Sevgi Masalı Hakkında Özeti Semed Behrengi

22.07.2020



Sevgi Masalı adlı çocuk roman  Küçük Kara Balık  adlı eseri ile tüm dünyada haklı bir başarı elde eden İran Azerbaycan Türkü Samed Behrengi’in yazmış olduğu masal tarzında bir çocuk romanıdır.

 1939 yılında Tebriz'de doğmuş olan Samed Behrengi,  yazmış olduğu masalımsı eserlerinde verdiği mesajlar ile İran Hükümetinin olumsuz yönde dikkatini çekmiş olduğu sanılmaktadır.  İran Azerbaycan’ındaki Türklerin milli şuurunu uyandırmak istediği şüphesi ile İran’ın istihbarat servisi Savak tarafından izlenen , son derece yetenekli bir kalem olan Behrengi’nin  henüz 29 yaşında iken Aras Nehri kıyısında boğularak nehre atıldığı zannedilmektedir. [1]

Özellikle  Küçük Kara Balık  adlı eseri ile tanınan Behrengi’nin bu kitabı  “adalet, eşitlik, sorgulama ve direnme gibi temaları işlemiş olması nedeni ile 12 Eylül Darbesi sonrasında Türkiye'de de yasaklanmış olması[2]çok ilginçtir.   Küçük Kara Balık   adlı romanının İran'da  halen okunması  yasaklı kitaplar arasında olması da çok manidardır. [3]

Samed Behregi’nin  "Bir Şeftali Bin Şeftali "ve" Pancarcı Çocuk " ve  “ Ah Masalı “ adlı bilinen başka öyküleri de vardır.

 

Sevgi Masalı Özeti [4]

 

Bir padişah ve kızı saraylarında hizmetçiler ve Koçali adında bir uşağı ile yaşıyorlarmış. Koçali, prensesi çok sever ve prenses ne isterse onu derhal yerine getirirmiş.  onu ikiletmeyerek yapıyormuş. Bu nedenle Prenses de Koçali’yi çok severmiş.  Fakat esasında Koçali, prensese âşıkmış. Prensesin ona iyi davranmasından ümit var olarak prensesin de kendisini sevdiğini zannetmiş. Böyle düşünen Koçali, bu nedenle bir gün aşkını prensese açıklamış.  Prenses de bu duruma sinirlenip Koçali'yi saraydan kovmuş.

Prenses kendini beğenmiş biri olduğu için hep yalnız geziyor, kimseyi beğenmiyor, kimseyi kendine layık da görmüyormuş.  Fakat yalnızlığından sıkılıp Koçali’yi düşünmeye başlamış. Koçali rüyasına giriyor, Koçali’yi görmek istiyor, ama bunlar aklına gelir gelmez de uşağına aşık olduğu için kendine çok kızıyormuş.

Bir gün Prenses süt banyosu yaparken bir güvercin gelip yanına konmuş. Bu güvercin dile gelip prenses ile konuşmuş. Prensesin güzelliğini öven güvercin ona âşık olduğunu da söylemiş. Güvercinin konuşmaları prensesin çok hoşuna gitmiş, hatta prenses olduğunu unutup, kendisi de güvercine iltifat etmiş.  Kız bir ara prenses olduğunu unutup güvercinle çok kibar konuşmuş. Prenses,  güvercinin insan gibi konuşmasından dolayı onun kılık değiştiren bir insan olduğuna hükmetmiş. Güvercin de “eğer uykunu bana verirsen beni görebilirsin” demiş.  Prenses de bunu kabul etmiş ve güvercin de Prensesin uykusunu alıp gitmiş.

O günden sonra prensesin gözüne uyku girmez olmuş. Uykusuz kalan prenses, ülkedeki bilginleri ve doktorları çağırıp derdine bir çare aramaya başlamış. Fakat hiç kimse derdine çare olamamış ama bir yaşlı hekim gelerek eğer sevgi masalını dinlersen derdine çare olacaktır demiş. Fakat bu masalı bilen tek bir kişi varmış ve o kişi de dağda yaşayan bir çobanmış. 

Bunun üzerine çobanı bulup getirmişler ama bu çoban prensese aşık olan Koçali imiş. Koçali,  . saraya gelerek sevgi masalını anlatmaya başlamış.  Lakin anlattığı masal zaten kendi hikâyesiymiş. Böylece Koçali, sarayda uşaklık yaptığını, bir prensesi sevdiğini,  prensese aşkını ilan ettiğini, prensesin kızarak onu saraydan kovduğunu, kovulduktan sonra çobanlık yapmaya başladığını sonra da güvercin olmayı öğrenip sevdiğinin yatağına kadar ulaştığını ve onun uykusunu da çaldığını anlatmış.

Bunun üzerine prenses, uykularını geri vermesi için Koçali’ye yalvarmış. Üstelik prenses de ona aşık olduğunu anlatmış. Koçali, ise eğer huylarını değiştirirsen hem uykularını sana geri veririm hem de seni alır giderim demiş.  Huylarını değiştiren prenses “artık prenses olduğumu unuttum. Beni de gittiğin yere götür “ demiş. Bunun üzerine ikisi de güvercin olmuşlar ve…..

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar