Avşarlar ve Aşıkları

19.04.2018

 

 

 Cingözoğlu  Seyid Osman

 

 Afşarların Dadaloğlu'ndan sonra  en tanınmış ve en önemli ozanlarından biridir. Bu halk ozanın  Avşarlar arasında “Emet” lâkabıyla anılan (Çapraz,2005:85) [1] 1865 yılında   yapılan  iskân hareketleri ve Fırka-I İslahiye ‘nin kuzeyden gelen Kurt İsmail Paşa  birlikleri tarafından  1865 yılında Bozok'a sürgün edilen  Avşar aşiretleri içinde olduğu anlaşılmaktadır. ( BKZ AVŞARLARIN ÂŞIKLARI )

 

Cingözoğlu  Seyid Osman’ın  önce Yozgat'ta iskân olduğu ama daha sonra Kayseri’ye bağlı Aziziye (Pınarbaşı) ilçesinin Cingöz köyüne gelerek buraya yerleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.[2]

 Güzellemeleri, türküleri yanında şiirlerindeki ana konu aşiretin geçmiş güzel günlerine özlem ve övgüdür. Şiirlerinde Avşarların yakın tarihine ait bol bilgi bulunur. Aşiret kavgaları, sürgünler arasında fırtınalı bir hayat sürmüştür. Ünü Avşarlar ve güney aşiretleri arasında yaygınlaşmış, Karacaoğlan ve özellikle Dadaloğlu’nun etkisinde kaldığı anlaşılmaktadır.  Onun şiirlerinde de göçerlikten iskâna tabi tutulmanın yarattığı üzüntüler, göçerlik günlerine özlem, göçerlik hayatına dair derin çizgiler, aşiret kavgaları ve aşiret hayatı ile ilgili motifler bulunmaktadır

 

Dadaloğlu ile Cingözoğlu  Seyid Osman’ın şiirleri arasında şaşırtıcı bir üslup ve konu benzerliği vardır.  Her iki şairin de Fırka-ı Islahiye ile iskân olmakta kaynaklanan üzüntüleri dile getiren şiirlerdir.  İki şairin konu, kafiye içerik benzerlikleri, her ikisinin de en azından yaz aylarında Pınarbaşı ve Sarız civarlarında yaşamış olmaları, Cingözoğlu  Seyid Osman ilde Dadaloğlu’nun  tanış biliş olduklarını, hatta  en azından birbirlerinin şiirlerini dikkatlice dinlediklerini ortaya koymaktadır.  Şiirlerine dikkat edildiğinde Cingözoğlu  Seyid Osman’ın  Dadaloğlu’nun  yetiştirdiği bir ozan olmasının  bir ihtimal olduğu ortaya çıkmaktadır.  

Cingözoğlu  Seyid Osman ‘ın ne zaman öldüğü, nerde kaldığı ve mezarının yeri hakkında da bilgi yoktur (Kalkan,1988:63). [3]

Bayram Durbilmez’in Avşar Elleri dergisinde yayınlanan yazısında Cingözoğlu Seyit Osman için şu bilgiler verilmiştir: “Cingözoğlu” adına bağlanan şiirlerin coğrafyasına baktığımızda; Kayseri, Maraş, Adana ve Yozgat gibi Avşar Türkmenlerinin yoğun yaşadıkları yerlerin öne çıktığı görülür. Kayseri’nin Aziziye/ Pınarbaşı ilçesine bağlı Çörümşek, Kaynar, Kaman, Karahacılı, Kızılören, Kömarmut, Sindel gibi köyler/ kasabalar; Sarız’a bağlı Gerdekmağara, İmirzaağa, Kabaktepe, Yalak (Yeşilkent) gibi köyler/ kasabalar; Tomarza’ya bağlı Aslantaş köyü ve Taf (Dadaloğlu) kasabası şiirlerde geçen yer adlarından bazılarıdır. Şiirlerde geçen Maraş, Maraş’ın Andırın, Elbistan, Göksun ilçeleri ve Gürün (Sivas) gibi bu coğrafyayla komşu yerlerin adları da, Cingözoğlu şiirlerinin coğrafyası hakkında bilgi vermektedir  “ [4]

Hakan Mucuk tarafından Cingözoğlu Âşık Seyit Osman hakkında yüksek lisans tezi hazırlanmıştır.  (Mucuk, Hakan, 2007, Cingözoğlu Âşık Seyit Osman Üzerine Bir Araştırma (İnceleme- Metin- Sözlük), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü)

 

 Önemli Halk Ozanlarımız ( İlgilendiğiniz isme tıklayınız )

Kayıkçı Kul Mustafa  Katib , Erzurumlu Emrah  Erzurumlu Aşık Sümmani  ,  Divriğili Deli Derviş Feryadi ,  Aşık Yemini Derviş Muhammet ( Malatya- Arguvan) ,  Aşık Ferrahi ,  Kağızmanlı Hıfzı  ,  Musa Merdanoğlu  ,  Posoflu Aşık Müdami  Deliktaşlı Ruhsati , Âşık Zülali,  Âşık Şenlik,  Ercişli Emrah  ,  Âşık Ardanuçlu Efkari, Şarkışlalı Âşık  Şarkışlalı Talibi Çoşkun ,  Kaygusuz Abdal  ,  Kul Himmet Üstadım , Arapgirli Aşık Fehmi Gür Tokatlı Nuri 

 

KAYNAKÇA

 

[1] Serhat KOÇAK, KAYSERİ’DE ÂŞIKLIK GELENEĞİ VE ÂŞIK İSMAİL KARSLIOĞLU, GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRK HALK EDEBİYATI BİLİM DALI, ANKARA 2012, s. 67

[2] Avşarların âşıkları, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/avsarlarin-asiklari/85463

[3] KALKAN, Emir; “Afşarlar”, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı 19, Ağustos 1982, s.23-76.

[4] Durbilmez, Bayram, Avşar Elleri Dergisi, Sayı 3, Ocak 2008).

 

 

 

 

 Avşar Boyu Âşık Edebiyatı

Avşar Âşık edebiyatını genel âşık edebiyatımızdan farklı görmek veya göstermek, esasında beyhude bir çabadır. Fakat çalışmamızı bu bilinç ışığında ama Avşar âşıklarını, bozlakları ve ağıtlarını özel bir çerçeveye yerleştirmek amaçlı olarak yaptık.

Avşar âşıkları diğer Oğuz boylarına mensup âşıklara nazaran Avşar kimliklerini vurgulamaya özel önem vermişlerdir.  Örneğin Kayı, Kınık, Dodurga,  Çepni, Yüreğir boyu âşıkları boylarını belirtmeyi akıl bile etmemişken, hemen her Avşar ozanı, Avşarlık kimliğine sürekli vurgu yapmıştır. O bakımdan Tecirli, Beydili, Ceritli, Yüreğirli âşıkları diye ayırmak imkânsızken Avşar ozanlarını sıralamak mümkün olabilmektedir.

Avşarlar da diğer Türk boyları gibi Türklerin gittiği her coğrafyaya dağılmıştır.  Fakat boy kimliklerini unutmayan Avşarların Özellikle Anadolu, Güney ve Kuzey Azerbaycan’da kümelendikleri dikkati çekmektedir.  Bu üç bölgedeki Avşarların kimliklerini unutmama nedenleri ise bunların yerleşik hayata en geç geçen Avşarlar olmalarıdır.  Bu Avşarlar, Horasan`da Sultan Sencer`i de esir edip, önce Diyarbakır ve Kuzey Suriye’ye,  daha sonra Çukurova’ya Uzunyayla’ya doğru yayılan, en sonunda da bir kısmı yeniden Kuzey ve Güney Azerbaycan’a yönelen göçer ve büyük Avşar kitlesidir. “ Avşarların Türk Tarihindeki Yeri “ adlı çalışmamızda bu Avşarlar üzerinde yeterince durulmuştur.

İşte bu sebeple Avşar ozanlarını Anadolu dışındaki Avşar ozanları, Anadolu’daki Avşar ozanları olarak ele almak gerekmiştir. İran’daki ozan geleneğimiz hakkında doyurucu bir çalışma olmamıştır.  Azerbaycan’daki ozanlar ise Sovyet İşgali nedeni ile çok az bilinmekte, yeni yeni ortaya çıkarılmaktadır.  Bu nedenle bu ülkelerdeki ozanlarımız kaybolup gitmişlerdir. 

Bilinen İlk Avşar ozanları

Avşar kimliğini unutmayan Avşarlar, 1865 yılına kadar Anadolu’da göçer halde Uzunyayla, Çukurova, Kuzey Suriye’de yaşayan Avşarlardır. Bu Avşarlar diğer göçer Türkmenlerle birlikte kışları Çukurova Amik ovası ve Kuzey Suriye’ye, yazları ise Maraş dağlarından Kırşehir’e kadar uzanan bölgelere göç eden ve göçer yaşayan Avşarlardır.

 

1865, Derviş Paşa ve A. Cevdet Paşa İskânından sonra Avşarların bir kısmı kış ilinde - Torosların Kuzeyi, Göksun, Sarız, Pınarbaşı Yahyalı, Kırşehir, Yozgat, - bir kısmı da yaz ilini Çukurova, Binboğalar, Kadirli, Kozan, Cebel-i bereket vb de iskân olmuştur.   

Bu nedenle Anadolu’daki Avşar ozanlarının 1865 ten sonraki sınırları da ortaya çıkmış,  Avşar Âşıkları, Torosların Kuzeyi -Uzunyayla- ve Güneyindekiler -Çukurova -olarak şekillenmiştir. 17 yy dan öncesi âşık edebiyatımız zaten genel olarak da pek bilinmediğinden 17. Yy ve öncesi Avşar Âşıkları da pek bilinmemektedirler.

Kayseri civarındaki Avşar ozanları hakkındaki bilgilerin Kaynağı ise Kayseri`de Banka müdürlüğü yapmış olan Fahri Bilge ‘nin kayıtlarından temin edilebilmiştir. [1]  Fahri Bilge’nin defterinde ismi ve bazılarının şiirleri de bulunan 98 halk ozanından büyük kısmı Avşar’dır.

 

Uzunyayladaki ozanların içinde en dikkat çekenleri özellikle Deli Aziz, Cingözoğlu Seyid Osman `dIr.

UZUNYAYLADAKİ AVŞAR OZANLARI

Âşık İsmail 

Afşarların Cingöz Oğlu sülalesine mensup olan Âşık İsmail XVII. yüzyılın ikinci yarısında yaşamıştır.  XVIII. Yüzyılda yaşamış olan Kul Mehmet ve Kul Mahmut adlı ozanlar ile Afşarların Keçeli Uşağı sülalesine mensup olan  Âşık Hamza, Avşarların adları bilinen ilk ozanları olarak karşımıza çıkarlar.

 

Deli Aziz

Sarız ilçesinin Deştiye köyünde, 19. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. 1848’de Bozok (Yozgat)’a sürgün edilen ve bir süre sonra yeniden Pınarbaşı ve Sarız’a dönen Afşar aşiretinden bir âşıktır.. Doğum ve ölüm tarihleri tespit edilememiştir. Ancak onun 1848’de Bozok (Yozgat)’a sürgün edilen ve bir süre sonra yeniden Pınarbaşı ve Sarız’a dönen Afşar aşiretinin içinde bulunduğunu şiirlerinden anlıyoruz. Aşiret içinde gözü kara ve atak kişiliğinden dolayı “Deli” lakabıyla anılır (Kalkan,1988:27)

Deli Aziz’in şiirlerine bakıldığında dil, üslup, konu, içerik, kafiye redif yönlerinden Dadaloğlu’nun şiirlerine benzer özellikler taşıdığı görülür.   Dadaloğlu ile çağdaş ve Dadaloğlu ile aynı coğrafyaları teneffüs eden Deli Aziz ile Dadaloğlu’ nun tanışıyor olmaları ihtimali, söyledikleri benzer şiirlerden de ortaya çıkmaktadır.  

SOYLAMA

Aslım Afşar kendim Torun soyundan

Ayrı düştüm aşretimden beyimden

Beş yüz atlı ile Pınarbaşı’ndan

Yola durup kervan alanlardanım

Çıkaydım büyük dağın salına

Atkı ataydım mal yemezin malına

Sıtkı bütün arkadaşın yoluna

Kan edip kelleyi verenlerdenim

 

Çekilen sitemler tükendi bugün

Alırım mı sandın şol Kozan dağın

Bizler bozkurt da Bozoklu koyun

Ürkütüp sürüye dalanlardanım

 

Bineydim kıratımın üstüne

Alaydım martinimi destime

Gafil varmak biz düşmanın üstüne

Hazır ol vaktine diyenlerdenim

 

Deli Aziz’im der de bilin mi bizi

Silinmez Mevlâ’nın yazdığı yazı

Bir döğüş olsa da sınasın bizi

Meydanda gardaşa kıyanlardanım.  (Kalkan,1988: 27)

Cingözoğlu  Seyid Osma

Afşarların Dadaloğlu' 'ndan sonra  en tanınmış ve en önemli ozanlarından bir diğeri Cingözoğlu Seyid Osman’dır.Bu halk ozanının,  Afşarlar arasında “Emet” lâkabıyla anılan  (Çapraz,2005:85) [2]1865 yılında   yapılan  Fırka-I İslahiye ‘nin Uzunyayla`nın iskânı ile görevli Kurt İsmail Paşa  birlikleri tarafından,  1865 yılında Bozok'a sürgün edilen  Avşar aşiretleri içinde olduğu anlaşılmaktadır.

Cingözoğlu Seyid Osman’ın  1865 İskânı öncesindeki bir iskân hamlesinde önce Yozgat'ta iskân olduğu ama daha sonra Kayseri’ye bağlı Aziziye (Pınarbaşı) ilçesinin Cingöz köyüne gelerek buraya yerleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Afşar’ın âşık olarak tanınmış ve çok âşık yetiştirmiş Cingöz Oğulları kabilesindendir.

Fahri Bilge ‘nin defterinde Cingöz Oğlu Seyid Osman’a ait, 14 adet türkülü hikâye bulunur.  Bu himayeli türküleri bazıları “ Aydost “ nidası ile başlar. Fahri Bilge ‘nin kayıtlarına göre Cingöz Oğlu Seyid Osman, Moskof seferi için askere çağrılmış,  bu nedenle Cingöz Seyid, Anavarza civarındaki Dadaloğlu'’nun Bozok yurduna kaçmıştır.

Türkülerinden biri Cingöz Oğlu Seyid Osman’ın Beyrut’a gittiğine de işaret eder. Cingöz Oğlu Seyid Osman’ın Dadaloğlu ile çağdaş olduğuna diğer bir delil ise Osmanlıya başkaldırı içinde bulunan Kozanoğlu’na cesaret vermeye çalışan şiiridir.  Bu şiir aynı zamanda Yarsuvat Ceyhan’da meydana gelen Cerit, Avşar savaşında Avşarları desteklemek için Ceyhan’a kadar yaklaştığı halde Avşarları yalınız bırakan Kozanoğluları ve Avşar dostluğunu da ortaya koymaktadır.

 Güzellemeleri, türküleri yanında şiirlerindeki ana konu aşiretin geçmiş güzel günlerine özlem ve övgüdür. Şiirlerinde Afşarların yakın tarihine ait bol bol bilgiler de bulunur.  Şiirlerinden çıkarıldığı kadarı ile aşiret kavgaları, sürgünler arasında fırtınalı bir hayat sürmüştür.  Bu aşığın ününün hem güney hem de kuzeydeki aşiretler arasında yaygınlaşmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu aşığın Karacaoğlan ve özellikle Dadaloğlu’nun etkisinde kaldığı görülmektedir.  Onun şiirlerinde de göçerlikten iskâna tabi tutulmanın yarattığı üzüntüler, göçerlik günlerine duyulan özlem, göçerlik hayatına dair derin çizgiler, aşiret kavgaları ve aşiret hayatı ile ilgili motifler bulunmaktadır.

Dadaloğlu ile Cingözoğlu  Seyid Osman’ın şiirleri arasında şaşırtıcı bir üslup ve konu benzerliği vardır.  Her iki şair de iskân olmaktan kaynaklanan üzüntüleri dile getiren şiirler söylemişlerdir.  Her iki şairin de şiirleri arasında, konu, redif, kafiye içerik benzerlikleri vardır. Her ikisi de yaz aylarında Pınarbaşı ve Sarız civarlarında yaşamış, her ikisi de aynı tarihlerde aynı yerlerde bulunmuşlardır. Tüm bu nedenler Cingözoğlu  Seyid Osman ile Dadaloğlu’nun  tanış- biliş olduklarını, hatta  en azından birbirlerinin şiirlerini dikkatlice dinlediklerini ortaya koymaktadır.  Şiirlerine dikkat edildiğinde Cingözoğlu  Seyid Osman’ın  Dadaloğlu’nun  yetiştirdiği bir ozan olmasının  kuvvetli bir ihtimal olduğu ortaya çıkmaktadır.  

Cingözoğlu  Seyid Osman ‘ın ne zaman öldüğü, nerde kaldığı ve mezarının yeri hakkında da bilgi yoktur (Kalkan,1988:63). [3]

 

Bayram Durbilmez’in Avşar Elleri dergisinde yayınlanan yazısında Cingözoğlu Seyit Osman için şu bilgiler verilmiştir: “Cingözoğlu” adına bağlanan şiirlerin coğrafyasına baktığımızda; Kayseri, Maraş, Adana ve Yozgat gibi Avşar Türkmenlerinin yoğun yaşadıkları yerlerin öne çıktığı görülür. Kayseri’nin Aziziye/ Pınarbaşı ilçesine bağlı Çörümşek, Kaynar, Kaman, Karahacılı, Kızılören, Kömarmut, Sindel gibi köyler/ kasabalar; Sarız’a bağlı Gerdekmağara, İmirzaağa, Kabaktepe, Yalak (Yeşilkent) gibi köyler/ kasabalar; Tomarza’ya bağlı Aslantaş köyü ve Taf(Dadaloğlu) kasabası şiirlerde geçen yer adlarından bazılarıdır. Şiirlerde geçen Maraş, Maraş’ın Andırın, Elbistan, Göksun ilçeleri ve Gürün (Sivas) gibi bu coğrafyayla komşu yerlerin adları da, Cingözoğlu şiirlerinin coğrafyası hakkında bilgi vermektedir  “ [4]

Cingözoğlu Âşık Seyit Osman hakkında yüksek lisans tezi de hazırlanmıştır. [5] ( Mucuk, Hakan, 2007)

 

Âşık Fâzıl

Afşarlara mensup bu ozanın ‘Dadaloğlu’ olabileceği ihtimali üzerinde duranlar da bulunmaktadır. (Çapraz, 2005:64) [6]

Âşık Kemalî (Hacı Bebek)Asıl adı Mehmettir. Sarız nahiyesinin merkezi Köyyeri’nde yaşamıştır. 1271 (M. 1854-1855)’de doğmuştur(Çapraz,2005:72, Kalkan,1988:56).Afşarların Kekeç sülalesinden Kör Ömer Oğulları’ndan Hüseyin oğlu Veli’ninoğludur.

Âşık Medine, Pınarbaşı’nın Paydaşlı köyünde H. 1250 [M. 1833-1834]’de doğmuştur Bu köyden, Ali Oğulları’ndan Mehmet Ali’nin kızıdır

Âşık Murtaza Afşar âşıklarındandır.

Âşık Murtaza Afşarlar’ın Hallı Uşağı (Halloğlu) sülalesindendir.

Âşık Omar (Ömer) 19. Yy  Kozan Oğlu Sarı Ali Bey’in himaye ettiği âşıklar arasındadır. 1849 yılında ölmüştür. (Çapraz, 2005:74 )

Âşık Süleyman

Afşar âşıklarından olan Âşık Süleyman Dadaloğlu zamanında yaşamış ve tahminen H. 1230 (M. 1814-1815)’da doğmuştur. Âşık Süleyman, Afşarlar’ın H.1268 (M. 1851-1852) Mart’ında Bozok’tan dönüp Pınarbaşı’na yerleştiğinde, Pınarbaşı’nın Karamanlı köyüne yerleşmiş ve bu köyde H.

1270-1275 (M. 1854-1859) tarihlerinde vefat etmiştir (Çapraz, 2005:77) [7]

 

Âşık Zarif

Kışın Çukurova’da, yazın da Pınarbaşı taraflarında yaşayan Afşar âşıklarındandır. Abdurrahman Oğulları ailesine mensuptur. Âşık Zarif’in çocukları ve torunları Pınarbaşı’nın merkez mıntıkasında bulunan Kızıldere köyüne yerleşmiştir. Âşık Zarif, Maraşlı Kalender Paşa’nın oğlu Süleyman Paşa’nın himaye ettiği ve maiyetinde bulundurduğu âşıklardandır. (Çapraz, 2005:78).

Avşarî   20. Yy Kayseri’nin Pınarbaşı İlçesine bağlı Cinahmet Köyü Duran H.,2007: 309).

Durdu Demirel (Avşar d. 1953- Kayseri )

Erdal Özkan (Avşaroğlu) Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Avşarsöğütlü köyünde  1961

Hüseyin (Âşık Hüssüyün) XIX. yüzyılın son yarısında yaşayan Afşar şairi

İlbendi

Afşarların Halli Oğlu (Haliloğlu) kabilesindendir. XIX. asrın birinci yarısında doğmuş ve ikinci yarısında da ölmüştür.

Kul Ahmet

Tahminen XIX. yüzyılda yaşamış Afşar âşıklarındandır. Kul Ahmet’e ait bir türkülü hikâye bulunmaktadır

Kul Fakir (Molla Hüseyin)

Sarız, Dayoluk köyü H. 1297 (M. 1880- 1881). Afşarların Tabanlı Oğlu kabilesinden

Kul Mustafa

Afşar aşiretine mensuptur. Tahminen XVIII. yüzyılda yaşamıştır. Kul Mustafa’nın bilinen türkülü hikâyesinde âşığın Reyhanlı beylerinden birinin hizmetinde bulunduğu esnada beyin kızına taliplerin çıkması, fakat bu talipleri beğenmeyen kızın daha önce görüp sevdiği Reyhanlı beylerinden birinin oğluna gönül vermesi anlatılmaktadır

Osman Er Avşar

Pınarbaşı’nın Toklar nahiyesine bağlı Güzelce köyü

Şâzî

Afşar aşiretinin Deliler kabilesindendir. Pınarbaşı’nın Kızıldere köyündendir. II. Mahmut zamanında [1808-1839] yaşamıştır. Âşık Zarifi’nin amcasının oğlu olup, onun ile aynı devirde yasamış ve birlikte Maraşlı Süleyman Paşa’nın maiyetinde bulunmuşlardır

Üçgöz Oğlu

Afşar âşıklarındandır. Tahminen XIX. yüzyılda yaşamıştır. Üçgöz Oğlu’nun, hem Karac’oğlan’ın türküsünde isminin geçmesinden, hem de Amber Ağa’nın türkü hakkında verdiği bilgilerden dolayı Karac’oğlan ile aynı devirde veya Karac’oğlan’dan daha önce yaşadığı tahmin edilmektedir.

Yunus XV. yüzyılda yaşayan Afşar âşıklarındandır. Âşık Yeğen Ali’nin arkadaşıdır. Âşık Yunus’a ait iki adet türkülü hikâye bulunmaktadır. Bu hikâyeleri türküler konusu Dulkadir Oğulları ile Mısır Kölemenleri arasındaki çarpışmalardır. Türkülü hikâye, bu çarpışmalara ışık tutmaktadır. Diğer hikâyede ise, Halep civarında yaşayan Türkmenlerden olan ve hayli zaman Afşar aşireti reisliğini yapmış Hasan Paşa’nın, Dulkadirlilerle Mısır kölemenleri arasındaki savaşlarda müthiş mücadeleler verdiği, Türemez Oğlu kuvvetleri ile yaptığı en son mücadelede öldürüldüğü anlatılmıştır (Çapraz,2005:129) Bu şair için ayrıca bk. Deniz 1991, 10-12

Âşık Gözübenli, Âşık Mehmet Kurnaz, Âşık Yener, Âşık Ziya, , Hayati Vasfi Taşyürek, Ozan Erbabi, Hilmi Şahballı, Âşık Avşar Musa, Âşık Ali ( 19 YY Pınarbaşı ), . Âşık Battal ( 20. Yy Toklar nahiyesinin Emiruşağı köyü) Âşık Ahmet ( Sarız -) Âşık Ali  15. Yy (Yeğen Ali- Dulkadiroğulları’nın tanınmış adamlarından Hasan Paşa’nın yeğeni) Âşık Ali  ( 19. yüzyılın ilk yarısı, Sarızlı Afşar gezgin halk şairi)

ÇUKUROVADAKİ AVŞAR ÂŞIKLARI

Âşık Feymanî

Çukurova’nın yaşayan turaçlarından Âşık Feymani “ 2 Mayıs 1942'de Kadirli, Adana iline bağlıdır.) Osmaniye'nin Kadirli ilçesi Azaplı köyünde doğmuştur.  Mehmet, Van'ın Gevaş İlçesi'nin Avşar köyü Hallac aşiretinden, annesi Hüsne ise Kayseri'nin Pınarbaşı İlçesi'nin Avşar oymağı Potuklu köyü ve Avşar aşiretindendir. Babası İki kez evlenmiş ama her iki eşi de vefat etmiştir. Âşık Feymani'nin anası Hüsne'nin aşireti Avşarlar yazı Kayseri'de, kışı ise Çukurova'da geçiren iskân dışı Avşarlardır.  

Kendi ifadesi ile “Karacaoğlan’ın 500 şiirinin 300 tanesini  “  ezbere okumaktadır.  “Birkaç kez rüyamda Nurani yüzlü bir zatı görmüştüm. Bana hep Feymani diye seslenmişti. Bu yüzden bu adı mahlas olarak aldım “ [8]

Türkiye Âşıklar Bayramı'na 1968'den itibaren katılmaya başlamış olan ozan Kadirli’nin Azaplı köyüne yerleşmiştir. 

1972 yılında evlenmiş olan ozanın. Üçü oğlan, biri kız olmak üzere dört çocuğu vardır. Ozan halen Azaplı köyünde oturmaktadır. [9] 1997’den buyana, her yılın kasım ayında Osmaniye Belediyesi, OFAD ve Kültür Bakanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği “Âşık Feymânî Şenlikleri” yapılmaktadır.

İmami – Âşık Ahmet İmami 

1954 yılında Kozan'ın Bağtepe köyünde doğdu. Ortaokul ve İmam Hatip Lisesi'ni dışarıdan bitirdi.  11 yıl kadar Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde imamlık ve Kur'an kursu öğretmenliği görevi yaptı.  İmami mahlası da buradan gelmektedir.

İmamlık yaparken saz çalmayı  Bir Avşar kızı olan anası Körün Gızı Goca Ayşa’dan öğrendi.  Karacaoğlan  ve Dadaloğlu’nun şiirlerini söylüyordu.  Halil Karabulut, Feymani, Garip Hacı, Reyhani etkileri ile yetişti.  Konya Âşıklar Bayramı'nda 'Usta Âşık' ilan edildi.  Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yapılan yarışmalarda değişik ödüller aldı.

Hayatı boyunca dört defa evlilik yaptı.  İlk eşinden ayrıldıktan sonra yaptığı evlilikler çok fazla uzun sürmedi. Merkez Sarıçam ilçesi Yıldırım Beyazıt Mahallesi’nde oturan Âşık  İmami, yeğenleri tarafından evinde ölü bulundu.

Gül Ahmet Yiğit: Soyu Kayseri Pınarbaşı Afşarlarından Kerimoğlu adıyla tanınan bir  aşirettir.

1955 yılında Gaziantep Ili İslâhiye İlçesi’ne bağlı Feyzi Pasa bucağında doğdu.  İlk ve ortaokulu Fevzi Paşa bucağında, tamamladı.  İlk şiirlerini İskenderun Ticaret Lisesi öğrencisi iken yazdı. .Daha sonra aldığı saz eğitimi ile saz çalmaya da başladı. 

1975 yılından itibaren  Konya'da yapılan Türkiye Âşıklar Bayramına katılmaktadır. Mizahi ve taşlama türünde ün kazanmış,  söylediği bozlak ve barak havaları ile tanınmıştır. Evli, olan ozanın bir oğlu ve bir kızı vardır. İskenderun Karayılan Kasabası Canova İlkokulu Müdürlüğü yapmıştır.

Anadolu Dışındaki Avşar Ozanları

Âşık ve halk edebiyatının doğası gereği ve Anadolu dışındaki çalışmaların çok yetersiz olmasından dolayı Anadolu’daki Avşar Âşıklarından sadece bir kaçından haberdarız.

Bunlardan bir tanesi Güney Azerbaycan ve Tebriz civarında yaşamış olan Âşık Kul Abbas’tır.  Hakkında hemen hiçbir şey bilmediğimiz Kul Abbas’tan bir dörtlük söylemekle yetinelim.

Özünnen kiçiyi işe buyurma,

Sözün yere düşer, heç migdar olmaz,

Her ne ki kâr görsen, öz elinle gör,

İnsan öz işinde cefakâr olmaz.

 

Özünnen böyügün sahla yolunu,

Düşen yerde soruş erz-i hâlını,

Amanat amanat gonşu malını,

Gonşu yoh isteyen, özü var olmaz.

 

Soruşun Kul Abbas, hâlın necedi?

Gündüzleyin ay garanlıg gecedi,

Serv agacı her agacdan ucadı,

Esli gıtdı, budagında bâr olmaz.   (Âşık Kul Abbas)

KAYNAKÇA 

[1] Betül Aydoğdu Görkem, Fahri Bilge'nin Kayseri Yöresi Türk Halk Bilimi Çalışmaları (Turkish Folklore Studies of Fahri Bilge in Kayseri

[2] Erhan ÇAPRAZ , T.C. ERCYES ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ FAHRİ BİLGE DEFTERLERİNDEKİ KAYSERİ VE YÖRESİ HALK ŞAİRLERİ  

[3] KALKAN,  Emir,Çağlar  Boyunca  Kayseri  Şairleri, Kayseri  İli  Özel  İdare Müdürlüğü ve Kayseri Belediyeler Birliği, Kayseri,198

[4] Betül Aydoğdu Görkem, Fahri Bilge'nin Kayseri Yöresi Türk Halk Bilimi Çalışmaları (Turkish Folklore Studies of Fahri Bilge in Kayseri

[5] Mucuk,  Hakan,  2007, Cingözoğlu, Âşık  Seyit  Osman  Üzerine Bir Araştırma,Basılmamış  Yüksek  Lisans  Tezi,  Kayseri:  Erciyes  Üniversitesi  Sosyal Bilimler Enstitüsü

[6] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cingozoglu-seyid-osman-19-yy-pinarbasi/85234

[7] ÇAPRAZ,  Erhan;  “Fahri Bilge Defterlerindeki Kayseri ve Yöresi Halk Şairleri”, Yüksek LisansTezi, Kayseri, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, 2005

[8] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/asik-feymani-osman-taskaya-kadirli/75855

[9] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/asik-feymani-osman-taskaya-kadirli/75855

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar