17.06.2011
Şeyh Galip (1757 İstanbul - 3 Ocak 1799) Türk divan edebiyatı şairi, mutasavvıf.
Mustafa Reşid Efendi babası, Emine Hatun ise annesidir. Daha çok küçük yaşlarda büyük bir kabiliyet ve başarı gösteren şair, ilköğrenimini babasından görmüş, daha sonraları dönemin ünlü şairlerinden Farsça'nın inceliklerini öğrenmiştir. Ailesinin etkisiyle Mevlâna Dergâhı'nda (Konya) çileye girdi, sonra yine ailesinin etkisiyle çilesini tamamlayamadan İstanbul'a geri döndü. İstanbul'a döndüğünde Yenikapı Mevlevihanesi'nde çilesini tamamlamıştır. Daha sonra, 1791'de Galata Mevlevihanesi Şeyhliği yapmıştır. Ansızın, 3 Ocak 1799'da, İstanbul'da ölmüştür; ölümünün nedeni bilinmemektedir. Türbesi bu mevlevihanenin bahçesindedir.
Şeyh Galip Hayatı Edebi Kişiliği ve Eserleri
Hüsn-ü Aşk Mesnevisi Şeyh Galip
Esrar Dede Hayatı ve Şeyh Galip'le Dostluğ
Şeyh Galip Seçkin Şiirleri Hayatı Hüsn ü Aşk'tan Örnekler
Hüsn-ü Aşk Mesnevisi ve Şeyh Galip
Tarzı ve Edebiyatı
Esed ve Galip mahlaslarıyla yazdığı şiirlerini toplayarak 24 yaşında iken divanını meydana getirdi (1780). Şeyh Galip, hiç kuşkusuz Nedim'den sonraki dönemin en önemli şairlerindendir. Sembolizm benzeri bir tarzın Türk edebiyatındaki öncüsü olmuş, birçok buluşu ve yarattığı manzumlarla divan edebiyatının gelişmesinde büyük bir rol oynamış olmasına rağmen divan şiirinin geleneklerinden de kopmamıştır. Bugün Şeyh Galip'in şiirleri gösterdiği harika sembolizm ve betimlemelerle özellikle Batıda fazlasıyla beğeni toplamaktadır. Şeyh Galip'in eserlerinin en önemli yönlerinden birisi de tasavvufi temellere sahip olmasıdır. Şeyh Galip tasavvuf edebiyatı açısından çok önemli bir isimdir.
Yine Zevrak-ı Derunum Kırılıp Kenare Düştü(gazel)
Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng -sare düştü
O zaman ki bezm-i canda bölüşüldü kale-i kam
Bize hisse-i mahabbet dil-i pare pare düştü
Gehi zir-i serde desti geh ayağı koltuğunda
Düşe kalka haste-i gam der-i lutf-ı yare düştü
Erişip behara bülbül yenilendi sohbet-i gül
Yine nevbet-i tahamül dil-i bi karare düştü
Meh-i burc-ı arızında gönül oldu hale mail
Bana kendi taliimden bu siyeh sitare düştü
Süzülüp o çeşm-i ahu dedi zevk-i vasla Ya Hu
Bu değildi neyleyim bu yolum intizare düştü
Reh-i Mevlevide Galib bu sıfatla kaldı hayran
Kimi terk-i nam u şane kimi i'tibare düştü
GAZEL
Gencinen olsam vîrân edersin
Âyînen olsam hayrân edersin
Tîr-i nigehden dâğ-ı derûna
Baksan ne işler seyrân edersin
Sâkî kerâmet sende ya bende
Bahri habâba mihmân edersin
Nezzâre-i germ etdikçe ey çeşm
Âteşle âbı yek-sân edersin
Ey huşk zâhid dem urma meyden
Dest-i duâyı mercân edersin
Zâhid o meh-veş bir nûrdur kim
Büttür demezsin îmân edersin
Mâdâm uçarsın gözlerde ammâ
Rûyun perî-veş pinhân edersin
Tabl-ı tehîden gümdür suhanler
Bî-hûde Gaalib efgaan edersin
Etvâr-ı çerhe uy mevlevî ol
Seyrân edersin devrân edersin
Gazel
Yokmuş bir aha ey gül- i rana tahammülün
Bağrın ne yaktın ateş- hasretle bülbülün
Yek-rengdir zeban-ı hakikatte hüsn ü aşk
Bang-i hezar şu'lesidir ateş-i gülün
Duzah-nişin-i ateş-i fakr olduğun kalur
Ey ahiret-harab tehidir tevekülün
Tekrarlarla şüpheleri daniş anlama
Gel arif ol ki ma'rifet olsun tecahülün
Merdanelik asaleti meydanda bellidir
Hayber günü babasını kim sordu Düldül'ün
Galib maarifin de sefası değer veli
Canan vasfıdır hele aslı tegazzülün
Hoş Geldin Eyâ Berîd-i Cânân
Tardiyye
Hoş geldin eyâ berîd-i cânân
Gel ver bana bir nüvîd-i cânân
Cân ola fedâ-yı ıyd-i cânân
Bî-sûd ola mı ümîd-i cânân
Yârin bize bir selâmı yok mu
Yârabbî ne intizârdır bu
Geçmez mi nice rûzigârdır bu
Duysam ki ne şîvekârdır bu
Hep gussa vü hârhârdır bu
Vuslat gibi merâmı yok mu
Ey Hızr-ı fütâdegân söyle
Bu sırrı edip iyân söyle
Ol sen bana tercemân söyle
Ketm etme yegân yegân söyle
Gam defterinin tamâmı yok mu
Kâm aldı bu çerhden gedâlar
Ferdâlara kaldı âşinâlar
Durmaz mı o ahdler vefâlar
Geçmez mi bu etdiğim duâlar
Hâl-i dilin intizâmı yok mu
Dil hayret-i gamla lâl kaldı
Gâlib gibi bî-mecâl kaldı
Gönderdiğim arz-ı hâl kaldı
El'ân bir ihtimâl kaldı
İnsâfın o yerde nâmı yok mu
Hüsn ü aşk' tan (1)
Ey hame eser senin değildir
Ey şeb bu seher senin değildir
Envar-ı füyuz-ı Mürşid-i Rum
Afaka Fürugum etti malum
Kıldı beni tıfl-ı mısra' asa
Doğdum doğalı suhanle ber pa
Ben tıfl idim eylemezdim ülfet
Bulmuştu sözüm temam şöhret
Bi-minnet ü üstad-ı talim
Ser-name-i tab'ım etti tanzim
Allah Allah zihi inayet
Na- baliga hikmet-i belagat
Feyz erdi cenab-ı Mevlevi'den
Aldım nice ders Mesnevi'den
Güya ki o bahr-ı bi gerane
Olmuş hum-ı rengden nişane
Dil hemçü şegaal o bahre düştü
Hem-cinslerim başıma üştü
Tavus-ı behişte eyledim naz
Amma ki yok iktidar- ı pervaz
Boş boşuna ney veş ettim efgan
Ben söyledim oldu şem' giryan
Olmuştu bu sine dik-i hikmet
Ni'met leb-i gayre oldu kısmet
Sinemde ne aşk var ne tabiş
Ebna- yı zemana bir nümayiş
Müjdemden alındı aşinalar
Gitti hepisi deyip dualar
Ben kaldım o söz lebimde kaldı
Keşt-i murat lenger aldı
Canımda ne suziş-i taleb var
Gönlümde ne neşe-i tarab var
Bu resme kalır gidersem eyvah
Tevfikına mazhar ede Allah
Hüsn ü Aşk'tan(fahriyye-i şâirâne)
tarz-ı selefe tekaddüm ettim
bir başka lügat tekellüm ettim
ben olmadım ol gürûha pey-rev
uymuş belî Gencevî'ye Hüsrev
billah bu özge mâcerâdır
sen bakma ki defter-i belâdır
zannetme ki şöyle böyle bir söz
gel sen dahi söyle böyle bir söz
erbâb-ı sühan tamâm malûm
işte kalem işte kişver-i Rûm
gördün mü bu vâdi-i kemîni
dîvân yolu sanma bu zemîni
engüşt-i hatâ uzatma öyle
beş beytine bir nazîre söyle
az vaktde söyledimse anı
nâ-puhteliğin değil nişânı
gördük nice şâhlar gedâlar
bir anda yapar anı babalar
gencînede resm-i nev gözettim
ben açtım o genci ben tükettim
esrârını Mesnevî'den aldım
çaldımsa da mîrî malı çaldım
fehmetmeğe sen de himmet eyle
ol gevheri bul da sirkat eyle
çok görme bu hikmet-i beyânım
tevfîka havâle eyle cânım
în dem ki zi şâirî eser nîst
sultân-ı sühan menem diger nîst
Kalan
Yokluğunda kaybolmak istemiştim,
Kala kala yokluğun kaldı ellerimde.
Oysa ben seni yıllarıma hesap
Veren takvimle beraber sevmiştim,
Kala kala bir takvim kaldı ellerimde.
Bi tutam kuru yaprak gibi sarardım,
Senle beraber Sensizlik her yerde..
Hüzünlü sonbaharda uçuşan yüreğimi,
Görmeni istedim ki yeter ki sev beni.
Oysa bana sadece geride kalan,
Benim ve kırışık bedenim..
Kan ağlasın bu dîde-i dürbârım ağlasın
Mersiye
Kan ağlasın bu dîde-i dürbârım ağlasın
Ansın benim o yâr-ı vefâdârım ağlasın
Çeşm ü dehân u ârız u ruhsârım ağlasın
Başdan başa bu cism-i siyehkârım ağlasın
Ağyârım ağlasın bana hem yârım ağlasın
Gûş eyleyen hikâyet-i Esrâr’ım ağlasın
Nâdîde bir güher telef etdim dirîg u âh
Hâk içre defnedîp gerü gitdim dirîg u âh
Zât-ı şerîfi âleme bir yâdigâr idi
Fakr u fenâ vü aşk u hüner berkarâr idi
Her şeb misâl-i şem benim ile yanar idi
Sâve gibi yanımda enîs-i nehâr idi
Hakkâ tamâm âşık idi yâr-ı gâr idi
Bir kaç zaman muammer olaydı ne var idi
Allâh verdi aldı yine kurb-i Hazrete
Biz kaldık ile intizâr rûz-i kıyâmete
Âhir nefesde sohbeti oldu muhabbet âh
Bir yâre urdu bağrıma âh derd-i firkat âh
Gelmezdi hîç kalb-i fakîre bu sûret âh
Ey kâş etmeyeydim o âşıkla sohbet âh
Telh etdi kâmımı o zehrnâk şerbet âh
Eyvâh elden o gül-i handânım aldı mevt
Esrâr’ım aldı cümle dil ü cânım aldı mevt
Meydân-ı Mevlevîde nişân âşikâr edip
Pervâz ederdi şevk ile Ankâ şikâr edip
Eylerdi nây u defle semâ âh u zâr edip
Bulmuşdu kân-ı matlabı Hak’da karâr edip
Almışdı müjde kûyuna yârın güzâr edip
Gitdi ne çâre Gâlib’i hasretli yâr edip
Olsun visâl-i Hazret-i pîrânla kâmyâb
Kıldı karîn-i kabri Fasîh-i felekcenâb
Kevser-i ateş- nihadın adı aşk
Kevser-i ateş- nihadın adı aşk
Düzah- ı cennet -nümanın adı aşk
Bir lügat gördüm cünun isminde ben
Anda hep cevr ü cefanın adı aşk
Kıt'a
Eğer desem ki hevalar açıldı geldi behar
Murad oldur ki benimle mahabbet eyledi yar
Ya söylesem ki çemen goncelerle doldu
odur garez ki tebesümle söyledi dildar
Müseddes-i mütekebbir
Tedbirini terkeyle takdir hüda'nındır
Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümanındır
Birden bire bul aşkı bu tuhfe bulanındır
Devran olalı devran erbab-ı safanındır
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Meyhaneyi seyrettim uşşaka mataf olmuş
Teklif ü tekellüften sükkanı maaf olmuş
Bir neşe gelüp meclis bi havf u hilaf olmuş
Gam sohbeti yad olmaz meşrebleri saf olmuş
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Ey dil sen o dildara layık mı değilsin ya
Da'va-yı mahabete sadık mı değilsin ya
Özrü nedir Azra'nın Vamık mı değilsin ya
Bu gam ne gezer sende aşık mı değilsin ya
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Mahzun idi bir gün dil meyhane i ma'nade
İnkara döşenmiştim efkar düşüp yade
Bir pir gelüp nagah pend etti alel- ade
Al destine bir bade derd ü gamı ver bade
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Bir bade çek efzun kap mecliste zeber-dest ol
Atma ayağın taşra meyhanede pa- best ol
Alçağa akar sular Pay i huma düş mest ol
Pür cuş olayım dersen Galib gibi düş mest ol
Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Müseddes
Tedbiri terk eyle takdir Hudanındır
Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümanındır
Birden bire bul aşkı bu tuhfe bulanındır
Devran olalı devran erbab-ı safanındır
Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Meyhaneyi seyrettim uşşak a mataf olmuş
Teklif ü tekellüften sükkan-ı mu'af olmuş
Bir neş'e gelip meclisbi-havf u hilaf olmuş
Gam sohbeti yad olmaz meşrepleri saf olmuş
Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Ey dil sen o dildare layık mı değilsin ya
Da'va-yı muhabbete sadık mı değilsin ya
Özrü nedir Azranın Vamık mı değilsin ya
Bu gam ne gezer sende aşık mı değilsin ya
Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Mahzun idi bir gün dil meyhane-i ma'nada
İnkara döşenmiştim efkar düşüp yada
Bir pir gelip nagah pend etti ale'l-ade
Al destine bir bade derd ü gamı ver bada
Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Bir bade çek kap mecliste zeber-dest ol
Atma ayağın taşra meyhanede pa-best ol
Alçağa akar sular pay-ı huma düş mest ol
Pür-cuş olayım dersen Galib gibi sermest ol
Aşıkta keder neyler gam halk-ı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır
Müseddes Na'tı Şerif-i Nebevî
Sultan-ı rûsül şâh-ı mümeccedsin efendim,
Bî-çârelere devlet-i sermedsin efendim,
Divân-i ilâhide ser-âmedsin efendim,
Menşur-ı 'le-amrük'le müeyyedsin efendim.
Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammedsin efendim,
Hak'dan bize sultân-ı müeyyedsin efendim.
Hutben okunur minber-i iklim-i bekâda,
Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-ı cezâda,
Gülbank-i kudümün çekilir arş-ı Hudâ'da,
Esmâ-i şerifin anılır arz ü semâda.
Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammed'sin efendim,
Hak'dan bize sultân-ı müeyyedsin efendim.
Ümmideyiz ye's ile âh eylemeyiz biz,
Sermaye-i imanı tebâh eylemeyiz biz,
Babın koyup agyâre penâh eylemeyiz biz,
Bir kimseye sâyende nigâh eylemeyiz biz.
Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammed'sin efendim,
Hak'dan bize sultan-ı müeyyedsin efendim.
Bîçâredir ümmetlerin isyânına bakma,
Dest-i red urup hasret ile dûzaha yakma,
Rahm eyle aman âteş-i hicrânına yakma,
Ez-cümle kulun Gâlib-i pür-cürmü bırakma.
Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammed'sin efendim,
Hak'dan bize sultan-ı müeyyedsin efendim.
Müsemmen
Ey dil ey dil niye bu rütbede pürgamsın sen
Gerçi virane isen genc-i mutalsamsın sen
Secde-ferma-yi melek zat-ı mükerremsin sen
Bildiğin gibi değil cümleden akvamsın sen
Ruhsun nefha-i Cibril ile tev'emsin sen
Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen
Merteben ayn-ı müsemmadadır esma sanma
Merci'in Halik-i eşyadadır eşya sanma
Gördüğün emr-i muhakkakları rüya sanma
Başkasın kendini suretle heyula sanma
Keşf ile sabit olan ma'niyi da'va sanma
Hakkına söylenen evsafı müdera sanma
Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen
İnleyip sırrını faş eyleme ağyara sakın
Düşme bilmezlik ile varta-i inkara sakın
Değmesin ahların kakül-i dildara sakın
Sonra Mansur gibi çıman olur dara sakın
Arz-ı acz etmeyesin yareden ol yare sakın
Bulduğun cevher-i alileri bi-çare sakın
Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen
Sendedir mahzen-i esrar-ı muhabbet sende
Sendedir ma'den-i envar-ı fütuvvet sende
Gizli gizli dahi vardır nice halet sende
Marifet sende hüner sende hakikat sende
Nazar etsen yer ü gök düzah u cennet sende
Arş u kürsi ü melek sendedir elbet sende
Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen
Hayfdır şah iken alemde geda olmayasın
Kader-alude-i ümmid-i rica olmayasın
Vadi-i ye'se düşüp hiç ü heba olmayasın
Yanılıp reh-ver-i sahra-yı bela olmayasın
Ademe muttasıl ol ta ki cüda olmayasın
Secdeler eyle ki merdud-ı Huda olmayasın
Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen
Cenab-ı Han Selim-i ma'delet kar
Cenâb-Hân Selîm-i ma'delet kâr
Ki oldur merkez-i pergâr-ı dünyâ
Edüp takdim-i adlâ-yı mesâlih
Cihân-ı kıldı ma'mûrüz'-zevâyâ
geçüp tedkîk-i Oklides-i re'yi
Hikemde oldu Eflatun'dan a'lâ
Sezâdır olsa pây-endâz-ı râhî
Kumaş-ı atlas-ı gerdûn-ı hadrâ
Mühimmât-ı umûr-ı ceng-ı yekser
Aristo gibi tedbîr etti hakkâ
Edüp ez-cümle ihyâyı fenn-i harbi
o sûretde musanna' kim görenler
olur hayretle çün nakş-ı heyûlâ
Kılup te'sîs-i eşkâl-i mehâret
Binâsı oldu kıstâs-ı temâşa
Bu mısrâ geldi bir târîh Galib
Mühendishâne-i nev-resmi vâlâ
Müfred ve Beyitler
1.
Çeken piyaleyi Pa-der rikab olup gidiyor
Gelen bu meclise mest ü harab olup gidiyor
2.
Vücud-ı pakin Alla'a emanet eyledim anın
Gönül eğlencesi can paresibir dil -nüvazım var
3.
Gele bir devr ki bu galibi yad eyleyeler
Fırsat- ı sohbeti ahbab ganimet bilsin
ŞARKI
Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni
Böyle yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni
Ben bu sözden dönmezem devr eyledikçe nüh felek
Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni
Bend-i peyvend-i dilim ebrû-yı gaddârındadır
Rişte-i cem’yyetim zülf-i siyeh-kârındadır
Hastayım ümmîd-i sıhhat çeşm-i bîmârındadır
Bir devâsız derde oldum mübtelâ sevdim seni
Ey hilâl-ebrû dilin meyli sanadır doğrusu
Sûy-i mihrâba nigâhım kec-edâdır doğrusu
Râ kaşından inhirâf etsem riyâdır doğrusu
Yâ savâb olmuş veya olmuş hatâ sevdim seni
Bî-gubârım hasret-i hattınla hâk olsam yine
Sıhhatim rûh-i lebindendir helâk olsam yine
Tîğ-i gamzenden kesilmem çâk çâk olsam yine
Hâsılı beyhûde cevr etme bana sevdim seni
Gâlib-i dîvâneyim Ferhâd u Mecnûnu salâ
Yüz çevirmem olsa dünya bir yana ben bir yana
Şem’ine pervâneyim pervâ ne lâzımdır bana
Anlasın bîgâne bilsin âşinâ sevdim seni
Tercî'-i Bend Örneği
1
Kabul eyler mi yâ Rab zahm-ı pür-nâsûrumuz bih-bûd
Kalır mı yoksa bu âteşle dâğ-ı dil gibi pür-dûd
Alırsa pençeye yasak beni 'bu baht-ı nâ-mes'ûd
Kıyamet kopsa gevher «tutsa âlem olmayam hoşnûd
Ferah nâmın dahi yâd edemez bu cân-ı zehr-âlûd
Rızâdır çâresi her ne dilerse hazret-i Ma'bûd
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd
Adem sahillerin tuttu dirîgâ bang-i nâ-mevcûd
2
Düşüp dâm-ı hevâya nasret-i gül-zâr kaldım ben
Gidip nefh-i Mesîhâ-veş sabâ bîmâr kaldım ben
Gül-i ümmîd soldu mübtelâ-yı hâr kaldım ben
Bu gül-şen külhan oldu çeşmime nâ-çâr kaldım ben
Şarâb-ı ye'se düştüm teşneni dîdâr kaldım ben
Başımdan aştı seyl-âb-ı keder bîzâr kaldım ben
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd
Adem sahillerin tuttu dirîgâ bang-i nâ-mevcûd
3
Aceb ey Hızr-ı ma'nâ bî-nevâya himmet olmaz mı
Şefaat yoksa da bir tesliyet-gûn sohbet olmaz mı
Demem hâşâ bu nâ-kama ümîd-i vuslat olmaz mı
Sezâ-vâr-ı hitâb olmak gibi bir ruhsat olmaz mı
Ya ehliyyet mi lâzım bahşiş-i ehliyyet olmaz mı
Esîr-i derd ü firkat lâ-cerem ye's-ülfet olmaz mı
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd
Adem sahillerin tuttu dirigâ bang-i nânmevcûd
4
Eğer küstah isem de çâre ne bî-çâreliktendir
Hezâran kayd u bende düştüğüm avareliktendir
Gönül cem'iyyeti sevmezse de sad-pâreliktendir
Devadan şekvemiz var ise de bir pâreliktendir
Sirişkin bî-sebebdir memba'ı gam-hâreliktendir
Mahâldir gark-ı eşk olsa gözüm hun-bâreliktendir
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-hudâ nâ-bûd
Adem sâhillerin tuttu dirîgâ bang-i nâ-mevcûd
5
Belâ bu kim dahi suret miyim ma'nâ mıyım bilmem
Sezâ-vâr-ı meges yâ lokma-i Ankâ mıyım bilmem
Esîr-i piç-tâb-ı zülf-i müşk-efzâ mıyım bilmem
Perîşânâ-i gam menşuruna tuğra mıyım bilmem
Gam-ı Yûsuf la dolmuş Mısr-ı istiğna mıyun bilmem
Garîk-ı Nîl-i hasret Gâlib-i rüsvâ mıyım bilmem
Belâ mevc-âver-i gird-âb-ı hayret nâ-budâ nâ-bûd
Adem sahillerin- tuttu dirigâ bang-i nâ-mevcûd (Şeyh Galip
Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Gencinen olsam vîrân edersin
Yokmuş bir aha ey gül- i rana tahammülün
Hoş geldin eyâ berîd-i cânân ( Tardiyye)
Hüsn ü aşk' tan Örnekler
Yokluğunda kaybolmak istemiştim,
Kan ağlasın bu dîde-i dürbârım ağlasın ( Esrar Dede'ye Mersiye)
Kevser-i ateş- nihadın adı aşk ( Kıta)
Eğer desem ki hevalar açıldı geldi behar
Tedbirini terkeyle (Müseddes)
Müseddes Na'tı Şerif-i Nebevî
Müsemmen
Cenab-ı Han Selim-i ma'delet kar
Müfred ve Beyitler
Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni ( Şarkı)
Tercî'-i Bend
Gördüm ol sím-zenahdan dolaşur elden ele
Rubā’íler Ahreb
Dûzah behâr-ı hüsnüne bir gül-sitan senin
Gül âteş gülbün âteş gülşen âteş cûybâr âteş
Efendimsin cihanda i’tibârım varsa sendendür
Aşk âteş-i tecelî-i Mansûrdur bana
Şûh-I bed hûy-i kazâ zann etme nâz eyler bana
Çeşmimde gerçi sihr ü beyân söylerim sana
Sâgar- I habâb-I mevce-i mehtâbdIr bu şeb
Ol gamze-i gurûr ne âlemdir aceb
Aks eylese âyîneye hat çep görünür hep
Aşk-" bâlâ-rev ruh-" dildâra etmez iltifât
Gönül ders-i gamın çokdan unutdu hâtırın hoş tut
Husûl-ı akla teklîf olmasa dîvâne kalmaz hîç
Gencîne-i ma’muru vîrânede kalmıştır
Tâb-ı hüsnü çeşmimiz âteş-feşân olsun da gör
Dâg-ı dilim o şûh gül-endâm tâzeler
Çeleng-i perr-i hümâ sana iftihâr mıdır
Geçti zahm-ı tîr-i hicrin, tâ dil-i nâ-şâdıma,
Ey nihâl-i işve bir nevres fidânımsın benim
Hüsn ü Aşk “Fahriyye-i Şâirâne”
Esrar Dede'ye Mersiye : Kan ağlasın bu dîde-i dürbârım ağlasın
Müseddes-i mütekebbir Tedbirini terkeyle takdir hüda'nındır
Ŝad bāreke‟llāh oldı şeref-ríz sāl-i nev
Gördüm ol sím-zenaĥdān dolaşur elden ele
KIT’ALAR
Bu sūr-ı meserret ki šarab-sāz-ı ŝafādur
Tāríĥ Mesned-nişín-i tekye-i Meģmed Alí Dede
Geçti zahm-ı tîr-i hicrin, tâ dil-i nâ-şâdıma,
Zat-ı şerifi aleme bir yadigar idi
Ahir nefesde sohbeti oldu muhabbet idi
Düşdü âteşimdi bir ummâna kim çeşmimdir ol
Aşk âteş-i tecelî-i Mansûrdur bana
Kaside Mihr ü meh kim âlemi pür-nûr eder her rûz u şeb
DER-VASFI- ŞERÎF-HAZRET-İ EBUBEKİR S-SIDDÎK RAZIYÂLLAHU TEÂLÂ ANHÜ
Gönülde aşk-ı bî-pervâ mekân ister mi ister yâ
Cem ser-encâmını nakl etdi leb-i câm-bana
Hûh-ı bed hûy-i kazâ zann etme nâz eyler bana
Münâsibdir be-gâyet rûh-ı râha kâlıb-ı mînâ
Nigeh-i çeşm-i çü şehbâz nümûn oldu bana
Lutf-ıgörülmez âh olıcak sîneden cüdâ
Mâye-i renc ü hasâretle gınâ geldi bana
Ey çeşm-i mesti kûşe mihrâb-âşinâ
Cân olmak ister ey leb-i Şîrîn fedâ sana
Revgan-i gülle degil nûr-ı çerâğ-ı yâkût
Aşk-ı bâlâ-rev ruh-ı dildâra etmez iltifât
Hat gelmeye görsün leb-i cânân edemez bahs
Nigeh-i lutf- ısana ey dil-i vîrâne abes
Yâra bir katlimçün isbât-ı günâh etmek de güç
Husûl-i akla teklîf olmasa dîvâne kalmaz hîç
Olsa dilbeste-i gîsû-yı muanber kâgıd
Cânlar üzmüş zulmet-i hicrâna gîsû koymuş ad
O şeb ki vasl için ol şâha arz-ı hâl olunur
Bütân kim çeşmimiz hasretle pür-hûn eylemişlerdir
Hat-ı nev sebze-i mehtâb-ı Keşmîr
Gelince va’d-i visâle bahâneler söyler
Sihr o şûhun beste çeşm-i gamze-i câdûsudur
Dergâh-ı Mevlevî ki aceb aşk-hânedir
Sâ’id-i sîmînini kasd eyleyip kan gösterir
Sünbül-i hatları kim tarf-ı külehden görünür
Edvâr- ınevâ-yı gam pervânede kalmıştır
Efendimsin cihânda itibârım varsa sendedir
Zâhidler o la’l-i lebi kim nâr görürler
Herha-i sîne benim milk-i dile râhımdır
Kalb kim Îsi-i aşkı bula gerdûn gibidir
Çeşmim acı yaş ile aIularla kanupdur
Rûhul-Kudüsün târem-i manâ seferimdir
Cevâb-ı telh-i leb-i la’l-i yâri benden sor
Hat-ı rûyun ki dikkatlerle ta’zîm üzre yazmışlar
Ol kaddi ham ki bir güzel elde asâsı var
Hâl-i hümâ nümâsına zülfü kafeslenir
Gün olur ey meh-ı nâzım bu sabâhat da geçer
Şâirleriz alâka-i dildir kelâmımız
Fikr-i seyrân-I peri sûretde pürdür sînemiz
Cihânda nice sır var kimse bilmez
Müjde-i vuslat ile çeşm-i dil cân uyumaz
Bir âşıkız ki rûy-ı dil-i ârâya hasretiz
Gelirsen gelme bezme zâhidâ bir âfet-i cânsız
Hayâl-i yârdan dûr olsa bir dem cânım eglenmez
Kûşte-i gamze-i cellâd ki derler o biziz
Tîğ-i cellâd-ı felek ol mehe taklîd olmaz
Bezm-i nuhust-i cümleden âhir bulunmuşuz
Zülf-i siyâh kaydına düşmek cünûn imiş
Yine vâdî-i hışm ü çengi çeşm-i bî-amân tutmuş
Leb-i peymâneden dendânı dürr-i nâb göstermiş
Sahbâ-yı lebin çeşm-i füsûkâra mı mahsûs
Nâz etmek o dil-nüvâza mahsûs
Nutkumun her güher-i pâki çerâg- ıelfâz
Gâh ol gerdene geh zülf-i semen -sâsına bak
Âteş-i hüsnü gönüllere kodu cilve-i aşk
Her bâbda bir derde düşürür derbeder-i aşk
Derd ü mihnetdir belâdır aşk
Dil ü cânın enîs-i bezm-i irfân olduğun tuyduk
Ne çekdi murg-ı dili zülfü bend edinceye dek
Eyleyip teshîr mülk-i Çîni server perçemin
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın