Bosnalı Sabit Hayatı Edebi Yönü Şiirleri

17.06.2011

 

 

 

SABİT

 

 7 Yüzyılın usta şairlerinden  ve devrin  kadı, müftü  müderrislerinden biridir.

1650- 1712 Bosnanın Uzica -Öziçe - kasabasında doğmuş  17 Yüzyıl Divan Şairldir. Fakat asıl adı Alladdin olan, Alaaddin Sabit Bosnalı’nın doğduğu yıl tam olarak belli değildir.[1] Sabit hakkında ilk araştırmayı yapan Y. Ripka’ya göre o, 1650 yılında doğmuştur.[2] Kendi memleketinde ilk tahsilini tamamladıktan sonra İstanbul ’a gelmiş, İstanbul'da da eğitim görmüş, Kaptân-ı Deryâ Seydizade Mehmet Paşa’nın himayesine girmiş, dairesine imam olmuştur. Bu sayede Şeyhülislam Çatalcalı Ali Efendiden mülazım ve La’lizâde ailesine damat olmuştur.

Muhtelif kadılıklarda, bu arada Kırım Kefe Kadılığı?nda, Tekirdağ Müftlüğü?nde, bu şehrin Rüstem Paşa Müderrisliği?nde, Saray-Bosna, Konya, Diyarbekir mevleviyyetlerinde bulunmuştur.

.Şair iİstanbul’ da 1712 yılında ölmüştür. Mezarı Topkapı haricinde La’lizâde ailesine aid kabristanın yanındadır.” (Banarlı 1987:677).[3] Divan Şiirinin  en parlak yüzyılında yaşayan Sabit daha çok mesnevileriyle tanındı. Kendine özgü üslubuyla dikkat çeken Sabit'in çoğu mesnevi olan birçok manzum eseri vardır. 1712 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. [4]
 

 

BOSNALI SABİT’İN ESERLERİ

Divan. Zafername, Edhem ü Hüma, Berbername. Derename, Amr-i Leys, Hadis-i Erba'in Tercüme ve Tefsiri. gibi eserleri vardır. 

Bosnalı Sabit’in Zafernamesi Ve Diğer Eserleri
BOSNALI SABİT'İN EDHEM Ü HÜMA’ SI VE ÖZETİ
Cemreviyye Nedir Bosnalı Sabit Cemreviyyesi
Bosnalı Sabit Şiirleri

 

Sâbit divanının ilk iki sayfası (Süleymaniye Ktp., Ali Nihat Tarlan, nr. 2)

DİVANI 

Sabit Divanı1991 yılında Turgut Karacan tarafından yapılmış ve Sivas’ta basılmıştır.  Turgut Karacan “Divan”, “Zafername” ve “Derename” adlı eserleri üzerinde çalışma yaparak, onları  günümüz Türkçesine çevirmiştir. 

Gazaname ve Selimname adları ile de bilinen Zafername ise bir kahramanlık mesnevisi olup basılmıştır [5]Edhem ü Hümayarım kalmış çift kahramanlı bir aşk hikâyesidir. Sabit'in manzum-mensur karışık yazılmış eseri olan Hadis-i Erbain dışındaki diğer üç eseri de kısa mesnevilerdir.

ZAFERNAME

Bosnalı Sabit’in Zafernamesi , 426 beyit olup Kırım Han’[6] , Edirne’de Sultan kinci Süleyman’ı ziyaret ettikten sonra Rus ve Leh ordusuna karşı kazandığı zaferi (Prekop Zaferini) hikâye eder.[7]Divan edebiyatının manzum gazânâmelerinden olan Zafernâme’ye Gazânâme ve Selîmnâme adları da verilmiŞtir.[8] Bu eser Ebü’l-Ziya Tevfik tarafından iki defa tab? ve neŞredilmiştir.” [9]Zafernâme, beş bölümden oluşmaktadır. “Zefernâme2nin  ilk üç bölümü, Osmanlı Devletinin siyasî ve sosyal yapısını yansıtır.[10]

Bosnalı Sabit’in Cemreviyyesi: Divan şiirinde cemreviye yazan birkaç şair  görülmüştür. Divan edebiyatında Cemreviye türünde en önemli  kasideyi Bosnalı Sabit  yazmıştır.[11]

Edhem ü Hümâ, Berber-nâme, Dere-nâme, Amr-i Leys gibi Sabit’in mesnevilerinin çoğu, yerel konu ve kahramanları konu edinmektedir. .Örneğin Derename ‘de, Ruscuk’da hilekâr, yalancı ve kadın düşkünü olan Söz Ebesi lakabiyla bilinen bir kişinin hikâyesi, ya da benzer bir şekilde Berbername ‘de Çorlu’da bir berber çırağının başından geçen olaylar anlatılmaktadır.(Kadri?, 2006: 27-29)[12]

BOSNALI SABİT EDEBİ YÖNÜ VE HİKEMİ TARZ  


Sâbit hakkında Tezkire-i Safâyî (1720)’de onun “benzeri bulunmayan eşsiz bir şair olduğu ve şiirlerinin asrın şairleri tarafından övgüyle karşılandığı, yeni bir tarza sahip olduğu ve sözlerinin tekellüften azade bulunduğu” nu yazar. (Safâyî 2005: 125)[13]Tezkereler ondan övgüyle öz ederler

Sabit de eserlerinde atasözleri ve deyimlere yer vermiş, halk diline çok yakın olmuştur. Nabi’nin tarzının izinden giden şair oyunlarını söz sanatlarını seven hoş ifadeler kullanmaya değer veren biridir.  Sabit atasözlerini ve deyimleri en sık kullanan şairdir.  Kullandığı deyimler ve atasözleri bu gün bile Anadolu da ve AZERBAYCAN folklorunda kullanılmaktadır. Bazı deyim ve atasözlerinin AZERBAYCAN SAHASI TÜRKçesi ile, bazılarının ise Türkiye Türkçe si ile aynı olduğunu görebiliriz.

Atasözleri  ve  deyimler  belli kelimelerle kurulan kalıplaşmış sözleri şiirlerinde darbı mesel olarak vermiştir.  Divan-ı Lügat-it-Türkve  Kutadgu Bilig, ’de de rastlanılan atasözleri ve deyimlere onda da rastlamak mümkündür.  12.yy  sonra mesnevilerde, kaside ve gazellerde kullanılmaya başlayan atasözleri ve deyimler,19 Yüzyılın sonlarına kadar şairlerin faydalandığı bir sanat haline gelmiştir

Sabit,  NABİ tarzının etkisinde kalmış olmakla birlikte, kendine özgü bir üsluba sahiptir. Gazelleri, Kasideleri, manzum tarihleri özelliklede ramazaniye ve Miraciyeleriyle ilgi ve beğeni görmesine rağmen Sabit daha çok mesnevilerinde başarılı olmuştur. Mesnevilerinde Nev’izade Atai’'nin etkisi görülür. Daha ziyade mesnevileri ile tanınmış olmasına rağmen başarılı gazael ve kasideleri de vardır.

Dâmı- belada hicre düşürdün fütadeni
Düşmanlarım bile senin gibi fettana düşmesin[14]

Beytinde olduğu gibi çok güzel deyişlerine de rastlamak mümkündür." Yaşadığı devrin en önemli şairlerinden biri olan NABİ'ye hayrandır. Bu hayranlığını  NABİ, için "üstâd-ı cihan" diyecek kadar ileri götürmüştür. NABİ’nin önünü açtığı Hikemi Tarz, çığırına uygun olarak Şiirlerinde mahalli deyimlere, özellikle atasözlerine çok yer vermiş, ama bunda da aşırıya kaçmıştır. Hikemi TarzIn kurucusu sayılan NABİ, Sabit'in bu yönünü hem eleştirmiş, hem de övmüştür.

Kim bulur Nâbî Efendi gibi hep taze hayâl
Feyz Sabit yine pîrân-ı küben-sâldedir

diyerek onun büyüklüğünü söylemekten çekinmemiştir.

Sözde darbü'l-mesel iradına söz yok amma
Söz odur âleme senden kala bir darb-ı mesel[15]

Nâbî bu beytiyle, "şiirde atasözü kullanmanın güzel ve hoş olduğunu, ancak asıl hünerin insanın kendisinden sonraya kalacak ve atasözü niteliği kazanacak değerde söz söyleyebilmek olduğunu" [16]söylemektedir. Nâbî, gerçekten de bu beytine uygun bir şekilde, sözleri atasözü gibi dillerde dolaşan nadir şairlerimizden biridir.

Kaçan kim tâze turfanda hıyâr oldukda âmâde
Olur parmak hisâbı üzre râyic zîr u bâlâda

Sanasın çihânı yüzünde bu cân otıdır güyâ
İdermiş ceyb-i ma’kûsunda pinhân anı dildâde

Görürsen sonra turpuna çıkış ey nâib-i es’âr
Bahâya çıkdı dirler şalgâm u pancarı gördün mü (75/4)

Sâbit'in aşırı darbımesel (atasözü) kullanma düşkünlüğü, bazılarının onu eleştirmesine sebep olmuştur. "Atasözleri ve deyimleri komik bir tarzda kullanmak onun için şiir yazmada en büyük merakı olarak görülür... Sâbit'in atasözleri ve deyimlere olan düşkünlüğü yerli yersiz, Cinas, tezat ve tevriyeyi beraberinde getirir.[17] Bu EDEBÎ SANATLAR şiiri süsleyen ve dile tasarrufu sağlayan birer unsur iken Sâbit'te külfet olarak karşımıza çıkar." ( Turgut Karacan,Sabit Divanı, Sivas 1991)Zaten Nâbî de onun bu tarafını şu beytiyle dile getirir:

Darbu'l-mesel iradına bu asırda Nâbî
Kimse olamaz Sabit Efendiye resîde

Sâbit, taklitten kaçınarak yerli hayata yönelmiş mazmunlarını gündelik haytan bulduğu sahnelerden oluşturmuştur. “Sâbit, daima orijinal ve yerli kalmaya dikkat etmiş, tabii ve nükteli yazmayı amaç edinmiştir… Daha çok hayata ve topluma yönelen Sâbit’in şiirlerinde tasavvufî duygulara yer verilmediği gibi aşk ve şaraba ait olanları da azdır.”[18]

Sâbit şeh-i bahâra ser-i andelîb-i zâr
Kuşbaşı bir latîf müdevver kebâb olur (99/5)

Sabit, Hayal gücüyle değil zekasıyla yazmayı seven, başka şairleri ve Acemleri taklitten kaçınan, atasözleri, deyim ve Türkçe sözleri kullanmayı seven ve tercih eden bir şairdir. Onu Nabi etkisinde Türkî Basit ve Mahallileşme cer yanı içinde görmek ve göstermek gerekir

Şiirleri

Aslı o düzd-i gamzesinüñ Çaldıranlıdur
Ramazaniye - (Nesip Böülümünden )
Edhem ü Hümâ’dan
CEMREVİYE'den ( 1)
CEMREVİYE ‘den ( 2)
Bercesteler
Safâ geldin eyâ enfâs-ı kudsiyyen dem-i İsâ


ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER

GAZEL

Aslı o düzd-i gamzesinüñ Çaldıranlıdur
Çeşm-i siyâhınuñ revişi Isfahânlıdur

Ol nev-zuhûr-ı devlet-i hüsnüñ nazarı yok
Ser-hân-ı cevri neyleyeyüm imtinânlıdur

Ol kebg-i işve- bâzı görüp kuyruğın salur
Duyduk rakîb-i seg-menişi İhtimânlıdur

Ser-tâ-kadem tenâsüb-i a’zâ yirindedür
Yancıklı yanlı ol şeh-i nâz etli canlıdur

Yek mest-i nâz u işvedür afv eyle Sâbitâ
Kalma kusûrı gamzesine delikanlıdur


Ramazaniye - (Nesip Böülümünden )

Yevm-i şekk niyyetine şîre sıkarken yârân
Sıkboğaz etti basıp şahne-i şehr-i ramazân

Çilleye vesvesesiz girdi kapandı zâhid
Habs olur tâ ramazan âhir olunca şeytân

Dehen ü destini mey-hâre yudu sahbâdan
Kûze-i bâdeyi ibrîk-i vuzû' etdi hemân

Döndü bahtı gibi levni yine ayyâşların
Şimdi tevhîde giren şeyhlerindir devrân

Yıldızı düştü siyeh-kâre-i mînâ-nûşun
Sanma kandîl uçurur kayyum-ı seyyâre-feşân

Alınır mı ramazan sôfilerinden Mushaf
Rahlenin nevbetini beklemeyince insân

Etti mâhiyye berât-ı hasenâtı tezhîb
Sığanıp girdi zer-efşanlığa kandîlciyân

Kubbe kandîlleri dâire-i hall-kârî
Zav'-ı kâşâne-i tâ'âte zer-endûde tavân

Oldu her câmi'-i zîbende birer hırmen-i nûr
Silme nikyâli kanâdil zücâc-ı rahşân

Kalb-i mü'min gibi mescid mütesellî ma'mûr
Dil-i fâsık gibi mey-hâne harâb u vîrân

Donanıp al akîdeyle şeker tablaları
Etti her kûşe-i İstanbul'u sûk-i Mercân

Cân verir râhat-ı hulkûme esîr-i helvâ
Gelse efsürdegi-i savm ile hulkûmuna cân

Biri rindin mütevezzâda kamış helvâsın
Şâh-ı misvâke bedel eyledi idhâl-i dehân

Elde işkenbe fener arkada zenbîl-i sahûr
Gece faslında şikem-hârelerindir seyrân

Vakt-i imsâkteki micmere-i anberden
Hoştur âlüfteye iftârdaki bir lûle fincân

Kadeh-i rıtl-ı giran mertebesi keyf verir
Kahve-âşâma ağır kahve ile bir fincân

Her makâm üstüne iftârda tercîh olunur
Nağme-i nerm ile âheng-i dügâh-i dendân

Bu da bu şehr-i azîmin berekâtındandır
Fukarâsında da ârâste hân-ı elvân

Matbah-ı rûzeyi miftâh-ı akîdeyle açar
Feth-i rûzîye bakan ağzı mühürlü rindân

Bu kadar şevket-i İslâm'ı görüp şem'-i künişt
Etmede mescide îman getirip ref'-i benân

Her menâr oldu birer şâtır-ı zerrîn-kemer
Sadr-ı a'zamla ola tâ ki terâvîhe revân

Kıble-i kubbe-nişînân Muhammed Paşa
Leyletü'l-kadr-i kerem iyd-i sabâh-ı ihsân

 

KAYNAKÇA

 

[1] Turgut Karacan, Bosnalı Alaeddin Sâbit Divan, Karacan Yayını, Samsun 1998, s. 8-10.
[2] Turgut Karacan, Bosnalı Alaeddin Sâbit Divan, Karacan Yayını, Samsun 1998, s. 8-10.
[3] BANARLI, Nihat Sami (1987), Resimli Türk Edebiyatı Tarihi II, ME Basımevi, İstanbul
[4] BANARLI, Nihat Sami (1987), Resimli Türk Edebiyatı Tarihi II, ME Basımevi, İstanbul
[5] Şahamettin kuzucular, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/bosnali-sabit-zafername-ve-diger-eserleri/76279
[6] Şahamettin kuzucular https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/gazi-giray-han-hayati-sairligi-ve-bestkarligi/75700
[7] Şahamettin kuzucular ,https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/gazi-giray-han-hayati-sairligi-ve-bestkarligi/75700
[8] Bekir ÇINAR, BOSNALI SABİT VE ZİYA PAŞA’NIN ZAFERNÂMELERİNDEKİ
ŞEKİL VE ZİHNİYET MUKAYESESİ ,.turkishstudies.net/Makaleler ,Volume 7/3, Summer 2012, p. 801-812, ANKARA-TURKEY
[9] BANARLI, Nihat Sami (1987), Resimli Türk Edebiyatı Tarihi II, ME Basımevi, İstanbul
[10] Bekir ÇINAR, BOSNALI SABİT VE ZİYA PAŞA’NIN ZAFERNÂMELERİNDEKİ
ŞEKİL VE ZİHNİYET MUKAYESESİ ,.turkishstudies.net/Makaleler ,Volume 7/3, Summer 2012, p. 801-812, ANKARA-TURKEY

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar