Onlar da İnsandı Konusu Özeti İncelme Cengiz Dağcı

28.03.2015

 

 Yazıda “Cengiz Dağcı’nın Onlar da İnsandı ,hakkında bilgiler,   hayatı eserleri , doğumu , iş hayatı, yazarlık hayatı, çocukluğu, gençlk, yılları, yazarlık yılları, aldığı ödüller, eserlerinin yankıları,  Cengiz Dağcı’nın Onlar da İnsandı  edebi kimliği, siyasi görüşleri, gezileri,  Cengiz Dağcı’nın Onlar da İnsandı düşünceleri , Eserleri  hakkında yorumlar,  anlatım tekniği,  bakış açısı, tekniği, eserlerinin basım öyküleri,  basım yılı, basım hikâyesi, , eserleri ile , yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
 
Bu roman büyük ölçüde Cengiz Dağcı’nın çocukluk yıllarını geçirdiği Kızıltaş köyündeki günlerin anlatmaktadır. Bu romanı da diğer birçok romanı  gibi otobiyografik bir roman özelliği taşır. Yazarın bu romanı kendi öz geçmişinden alınmış pek çok gerçekler ve anılardan oluşmaktadır.
 
Türk dünyasının lirik yazarı olarak bilinen  yazarın  yirmi beşten fazla eserinin tamamı Türkçe yazılmış ve yayımlanmıştır. Yazarın  “ Onlar da İnsandı “ adlı romanı Türk okur, öğretmen ve öğrencilerine tavsiye edilmiş MEB lığının Yüz Temel Eser Listesine alınmıştır.
 
Cengiz Dağcı, (d. 9 Mart 1919 Gurzuf - ö. 22 Eylül 2011 Londra), Gurzuf'ta doğmuş  çocukluk yılları bu romanındaki olayların da mekânı olan Kızıltaş köyünde geçmiştir. (şimdiki adıyla Krasnokamenka) Cengiz Dağcı  eserlerinde sürekli olarak Kırım’ ve Kırım Türklerini anlatmış ve Türk okuyucularına Kırım’ı ve Kırımda yapılan zulümleri aktarmak fırsatını bulmuştur.  Kırımdan Kaçarak önce Almanya’ya sonra da Londra’ya yerleşen yazar 22 Eylül 2011 Sauthfields'teki evinde vefat etmiştir. Yazarın mezarı bu romanda mekan olarak adı geçen ve yazarın doğum yeri olan Kızıltaş köyüne  Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun girişimleri ile defnedilmiştir. [1]
 
OLAYIN MEKANLARI
 
Kırım’daki Kızıltaş ve yakınlarındaki Türk köyleri olayın mekânlarıdır.
 
OLAYIN ZAMANI
Ekim 1917 yılında Rusya da Sosyalist ve Komünistlerin  Ekim Devriminden sonraki yıllarda yaşanan olaylar anlatılmaktadır. Devrim sonrasında özel mülkiyetlerin ve toprakların mülk sahiplerinin elinden alınarak kolhoz sistemine geçiş ve akabindeki olaylar romanın zamanını teşkil eder.
Roman 1917 Ekim Devrimi sonrasında Kırım Türklerinin  önce topraklarının ellerinden alınması sonra da Sibirya’ya sürgüne gönderilmesi gibi tarihi olaylara ve zamanlara dayanmaktadır.
 
Kahramanları
 
Bekir: Romanın başkahramanıdır. Kırk beş yaşlarında bir Kırım köylüsüdür. En önemli özelliği vatanına ve topraklarına düşkünlüğüdür. Biraz saf ve cahil; fakat cesur, azimli bir karakteri vardır. Ruslardan nefret eder.
Esma: Bekir’in eşidir. Kırk yaşlarında bir köylü kadındır. Tarla ve ev işleriyle uğraşır. Zaman zaman otoriter; zaman za­man vatanına bağlı bir tip olarak anlatılır.
Ayşe: Bekir ve Esma’nın 17 yaşındaki kızıdır. Çok güzel, narin bir genç kızdır. Okuma yazma bilen, Rusların fikir ve zulümlerinin farkında olan biridir. Milletine ve topraklarına ai­lesi gibi çok bağlıdır.
Remzi: Ayşe’nin kocasıdır. Çoban Seyd Ali’nin de oğlu­dur. Doğru, dürüst, kuvvetli, yardımsever bir kişidir.
Çoban Seyd Ali: Altmış yaşlarında, orta halli, ailesine düşkün, dürüst bir kişidir. Az konuşan, yalan söylemekten kaçınan biridir. Çobanlık yapar. Aynı zamanda hasta hayvan­ları da iyileştirir.
Sabri: Seyd Ali’nin oğludur.
Enver: Otuz yaşlarında, cesur, kuvvetli, mağrur bir Tatar’dır. Toprağına çok bağlıdır. Aynı zamanda geniş görüşlü, olayları değerlendirebilen bir kişidir.
Çilingir: Romanda hemen her olayda belirir. Köyün önde gelenlerindendir. Ateşli, sabırsız bir kişidir. Topraklarına ve köyüne aşırı bağlıdır. Diğerlerinin aksine Rusların fikirle­rinden haberdardır.
İvan: Romanda kötülüğü temsil eden bir kişidir. Olduk­ça kirli, pis, zalim, korkunç, nankör bir insandır. Bir Rus ola­rak köylüye her türlü zulmü yapar.
Kala Mata: İvan’ın babasıdır. Kirli, ayyaş biridir. Kari Marks’a benzediği için köylüler ‘Kala Mata’ lakabını koymuş­lardır. Bekir: Romanın başkahramanıdır. Kırk beş yaşlarında bir Kırım köylüsüdür. En önemli özelliği vatanına ve topraklarına düşkünlüğüdür. Biraz saf ve cahil; fakat cesur, azimli bir karakteri vardır. Ruslardan nefret eder.
 
 
 
Bekir, ineği Malik’i yakın köylerden birine götürmüş ve kendi köyü olan Kızıltaş Köyü’ne dönmektedir. Çünkü  ineği Macik doğurmak üzeredir. Bekir’in mutlu bir ailesi vardır. Bekir  Esma adındaki karısı ve 15 yaşına gelmiş olan kızı Ayşe ile birlikte yaşamaktadır. Bekir’in bir tütün tarlası vardır ve tarlasındaki tütünleri toplamak vakti gelmiştir.
Macik’in doğuracağı buzağı ile tarlasındaki tütünleri kesip toplayacak ve kazandığı para ile ailesini geçindirecektir.  Bunları düşünerek Köyü Kızıltaş’a gleri. Köyüne döndüğünde  üstü başı perişan olmuş  iki Rus’la karşılaşır.
Bu Ruslar İvan ve Kala Mala adlı baba-oğul iki adamdır. Bekir, bu adamların topraklarını elinden  almak için geldiğini zannederek çok korkar.  Çünkü civar köylere Ruslar gelmiş ve Türklere ait toprakları  istila et­mişlerdir.
Bekir, kızı Ayşe’yi bu Ruslarla konuşması için gönderir.  İvan ve Kala Mata iş aramak için köye gelmiş­lerdir. İvan ve Kala Mala iş bulmak için Be4kir’e yalvarır. Bunların  Yalvarmalarına dayanamayan Bekir, işçiye de çok ihtiyacı olduğu için olduğu için bunları işe alır. Onlara iş aş, ve yer vererek yanlarına alır.  Bu adamlar sayesinde  Bekir ve ailesinin işleri çok rahatlamıştır.
Fakat onların yerleşmesinden sonra bazı işler de ters gitmeye başlar. Diğewr köylüler, Rusları işe aldığı niçin Bekir’e kızmaktadır. Rusların gelme­siyle evde bazı aksaklıklar olmaya  da başlamış Macik çok kötü hastalanmıştır. Fakat  Seyd Ali sayesinde Macdik kısa bir süre sonra tekrar iyileşir.  Bekir’in karısı Esma’da  Bekir’e Rusları kovmasını, yoksa uğursuzlukların çıkacağını söylemeye başlamıştır.
Ayşe ise İvan’ın davranışlarından hoşnut değildir. İvan’ın kendisine göz koyduğunu düşünmektedir. Bu arada  yakın köylerde kolhoz yönetimi başlamış,  Kızıltaş köyüne de elinde metre olan insanlar gelip gitmeye başlamıştır.  Köylüler topraklarının ellerinden alınacağı korkusu içinde yaşamaktadır. Bir süre sonra, Bekir’in tarlasında iki Rus görülmüştür. Bu  Ruslar tarlaları ölçüp biçmekte, sağa sola bakarak planlar kurmaktadırlar.  Bekir, bu adamların tarlasını  elinden alacağından korkmaya başlamıştır ama ne olursa olsun topraklarını kimseye vermeyecektir.. Bekir, adamların elindeki metreyi görünce onları si­hirbaz zanneder. İki adam, ona Kuşkaya’yı tarlasına devire­ceklerini söyleseler de Bekir böyle bir olaya ihtimal vermemiştir.
Bir gün İvan tarladan dönen Ayşe’ye saldırıp onu dö­ver. Ayşe, korkusundan durumu babasına söyleyemez ama eskiden beri sevdiği olan  Remzi ile evlenmek için annesini ikna eder.
Tütünlerin  toplama  zamanı gelince köylüler yıllık ihtiyaçları almak için Yalta’ya gitmektedir.  O yıl Bekir,  Yalta’ya yalnız başına gider. Çıfıt Lepik isimli bir Yahudi’den gereken malları almış dönerken de uzun zamandır araları açık olan  Seyd Ali ile karşılaşmıştır. İki eski dost  kucaklaşıp ağlaşırlar.
Günün birinde beklenenler gerçekleşmiştir. Ellerinde silahlarıyla Rus askerleri gelerek, toprakların ölçüm işini başlatmışlardır. Ayşe ise  İvan’dan çekindiği için Remzi ile evlenerek  Seyd Ali’nin evine taşınmış ve onların gelini olmuştur. Bu arada Rus  askerleri köye  yol yapım çalışmalarını başlatmışlar, Türklere ait atları, arabaları ve her evden bir erkeği alarak çalıştırmaya başlamışlardır. Bu işler için kimseye ücret ödenmemektedir ve herkes zorla çalıştırmaktadır.
Yol yapım çalışmaları yüzünden köylere gelen Rusların sayısı artmaya başlamıştır. Rusların sayısı artmakta,  bu artışla birlikte hırsızlık olaylarında da yükseliş görülmektedir. Bir gün, Seyd Ali’nin küçük oğlu İvan’ı dövmüş İvan’ da Bekir’in evine sığınarak  masum biri imiş gibi davranmıştır. Fakat İvan’ın iç yüzünü öğrenen Bekir de dayanamayıp İvan’ı döver. Bekir’in ineği de Ruslar tarafından çalınmış, kesilmiş ve eti Yalta’ya götürülmüştür.  İvan kısa bir süre son­ra eve otomobille gelir. Yanında da bir  Rus komiseri vardır.  İvan yol yapımı işlerinde çavuş olmuştur.
Ruslar, İvan’a da köyün yönetimini vermişler­dir. İvan, köyde her türlü rezilliği, zulmü yapmaktadır. Ruslar da, köyde Müslümanları yeni yaptıkları hapishaneye atmaya başlamışlardır.
 
Köyde bir deprem olmuş Hapishane duvarı yıkılmış hapisteki Türkler kaçmış ama İvan’ın babası Kala Mala , , Kala Mata yıkıntının altında kalarak ölmüştür.   İvan,  babasının ölüsünü Remzi ile birlikte Rus mezarlığına götürürken arabayı uçurumdan yuvarlayarak, remzinin de ölmesine sebep olur. Remzi’nin ölmesi ile Ayşe dul kalmıştır.
Bahar geldiğinde yapımı devam eder. Remzi ölmüş ama Ayşe hamile kalmış ve tekrar babasının  evine gelmiştir. . Asfalt, köyün içine İ sokuldukça Ruslar da çoğalmaktadır.  Vapurlarla bir sürü Rus köylüsü bu köye gelip yerleşir. Ruslar evleri ve dükkânları yağmalamakta köydeki hayvanlar ve mallar çalınmaktadır.
 
Bekir, Rusların Kuşkaya’yı dina­mitleyip tarlasına zarar vereceklerini  duymuştur. Bekir tarlasını kimseye vermemekte kararlıdır. Rusların ikazına rağmen tar­lasını bırakmaz. Dinamitlenen kayanın parçalarının altında kalarak can verir.
Esma, kızının yanına Seyd-Alilerin evine gider. Köyde Lenin’in ve komünizmin propagandaları yapılmaya başlamıştır ama  Türkler Rusların bu anlattıklarından hiçbir şey anlamamaktadır. Köyün etrafı Ruslarca çevrilmiştir, pek çok Türk öldürül­müş, büyük kısmı da hapse atılacaktır. Böyle bir ortamda do­ğum yapan Ayşe çocuğunu Çilingir’in Selim’e teslim eder.
İvan’ın köy halkına zulmü giderek artmaktadır. Rus askerleri her yere yerleşmekte, direnenler öldürülmektedir. Çilingir öldürülür. Köy delikanlılarından Enver, beş varil barutun üzerine oturarak  zulüm altında yaşamaktansa, eviyle birlikte parçalanmayı tercih eder.
Roman şu cümleler ile biter: ‘Tanrım’ diyorum, onlarda insan, acı onlara… Kendileri gibi başkalarının da insan olduklarına inandır onları…”
 
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Cengiz_Da%C4%9Fc%C4%B1

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar