Ahmet Mithat Efendi Jön Türk Romanı Konusu Hakkında Özeti

01.02.2020

Ahmet Mithat Efendi Jön Türk  Romanı Konusu Hakkında Özeti

 

Jön Türk Romanı Hakkında

 Jön Türk adlı roman Ahmet Mithat Efendi  tarafından ilk kez 1908 yılında Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tef­rika edilen bir romanıdır.  Daha sonra ise bu roman 1910 yılında kitap olarak basılmıştır. [1]  Bu roman Ahmet Mithat Efendi’nin yazdığı son romanı olmak ile de önem kazanır. [2]

Roman “ II. Meşrutiyet dönemi ve sonrası romanları arasında gösterilen Jön Türk de, birden çok konuya temas etmesi, içinde bulunduğu topluma yönelik eğitici bilgileri ve mesajları ile dikkati çeken bir eserdir.

Jön Türkler Osmanlının son devrilerinde ortaya çıkan, özgürlükçü, laik ve meşrutiyet taraftarı kişilerdir.  II. Abdülhamit’i hedef alan, daha ziyade Osmanlıcılık düşüncelerine yatkın düşünen,  Genç Osmanlılar olarak da anılan yenilikçi bir güruh olmuşlar,  azınlıkların isyanını destekleyerek Osmanlı Devletinin yıkılmasını hızlandıran siyasi ve diğer devletlerin maşası haline dönüşen bir grup olmuşlardır.

 

Alt başlık altında “millî, içtimaî, siyasî roman” ibaresi yer alır. Buna rağmen bu roman Jön Türkler konusunda yazılmış “millî, içtimaî, siyasî roman”  görüntüsü yaratsa da esas çatışmayı, bir sevgili uğruna iki kadının çatışması konusu etrafında şekillenmiş bir aşk romanı özelliği taşımaktadır.

Buna rağmen bu romanda  Jön Türkler, doğu-batı kültür  çatışmaları, serbest izdivaç, feminizm,  kız çocuklarının eğitimi, devrin düğün adetleri,  devrin siyasi faaliyetleri, Osmanlıcılık, meşrutiyet ve özgürlükçülük  gibi detaylara da yönelmeye çalışılmıştır.

Hamile kaldığı sevgilisini kaybeden bir kadın sevgilisinin ve evlendiği kadının hayatını mahvetmek ihtirası ve iftirası romandaki temel vaka planının oluşturur. II. Abdülhamit’in 1899 yılı ile 1908 yılına kadar süren devresindeki bir takım siyasi hareketler ve siyasi düşünceler bu aşk romanının içerisinde bir çeşni olarak katılmıştır.  Bu nedenle Jön Türkler adlı romanını tam bir siyasi veya sosyal roman olarak ele almak mümkün olmaz.

 Konusu

Serbest evlilik düşüncesinde olan Ceylan, nişanlısı Nurullah’tan hamile kalmış, ama Nurullah feminist yanlısı Ceylan’ın fikirlerinden korkarak, tahsilli ama geleneklerine bağlı bir kız olan Fatma Ahdiye ile evlenmeyi tercih etmiştir. Bunu kıskanan Ceylan, asılsız bir ihbar ile Nurullah’ı Akka’ya sürüdür. Nurullah da Jön Türk olup Mısır’a yerleşir ve eşini de yanına alınca Ceylan intihar eder.

 ROMANIN KARAKTERLERİ

Nurullah: Fransızcayı çok iyi bilen, resim, müzik, felsefe, dinî ilimler hakkında bilgi sahibi olan genç bir aydındır. Daha sonra Jön Türkler arasına karışmıştır.

Ceylan: Serbest izdivaç taraftarı alafranga görüşlü,  nikâhsız evliliği dahi savunan,  ama kıskanç ve kindar bir kızdır. Açık düşünceleri neni ile Nurullah’ı korkutmuş, ondan çocuğu olduğu halde Nurullah’ onunla evlenmekte korkmuştur.  Nurullah’a iftira atar.

Miralay Gazanfer Bey: Plevne’de esir düşünce okuma yazma bilemeyen karısı Dilşinas ile kâtipler aracılığı ile mektuplaşmış, bu nedenle kızı Fatma Ahdiye’yi  okuryazar yetiştirmeye ahd etmiş bir askerdir.

Fatma Ahdiye: Miralay Gazanfer Bey’in iyi tahsil görmüş kızıdır. Lakin geleneklerine bağlı ve törelerine de sadık yetişmiştir. Nurullah , Ceylan ile evlenmekten korkunca  Fatma Ahdiye ile evlenmeye karar verir.

Romanın Özeti:

Olaylar, 1899-1900 yıllarında geçmektedir. Miralay Gazanfer Beyin Keşkekçiler başındaki konağında Dilşinas Hanımın kızı Ahdiye ile Kâşif Beyin oğlu Nurullah'ın düğünleri yapılmaktadır.  Düğün de eğlence  bitmiş ama   damat Nurullah Bey ortada yoktur.   Damadın babası Kaşif Bey, ve oğlunun tutuklandığını öğrenir.

Anlatıcı geriye dönüş tekniğini kullanarak olayları aktarır.

 Miralay Gazanfer Bey; kırk, kırkbeş sene önce Erkan-ı Harbiye’den mezun olmuştur. Babası âlim olduğu için çocukken Osmanlı cayı, Arabî’yi Farisi’yi dini ve edebi bilimleri çok iyi öğrenmiştir.  Eşi Dilşinas Hanım,  mektebi eğitim almasa da diğer yönlerden  çok iyi terbiye görmüş bir hanımdır.

Gazanfer Beyi, Dilşinas Hanım ile  Sıp Harbinden önce  evlenmiş ama Plevne  Savaşında Ruslara esir düşmüş, esaret yıllarında ise eşi Dilşinas hanımla  anacak mektuplaşmıştır.  Lakin Dilşinas hanım okuma yazma bilmediği için mektupları başkasına yazdırmakta, Gazanfer Bey de mektubu ilk önce başkası olduğu için eşine demek istediklerini açıkça yazmamaktadır.   Eşine yazdıklarını katip okumakta, eşinin yazdıklarını da eşi değil bir katip yazmaktadır.

Esaretten kurtulup döndükten sonra Gzaenfer Bey’in bir kızı olur. Kızı olmadan evle eğer kızı olursa ona okuma ve yazma öğreteceğine ahd etmiştir. Bunun için kızının adın ahdini unutmamak için Fatma Ahdiye koyar..

Ahdiye on, onbir yaşlarına kadar okumayı öğrenmiş,  Abdullatif Efendi’den Arabî ve Farisi dersleri de almıştır.  Fatma Ahdiye genç bir kız olunca Mekteb-i Sultani’de tahsilini tamamlamış, Hukuk Mektebi’ni ikincilik ile bitirmiş Nurullah adındaki yirmi dört yaşındaki bir genç ile evlenir.  Nurullah Hürriyet yanlısı bir delikanlıdır.

Nurullah Bey,  Ahdiye ile evlenmeden önce Ceylan adında bir kızla gönül macerası yaşamıştır. Ceylan  adlı bu kız Nurullah ‘tan hamile kaldığı halde  ,  “feminist” düşünceyi savunan, Fransa’daki feministler gibi, serbest izdivaç yanlısı bir kızdır.. Nurullah ise,  modern bir eğitim aldığı halde Ceylan kadar serbest düşünememekte, eşinin de okuyan, bilen ama Türk geleneklerine de bağlı kalmasını arzu eden biridir. Nurullah Bey çok serbest düşünen Ceylan ile evlenmeyi, göze alamamış ama doğacak çocuğun tüm sorumluluklarını üstlenmeyi de kendisi kabul etmiştir.

Ceylan ile böyle anlaştıktan sonra okuma yazma bilen ama geleneklere bağlı bir kız aramaya başlar. Arkadaşı Salih Ziya’nın y ardımı ile Fatma Ahdiye’yi bulup ailesi ile de görüşüp evlenmek için hazırlıklar yapmaya başlar.  

Ama Ceylan içten içe intikam almak amacındadır. Serbest düşüncelerine rağmen Nurullah’ın kendisinden kopmasına hayli içerlemiştir.  Bu yüzden Ceylan okunması ve bulundurulması yasak olan birtakım kitapları alarak Nurullah’ın evine yerleştirip,   baş hafiye Feyzullah Efendi’ye bir ihbar mektubu gönderir.

Nurullah ile Fatma Ahdiye’nin evlenecekleri gün zaptiyeler düğün evini basarak Nurullah’ı nezarete götürüler.  Bunun üzerine Nurullah, 15 yıl Akka’ya sürgün cezası almıştır. Akka’ya gelerek Hafız Kadri Efendi ile Mısırlı Rıfkı Bey adlı iki siyasi sürgün ile aynı odada kalmaya başlar.

Tıbbiye’de okuyan Hafız Kadri Efendi, haksız yere sürgün edilen biridir. Mısırlı Rıfkı Bey ise, siyasetin içine dalmış özgürlükçü düşüncelere sahip bir adamdır.  Nurullah’ın da kaldığı bu oda, kısa bir süre sonra özgürlük taraftarlarının okulu haline gelir.  

 Nurullah, bu odadan bir Jöntürk olup çıkar. Rıfkı Bey’den Mısır Arapçası’nı da öğrenmiş, Akka’da çok sevilen biri olmuştur. Nurullah’ın niyti işleri yoluna koyup kaısı Fatma Ahdiye’yi de yanına getirmektir.   Ceylan ve ailesi ile baş hafiye Feyzullah Efendi’nin istekleri üzerine Nurullah’ın üzerinde baskı uygulanmakta ve Akka’da kalan Nurullah’a rahat yüzü gösterilmemektedir.

Bunun üzerine Nurullah Akka’daki bir Fransız acentesinin yardımı ile Mısır’a kaçmış ve Mısır’daki Jöntürkler’in yanına iltica etmiştir.  Mısır’da Abdulgaffar Sacit isminde bir avukat ile ortak çalışmaya başlar. Mısır’a yerleştikten sonra hem kendi ailesini hem de eşini ve kayınvalidesi Dilşinas Hanım’ı yanına alır. Sekiz yıl Mısırda yaşarlar. Hürriyetin ilan edilmesi üzerine İstanbul’a geri dönerler

Ahmet Mithat Efendi Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

Dürdane Hanım Roman Özeti Ahmet Mithat EFENDİ

Felatun Bey İle Rakım Efendi Hakkında Konu Özet İnceleme Ahmet Mithat Efendi

Ahmet Mithat Efendi Jön Türk Romanı Konusu Hakkında Özeti

Pariste Bir Türk Konusu Özeti ve Ahmet Mithat Efendi Hakkında

Henüz On Yedi Yaşında Ahmet Mithat Efendİ

Ahmet Mithat Efendi ve Müşahedât Hakkında Özet ve İnceleme

Ahmet Mithat Efendi'nin Esrar-ı Cinayet Romanı ve Özeti

Ahmet Mithat Efendi Dünyaya İkinci Geliş yâhut İstanbul’da Neler Olmuş

Ahmet Mithat Efendi Çengi Romanı Hakkında İnceleme ve Özet

Mithat Efendi Hasan Mellâh Hakkında Konu ve Özeti

KAYNAKÇA


[1] Hülya ARGUNŞAH, https://kaynakca.hacettepe.edu.tr/eser/2971431/ahdiye-ile-ceylan-arasinda-bir-jon-turk-ahmet-mithat-efendi-nin-feminizmi

[2] Yaşar ŞİMŞEK, AHMET MİTHAT EFENDİ’NİN JÖN TÜRK ROMANINDA KADINA BAKIŞ VE FEMİNİZM DÜŞÜNCESİ, https://dedekorkutdergisi.com/Makaleler/1121620152_simse__%20yasar.pdf

 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar