Arapça kökenli ve dilimize de Arapçadan giren bir sözcüktür.
Sözlüklerdeki anlamı: Dost. Sevilen dostlar. Sevilenler, anlamlarına gelir çoğulu ehibbâdır. [1]Ehibbâ ise sevilenler dostlar anlamlarındadır.
Muhib sözcüğü, Arapçadaki “hbb “ kökünden gelir. “Habb” kökü seven anlamındadır. Bu nedenle de ahbab, habib ( sevgili- eril ) , ihbâb ( sevme), ehibba ( sevilenler, dostlar) , habibe ( sevgili dişil) , muhib, muhibbi, muhabbet… Kelimeleri aynı kökten gelmektedir. [2]
Muhib sözcüğü edebiyatımızda hem sözlük anlamları ile hem de tasavvufi tarikatlarda tarikata dâhil olan, bir tarikata yeni girmiş, tarikata mensup olan, tarikatı, dergâhı, tarikat ehlini ve şeyhini seven anlamlarında da kullanılmıştır.
Muhib terim anlamı ile Mevlevilerde ve Bektaşilerde kullanılmış, ikrar verip tekkeye dâhil olunca eviyle, eşiyle, ailesi ile alakasını keserek çileye soyunup, tarikatın hizmetine girmiş olan kişilere denmiştir. Bir anlamda dervişliğe soyunan derviş olmaya karar veren, dervişlik yolunda karar kılan derviş olmaya aday olan tarikat mensuplarını ifade eden bir terim olarak da kullanılmıştır. Kısaca Muhip, dervişlik öncesi bir mertebedir.
Mevlevilik ve Bektaşilik tarikatlarının ilk kuruluşlarında muhip, sevgi “âşık” anlamı ile eş değer anlamda görülmüş daha sonra ise, dost, seven, dervişlik yoluna adım atan tarikat mensuplarını ifade edecek şekilde kullanılmıştır. Lakin muhip kelimesinin sadece tarikata dâhil olanlara değil tarikata, tarikatın dervişlerine ve şeyhlerine hürmet besleyen kişilere de denir. Bu manasıyla “ Allah dostlarının dostları da muhip” olarak görülmüştür.
Tarikata girmiş gözüktükleri halde içten ve samimi olmayan, çıkarcı kimseler ise “müddeî, sahtekâr, mukallit, mustasvif” denmiş,[3] gerçek muhipler ile sahtekar ve çıkarcı kişiler bu şekilde ayrılmışlardır.
Kısaca tarikatlardaki terim anlamı ile muhip tarikatın ilk derecesi olmaktadır.
Divan , tsavvuf ve halk şşiirinde de bu manaları ile kullanılmıştır. ( bkz Kanûnî Sultan Süleyman Muhibbî Hayatı Edebi Yönü)
O serv-i bâğ-ı cinâna muhibbiz ey Yahya
Yolunda hâk-i deriz halka doğrusun deriz Taşlıcalı Yahya
Ne bend-i şeh ne muhibb-i gedâ imiş bildik
O bî-mürüvveti yâd âşinâymış bildik Şeyh Galip
Dil zaviyesinde münzevîdir
Serbâz-ı muhibb-i mevlevîdir Şeyh Gâlib
İy habîbüm her ne kim itseñ muhibbe hûbdur
Her ne kim mahbûb iderse hûbdur mahbûbdur Dede Ömer Ruşeni [4]
Kırk kişi bir ağacı dağdan giicün indire
Ya bunca miirid, muhib, sırât nice geçesi Yûnus
Ya Hü Burda Olan Muhibbana bak
Öyle barga Burga Kardaş Değildir
Edebinle Otur Yahut Burdan Kalk
Herkes Senin Gibi Kalleş Değildir Aşık Harabi Baba
Aşıkı sadık muhibbi Mustafa derler bize,
Dert ile gayretkeşi Aliaba derler bize. Aşık Dertli [5]
İLGİLİ LİNKLERİMİZ
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın